Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2415 E. 2022/781 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2415
KARAR NO: 2022/781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/109 Esas – 2019/1090 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından üretici veya tedarikçi firmalardan temin edilen malların müvekkiline ait internet sitesinde satışının yapıldığını, davalı şirket ile de internet sitesinde yer alan mal ve hizmetlerin tedariki için 05/02/2011 tarihinden 09/06/2014 tarihine kadar süren bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki neticesinde müvekkilinin davalıdan 48.946,41-TL tutarında alacağı bulunmakta olup davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkili tarafından davalı adına düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini ve davalının faturalara yasal süresinde itiraz etmediğini belirterek, davalının takibe itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, davacının ticari ilişkinin gereklerini yerine getirmediğini, salt faturalara itiraz edilmemiş olmasının faturalara dayalı olarak hak talep edilebileceği anlamına gelmediğini, davacının kötü niyetli takip başlatması nedeniyle kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı ve davalı taraf ticari defter kayıtlarının farklılık gösterdiği,alacağın davacı tarafça düzenlenen iade faturalarından doğduğu, 2014 yılında düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup bu nedenle davalının defterlerinde davacıya 20.315,87-TL borç göründüğünü, davacının 2015 yılı iade faturalarının ise davalı kayıtlarında yer almadığı,iade faturası içeriklerinin davalıya teslimini ispatlayan davalının imzasını taşıyan bir belge sunulmadığı, davacının ibraz ettiği sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımlarının boş, imzasız olduğu, faturanın tebliği ve süresinde itiraz edilmemiş olmasının mal teslimini kabul anlamına gelmeyeceği, davacının takipte talep ettiği bakiye tutar yönünden davasını ispat edemediği, davacı vekilinin yemin teklif etme hakkını kullanmayacaklarını bildirdiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 20.315,87-TL için itirazın iptaline fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkili tarafından davalıya teslim edilen faturalara davalının yasal süresinde itiraz etmediğini, sözleşme gereğince mal teslimi ile yükümlü olan taraf davalı olduğundan, malların teslim edildiğini de davalının kanıtlaması gerektiğini, faturalara itiraz edilmediğinden içeriğinin de kabul edildiğinin kabulünün gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, iade faturalarından kaynaklanan cari hesap alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve ticari defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla satıcı, fatura konusu mal veya hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Eldeki davada iade faturalarına konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini ispat yükü davacıya aittir. Taraflar arasında akdedilen 17.01.2012 tarihli satın alma sözleşmesi kapsamında, davacıya ait internet sitesinde satılan ürünlerin davalıdan tedarik edildiği, davacı tarafça, alıcılar tarafından iade edilen ürünlerin bedeli alıcıya ödenerek ödenen bedelin davalıya yansıtıldığı, alacağın da bu nedenle düzenlenen iade faturalarından kaynaklandığı, davacının ticari defterlerinde 48.465,99-TL alacak kaydı bulunduğu,2014 yılında düzenlenen iade faturalarının davalıda kayıtlı olup, bu faturalar nedeniyle davalının kayıtlarında davacıya 20.315,87-TL borçlu olduğu,2015 yılında düzenlenen iade faturalarının davalının ticari kayıtlarına alınmadığı,cari hesaplar arasındaki farkın da bu nedenle oluştuğu, faturalara davalının yasal süresinde itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Ancak salt faturaya itiraz edilmemesi davacının alacağının varlığını kabule yeterli değildir.Davalı tarafından fatura muhteviyatı ürünlerin iade edilmediği ileri sürülmekle fatura konusu ürünlerin davalıya iade edildiğinin de davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Davacı tarafça 2015 yılına ait iade faturası içeriği ürünlerin teslimine ilişkin belge sunulmamış,yemin hakkı da kullanılmamış olmakla bu miktar alacak için davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedeni yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/05/2022