Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2369 E. 2022/868 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2369
KARAR NO: 2022/868
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2018/346 Esas 2019/699 Karar
DAVA: Alacak Davası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, 2012 yılı sonunda … şirketinin satılık olduğu duyulunca müvekkilinin davalı ve aile fertleriyle irtibata geçtiğini, yatırımcı bir grupla birlikte yazılı bir teklif sunulduğunu,ancak anlaşılmadığını , müvekkilinin bu sefer anlaşmayı kendi imkanları ile yapabileceğini düşünerek davalıya 17.02.2013 tarihinde yeni bir teklif sunduğunu bu belgede …’e 5.milyon- TL finansman sağlanacağı bildirilerek sözleşme taslağının davalıya gönderildiğini,teklif davalı tarafından incelenirken,davalının talebi üzerine davalının hesabına borç olarak 1.000.000- TL’nin … A.Ş. tarafından davalının banka hesabına gönderildiğini,şirketin davacı bünyesine birleştiğini,gönderilen paranın şirket kayıtlarına alacak olarak işlendiğini,dekont üstünde bir açıklama olmasa da gönderenin anonim şirket olması, kayıtlara alacak olarak yazılması, para gönderilen kişinin şirkette bir alacağının bulunmaması, e-mail yazışmaları göz önüne alındığında işbu 1.000.000-TL’nin borç olarak gönderildiğinin anlaşıldığını, 27.02.2013 tarihinde davalı tarafından bir karşı teklif sunulduğunu, davalının bir taraftan da … ile görüşmeye devam ettiğini, netice olarak …’in …’e satıldığını,borç olarak verilen paranın yazılı ve sözlü olarak 6 ay içinde ödenmesi istendiğini,mail yoluyla istediğini, Beşiktaş …Noterliği’nin 01.03.2018 tarihli ihtarname göndererek borç olarak verdiği paranın tahsilini talep etmiş ise de ödenmediğinden 1.000.000 TL alacağın avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirket ile müvekkili arasında borç ilişkisi doğurabilecek ticari münasebet olmadığını, dava dilekçesine eklenen sözleşme, yazışma vs. yazılı belgelerde de davacı şirket ile alakalı hiçbir kayıt olmadığını,davacının geçerli sözleşmeye dayalı olmayan alacak iddiaları kapsamında sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı talep haklarının zamanaşımına uğradığını,şirket hesabından müvekkili …’in şahsi hesabına yapılan 1.000.000-TL havale ile davacı şirket yetkilisinin müvekkiline olan şahsi borcunu ödediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında bu paranın alacak kaydedilmesini gerektirecek ticari münasebetin mevcut olmadığını,gönderilen ihtarnameye cevap verilmemesininde alacak iddiası bakımından bir ispat vasıtası niteliği olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkeme tarafından, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davalıya gönderilen para havale tarihinin 22.02.2013 olduğu, geçerli sözleşmeye dayalı olmayan alacak iddiaları kapsamında sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı talep haklarının kullanıldığı, kanunda öngörülen sebepsiz zenginleşmenin iki yıllık süre kapsamında zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; dava konusu bedelin davalıya müvekkili şirket tarafından taraflar arasında karşılıklı olarak sunulan teklifler neticesinde, sözleşmenin kurulacağına inanılarak ödendiğini, ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamaması üzerine, ödenen bedelin iadesi gerektiğini, TBK’nın 146. Maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, müvekkili şirketin finansman desteği sağlamak ve borç vermek amacıyla davalı hesabına para havale ettiğini,şirket hesaplarına alacak olarak işlendiğini, davalının cevap dilekçesinde paranın gönderildiğini ikrar ederek, ödemenin üçüncü kişi …’nun aldığı borç kapsamında yapıldığı savunmasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, dekontta açıklama olmasa da gönderenin şirket olması, defter kayıtlarında alacak olarak yazılması, para gönderen kişinin müvekkil şirketten herhangi bir alacağının bulunmaması, taraflar arasındaki ilişki ve e-mail yazışmaları göz önüne alındığında borç olarak gönderildiğinin anlaşılacağını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı şirket hesabından, davalı hesabına 22.03.2013 tarihinde havale edilen 1.000.000-TL’nin borç olarak verildiği ileri sürülerek iadesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Dava açan kişi, hukuk sisteminden hukuki bir himaye talep etmekte ve bu bağlamda bir iddia (dava) ileri sürmektedir.Davada (davalının savunmalarının da değerlendirilmesi gerekmekle birlikte) esas olarak davacının iddialarının doğruluğu incelenmektedir.Karşı dava açılmadığı sürece savunmanın işlevi (dava kabul edilmediği sürece), davacının iddialarının doğru olmadığının ispatlanmasına yöneliktir.Görev değerlendirmesi de bu durumda davacının iddiaları esas alınarak yapılmak durumundadır. Somut davada hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması gerekmektedir.Davacı şirket adına … tarafından dava açılmadan evvel davalıya keşide ettiği ihtar ile ” şirketinizin finansal sıkışıklığa girdiğini ifade etmeniz üzerine ,dostluğumuza istinaden senin şahsi hesabına 22.2.2013 tarihinde … AŞ şirketimizden 1 milyon-TL göndermiştim.Anlayışımız , …’in tarafımıza muhtemel satışı halinde bu miktarın hesaptan düşülmesi veya başkasına satış halinde başka bir yol ile ailenize veya şirketinize gelecek taze paradan bu miktarın geri ödenmesi idi.” denilmiştir. Yargılama sürecinde davacı taraf dostane ilişkiler nedeni ile davalıya 1.000.000-TL’nin ödünç olarak verildiğini eğer şirketin satışında anlaşılırsa satış bedelinden mahsup edileceğini ,başka birine satılırsa satış bedelinden ödünç olarak verdiği parayı geri alabileceği umudunda olduklarını beyan etmektedir.Davalı, kendisinin davacıya verdiği ödüncün geri ödendiğini savunduğundan, davacı iddiası çerçevesinde ilişkinin TBK’nın 386 vd. maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü (karz) ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı tacir ise de davalı ise gerçek kişinin ticaret şirketinin ortağı olması onu tacir kılmaz. Davacı iddiasında; dostane ilişkiler nedeniyle davalıya borç verdiğini ileri sürdüğünden ,davacı şirket yetkilisinin paranın geri ödenmesinin ne şekilde olabileceğine ilişkin düşünceleri görevin belirlenmesinde kriter alınamayacaktır.Davacının ödünç verme iddiasına dayalı davada davalı tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir dava ticari dava sayılamayacaktır. Açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.nun 1. maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup,davanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğinden hükmü veren asliye ticaret mahkemesi davaya bakmakla görevsiz olup, esasa ilişkin inceleme yapılarak hüküm verilmesi doğru görülmemiş istinaf nedeni olarak ileri sürülmemiş olmakla birlikte bu husus re’sen incelenmek suretiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ,kararın kaldırılmasına,göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine,dosyanın yasal süre içinde talep olması halinde görevli bulunan asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/346 Esas – 2019/699 Karar sayılı 11/07/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın, 6100 sayılı HMKnun 114/1-c bendine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince usulden reddine, HMK. 20. maddesi gereğince Dairemiz gerekçeli kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan nöbetçi Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde, “davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına” gerekçeli kararın tebliğ işlemleri tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/06/2022