Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/252 E. 2021/255 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/252
KARAR NO: 2021/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/09/2018
NUMARASI: 2016/1256 Esas – 2018/873 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, müvekkilinin bilgi alma, şirket defterlerini inceleme ve denetleme hakkının şirketi münferiden temsile yetkili olan müdürü tarafından engellendiğini, davalı şirketin halihazırda herhangi bir ticari faaliyeti bulunmadığını, şirket yöneticisi diğer ortak … tarafından şirketin içinin boşaltılması ve müvekkilinin bilgi alma, inceleme ve denetleme hakkının engellenmesi nedenleri ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/871 Esas sayılı dosyası ile davalı şirketin feshi istemli dava açtıklarını, şirket yöneticisi hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2016/102404 soruşturma numarası ile şikayette bulunduklarını, davalı şirket yöneticisinin savcılık soruşturma dosyasındaki ifadesinde şirket sermayesinin artışına başvurduğuna yönelik beyanda bulunduğunu, bunun üzerine yapılan incelemede şirket sermayesinin 31/10/2016 tarihinde 50.000-TL’den 3.000.000-TL’ye arttırıldığının öğrenildiğini, müvekkilinin bilgisi ve katılımı olmaksızın yasanın aradığı bildirim ve çağrı usullerine uyulmadan yapılan olağanüstü genel kurulda alınan sermaye artış kararının kabul edilemez olduğunu, bu durumun açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, olağanüstü genel kurulun hakim ortağın katılımı ile yapıldığını, azınlık pay sahibi durumundaki müvekkilinin şirket üzerindeki hak ve gücünün kötü niyetli olarak azaltılmaya çalışıldığını, alınan kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, sermayenin arttırılmasında kullanıldığı iddia olunan 2.950,000-TL’nin ortaklara borçlar hesabından karşılandığı ve söz konusu borcun ortak … tarafından şirkete nakit olarak verildiğinin beyan edildiğini, bu beyanın gerçeği yansıtmadığını, borç olarak verildiği iddia olunan paranın zaten şirkete ait olduğunu, şirket malvarlıklarının usulsüz ve muvazaalı bir şekilde satılması yolu ile elde edilen paranın şirket hesaplarına yatırılmak yerine doğrudan …’in kendi hesaplarına yatırılıp sonrasında da şirket hesaplarına aktarıldığını, bu şekilde şirkete nakden borç verilmiş gibi bir durum yaratılmaya çalışıldığını, bu hususta şirket yöneticisi aleyhine İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1245 esas sayılı dosyası ile şirket yöneticisinin sorumluluğu ve şirkete vermiş olduğu zararların şirkete ödenmesi talepli dava açıldığını, şirket yöneticisi tarafından yapılan taşınmazların satışına konu tüm işlemlerin muvazaalı ve yasaya aykırı olduğunu, hakim ortağın hisselerinin usul ve yasaya aykırı bir şekilde %99,5 oranına yükseltildiğini iddia ederek, 31/10/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına yönelik batıl kararın tespit ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın müvekkili şirketin %30 oranında hisseye sahip ortağı olduğunu, defter ve belgeleri inceleme hakkının engellenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacıya ulaşılamadığını ve genel kurul davetiyelerinin geri döndüğünü, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, şirket belge ve defterlerine ulaşamadığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin tüm gayrimenkullerini ve banka kayıtlarını bildiği gibi diğer ortağın şahsi hesaplarını ve gayrimenkullerini bilebilecek kadar da olaylara vakıf olduğunu, şirketin başkaca bir ticari faaliyeti bulunmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirketin ticari faaliyetlerine devam ettiğini, şirketin malik olduğu bir gayrimenkul satıldığında satış bedelinin şirket hesabına gireceğinin aşikar olduğunu, davacının mahkemeyi yanıltmaya yönelik gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, davacı tarafın yetkisi olmadığı halde şirkete ait 90.000-TL bedelli çeki sahte imza ile şahsi hesabına tahsil ettiğini, bununla ilgili soruşturmanın devam etmekte olduğunu, sermaye artırımı ile ilgili işlemlere başlanılıp gerekli ilanların yapıldığını ancak davacıya gönderilen tebligat geri döndüğünden genel kurulun yapılamadığını, davacı tarafın delil olarak gösterdiği 10/10/2016 tarih ve 9172 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde genel kurul toplantı çağrısının yapıldığını, fakat yapılmış bir genel kurul toplantısının bulunmadığını, davanın mahkemeyi yanıltmak sureti ile açıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı vekilinin iddia ettiği şekilde tescil edilmiş bir sermaye artırımının olmadığı, bu konuda bir genel kurul kararı metninin dosyaya sunulmadığı, davalı şirketin sermaye artırımı yaptığına dair 31/10/2016 tarihli bir genel kurul kararının dosyadaki bilgilere ve belgelere göre bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, bilirkişi tarafından şirket defterleri üzerinde hiç bir inceleme yapılmadığını, davalının hem bu davada hem de taraflar arasında görülmekte olan diğer davalarda kötüniyetli bir şekilde şirketin defter ve kayıtlarını incelemeye sunmadığını ve müvekkilinden gizlemekte olduğunu, oysa davanın aydınlatılması için her iki tarafın da delil olarak dayandığı şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinin şart olduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/102404 soruşturma sayılı dosyasında ve taraflar arasında görülmekte olan diğer davalarda genel kurul toplantısının yapıldığının davalı tarafça ikrar edildiğini, davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmeksizin yapılan bilirkişi incelemesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerinin karşı tarafın ticari defter ve belgelerine hasredildiği halde karşı tarafça dava konusunu ilgilendiren şirket pay defteri, hazirun cetvelleri, toplantı tutanakları, genel kurul karar defteri gibi tüm şirket defter kayıt ve defterlerinin meşruhatlı davetiye gönderilerek ibrazı sağlanmadan karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davalı şirketin genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının batıl olduğunun tespitine ve iptaline ilişkindir. Davacı taraf, dava ile 2016 tarihli genel kurulda alınan sermaye artırımına ilişkin kararın batıl olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiş; davalı ise Ticaret Sicil Gazetesi ile ilanı yapılan hususun genel kurul kararı olmadığını, şirket merkezinin değiştirilmesi ve sermayenin artırılması gündemi ile 31/10/2016 tarihinde yapılması kararlaştırılan olağanüstü genel kurul toplantı çağrısı olduğunu, şirkette herhangi bir sermaye artışı yapılmadığını ifade etmiş ve bununla ilgili olarak şirketin durumunu gösteren oda kaydını ibraz etmiştir. Mahkemece, tescil edilmiş sermaye artırımı olmaması, bu konuda bir genel kurul kararı metninde dosyada mevcut bulunmaması, davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, dava dilekçesinin ekinde sunulan 10/10/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi suretinde, davalı şirket tarafından şirket merkezinin değiştirilmesi ve sermaye artırılması gündemi ile olağanüstü genel kurulun toplanması için çağrı kararının ilan edildiği görülmektedir. Kararda 50.000-TL olan şirket sermayesinin 3.000.000-TL’ye artırıldığı, davacıya ait 5 hisse karşılığı 15.000-TL aynı kalmak kaydıyla, diğer ortak …’in şirketteki hissesinin 995 hisse karşılığı 2.985.000-TL’ye yükseltildiği artırılan 2.950.000-TL’nin ortaklara borçlar hesabından karşılandığı söz konusu borcun diğer ortak … tarafından şirkete nakit olarak verildiği şeklinde ilan, genel kurulda alınmış bir karar varmış kaleme alınmış ise de, ilanın başında olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması için çağrıda bulunulduğu açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 11/01/2017 tarihli yazı cevabında da şirket sermayesi 50.000-TL görünmekte olup, şirketin en son tescilini 20/12/2016 tarihinde yaptırdığı, 31/10/2016 tarihli genel kurul kararının tescil ediliğine dair şirket dosyasına intikal eden sicil kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu itibarla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/02/2021