Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2337 E. 2019/1639 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2337
KARAR NO : 2019/1639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : 2018/430 Esas-2019/273 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 26/12/2019
Davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin 03.03.2010 tarihinde davalı … acenteliğine kabul edildiğini ve bu tarihten itibaren uçak bileti düzenleme yetkisine sahip olduğunu, müvekkilinin …’ya üyelik başvurusunda havayolu şirketlerine karşı olası borçlarının teminatı için 23.02.2010 tarihli 261.000-USD bedelli bir teminat mektubunu …’ya teslim ettiğini, müvekkilinin düzenlenen biletlere ilişkin olarak havayolu şirketleri ile arasındaki hesabını sadece BSP elektronik platformu üzerinden gerçekleştirebilmekte olduğunu, bu kapsamda havayolu şirketinin acentenin hesabı ile kendi hesabı arasında bir fark görmesi halinde bu platform üzerinden acente borç dekontu veya acente alacak dekontu düzenlemekte olduğunu, havayolu şirketlerinin alacaklı görünmesi durumunda ise davalı IATA’nın herhangi bir inceleme yapmadan acentelerin sundukları banka teminat mektuplarını nakde çevirerek havayolu şirketine ödeme yapmakta olduğunu, müvekkilinin yaklaşık 8 yıldır kredi kartı ile satış yapmamakta sadece nakit satış yapmakta olduğunu, ancak müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan kredi kartı ile bilet satış işlem kaydı yapıldığını ve davalı IATA’dan bu kaydın düzeltilmesinin istenildiğini, ancak davalı havayolu şirketinin basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve bu kredi kartı satış işlemleri nedeniyle müvekkilinin cari hesabına borç kaydettiğini, platform üzerinden de müvekkiline acente borç dekontu(ADM) düzenlediğini, bu nedenle müvekkilinin uçak bileti düzenleme yetkisinin sonlandırıldığını ve …. üyeliğinin askıya alındığını, cari hesap farkının kapatılması için 31.12.2018 tarihine kadar süre tanındığını, aksi halde teminat mektubunun paraya çevrileceğini ileri sürerek müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı düzenlenen 91.768,94-TL tutarındaki acente borç dekontları nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, taraflar arasındaki tahkim sözleşmesi uyarınca uyuşmazlığın tahkim mahkemesinde çözümü zorunlu olup mahkemenin görevsiz olduğunu, Sözleşmenin ayrılmaz parçası olan Seyahat Acentesi El Kitabının 812 nolu kararının 12.2.3. bölümündeki düzenlemeye göre davacı 2.bölgede bulunduğundan Türkiyede’ki acenteler için Cenevre veya İsviçre tahkim merkezlerinin görevli ve yetkili olacağını, öte yandan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira müvekkili davacıdan alacaklı olmadığı gibi davacıya borcunun da olmadığını, ayrıca davacının gerekli önlemleri almadığını ve iddia ettiği zarara kendi kusuruyla neden olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili,taraflar arasındaki tahkim sözleşmesi uyarınca uyuşmazlığın tahkim mahkemesinde çözümü zorunlu olup mahkemenin görevsiz olduğunu, ayrıca taraflar arasında 3 taraflı bir sözleşme olduğunu, davacı iddia ve talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 03/03/2010 tarihli Yolcu Bileti Satış Acentesi Sözleşmesinin imzalandığı, Sözleşmenin 14.maddesi ile tahkim şartının düzenlendiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı IATA tarafından düzenlenen Seyahat Acentesi El Kitabına tabi olarak kabul gördüğü, 4686 sayılı milletlerarası tahkim kanunun 5. Maddesinin yollamasıyla HMK’nun 413.maddesinde belirlenen hükümler de göz önüne alınarak taraflar arasında düzenlenen 03/03/2010 tarihli sözleşmenin uygulanmasından çıkan uyuşmazlıkların Seyahat Acenteleri El Kitabı’nın 812 nolu kararının 12.2.3 bölümündeki düzenlemeye göre, davacı şirketin 2 . bölgede bulunması nedeni ile Türkiye’deki acenteler için Cenevre veya İsviçre Tahkim merkezleri görevli ve yetkili kılındığı sabit olup, sözleşmede geçerli bir tahkim şartının düzenlendiği , davalıların da ilk itiraz olarak tahkim itirazında bulunduğu, dolayısıyla iş bu davadaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceği gerekçesiyle 4686 sayılı Yasanın 5.m. yollamasıyla HMK’nun 413. m. ve 116/1-b bendi uyarınca tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-03.03.2010 tarihli Yolcu Bileti Satış Acantesi Sözleşmesindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının 18.10.2019 tarihinde vekil olarak kendisine bildirildiğini, dolayısıyla imza incelemesi yaptırılması gerektiğini, 2-Davalılar arasında bir nevi mecburi dava arkadaşlığı bulunduğunu, zira havayolu şirketinin düzenlediği tüm biletlerin IATA’nın sistemi üzerinden kesilmekte olduğunu, müvekkili tarafından verilen teminat mektubunun ise IATA’nın tasarrufunda bulunmakta olduğunu, davalılar arasında teknik ve ticari anlamda grift bir ilişki bulunduğunu, ancak sözleşmeye taraf olmayan havayolu şirketinin tahkim ilk itirazının dinlenemeyeceğini, müvekkilinim asıl muhatabının ise havayolu şirketi olduğunu, IATA’ya teminat mektubunu elinde bulundurması nedeniyle husumet yöneltildiğini, IATA’nın ise açıkça bu hususta vekaleti olmadığı sürece havayolu şirketi adına tahkim sözleşmesi akdetme yetkisi bulunmadığını, mahkemenin taraflar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı kanaatinde olması halinde ise davaları ayırması ve havayolu şirketinin tahkim itirazının reddine karar vermesi gerektiğini, 3-Tahkim anlaşmasının geçerli olmadığını, taraflardan yalnız birinin Türk olması halinde dahi İngilizce hazırlanan tahkim şartına dayanılamayacağını, ayrıca IATA’nın tek taraflı belirlediği prosedürlere, tek taraflı kaleme aldığı metinlere, tek taraflı yaptığı tahkim ve tahkim yeri seçimine tahkime başvurma iradesi bulunmayan müvekkilinin tabi olmasının beklemenin hakkaniyete ve eşitliğe aykırı olacağını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Yolcu Bileti Satış Acentesi Anlaşması uyarınca düzenlenen acente borç dekontları nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı … arasında akdedilen 03/03/2010 tarihli Yolcu Bileti Satış Acentesi Anlaşması incelendiğinde, davacının acente olarak anılacağının, acenteyi tayin eden ve … üyesi adına ve namına hareket eden, … Genel Müdürü tarafından temsil edilen her bir … üyesinin ise taşımacı olarak anılacağının, Anlaşmanın 1.maddesinde ise bu anlaşmanın, acentenin faaliyet gösterdiği ülkelerde geçerli olan satış acentesi kurallarına göre taşımacı tarafından acentenin tayin edilmesi üzerine acente ve taşımacı arasında yürürlüğe girdiğinin, yapılan tadilatları ile birlikte yürürlüğe girmesinden sonra bu anlaşmanın taşımacı ve acente arasında isimleri anlaşmada özellikle belirtilmiş ve her ikisi de anlaşmanın tarafları olarak isimlerini anlaşmaya koymuşlar gibi geçerli olacağının kararlaştırıldığı görülmüş olup, bu durumda havayolu şirketi olup IATA üyesi olan davalı KLM Royal Duch Airlines’ın da bu Anlaşmanın tarafı olduğu kabul edilmiştir. Yine anılan Anlaşmanın 14.maddesi ile, bir konunun Satış Acentesi Kuralları uyarınca tahkime götürülmek istenmesi durumunda, acentenin bu kurallar uyarınca tahkime başvurmayı ve tahkim prosedürlerine uygun davranmayı ve ayrıca verilen tahkim kararına bağlı kalmayı kabul ettiği hüküm altına alınmış, 2.1.a maddesi ile, taşımacı ve acente arasındaki ilişkide geçerli olan şartlar ve koşulların, acente idarecisinin yetkisi altında zaman zaman yayınlanan ve bu anlaşmaya da eklenen Seyahat Acentesi El Kitabında yer verilen kararlarda (ve bu el kitabından alınan diğer hükümlerde) belirtildiği, 2.1.b maddesi, bu kuralların, kararların ve zaman zaman tadil edilen haliyle diğer hükümlerin bu anlaşmanın bir parçası kılındığının kabul edileceği, taşımacı ve acentenin bunlara uymayı kabul ettiği kararlaştırılmıştır.Seyahat Acentesi El Kitabı’nda yer alan 820e numaralı Karar uyarınca, taraflar arasında çıkan ihtilafların nihai çözüme kavuşturulmasının tahkim yoluyla inceleme bağlı olmak kaydıyla seyahat acentesi komiseri tarafından gerçekleştirileceği ve devamında hangi uyuşmazlıkları çözeceği kararlaştırılmış, El Kitabı’nın 12.2.1 maddesinde ise, seyahat acentesi komiserinin aldığı bir karardan doğan veya o kararla bağlantılı olarak ortaya çıkan tüm ihtilafların, nihai olarak Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Kuralları çerçevesinde ve bu Kurallara göre atanan bir veya daha fazla hakemce çözüme kavuşturulacağı ve hakemlerin kararının yetkili herhangi bir mahkemede onaylatılıp kayda geçirilebileceği, 12.2.3. maddesi ile, tahkim yerinin taraflar aksi üzerinde mutabık kalmadıkça onaylanmış lokasyonun bulunduğu ülkede veya başvuruya konu lokasyonun bulunduğu ülkede olacağı, yukarıdaki hükme bakılmaksızın o ülkenin kanunları Madde 12.2.5 hükmüyle çelişiyorsa,…2.bölge olarak verilmiş bir karar söz konusu ise tahkim yerinin Cenevre İsviçre olacağı, 12.2.5. maddesinde ise, hakem kararının taraflar açısından kesin ve nihai surette bağlayıcı olacağı ve karara içerdiği koşullara göre riayet edileceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Ülkemiz hukuk sisteminde ise (HMK m.439.) hakem kararlarına karşı iptal davası açılabildiğinden, Ülkemiz kanunlarının El Kitabının 12.2.5 m. hükmüyle çeliştiği, dolayısıyla somut uyuşmazlık açısından tahkim yerinin Cenevre İşviçre olduğu kabul edilmiştir. Tahkim iradesi tahkim sözleşmesinin kurucu unsuru olup, tahkim iradesinin bulunmadığı uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunu kabul edebilmek mümkün değildir. Ayrıca uyuşmazlığın belirli olması gerekir. Somut olayda uyuşmazlığın öncelikle seyahat acentesi komiseri tarafından çözümlenmesi, aksi halde tahkim yoluyla çözümlenmesi kabul edilmiş olup tahkime başvurulmadan önce komisere başvurulması tahkim iradesini ortadan kaldırmaz, tahkimden vazgeçildiği anlamına gelmez. Ayrıca yukarıda açıklandığı üzere seyahat acentesi komiserinin hangi uyuşmazlıkları çözeceği açıklanmış olup, komiserin aldığı bir karardan doğan veya onunla bağlantılı olarak ortaya çıkacak tüm ihtilaflar için tahkime gidilebileceğinden, tahkime ilişkin uyuşmazlıkların da belirli olduğu kabul edilmelidir. O halde tahkim sözleşmesi geçerli bir sözleşmedir. Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine dayanmakta, İngilizce dilinde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, Türk müesseseleri ile Türkiye uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı Yasanın 1.maddesini uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu konudaki itirazı yerinde görülmediği gibi, yargılama sırasında dilekçeler teatisi aşamasında dile getirilmeyen 03/03/2010 tarihli Anlaşmadaki imzaya itirazına da itibar edilmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince, yasal sürede yapılan tahkim ilk itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/12/2019