Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2374 E. 2022/872 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2374
KARAR NO: 2022/872
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2014/1627 Esas 2019/263 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı satıcılardan taşıma amacı ile teslim aldığı emtiaların, davalı … Hiz.A.Ş. tarafından taşınması için anlaşıldığını, davalı … A.Ş.’nin alt taşıyıcısı diğer davalı … Ltd. Şti.’ye ait çekici/ dorsenin tahsis edilerek ürünlerin 05/04/2014 tarihinde davacı şirketin Malatya’daki deposundan yine davacı şirkete ait İstanbul Çobançeşmede bulunan depoya teslim edilmek üzere davalı … tarafından teslim alındığını, 07/04/2014 günü 04:00 saatlerinde İstanbul Bağcılarda taşınan ürünlerin çalındığını ve davacı şirkete teslim edilemediğini, fiili taşıyıcı … şirketinin aracı güvenli olmayan bir alana park etmek suretiyle olaya sebebiyet verdiğini,olaydan sonra davacı ile davalı … çalınan mallara ilişkin eksper raporunun esas alınarak zararın tazmini hususunda anlaşmaya varıldığını,davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı … tarafından kayıtlarına alındığı ve karşılıklı BA ve BS formu düzenlenerek mutabakat sağlandığını, bu hususun … şirketinin söz konusu zararı kabul ettiğinin göstergesi olduğunu, davacının faturasından sonra davalı … nin de diğer davalı … şirketine fatura düzenlediğini, ödeme olmaması üzerine davacının davalı …’ye ihtarname keşide ettiğini, bu ihtarname akabinde davalı … nin …’nun zararı kabul etmediğinden iade faturası düzenlendiğini, davalı … tarafından davacı şirket hesabına 62.952,21-TL ödeme gönderildiğini, bu bedelin fiili taşıyıcı …’nun nakliyat poliçesi esaslarına göre hesaplandığını, davalı … bakımından sigorta poliçesi içeriğinin değil TTK hükümlerinin esas alınması gerektiğini ileri sürerek bakiye 124.666,83-TL zararın olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalılardan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Loj.Hiz.A.Ş. vekili, davaya konu zararın, malların müvekkili şirketçe fiili taşıyıcı olan diğer davalı … şirketine teslim edildikten sonra gerçekleştiğini, hal böyleyken kabul anlamına gelmemekle birlikte oluşan zarardan diğer davalı şirketin bizzat sorumlu olması gerektiğini, müvekkili şirketçe dosyada mübrez ekspertiz raporunda tespit olunan 62.952,21-TL’nin davacı şirkete ödendiğini, dolayısıyla bu ödeme ile müvekkili şirketi açısından davanın konusuz kaldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davalı şirket çalışanın kasta yakın kusurundan bahsedilemeyeceğini, aracın park edildiği yerin kameraların bulunduğu bir yer olduğunu, zararın meydana gelmesinde davalı şirketin kast, ağır kusur ve pervasızca hareketinin olması durumunda poliçe kapsamında herhangi bir ödemenin de yapılamayacağını, sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde belirlenen 62.952,21-TL’nin davacı şirkete ödendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkeme tarafından, davacının akdi ana taşıyıcı, davalı …’nin alt taşıyıcı ve davalı … şirketinin ise fiili taşıyıcı olduğu ve malların davalı … sorumluluğunda iken hırsızlandığı, bu hali ile dosyanın tüm taraflarının taşıyıcı olması nedeniyle dava dışı mal sahiplerinin zararından müteselsil sorumlu davacının aktif husumetinin bulunduğu,müteselsil sorumluluk bakımından sorumlulardan birinin kendisine düşen oranın üzerinde yaptığı ödemeleri diğerlerinden rücuen isteme hakkına sahip olduğu eldeki davada her ne kadar davacı tarafça dava kendi zararının tazmini olarak nitelendirilmekte ise de aksine müteselsil sorumlular arasındaki rücuen tazmin talebine ilişkin olduğu;dava dışı mal sahiplerine ödeme yapılıp yapmadığına ilişkin olarak davacının ve dava dışı şirketlerin defterlerinin incelendiği, dava dışı İnnova şirketi tarafından düzenlenen 96.749,64-TL bedelli faturanın dava tarihi itibariyle ödenmediği,… firması tarafından düzenlenen 22.760,41-TL bedelli faturanın dava tarihi itibariyle ödenmediği, … şirketinin 47.992,15-TL bedelli faturasının şirketin davacıya önceden bulunan borcunun mahsup edildiği, dava dışı şirketin davacıdan 7.823,27-TL alacaklı göründüğü, …’ın 6.728,40-TL bedelli faturasının davadan önce 20/11/2014 tarihinde nakit olarak ödendiği, … Teks. şirketinin 4.388,44-TL bedelli faturanın dava dışı şirketin davacı şirkete borcundan mahsub edildiği, bu hali ile dava tarihi itibariyle davacının müşterilerine nakit ve cari ilişki içerisinde mahsup olmak üzere toplam 51.285,73-TL ödeme yaptığı, 127.333,32- TL borçlu olduğunun tespit edilerek, davacının eldeki davayı açabilmesi için öncelikle 3. kişilere karşı sorumlu olduğu bedel bakımından kendi payına düşenden fazla ödeme yapması ve fazla ödemeyi davalılara rücu etmesi gerektiği ancak davacı tarafça dava dışı 3. kişilere dava tarihi itibariyle 51.285,73-TL ödeme yaptığı, buna karşılık davalı … şirketi tarafından davacıya 62.952,2- TL ödeme yapıldığı ve davacının kendi payından fazlasını ödediğini ispatlayamadığı gerekçesi ile eldeki davanın rücu koşulları oluşmadan erken açıldığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili, fiili taşıyıcı davalı …’nun ağır kusuru ve pervasızca davranışı ile olayın meydana geldiğini, müvekkili şirketin dava konusu taşımada gönderen konumunda olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı mal sahibi firmalar arasındaki ilişkinin bu davanın konusu olmadığını, mahkemenin taraflar arasındaki ilişkiyi değerlendirmesi gerekirken, davanın konusunu oluşturmayan dava dışı mal sahipleri arasındaki ilişkiyi görevi olmadığı halde değerlendirerek davayı reddettiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı …..AŞ ve … ..Ltd. Şti. vekilleri ayrı ayrı verdiği dilekçeler ile, dava değerinin 124.666,83-TL olduğunu, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE: Davacı taşıyan, davalı alt taşıyan … şirketi nezdindeki dava dışı üçüncü kişilere ait ürünlerin çalınması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek 124.666,83-TL zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacı, dava dışı üçüncü kişilerin ürünlerinin taşınması için üçüncü kişilerle taşıma sözleşmesi yapmış olup, akdi taşıyıcıdır. Davalı … şirketi ile davacı şirket alt taşıma sözleşmesi imzalamış olup, iş bu davalı alt taşıyıcıdır. Diğer davalı … şirketi ise, davalı … şirketinin alt taşıyıcısı olup aynı zamanda fiili taşıyıcıdır. Dava dışı üçüncü kişilerin bir kısım ürünleri, fiili taşıyıcı davalı … şirketinin yeddinde iken taşıma süreci esnasında 07.04.2014 tarihinde çalınmıştır.Hırsızlık neticesinde oluşan zarar, dava dışı üçüncü kişilerin zararıdır. Davalıların hepsinin taşıyıcı sıfatları bulunmakla, taşıyıcıların dava dışı ürün taşıtan üçüncü kişilere karşı müteselsil sorumlulukları mevcuttur. Taşıyıcılar, dava dışı üçüncü kişiye yapılan ödeme oranında birbirlerine rücu hakkına sahip olacaklardır. Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 6098 sayılı kanunun 61. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri zarardan sorumluluklarını düzenleyen aynı Kanunun 62. maddesi hükmü gereği, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakkı mevcuttur. 6098 sayılı Kanunun 167/2. maddesinde kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı bulunduğu, borçlunun her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebileceği düzenlenmiştir. Eldeki davada, dava tarihi olan 11.12.2014 tarihi itibarı ile davacı taşıyıcının, taşıtan dava dışı üçüncü kişilerin bir kısım ürünlerinin çalınması nedeniyle mal sahiplerine 51.285,73-TL ödediği belirlenmiştir.Yine davalı … şirketi tarafından diğer davalı … şirketinin sigorta şirketi tarafından karşılanan 62.952,21-TLyi davacıya 18.11.2014 tarihinde ödemiştir.Davacının dava tarihi itibarı ile davalılara başkaca rücu edebileceği bir ödemenin bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı ödediği miktar davalılardan tahsilat yapmış olup,ödeme yapmadan davalılara rücuen dava açma hakkı bulunamaktadır. Bu itibarla, davacı tarafından dava dışı üçüncü kişilere ödenen zarar tazminine ilişkin alacağını, diğer taşıyıcılar olan davalılara rücu imkanı bulunmakla, birlikte alacağın talep edilebilme koşulunun dava tarihi itibarı ile gerçekleşmediği tespit edilerek bu talep açısından “erken açılan dava” nın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Davacı vekilinin ,uğranılan zararın müvekkili davacının zararı olduğuna ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Dava, niteliği itibarı ile dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmiş olup ,davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik yoktur.Davalılar vekillerinin nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde bulunmamaktadır. Taraf vekillerince ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TLnin mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davalılardan ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı ve davalılar tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022