Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2419 E. 2022/677 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2419
KARAR NO: 2022/677
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2016/603 Esas – 2017/1068 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/05/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalıdan ticari araç alımına ilişkin olarak krediler kullandığını, davalı tarafından müvekkilinden çeşitli adlar altında toplam 9.429,96-TL dosya masrafı tahsil edildiğini, sözleşmede yer alan dosya masraflarına ilişkin hükümlerin hukuka aykırı olması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nın 20-25. maddelerine göre hükümlerin genel işlem şartı niteliğinde olup yazılmamış sayılması gerektiğini, kredi verilmesi sırasında müvekkilinden kesilen tutarın ticari faizleriyle birlikte iadesin gerektiğini, İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlattıkları takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; 14.03.2013 tarihli 21.08.2014 tarihli kredilerin ikili kredi sözleşmeleri olması nedeniyle sadece birinden dosya masrafı alındığını, somut olayda kredilerin ticari kredi olduğunu tüketici kanunu hükümlerine dayanılamayacağını, kredi sözleşmeleri hükümleri gereği dosya masraflarından davacının sorumlu olduğunu, geri ödeme planlarında dosya masrafının gösterildiğini, dosya masraflarına ilişkin hükümlerin haksız şart olmadığını, iadesi istenen tutarların ödeme planlarında açıkça gösterildiğini, davalının da hiç bir çekince ileri sürmeden ödeme planını imzaladığını,masraf tutarının ise kredi tutarına göre davacı aleyhine dengesizlik oluşturmayacak miktarda olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı şirketin çeşitli tarihlerde kullandığı ticari nitelikli 13 ayrı kredi nedeniyle davalı şirketin kredi masrafı ve tahsis ücreti isimleriyle toplam 6.300-TL kesinti yaptığı, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücret ve Komisyonlar Hakkındaki Yönetmelik gereği tüketicilerden kullandıkları kredinin %0,5’i oranında kredi tahsis ücreti alınabileceği öngörüldüğü, emsal teşkil edeceği, başka bir anlatımla ticari işlerde de kredi tahsis ücreti alınabileceğinin bir göstergesi olduğu, benzer olaylar nedeniyle yapılan değerlendirmelerde, tahsis ücretinin ticari krediler bakımından ortalama %2-4 aralığında oluştuğu kanaatine varıldığı, kredilerin ortalamasına göre 574.478,26-TL krediye karşılık 6.300-TL kesinti yapıldığı belirlendiğinden, ortalama kesinti oranının %1,1 olduğu, dava konusu kredilerden davalı şirketçe kesilen komisyonların yukarıda bahsedilen %2-4 nispetinin altında makul bir oran olduğu, bu tespitlerin ışığında; davalının bir finans kuruluşu olarak ticari işlem niteliğindeki kredi kullandırımı esnasında davacıdan tamamında kredi tahsis ücreti adı altında olmasa bile huzurdaki davada öngörülen kesintiler bakımından makul ve kabul edilebilir kesintiler yaptığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalı tarafından müvekkilinden haksız olarak çeşitli adlar altında faizi ile birlikte toplam 9.429,96-TL dosya masrafı tahsil edildiğini, matbu kredi sözleşmelerinde komisyon ücretleri, kredi dosya masrafları ve kredi tahsis ücreti gibi isimler adı altında haksız yere tahsil edilen ücretlerin, 6098 sayılı TBK’nın 20-25. maddeleri kapsamında genel işlem şartları çerçevesince yazılmamış sayılması gerektiğini, davalı tarafından yapılan bu kesintilerin belgelendirilemediğini, müvekkil tarafın sözleşme hükümlerini müzakere etme şansı olmadan, tek taraflı hazırlanmış davaya konu sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde olduğunu, hükümlerin müvekkili tarafında mali dengesizliğe yol açtığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ticari kredi kullandırımı sırasında davalı finans kurumu tarafından tahsil edilen kredi komisyon ve masraf tutarının iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda taraflar arasında 25.08.2006, 15.08.2007, 13.08.2008, 14.03.2013, 14.05.2013, 10.06.2013, 21.08.2014, 11.09.2014, 24.11.2014 tarihli toplam 13 adet kredi sözleşmesi imzalandığı; 21.08.2014 tarihli sözleşmenin 19, 25.08.2006 ve 14.08.2007 tarihli sözleşmelerin 26, 13.08.2008 tarihli sözleşmenin 18, 10.06.2013 tarihli sözleşmenin 19. maddelerinde, kredi kullandırımı nedeniyle her türlü vergi, resim, harç ve masrafların müşteri tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığı, sözleşmenin eki niteliğindeki geri ödeme planlarında kredi masrafı veya tahsis ücreti adı altına miktar olarak gösterilen tutarların krediye dahil edildiğinin belirtildiği, tüm ödeme planları altında davacının imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, kredi sözleşmelerinin masraflara ilişkin hükümlerinin TBK’nın 20 ve devamı maddeleri gereği genel işlem koşulları kapsamında denetlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak uyuşmazlık konusu 25.08.2006, 15.08.2007, 13.08.2008 tarihli sözleşmeler, 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihinden önce imzalanmıştır. Bu sözleşmeler bakımından 6101 sayılı kanunun 1. maddesi uyarınca, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup, bu nedenle söz konusu sözleşmelerin, 818 sayılı BK’da bulunmayan ve sonradan yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’da düzenlenen genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması mümkün değildir. Bankalarca masraf ve komisyon adı altında yapılan tahsilatların yasal dayanağı, kredi kullandırım tarihinde yürürlükte bulunan ve 09.12.2006 tarihli RG’de Merkez Bankası tarafından yayımlanan 2006/1 Sayılı Tebliğ hükümleridir. Tebliğin “Kredi Faiz Oranları ve Sağlanacak Diğer Menfaatler” başlıklı 4. maddesinde; “Bankalarca, … üye işyeri komisyonu hariç, faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.” hükmü yer almıştır. Bu kapsamda bankacılık teamüllerine göre ilk kredi kullandırımında yapılması gereken istihbarat, haberleşme ve operasyonel işlem gibi işlemlerin bir maliyeti bulunduğundan, müşteriden “kredi tahsis ücreti” adı altında ücret talep edilebilecektir. Bankalar tarafından alınacak olan komisyonlar bakımından sözleşmede açıkça bir tutar ve oran bulunmadığında, anılan yasal düzenleme gereğince Merkez Bankasına bildirimde bulunulup bulunulmadığının araştırılması, bildirim yapılmamış olması durumunda ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan komisyon bedelinin emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 11. HD 2016/11932 esas, 2018/4158 karar sayılı kararı). Uyuşmazlık konusu bir kısım sözleşmeler, 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihinden sonra imzalanmıştır. Dayanak sözleşmelerin ticari niteliği ve tarafların tacir olması göz önüne alındığından, TTK’nın 18. maddesi hükmüne göre, sözleşmeyi imzalayan tarafların basiretli tacir gibi hareket etme zorunluluğu bulunması nedeniyle, 13 adet sözleşme ile kullandırılan 574.478,26-TL kredi için davalı banka tarafından tahsil edilen kredi masrafı ve tahsis ücreti toplam 6.300-TL olup, kredi tutarının %1,1 oranına tekabül etmektedir. Mahkemece emsal banka uygulamaları araştırılmamış ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bankacılık piyasasında daha önce yapılan değerlendirmelerde, tahsis ücretinin ticari krediler bakımından %2-4 aralığında oluştuğu tespit edilmiştir. Bu durumda somut olayda davacıdan tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına uygun ve makul bir oranda olduğu alındığı anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında; kredi kullandırımı sırasında davalı finans kuruluşu tarafından kredi masrafı ve tahsis komisyonu adı altında masraf talep edebileceğine dair hükümlerin genel işlem şartı olduğu ileri sürülmekte ise de, sözleşmede yer alan bu hükümlerle davalıya tanınan hak, esasen yukarıda belirtildiği gibi mevzuat hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak hangi kredi için ne kadar komisyon alındığı belirlenmiş olup, davalı tarafından davacının dava konusu ettiği 13 adet kredinin tahsisi sırasında tahsil edilen masrafların %1,1 oranında olduğu belirlenmiştir. Bu masraf oranının kullanılan kredinin miktarı, genel kredi sözleşmesi şartlarına, bankacılık mevzuatına, bankacılık genel uygulamalarına göre yüksek olmadığı, taraflar arasındaki menfaati bozacak şekilde fahiş olmadığı dosya kapsamıyla anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen tutarlar, ödeme planlarında açıkça miktar olarak gösterilmiş olup, söz konusu ödeme planları da davacı tarafça herhangi bir çekince ileri sürülmeksizin imzalanmıştır. Davacının tacir olduğu da dikkate alındığında, söz konusu hükümlerin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedeni yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/05/2022