Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/275 E. 2021/390 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/275
KARAR NO: 2021/390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2012/210 Esas 2018/588 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, 17.05.2012 tarihinde yapılan ve genel kurulda alınan YK faaliyet raporu ve bilançosuna göre iştiraklerden gelen temettü ve davalı şirketin 2011 yılı net karından 180.000-TL nin dağıtılmasına karar verildiği,elde edilen 958.112,17- TL net karın kabul edilebilecek miktar olmadığını, şirket borcunun yıl sonu itibarı ile 71.635.163- usd olduğunu, davalı şirketin iştiraki olan … Tic.A.Ş ile birleştiğini, bu konuda bilgi talep etmelerine rağmen ticari sır niteliğinde olduğundan bilgi verilmediğini, sözü edilen iştiraklerin davalı şirketin %100 iştiraki olan şirketler olmadığını,davalı şirketin iştiraklere aktarılan kaynakları nedeni ile ticari faaliyetinin kalmadığını, şirketin iştigal konusu denizcilik olmasına rağmen gayrımenkul kirası elde etmesinin ana iştigal konusu olmadığını, davalı şirketin ortaklara kar dağıtmak yerine kaynaklarını iştiraklere aktarmasının hesap verilebilirlik, sorumluluk ilkelerine aykırı olduğunu, genel kurul gündeminin 2-3-4 nolu maddesinin 2011 yılı karının dağıtılmayarak tamamının yedek akçelere eklenmesine ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; şirketin iştirakleri sayesinde denizcilik faaliyetlerini sürdürdüğünü,şirketin politikası uyarınca doğrudan gemi yatırımı yapılarak çalışılması yerine, gemi yatırımı yapan şirket ve gruplara ortak olma politikasının benimsendiğini, davacının bilanço rakamlarını yanlış değerlendirdiğini, iştiraklerdeki 5.500.978,34-TL enflasyon düzeltmesi ile oluşmuş rakam olduğunu, şirketin ödenmiş sermayesi 650.000-TL, döner sermayenin VUK ile yapılan düzeltme ile 1.537.985,61-TL olduğunu, YK’nun iştiraklerin kendi iç bünye hesaplarını ve özel mali durumunu ilgilendiren bilgileri ve sırları ortaklarına aktarma yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının iştiraklerin durumunu bildiğini, global krizin denizcilik sektörüne yansımasının ağır olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; gündemin 2. maddesindeki faaliyet raporu, bilanço kar zarar hesaplarının gerçeği yansıtmadığı, dava dışı … A.Ş.’nin aktif ve pasifi ile … A.Ş. ile birleşmesi sonucunda ortaklık sermaye bakımından ilişkili olan davalı şirketin dağıtabileceği ve dağıtması gereken payı doğrudan etkiler nitelikte olmakla, karın 180.000-TL’lik kısmının dağıtılmasının hakkaniyete aykırı olmakla kar payı hakkını sınırlandırdığından iptaline, 3 nolu karara muhalefet şerhi yazdırılmadığından, 4 nolu kararda kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırılık bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili, davacının ızrar kastı ile hareket ettiğini, mahkemece 2 nolu kararın iptal sebebine gerekçe olarak davalı şirketin iştirakleri olan şirketlerin gerçeğe uygun değer yerine muhasebe kayıtları üzerinden yapılmasının esas alındığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, birleşme işlemlerinde KVK gereğince bilanço değerleri üzerinden yapılmasının yasadan kaynaklandığını, dava dışı şirketlerle birleşme değil devralma işlemi gerçekleştirildiğini, dava dışı şirketlerin birleşmelerinin mahkemece devralan ve devrolunan şirketlerin özvarlıklarının ayrı ayrı tespit edildiğini, bilirkişinin birleşme ve devrin KVK’ya göre yapıldığını görmeyip yok saydığını, davalı şirket ile dava dışı şirketlerin TMS uygulamak zorunda olmadıklarını,genel kurul gündeminde yalnızca 2012 yılı kar dağıtımının söz konusu olduğunu, yedek akçelerin dağıtımının söz konusu olmadığını yedek akçelerde görünen 6.425.971-TL nin 4.628.154 TL nin enflasyon düzeltmesinden kaynaklandığını belirterek karanın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava;TTK 445 ve 446 maddelerine göre açılan genel kurul kararlarının iptaline ilişkindir. Verilen hüküm 2 nolu karar dışında kesinleşmiştir.2 nolu karar , kar dağıtımına ilişkindir.Öncelikle ifade etmek gerekirse, her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülen TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yapabilmesi yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur.Şirketin esas sözleşmesinin 38.maddesinde “karın yüzde beşinin yasal yedek akçe olarak ayrılacağı ,adi ve fevkalade yedek akçelerin umumi (adi) yedek akçe toplamının şirket sermayesinin %20 sine varmasından sonra dahi devam olunacağı “düzenlenmiştir.Şirketin kâr payının çoğunu dağıtmayıp şirket bünyesinde tutmasının davacının müktesep hakkını ihlal edip etmediği, şirketin uzun ve kısa vadeli kredi borçlarının bulunup bulunmadığı, cüzi kâr dağıtım kararı alınarak kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurup doğurmayacağı, dağıtılması öngörülen kâr payı dışında kalan kısmın ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı dağıtılmasının temini bakımından yararlı olup olmadığı ve kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının afaki iyiniyet kurallarına uygun olup olmadığının tespiti gerekir. Yönetim kurulu faaliyet raporunda ,şirketin 2011 yılı öz kaynaklarının 11.077.893-TL den 12.036.005-TL ye yükseldiği ,31.12.2011 tarihi itibariyle olağanüstü yedek akçelerin 6.425.971-TL olduğu ,ancak bu tutarın 4.628.154-TL si enflasyon düzeltmesi farkından kaynaklandığı ,dağıtılması halinde kurumlar vergisi ve stopaja tabi tutulması gerektiği, bu nedenle tasarruf edilebilecek tutarın 1.797.816-TL olarak dikkate alınması gerektiği,2011 yılı dönem net karının 958.112,17-TL olduğu belirtilmiştir. Somut olayda; yapılan mali inceleme neticesi verilen ilk bilirkişi raporunda şirketin birleşme bilançosunun hatalı yapıldığı gerekçesiyle şirketin kar miktarının daha fazla olması gerektiğinden bahsedilerek birtakım kar hesaplamaları yapılmış ise de şirketin iştiraklerinin birleşmesi eldeki davanın konusunu teşkil etmeyip ,dava dışı yapılan ve kesinleşen işlemlerin sağlıklı ve doğru yapılıp yapılmadığı hususunun irdelenmesi hukuki güvenlik ilkesini ihlal edecek mahiyette olduğundan bilirkişinin bu yöndeki görüşlerine itibar etmek mümkün görülmemiştir. Ancak şirketin aktif ticari faaliyeti olmadığı ,kira geliri ve iştiraklerden temettü elde ettiği, olağanüstü yedek akçenin 6.425.971 -TL ye ulaştığı ,sadece 2011 yılı dağıtılabilir net karının 958.112-TL olduğu ,şirketin cüzi kâr dağıtım kararı alınarak kalan kârın yedek akçeye ayrıldığı dikkate alındığında genel kurul kararının iyi niyete aykırı olduğu tespit edilebilmektedir. (Y.11.HD 2016/3015 esas 2016/8674karar, 2016/6510 esas 2017/1252 karar sayılı kararları ) Davacı tarafça ” 180.000-TL dışında kar dağıtımı kararı alınmayarak ,yedek akçeye ayrılmasının yasaya ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu”nu ileri sürerek genel kurul kararının iptali talep edilmiştir.Sadece ,karın dağıtılmamasına ilişkin kısmın iptaline kararı verilmesi gerektiği halde şirketin kar payı dağıtımı yapılmasına ilişkin kısmın da iptaline yol açacak şekilde 2 nolu kararın tümüyle iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş ,davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kısım ile sınırlı olmak üzere yeniden hüküm verilmesine ,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2018 Tarih 2012/210 Esas 2018/588 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE; 17/05/2012 tarihli genel kurulda alınan 2 nolu kararın (180.000-TL’den daha fazla )kar dağıtılmamasına ilişkin kısmının iptaline, fazla istemin reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 21,15-TL harcın mahsubu ile bakiye ‬38,15-TL’nin davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 21,15-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından ödenen 353-TL tebligat ve posta gideri, 3.300-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.678,05-TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.226-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında taraflarca yapılan masrafların takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021