Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2439 E. 2020/91 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2439
KARAR NO : 2020/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2019/268
TALEP : Genel Kurul Kararının Yürütmesinin Geriye Bırakılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/01/2020
İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın ihtiyati tedbir isteyen/davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: İhtiyati tedbir isteyen/davacılar vekili, davalı şirket kurucu ortaklarından…’in 02.01.2019 tarihinde vefatı üzerine hisselerinin mirasçıları olan müvekkillerine intikal ettiğini, ancak davalı şirketin bu yeni hisse durumunu pay defterine işlemediğini ve akraba olan diğer ortakların müvekkillerine cephe aldıklarını, yönetim kurulunun 14.03.2019 tarihli kararına istinaden 08.04.2019 tarihinde 2016-2017-2018 yılı olağan genel kurul toplantısı yapılacağının bildirildiğini, ancak genel kuruldan çok kısa bir süre önce muvazaalı ve usulsüz hisse devirleri yapılarak sayı artırımına gidildiğini, şirketin yegane malvarlıklarının şirket ortağı babaanneye devri hususunda karar alındığını, müvekkillerinin pay oranlarının düşürülmeye çalışıldığını, öncelikle murisin vefatından sonra müvekkillerinin yönetim kuruluna dahil edilmemesinin genel kurul yapılması kararı da dahil vefat tarihinden sonra alınan tüm yönetim kurulu kararlarını batıl kıldığını, zira şirketin esas sözleşmesinde şirket idaresi ve işlerinin 3 azadan teşkil olunacak bir idare meclisi tarafından yürütülmesinin kararlaştırıldığını, yetkisiz yönetim kurulunun aldığı karar ile yapılan genel kurul ve gündem maddelerinin geçersiz ve hükümsüz olduğunu, 3. gündem maddesi ile faaliyet raporunda belirtilen pay dağılımına ilişkin itirazların dile getirildiğini, faaliyet raporunun onaylanmasının hükümsüz olduğunu, zira gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin ortaklık paylarının %39 değil %43 olduğunu, muris tarafından …’e satıldığı iddia edilen %4’lük hisse devrinin kanuna, emredici hukuk kurallarına ve esas sözleşme hükümlerine aykırı olması nedeniyle hükümsüz olduğunu, ayrıca … ve … ile … ve … arasındaki pay devrinin muvazaalı ve geçersiz olduğunu, 4.gündem maddesi ile finansal tabloların müzakere edildiğini, ancak bilançolarda bir takım manipülasyonların söz konusu olduğunu, şirketin 2016,2017,2018 yıllarında hiç faaliyette bulunmamış gibi gösterildiğini, şirket taşınmazlarının kiraya verilmeme sebeplerinin açıklanmadığını, ciddi bir gelir kaybı söz konusu olduğunu, ancak yeterince açıklama yapılmadığını, 5.gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasının oylandığını, yönetim kurulunun ibra edilememesinin nedeninin müvekillerinin olumsuz oy kullanmaları olmadığını, durumun çarpıtıldığını,yönetim kurulu üyelerinin her durumda oy kullanamayacaklarını, 7.gündem maddesinde, 2 kişilik yönetim kurulunca alınan kararların geçerli olmadığının dile getirildiğini, 9.gündem maddesinin şirket merkez adresindeki taşınmazların … devrine ilişkin olduğunu, … ve …’in şirketteki paylarını genel kuruldam 3 hafta önce altsoylarına devrederek ortaklıktan bilerek ayrıldıklarını, akabinde genel kurulda haksız nisapla şirketin taşınmazlarının … devri yönünde haksız karar alındığını, bu devrin muvazaalı olduğunu, kaldı ki %75 olumlu oyun toplanamadığını, %61 oranında olumlu oy verildiğini, bu işlemin şirketin durumunu tehdit altına sokacağını ileri sürerek öncelikle 08.04.2019 tarihinden yapılan Genel Kurulun tümden iptaline, mümkün olmaz ise 3,4,5,7 ve 9 nolu gündem maddeleri ile alınan kararların iptaline, esas hakkında karar verilinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek söz konusu kararların icrasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıların hisselerinin pay defterine işlendiğini, ancak vekillerinin hisse oranlarına itiraz etmeleri nedeniyle pay defterini imzalamadıklarını, davaacıların genel kurula çağrıldıklarını ve temsillerinin sağlandığını, İsmet ve Cemile Şen’in hisselerini devretmelerinin hiçbir şekilde kararların oylamasına etki decek durumunun olmadığını, davacılar murisinin ölümünden sonra bir yönetim kurulu kararı da alınmadığını, mirasçı …’in yönetim kuruluna girme talebinde bulunduğunu ve genel kurulda oybirliği ile seçildiğini, ayrıca şirket yönetim kurulu üyeleri 3 kişiden oluşsa da 2 üyenin imzası ile temsil edilebildiğini, yönetim kurulunun yetki süresinin 11.04.2019 itibariyle sona ermekte olduğunu, ayrıca 9,10 ve 11 nolu gündem maddelerinin genel kurulca karara bağlanması gereken maddeler olmadığını, yönetim kurulunun bunları genel kurulda görüşmeden karara bağlayabileceğini, dava konusu genel kurulun zamanı geldiği için yapılan olağan genel kurul olduğunu, 2018 yılı bilançosundaki manipülasyon iddialarının da gerçeği yansıtmadığını,taşınmazların kiraya verilmesi için çalışmalar yapıldığını, öte yandan davacıların şirket masraflarının karşılanması için gerekli yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, ayrıca nisap yetersizliğinden ibranın sağlanamadığını, … ve … serbest iradeleri ile hisselerini kızları ve oğullarına devrettiklerini, bir taşınmazın … ’e devri kararı ise …, …(muris) ve … aralarındaki yaptıkları bir anlaşma neticesi olup genel kurulda mirasçılara ıslak imzalı sözleşmenin sunulduğunu, buna rağmen bugüne kadar bir devrin de söz konusu olmadığını, kaldı ki bu taşınmazın değer olarak aktiflerin toplamında %5den daha az değeri bulunan bir taşınmaz olduğunu, yine murisin … ’e 12.07.2016 ve 01.03.2018 tarihlerinde devrettiği toplam %4 hisseyle ilgili olarak devir sözleşmesi, yönetim kurulu kararı, dekontlar vs olduğunu, mirasçıların ödemeyi alarak devre itiraz etmelerinin kötüniyetlerini gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesinin 14/10/2019 tarihli ara kararı ile, dava konusu yapılan ve icralarının geri bırakılması istenilen gündemin 3, 4, 5 ve 7. maddelerindeki kararların icra edilmeleri halinde, HMK.’nın 389.maddesinde öngörülen hakkın elde edilmesinin zorlaşmayacağı gibi, bu nedenle ciddi bir zararın doğma olasılığının bulunmadığı; davanın kabulüne karar verilmesi halinde geriye doğru talep edilen hakların elde edilmesinin her zaman olanaklı olduğu, dava ve talep konusu yapılan gündemin 9. maddesindeki diğer kararın ise yönetim kurulu yetkisiyle her zaman olanaklı olduğu dolayısı ile icranın geri bırakılmasına ilişkin tedbir koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle ihyiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen/davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-3 nolu gündem maddesinde belirtilen pay dağılımına ilişkin olarak verilmeyen ihtiyati tedbir kararı neticesinde müvekkillerinin tüm iş ve işlemlrdeki haklarının gaspedileceğini, murisleri tarafından …’e satıldığı iddia edilen %4lük hissenin halihazırda ihtilaflı olduğunu, örneğin bu haliyle alınacak bir kararla dağıtılacak bir kar payının müvekkilleri aleyhine olacağını,2-9 nolu gündem maddesinde şirket ait önemli bir taşınmazın …’e devrinin oylandığını, şirket taşınmazlarının güncel değerlerine ilişkin raporun mahkemeye sunulduğunu, ancak değerlendirilmediğini, bu devrin muvazaalı olduğunu, satışının son derece hayati öneme haiz olduğunu, mahkemenin bu kararın yönetim kurulu yetkisiyle her zaman alınabileceğini belirttiğini, ancak bu kararın alınabilmesi için %75 oranında olumlu oy gerektiğini, nisabın sağlanmamış olması nedeniyle kararın geçersiz olduğunu, kaldı ki kanuna göre teşkil etmiş bir yönetim kurulunun bulunmadığını, bu taşınmazın …’e devrinden sonra iyiniyetli 3.kişilere olası devri halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşacağını ve ciddi bir zarar doğabileceğini belirterek 14/10/2019 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve talepleri gibi tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesinin 14/10/2019 tarihli ara kararı ile yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. TTK nun 449. maddesinde ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir ” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamı incelendiğinde üyelere TTK 449.maddesi uyarınca ihtaratlı davetiye gönderildiği, sadece üye …’in beyan dilekçesi sunduğu ve genel kurul kararlarının tedbiren icrasının durdurulmasını gerektiren bir durum bulunmadığı yönünde görüş bildirdiği görülmüştür. TTK’nın 449.maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Somut olayda iddia, savunma ve dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirildiğinde, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacıların haklarını elde etmelerinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı tarafın haklılığının yaklaşık olarak ispatının sağlanmamış olduğu, taraf menfaatleri de gözetildiğinde ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı, ilk derece mahkemesince verilen ara kararda bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir isteyen/davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir isteyen/davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40- TL nin mahsubu ile bakiye 10,- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23/01/2020