Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2353 E. 2022/598 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2353
KARAR NO: 2022/598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2008/721 Esas 2019/461 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2014/64 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili banka bünyesinde birleştirilen …’ın kredili müşterisi olan …Ltd. Şti’ne, imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığı …, …, … ve …’in bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarından borçtan sorumlu oldukları, asıl borçlu ve kefiller hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak …’in takipten önce vefat etmesi nedeniyle takibin İcra Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, bu nedenle vefat eden bu borçlunun mirasçıları hakkında Şişli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını, ancak borçluların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini, borçlunun kullandığı döviz kredileri ile ilgili olarak ihracat taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili tarafından vergi dairesine 16.636,79-TL müeyyide ödendiğini, bu nedenle Kadıköy … Noterliğinin 27.06.2003 tarihli ihtarnamesi ile 10.01.2003 itibarıyla 16.636,79-TL’ye ulaşan bedelin temerrüt faizi ve ferileri ile birlikte 2 gün içinde ödenmesinin istenilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerinde İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/584 esas ve 2007/283 sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak kesinleşmediğini, kefil …’in takipten önce vefatı nedeniyle miraçıları aleyline İstanbul … (Şişli …) İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptali ile davalılar aleyhine %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının dava dışı şirkete 40.000-TL’lik kredi açtığını ve diğer kefillerle birlikte davalının da bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, davacının asıl borçlu ve kefiller hakkında 70.731,30-TL için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip yaptığını, müvekkilinin ödeme nedeniyle takibe itiraz ettiğini, ancak davacının bu itiraza karşı itirazın kaldırılması ya da iptali yönünde bir dava açmadığını, davalının itirazı konusunda yasal yollara başvurmayan davacının, bu kez kefillerden …’in vefatı üzerine de bu kez mirasçıları sıfatıyla 176.412,07-TL tutar üzerinden Şişli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından ikinci kez takip başlattığını, müvekkilinin itirazı üzerine de bu davanın açıldığını, kredi asıl borçlusu … tarafından borcun tamamı kapatılmış olup 30/09/1999 tarihinde banka vekilinden ibraname alındığını, bu nedenle borcun sona erdiğini, ayrıca talep edilen alacak tutarının kefalet limitinin üzerinde olması nedeniyle davalının sorumluluğunun 40.000-TL olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine alacağın %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ATM 2014/64 ESAS SAYILI DAVA: Davacı vekili; müvekkili bankanın külli halefi konumundaki … Maltepe Şubesi ile … arasında 7 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığını, …’in de diğer 3 kişi ile birlikte bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, asıl borçlu şirketin kullandığı döviz kredileri ile ilgili hiracat taahhütlerini yerine getirmemesi üzerine uygulanan müeyyide tutarının bankaca ödenmesi ile oluşan alacağın, asıl borçlu ve kefillere keşide edilen Kadıköy … Noterliğnin 27.06.2003 tarihli ihtarname ile kat edildiğini ve kefil …’in 13/06/2003 tarihinde vefat ettiğini, alınan veraset ilamında yer alan 3 mirasçısından birinin de … (…) olduğunu, sonrasında davalının da dahil olduğu mirasçılar aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin (eski Şişli … İcra Müdürlüğü) … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilinin yerleşim yeri yetkili olduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, asıl borçluya kullandırılan döviz kredilerine ilişkin taahhüt açıklarının kapatılmaması nedeniyle uygulanan müeyyide nedeniyle 16.636,79-TL’nin müvekkili tarafından ilgili vergi dairesine ödendiğini, ayrıca ödenmemiş 2 adet teminat mektubundan dolayı da 180-TL alacak bulunduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin 67.913,71-TL üzerinden devamına, teminat mektuplarının güncel faizleriyle birlikte banka nezdinde açılacak bir hesapta bloke edilmesine, davalı aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP: Davalı … vekili; müvekkilinin murisinin kat ihtarından önce vefatı nedeniyle hesabın kat edilmediğini, kredi sözleşmelerinde murisin imzasının bulunmadığını ve sözleşmelerdeki parasal sınırların sözleşmenin imzasından sonra doldurulduğunu, talep edilen alacağın neye ilişkin olduğunun açık olmadığını, kefilin sorumluluğu limitle sınırlı olup BSMV’den ise sorumlu olmadığını, borçluların ibrasına ilişkin ibraname bulunması nedeniyle alacağın ortadan kalktığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı banka ile devren birleşen … ile dava dışı asıl borçlu … arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalı …’nun tüm kredi sözleşmelerinde, muris …’in ise bir adet 50.000-TL limitli genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, asıl borçlu lehine kullandırılan nakit kredi borçlarının tamamen ödendiği ve 30.09.1999 tarihli ibranamenin düzenlendiği, ancak kullandırılan kredilerin bir kısmının döviz kredisi olması sebebiyle asıl borçlu şirketin teşvikler için taahhüt ettiği ihracatı gerçekleştirememesi sebebi ile alınmayan vergiler nedeni ile müeyyide uygulandığı ve davacı banka tarafından 31/10/2002 tarihinde 2.152,34-TL ve 10/01/2003 tarihinde 14.484,46-TL olmak üzere toplam 16.636,79-TL müeyyide bedeli ödendiği, ayrıca iade edilmeyen teminat mektuplarından doğan komisyon borçlarının da ödenmemesi üzerine 30/09/1999 tarihli ibranameden sonra doğan borçlar yönünden, Kadıköy … Noterliğinin 27/06/2003 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiği, ancak muris …’in ihtarname tarihinden önce 13/06/2003 tarihinde vefat ettiği, davacı bankanın asıl borçlu ve tüm kefiller hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, müteselsil kefil … dışındaki kefiller ve asıl borçlunun takibe süresinde itiraz ettikleri, davalı …nun da anılan takibe 27/09/2004 tarihinde süresinde itiraz dilekçesi sunduğu, … ve … dışındaki kefiller ile asıl borçlu yönünden itirazların iptali amacıyla İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda asıl borçlu … ve kefil … hakkında itirazın kısmen iptaline dair verilen kararın 29/09/2011 tarihinde kesinleştiği, kefillerden … hakkında verilen kararın (tereke tasfiyesinin iflas hükümlerine göre kapatılması nedeniyle verilen ret kararının) henüz kesinleşmediği, İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip borçlusu olarak itiraz sunan davalı … aleyhine ise itirazın iptali davasının ikame edilmediği, muris …’in takip tarihinde ölü olduğu gözden kaçırılarak takip yapılması sebebiyle bu kez muris …’in müteselsil kefaletinden kaynaklı borcu nedeniyle mirasçıları aleyhine işbu asıl ve birleştirilen dava konusu olan İstanbul … İcra Dairesinin … eas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, mirasçılar …, … ve …’ın itirazı üzerine işbu asıl ve birleşen davanın ikame edildiği, asıl dosya davalısı …’in ölümü nedeniyle terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi amacıyla hakkındaki davanın tefrik edilerek yargılamaya davalı mirasçılar … ve … yönünden devam edildiği, daha önce alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki nedeniyle bankacı bilirkişi …’ten asıl ve birleştirilen dosya yönünden rapor alındığı, 11.06.2018 tarihli rapor ile; alacağın dayanağı, temerrüt tarihleri, yürütülecek temerrüt faizi oranının tespit edildiği, TBK 589. maddesi kapsamında muris kefilin ve asıl ve birleşen dosya davalısının sorumlu olduğu borç miktarının belirlenebilir olduğu, davalıların asıl borçlunun borcundan muris …’in kefalet limiti dahilinde sorumlu olduğu, davalı …’nun da yalnız mirasçı sıfatıyla murisin kefaleti nedeniyle borçtan sorumlu olduğu, zira davalının kredi kefaleti nedeniyle başlatılan … Esas sayılı icra takibine itirazı neticesinde aleyhine itirazın iptali davasının ikame edilmediği ve iş bu dosyaya konu takibin …’in müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatından doğan borca münhasıran mirasçılar aleyhine başlatılan takip olduğu gözetilerek, asıl dosya davalısı …’nun da mirasçı sıfatıyla temerrüte düşürülmediği, birleşen dosya davalısı … gibi kefalet limiti olan 50.000-TL ile sınırlı sorumlu olduğu kabul edilerek, asıl ve birleşen dosya yönünden itirazların 25.028,13-TL’si asıl alacak olmak üzere 50.000-TL üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa %170 temerrüt faizi yütürülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin nakdi alacak ile gayrinakdi alacak isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; bilirkişi raporlarıyla müvekkilinin alacağı daha yüksek olarak tespit edilmesine rağmen mahkemece eksik alacağa hükmedildiğini, mahkemece hükme esas alınan son bilirkişi raporuna aykırı hüküm kurulduğunu, davalı borçlu …’in adres değişikliğini bildirmemesi nedeniyle ihtarnamenin gönderildiği tarihte temerrüde düştüğünü, bu nedenle aksi yöndeki tespitin hatalı olduğunu, her iki davada alacağın eksik hesaplandığını, müvekkilince sözleşmeler kapsamında gümrük müdürlüklerine hitaben düzenlenmiş olan teminat mektuplarının bankaya iade edilmediğini, müvekkili bakımından risk devam ettiğinden mektup bedellerinin depo edilmesi talebinde müvekkilinin haklı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak asıl ve birleşen davanın aynen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; kefalet sözleşmelerinde tarih bulunmadığından sözleşmelerin batıl olduğunu, ayrıca kefalet sözleşmelerinde 40.000-TL ve 10.000-TL olarak yazılmış olan kredi limit hanesinin sonradan doldurulduğunu, sözleşme imzalandığı sırada kefalet limiti belirtilmediğinden kefalet sözleşmesinin de geçersiz olduğunu, 30.09.1999 tarihli ibraname içeriğine göre …’nin kullandığı senetler ve krediler karşılığı bankaya borcu bulunmadığını, ancak ibraname içeriğinin mahkeme tarafından incelenmediğini, kabul edilen akdi ve temerrüt faiz oranlarının 6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerine aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Katılma yoluyla istinafa başvuran davalı … vekili; akdi faiz oranı yanlış hesaplanarak bu konuda raporlara itirazlarının göz önüne alınmadığını, sözleşmelerde tarih bulunmaması ve ayrıca kefalet limitinin sonradan doldurulması nedeniyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kat ihtarının kefilin vefatından sonra tebliği nedeniyle hesabın katı ve takiplerin geçersiz olduğunu, alacaklı banka vekili tarafından imzalanmış olan ibraname nedeniyle yürütülen takip ve açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, ayrıca reddedilen kısım yönünden müvekkili lehine takdir olunan vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağa ilişkin icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kefalet sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 484. maddesi uyarınca, kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak, belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Somut olayda; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … firması arasında toplam 7 adet genel kredi sözleşmesi akdedildiği, sözleşmelerin tümünü davalı …’nun müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı, davalıların murisi …’in ise 40.000-TL ve 10.000-TL tutarlı genel kredi sözleşmelerinde kefil olarak yer aldığı ve imzasının bulunduğu, asıl borçlu şirketin taahhüt ettiği ihracatı gerçekleştirememesi nedeniyle alınmayan vergiler sonucu müeyyide uygulandığı ve davacı banka tarafından 01.11.2002 tarihinde 2.152,32-TL ve 10.01.2003 tarihinde 14.484,47-TL olmak üzere toplam 16.636,79-TL müeyyide bedelinin ilgili vergi dairesine ödendiği, bu ödemelerden doğan borcun ödenmesi için 27.06.2003 tarihinde hesabın kat edildiği, kat ihtarının asıl borçlu şirkete 04.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu …’na tebliğ edilemediği, davalıların murisi …’e 01.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de murisin tebliğ tarihinden önce vefat etmiş olması nedeniyle tebligatın geçersiz olduğu, borçlu ve kefiller hakkında davacı banka tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, müteselsil kefil … dışındaki kefiller ile asıl borçlunun takibe süresinde itiraz ettiği, … ve … dışındaki kefiller ile asıl borçlu aleyhine davacı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/584 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı, kefillerden davalıların murisi …’in takip tarihinden önce 13.06.2013 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle onun hakkındaki takibin İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2004/1019 esas 2004/953 karar sayılı ilamıyla iptaline karar verildiği, bu karar üzerine bu kez …’in kefalet sorumluluğuna dayalı olarak yasal mirasçıları …, … ve … aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında aynı alacağın ferileriyle birlikte tahsili ve 205-TL teminat mektubu bedelinin depo edilmesi istemiyle işbu davalara dayanak icra takibinin başlatıldığı, davalıların takibe itirazları üzerine ise işbu asıl ve birleşen davanın açıldığı, mirasçılardan … hakkındaki davanın mahkemece işbu asıl davadan ayrılmasına karar verildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalıların murisinin takip öncesi temerrüde düşürülmemiş olduğu da kabul edilerek davalı mirasçıların itirazının 25.028,13-TL’si asıl alacak olmak üzere 50.000-TL üzerinden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalılar aleyhine başlatılan takip, davalıların murisi …’in vefatı nedeniyle onun yasal mirasçıları sıfatıyla başlatılmıştır. Bu nedenle kefaletin geçerliliği muris … bakımından değerlendirilmelidir. Murisin davacı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan yedi sözleşmeden 40.000-TL ve 10.000-TL tutarlı iki adet kredi sözleşmesinde kefaleti ve imzası bulunmaktadır. Kefalet tarihinin bulunması 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi gereğince geçerlilik koşulu olsa da, somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 484. maddesinde bu koşul bulunmamaktadır. Ayrıca her iki sözleşmede de kefalet miktarı belirtilmemiş olsa da, sözleşmelerde kredi tutarı belirtilmiş olduğundan, kefaletin bu nedenle de geçersizliğinden söz edilmesi mümkün değildir. Yine davalılar tarafından kefalet limitinin sonradan doldurulduğu ileri sürülmüşse de, bu hususta yazılı bir delil sunulmamıştır. Bu bakımdan davalılar vekillerinin kefaletin geçersizliğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça keşide edilen 27.06.2003 tarihli kat ihtarı murisin adresine ölüm tarihinden sonraki bir tarihte tebliğ edilmiş olmakla, bu tebligat geçersizdir. Davalıların sorumluluğu da mirasçılık sıfatına dayalı olduğundan, murisin ve dolayısıyla davalıların takip tarihi olan 27.12.2006 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekmekte olduğundan, davacı vekilinin temerrüdün davalı … yönünden ihtarname tebligatının iade edildiği tarihte gerçekleştiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Kaldı ki kefilin temerrüde düşürülmesi için kat ihtarının tebliği zorunlu olup, İİK’nın 68/b-1. maddesi hükmünün kefiller bakımından uygulanması da mümkün değildir. Davacı banka vekilince imzalanmış olan 30.09.1999 tarihli ibraname, asıl borçlunun kredi borçlarına ilişkindir. Uyuşmazlık konusu alacak ise ibraname tarihi sonrasında 01.11.2002 ve 10.01.2003 tarihlerinde davacı banka tarafından ödenmiş olan müeyyide bedellerine ilişkindir. Borcun doğum tarihi ibraname tarihi sonrası olduğundan, ibranamenin uyuşmazlık konusu borcu kapsadığının kabulü mümkün olmadığından, davalılar vekillerinin ibraname nedeniyle işbu dava konusu borcun da sona ermiş olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı banka tarafından TCMB’ye bildirilen azami faiz oranı %100 olup, dava ve takip dayanağı 10.000-TL tutarlı genel kredi sözleşmesinde temerrüt faiz oranı %212,5 olarak kararlaştırılmıştır.Davacı banka tarafından ise bu orandan az olmak üzere %170 temerrüt faizi talep edilmiş olmakla, davalılar vekillerinin uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca 6762 sayılı TTK’nın ve 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi gereğince ticari işlerde temerrüt oranı serbestçe belirlenir. Somut uyuşmazlık konusu alacak da ticari nitelikli genel kredi sözleşmelerine dayalı olduğundan, uygulanacak faiz oranı yönünden TBK’nın 88. ve 120. maddelerindeki sınırlamaların uyuşmazlık konusu alacak bakımından uygulanması mümkün değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; asıl davada kat tarihi itibariyle 22.719,02-TL olan asıl alacak miktarının kefil …’in temerrüt tarihi olan 10.07.2003 tarihinde 23.514,19-TL’ye ulaştığı, takip tarihindeki alacağın %170 temerrüt faizi, komisyon ve komisyon bedeli ferileriyle birlikte 174.782,19-TL olduğu, takipten sonra iade edilen 2 adet teminat mektubu düşüldüğünde depo edilmesi gereken teminat mektubu bedelinin 180-TL olduğu; birleşen davada ise temerrüt tarihi olan takip tarihi itibariyle alacağın ferileriyle birlikte 66.048,89-TL olduğu, kefalet limitinin de asıl davada 54.000-TL, birleşen davada ise 50.000-TL olduğu tespit edilmiştir. Her iki davalı aleyhine başlatılan takip de muris …’in kefaletine dayalı olup murisin de takip öncesi temerrüdü bulunmadığından, mahkemece temerrüdün her iki davalı bakımından takip tarihi itibariyle oluştuğu ve kefalet limitinin de murisin imzasının bulunduğu iki adet sözleşmedeki toplam 50.000-TL olduğu yönündeki kabulü doğrultusunda, davalı borçluların 25.028,13-TL asıl alacak ile (bakiye faiz ve feriler 24.971,87-TL) ferileri olmak üzere toplam 50.000-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne ve 180-TL gayrı nakit alacak talebinin kefalet limitinin üzerinde olması nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan birleşen davada reddedilen kısım 17.913,71-TL olup hesaplanan nispi vekalet ücretinin maktu ücretin altında olması nedeniyle mahkemece davalı … yararına 2.725-TL vekalet ücretine hükmedilmesinde tarifeye aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalılar vekillerinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Asıl dava yönünden davalı …’ndan alınması gereken 3.415-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 853,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,25‬-TL harcın davalı …’ndan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Birleşen dava yönünden davalı …’dan alınması gereken 3.415-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 853,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,25‬-TL harcın davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Asıl ve birleşen davada davacı ve davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022