Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2425 E. 2022/681 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2425
KARAR NO: 2022/681
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2018/252 Esas 2019/732 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/05/2022
Davanın kısmen kabul- reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında mal bedeli karşılığında davalıya kesilen 03.01.2018 tarihli 32.604,62-TL bedelli fatura alacağının tahsil edilemediğini, bu nedenle davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından davalıya satılan mallara ilişkin 05.10.2017 tarihli faturanın düzenlendiği, takibe konu faturadaki malların 05.10.2017 tarihli ambar tesellüm fişi ile davalıya teslim edildiği, mallar ile faturanın uyumlu olduğu, davalının isticvaba icabet etmediği, bu nedenle davacının takibe konu fatura yönünden mal teslimini ispatlamış sayıldığı, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin ispat vasıtası sunulmadığı, bu haliyle davacının asıl alacak miktarı olan 32.604,62-TL asıl alacak yönünden davalıdan alacaklı olup, davalının takibe itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle, takibe itirazın asıl alacak yönünden iptali ile asıl alacak yönünden takibin devamına, işlemiş faize ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; TTK’nın 1530/2 maddesi gereğince davalının temerrüde düştüğünü, davalının faturaya süresinde itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul ettiğini,vadeye ilişkin bir yazılı sözleşme olmasa da, davalının, faturalarda yer alan vade farkı uygulamasının faturanın kabulü ile birlikte kabul edilmiş sayılacağına ilişkin yazılı maddeyi de fatura ile birlikte kabul ettiğini, davalının faturada “aylık %7 vade farkı ödemeyi” kabul ettiğini,takip öncesi işlemiş faizin bu oranda hesaplandığını, davalının faturada yazılı vade tarihinde temerrüde düştüğünü, takipte talep ettikleri 8,04-TL’lik işlemiş faiz açısından davanın reddine rağmen davalı lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı tarafından davalıya mal satışı nedeniyle fatura düzenlendiği fatura üzerinde, faturanın vadesinde ödenmemesi halinde alıcının aylık %7 vade farkı ödeyeceği kaydı bulunduğu, mahkemece işlemiş faiz isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, faturada yazılan vade tarihine göre TTK’nın 1530. maddesi gereğince işlemi faiz isteminin kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur. TBK’nın 117/2. maddesine göre, “borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş veya … taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle gerçekleşmişse, bu günün geçmesiyle … borçlu temerrüde düşmüş olur.” Eğer böyle bir tarih belirlenmemişse, bu kez aynı maddenin 1. fıkrası uygulanır ve bu fıkrada da muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı belirtilmiştir. Nihayet böyle bir ihtar da yoksa temerrüt icra takibi ya da dava açılmasıyla gerçekleşir. TTK’nın 1530. maddesi, sadece mal ve hizmet tedariki amacıyla akdedilen sözleşmelerde, mal veya hizmet karşılığı ödenecek bedelde temerrüde düşüldüğü durumda ve iki ticari işletme arasında akdedilen sözleşmeler bakımından uygulanır. Maddede, borcunu zamanında ödemeyen borçlunun ihtara gerek olmadan temerrüde düşmesi ve alacaklının faize hak kazanması öngörülmüştür. Ancak söz konusu hüküm mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup, satış sözleşmelerinde uygulanması mümkün değildir.Temerrüt faizine hükmedilmesi için davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. VUK’un 230. maddesinde fatura içeriği belirtilmiş olup, faturada bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve faturaya itiraz edilmemesi sebebiyle, kararlaştırılan kesin vade olarak kabulü mümkün değildir. Somut olayda vade farkına ilişkin bir sözleşme hükmü veya teamül bulunmadığı gibi, davacının temerrüt ihtarı da bulunmadığından, davacının vade farkı, işlemiş faiz talep etmesi mümkün değildir.İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı olup, icra takibi de 32.604,62-TL asıl alacak ve 8,04-TL işlemiş faiz üzerinden başlatılmış olmakla, takipte talep edilmeyen vade farkının itirazın iptali davasında talebi de mümkün değildir. Bu nedenle davacı vekilinin vade farkı ve işlemiş faize yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan dava 38.074,36-TL dava değeri gösterilerek açılmış olup, mahkemece 32.604,62-TL asıl alacak üzerinden davanın kabulü nedeniyle, reddedilen 5.469,74-TL üzerinden davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi de isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 200-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 119,30-TL harcın davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/05/2022