Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/282 E. 2021/162 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/282
KARAR NO : 2021/162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 19/09/2018
NUMARASI: 2017/679 Esas-2018/998 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davacı bankanın Ordu Şubesi ile davalı arasında 23.07.2014 tarihinde AKON Projesine Özel Destek alımına ilişkin protokol imzalandığını,bu protokol uyarınca AKON ihtiyaç kredisinin müşteriye mağaza içindeyken mağaza personeli tarafından kullandırılan,müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olduğunu,davalı firma tarafından 05.06.2015 tarihinde … kimlik bilgileri ile 4.000-TL kredi kullanıldığını, kredinin geri ödenmediğini belirterek 4.735-TL alacağın davalıdan tahsiline , ihtarname tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını,banka yetkilileri tarafından anlaşılmayan sahte evrakın davalı tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını , davalının müşteriden aldığı evrakı son olarak bankaya gönderdiğini, zarardan davacı bankanın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ: Taraflar arasındaki protokol gereğince davadışı müşteriye kredi tahsisi için 05.06.2015 tarihinde SMS kanalı ile başvuru yapıldığını, dava dışı kredi kullananın kimliğini davalıya ibraz ettiğini, bayinin başvuruyu tamamladığını ve kredinin kullandırıldığını, sözleşmenin 12 maddesinin 2 fıkrası gereğince davalının kredinin ulaştığı 4.735-TL’nin ödenmesi gerektiğinden davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davalı şirketin sözleşmede de belirtildiği üzere alınan evrakları bankaya teslim ettiğini, davacı bankanın anlayamadığı iğfal kabiliyetinin davalı tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını belirterek verilen kararın ortadan kaldırılmasını ve yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki protokol kapsamında davalı şirket müşterisine sahte kimlik kullanılarak tahsis edilen kredi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. AKON ihtiyaç kredisi, müşteriye mağaza içinde iken mağaza personeli tarafından kullandırılan, müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olarak, kredi başvurularının tümünün şube dışı kanallardan gerçekleştirildiği bir kredi çeşididir. Somut olayda; davalı şirketten ürün alımında kullanmak üzere dava dışı kredinin dava dışı şahsın 05.06.2015 tarihinde kaydının oluşturulduğu,aynı gün davalı kanalı ile kredinin kullandırıldığı,kredi kullanımı öncesinde davalı bayii tarafından kimlik belgesinin temin edildiği ve müracaat eden şahsın imzaladığı,kredi evrakı üzerindeki imzalar ile dava dışı … Lüleburgaz Şubesine verdiği şikayet dilekçesi ile imzaların benzemediği ,kredi kullanan şahsın telefonuna ulaşılamadığı anlaşılmıştır.AKON sistemi üzerinde müşterilerin kredi başvurusunu görüntüleyerek kredi başvurusunu tamamladığı, kredilerin kesinleşmesi üzerine başvuran kişilerden ihtiyaç kredi sözleşmesi, ödeme planı, nüfus cüzdanı, bireysel bankacılık hizmetleri ve bankacılık hizmet sözleşmesi, ihtiyaç kredisi bilgi ve talep formu ve havale talimatı temin edilerek taranıp davacı bankaya gönderildiği, kredi tutarlarının aynı tarihte müşteriler hesabına geçirilerek davalı bayinin hesabına virman yapılmak suretiyle kullandırıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanmış olan “Destek Hizmeti Alımına İlişkin Protokol”ün 12. maddesine göre, … bankanın kredi kullandırımı öncesinde müşteriden talep ettiği belgelerin doldurtulması ve imzalatılması mağazanın sorumluluğundadır. Protokolün 16. maddesinde davalının kullandırılan kredilere ilişkin belgeleri 5 günlük süre içerisinde davacı bankaya teslimi ve bunun sonuçları düzenlenmiş olup, davalı, maddede öngörülen sürede kredi kullanımına ilişkin gerekli belgeleri davacı banka şubesine teslim etmiştir. Müşteri adına ibraz edilen kimlik belgesinin sahte olması, bu madde kapsamında davalı bayinin sorumluluğunu gerektirmeyecektir. Protokolün 21. maddesinde ise; bankanın zararının, kredi başvuru bilgileri ile orijinal belgelerdeki bilgi uyumsuzluğu, metin veya imzalardaki tahrifat, sıhhatsizlik ve sahtecilik bulunması ve orijinal belgelerdeki tarihlerin hatalı olması sonucunda oluşması halinde, zararın bayi tarafından giderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, kredi başvuru evrakları ile birlikte şubeye teslim edilen dayanak belgeler arasındaki uyumsuzluğu ve belgeler üzerindeki tahrifat ve sahteciliği yaptırıma bağlamıştır. Somut olayda ise müşterinin davalıya sunduğu belgeler ile davalının bankaya teslim ettiği belgeler arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Sahte kimlik belgesi kullanılması bu madde kapsamında kalmadığından, sahte kimlik belgesi kullanılması sonucunda tahsis edilen krediden kaynaklanan zarar nedeniyle, bu düzenleme uyarınca davalının sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. Somut olayda davaya konu zarar, sahte kimlik kullanımından dolayı ortaya çıkmış ve olay adlarına kredi kullanılan kişilerin bankaya şikayeti üzerine fark edilmiştir. Davalı, protokolün 12 . maddesi uyarınca kredi kullanımı için gerekli belgeler üzerindeki bilgilerin doğruluğuna, uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Zararın, davalının bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması neticesinde gerçekleştiği hususunu davacı tarafından usulüne uygun delliler ile kanıtlanamadığı gibi, zarar dava dışı kimliği belirsiz üçüncü kişilerin sahte kimlik ibrazı sonucu, dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasını gerektirecek şekilde ağır kusurlu, hileli eyleminden kaynaklandığından, davalı gerekli dikkat ve özeni gösterse dahi zararın oluşumunu engelleyemeyecektir. Zarar, sistemin açığından kaynaklanmakla, davacı banka gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı önleyici güvenlik tedbirlerini almak ve sağlamak zorundadır.Açıklanan nedenlerle; davalının zararın oluşumunda kusurlu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ,hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/679 Esas-2018/998 Karar sayılı ve 19/09/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 80,87-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,57-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafın istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 14-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 04/02/2021