Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2390 E. 2022/656 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2390
KARAR NO : 2022/656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2019/220 Esas 2019/865 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili;müvekkili şirketin demiryolu taşımacılığı biriminde operasyon sorumlusu olarak çalışan davalının prim ödeme gün sayısını doldurduğunu ve emeklilik için yaş şartını bekleyeceğini beyan ederek işinden ayrıldığını, akabinde müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren …g AŞ unvanlı şirkette yine demiryolu taşımacılığı bölümünde operasyon müdürü olarak çalışmaya başladığını, davalının rakip firmada çalışmaya başladıktan sonra müvekkilinin müşterileri ile görüşüp müvekkili tarafından verilen fiyatların altında fiyat vermek suretiyle müvekkilinin müşterilerinin rakip firma ile çalışmaya başlamasını sağladığını,daha önce müvekkilinin müşterisi olan … ve … firmalarının rakip firmayla çalışmaya başladıklarını, bu suretle davalının müvekkili ile imzaladığı rekabet yasağı ve ticari sır ve saklama taahhüdü ile iş sözleşmesinin 8 ve devamı maddelerine aykırı davranarak müvekkiline brüt maaşının 24 katı tutarında cezai şart ödemek zorunda olduğunu belirterek, 109.406,64-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı şirkette 22/10/2010 tarihinde işe başlayan müvekkilinin 11/10/2013 tarihinde 15 yıl sigorta süresi ve 3600 primi doldurarak işten ayrıldığını, daha sonra Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 2013/651 esas sayılı dosyasında açtığı davada hak ettiği kıdem tazminatının hüküm altına alındığını, davacının iddia ettiği firmaların müvekkilinin işe başlamasından önce de dava dışı … firması ile çalıştıklarını, müvekkili ile imzalanan sözleşmenin gabin hükümleri taşıması nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen 21.11.2010 tarihli iş sözleşmesinin 3. Maddede işten ayrıldıktan sonra 1 yıl süre ile İstanbul, İzmir ve Bursa’da iş kurmayacağı ve aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerde çalışmayacağının taahhüt edildiği, buna aykırı hareket halinde 24 ay tutarında brüt ücret cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının işden ayrıldıktan sonra davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren … firmasında çalışmaya başladığı, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının dava dışı şirket ile olan ticari cirosunda 2014 yılında %25 oranında, sonraki yıllarda ise toplam %10 oranında düşüş olduğu,davalının ayrılmasından sonra davacının diğer şirketler ile olan işlerinde düşüş oluştuğu, davalının şirketin müşteri çevresini bilebileceği, sözleşmenin TBK’nın 445. maddesine uygun olduğu, yasağın 1 yıl süre ile sınırlandırıldığı,işverenin somut bir zarara uğraması gerekmediği, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri başka bir rakip şirkette kullanarak davacı işverene zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğu, davalının her iki işletmede aynı işleri yapması nedeniyle cezai şart alacağının sabit olduğu, ancak öngörülen cezai şart fahiş olup TBK’nın 182. maddesi gereğince yapılan indirim sonucunda davanın kısmen kabulü ile 10.940-TL cezai şartın davalıdan tahsiline fazla istemin tenkis nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili, davalının rekabet yasağı taahhüdüne aykırı davrandığı,brüt maaşının 24 katı tutarında cezai şart ödemekle yükümlü olduğu, alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalının iş akdini feshini müteakip operasyon sorumlusu olarak hizmet verdiği müşterilerden elde edilen cironun %25 oranında düştüğünün tespit edildiğini,hükmedilen cezai şartın çok düşük olup hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının müvekkiline verdiği zararın boyutu dikkate alındığında, 24 aylık brüt ücret tutarının fahiş olmadığını belirterek, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili;operasyon sorumlusu görevinin nakliyenin yerine ulaşması organizasyonu olup firma bağlama işi olmadığını,kararın eksik incelemeye dayalı verildiğini, iş sözleşmesi özgür irade ile imzalanmamış olup işçi aleyhine olan tüm hükümlerin yok hükmünde olduğunu, oluşan bir zarar da bulunmadığını, ayrıca cezai şartın resen tenkis edilmesi nedeniyle müvekkili yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinin de usule aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın 444 ve devamı maddelerindeki düzenleme uyarınca; Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterli görülmektedir. TBK’nın 445. maddesi uyarınca; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”Somut olayda; davalının 22.11.2010 tarihinde davacı şirkette demiryolu operasyon sorumlusu olarak çalışmaya başladığı, davacı ile davalı tarafından imzalanan rekabet yasağı ve sır saklama taahhüdünün 3. maddesinde davalının, hizmet ilişkisi sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süre ile şirketin faaliyet gösterdiği alanda ve iş kolunda İstanbul, İzmir ve Bursa’da ve bu illerin civarındaki şirket ve acentelerin bulunduğu yerlerde iş kurmayacağını, ortaklık veya hizmet ilişkisinde bulunmayacağını, çalışmayacağını,aksi halde en son brüt ücretin 24 katı oranında cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, davalının 11.10.2013 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığı, 31.10.2013 tarihinde davacı şirket ile aynı sektörde ve aynı faaliyet konularıyla iştigal eden .. firmasında operasyon müdürü olarak çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmede; “..İstanbul, İzmir ve Bursa’da ve bu illerin civarındaki şirket ve acentelerin bulunduğu yerlerde..” denilmek suretiyle yasağın uygulanacağı coğrafi alan bakımından bir belirsizlik bulunduğu anlaşılmakta ise de, davalının davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı firma da yine İstanbul ilinde faaliyet göstermektedir. Bu durumda TBK’nın 445/2. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir müdahale yapılmak suretiyle, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin bölümünün geçerli hale getirilmesi mümkündür. Yine davalı tarafça ileri sürülen gabin iddiasına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı görülmekle, sözleşmenin bu nedenle geçersiz olduğunun kabulü de mümkün değildir. TBK’nın 444/2. maddesi gereğince; rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Dosya kapsamından; davalının, davacı iş yerinde operasyon sorumlusu çalıştığı, bu kapsamda davacı şirketin müşteri portföyüne erişim imkanı bulunduğu, davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra yeni işyerinde de aynı işi yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanması, davacı işverene önemli zarar verebilme ihtimalini taşımakta olup, zarar ihtimalinin varlığı ise rekabet yasağına aykırılığın kabulü için yeterlidir. Bu nedenle mahkemece cezai şarta hükmedilmesi isabetlidir.Ancak TBK’nın 182/3. fıkrasına göre hakim, fahiş gördüğü cezai şarttan re’sen indirim yapabilir. Cezai şartın fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınacak ceza miktarını belirlerken hak, adalet ve nesafet kuralları dikkate alınmalıdır. Buna göre işten ayrıldığında 4.558,60-TL brüt ücret alan davalının 24 aylık brüt ücretine tekabül eden cezai şart isteği fahiş sayılmalıdır. Bu nedenle mahkemece cezai şartın takdiren 10.940,66-TL’ye indirilmesinin de hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan sözleşmede öngörülen cezai şarttan mahkemece TBK’nın 182/3. maddesi hükmü doğrultusunda tenkis yapılması hakimin takdirine bağlı olup ,tenkis nedeniyle red edilen kısım bakımından dava kabul edilmiş gibi yargı giderine hükmedilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davalıdan alınması gereken 747,35-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 187-TL harcın mahsubu ile bakiye 560,35-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2022