Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/298 E. 2019/294 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/298
KARAR NO : 2019/294
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI : 2018/277 E.-2018/744 K.
DAVA : Hisse Devir Sözleşmesinin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/03/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 03/09/2016 tarihli Hisse Devri ve Temlikname başlıklı sözleşme uyarınca müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ndeki 1900 adet hissesinden 1000 adet hissesini, davalının dava dışı bir firmadan olan alacağının temliki karşılığında devredeceğini, müvekkilinin 03/11/2016 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hissesini devrettiğini, ancak temlike konu alacağın asılsız çıktığını, temlik borçlusuna ulaşılamadığını, müvekkiline bugüne kadar ödeme yapılmadığını, dolayısıyla davalının edimini yerine getirmediğini, 02/03/2018 tarihli ihtarname ile davalıya sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, davalı ödeme yapmadığı gibi davalının borçları nedeniyle şirketin yönetilemez bir noktaya geldiğini ileri sürerek 03/11/2016 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi kapsamında yapılan hisse devrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, noterde yapılan pay devri sözleşmesinin kanunen geçerli olması için şirket genel kurulunun onayının gerektiğini, oysa genel kurul toplantısına ortak … vekaleten katıldığını beyan eden … vekaletnamesinin bulunmadığını, daha sonra ibraz edeceğini beyan ettiğini, genel kurul toplantısının yapıldığını, … yetkisiz şekilde kararı imzaladığını, ancak daha sonra vekaletnameyi sunmadığını, dolayısıyla genel kurul kararının usulsüz olması nedeniyle müvekkiline pay devrinin gerçekleşmediğini, ayrıca kesin hüküm itirazlarının olduğunu, zira davacının 08/02/2017 tarihinde Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/127 E. sayılı dosyası ile aynı konuda dava açmış olduğunu, ancak davasının reddedildiğini ve temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, mahkemenin kararının gerekçesinde davacının edimini yerine getirmemesi ve vekaletname bulunmaması nedeniyle pay devrinin her an geçersiz kılınabileceğinin, öncelikle davacının sözleşmedeki edimini yerine getirmesi gerektiğinin, ancak bundan sonra davalının edimini ifa etmesini bekleyebileceğinin belirtildiğini, vekaletname eksikliğinin halen giderilmediğini ve yeni bir genel kurul kararının da alınmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, kesin hüküm itirazına konu Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/127 Esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, taraflarının ve dava konusunun aynı olduğunun, tüm delillerin toplandığının ve esasa ilişkin inceleme yapıldığının anlaşıldığı, kesin hüküm ve hukuki yararın HMK’nun 114/1-i,h bentleri uyarınca dava şartı olduğu, bu nedenle davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK 114/1-h ve i maddeleri delaletiyle HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; daha önce açılan davanın erken açılmış olması nedeniyle reddedildiğini, esas incelemesine girilmediğini, bunun üzerine vade süresinin dolmasıyla beraber taraflarınca yeniden dava açıldığını, ancak mahkeme bir önceki davanın hangi nedenle karara bağlandığını incelemeden hüküm kurduğunu belirterek hükmün kaldırılması ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarihli 2017/127 E., 2017/1298 K. sayılı kararı incelendiğinde, davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu, davacının aynı taleple 08/02/2017 tarihinde dava açtığı görülmüştür. Öte yandan mahkemenin kararının gerekçe kısmında, “ sözleşme uyarınca davalının ödeme süresinin dolmamış olması nedeniyle erken açılan davanın söz konusu olduğu, ayrıca esasa ilişkin olarak ise hisse devrinin şirket genel kurulunda onaylanması sırasında bir ortak adına gerekli vekaletnamenin sunulmamış olması nedeniyle genel kurul kararının her zaman iptalinin mümkün olduğu, bu durumda kendi edimini usulüne uygun ifa etmeyen davacının davalıdan edimini ifa etmesini isteyemeyeceği” belirtildiği halde hüküm kısmında “davanın erken açılması nedeniyle usulden reddine” karar verildiği belirtilmiştir.Kural olarak maddi anlamda kesinlik, kararın yalnız hüküm fıkrası içindir. Zira hüküm fıkrası hükmün esasıdır. Gerekçenin kural olarak kesin hüküm gücü yoktur, ancak maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir. Şöyle ki; eğer hüküm fıkrası açık değilse, bir davanın usulden reddedilip reddedilmediği hüküm fıkrasından anlaşılamıyorsa yahut hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan bir gerekçe söz konusu ise gerekçenin de maddi anlamda kesin hüküm gücü olduğunun kabulü gerekir (Bkz. Kuru,Baki-Hukuk Muhakemeleri Usulü-Cilt 5-s.5049-5050). Somut olayda,Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarihli 2017/127 E., 2017/1298 K. sayılı kararında hüküm fıkrası yeterince açık olup, bu durumda davanın erken açılmış olması nedeniyle usulden reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Gerekçe kısmında davanın esasına da girilmiş olduğu belirtilmişse de açık hüküm fıkrası karşısında bu gerekçenin kesin hüküm gücü bulunmamaktadır.Öte yandan sözleşme içeriği ve Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarihli 2017/127 E., 2017/1298 K. sayılı kararı dikkate alındığında iş bu davanın süresinde açıldığı(erken açılmadığı) da sabittir. O halde ilk derece mahkemesince işin esasına girilip tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ise, kesin hüküm söz konusu olduğunda davanın salt bu dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, hem kesin hüküm bulunduğundan hem de hukuki yarar olmadığından bahisle reddi de isabetsizdir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)-a-4 maddesi uyarınca dava yeniden görülmek üzere hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2018 tarihli 2018/277 Esas-2018/744 Karar sayılı kararının, HMK’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/03/2019