Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2308 E. 2022/573 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2308
KARAR NO : 2022/573
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2019
NUMARASI : 2016/1023 Esas – 2019/182 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin azlık hakkı sahibi ortağı olduğunu, 09.05.2016 günü yapılan 2015 dönemine ilişkin olağan genel kurul toplantısına kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, müvekkilinin şirketten dışlanma süreci kapsamında yönetim kurulu üyeliğine seçilmediğini, genel kurul toplantısında müvekkilinin temsilcisinin talebi üzerine, gündemin finansal tabloların müzakeresiyle ilgili olan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. maddelerinin müzakere edilmeksizin TTK’nın 420.maddesi uyarınca ertelendiğini, ertelenen toplantının 27.6.2016 günü yapıldığını ve toplantıda müvekkilinin karşı oylarıyla, yıllık faaliyet raporunun, finansal tabloların tasdik edilmesine, müvekkilinin ibra edilmemesine ve diğer üyelerin ibra edilmesine, kârın dağıtılmamasına ve dağıtılmayan kârın olağanüstü yedek akçelere ayrılmasına ve yönetim kurulu üyelerine 6102 sayılı TTK’nun 395 ve 396 maddelerinde belirtilen izinlerin verilmesine karar verildiğini, anılan genel kurul toplantısının kanuna, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek 5, 6 ve 8 numaralı kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinden sonra yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlerden mahrum bırakılmasının malvarlığının korunması ilkesinin sonucu olduğunu, davacının dışlanması şeklinde bir sürecin sözkonusu olmadığını belirterek müvekkili şirketin 27.6.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5, 6, 8 nolu kararların iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalı şirketin 27/06/2016 tarihli genel kurulunda alınan ve davacı tarafından iptali talep edilen kararlardan 5 ve 8 nolu kararların iptali şartlarının oluşmadığı, davalı şirkete ait defterlerde yaptırılan incelemede şirketin dönem karının 51.530,23-TL olduğu, sermayesinin 312.500-TL’lik kısmının ödendiği, geçmiş yıl zararının 82.355,79-TL, geçmiş yıl kârının ise 192.499,94-TL olduğu, ödenmiş sermayenin %5 i kadar tutarın 1. temettü olarak dağıtılması gerektiği, bu zorunluluğun ancak şirketin geçmiş yıllardan gelen devreden zararı var ise ortadan kalkacağı, somut uyuşmazlıkta davalı şirketin geçmiş yıl zararını geçmiş yıl karı ile kapatması mümkün olduğundan birinci temettüyü dağıtması gerektiği, bu nedenle kârın dağıtılmaması kararının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı şirketin 27.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kar payı dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın iptaline, davaya konu diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; 6 numaralı kar dağıtılmaması kararının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, ekonomik belirsizliklerin ve şirketin finansal verilerinin objektif olarak kar dağıtılmamasını gerektirdiğini,bilirkişi raporlarının çelişkili bulunduğunu, karın dağıtılmamasına ilişkin kararın şirketin finansal verilerine uygun düştüğünün belirtildiği kök rapora karşılık ek raporda aksi yönde görüş benimsendiğini, ödenmiş sermaye oranı üzerinden kâr dağıtımının mali açıdan hakkaniyete uygun olacağı görüşünün Ticaret hukuku ile bağdaşmayacağını,kârın geçmiş yıllar zararını aşan kısmının dağıtılması halinde bu kez şirketin dağıtımdan sonraki yürüteceği faaliyetler yönünden kârın işlevinin gözardı edilmiş olacağını, şirketi faaliyetlerini devam ettirmek ve özvarlığını korumak için ek kaynaktan yoksun kalacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava; genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Verilen hüküm 6 nolu kâr dağıtımına ilişkin karar dışında kesinleşmiştir.
Ticaret ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır.TTK’nın 523/2. maddesi gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yapabilmesi yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur. Anonim ortaklığın bu hakkını keyfi olarak kullanma yetkisi bulunmamaktadır. Genel kurul bu yönde takdir hakkını kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdır.Şirketin esas sözleşmesinin 12.maddesinde; kârdan öncelikle % 5 kanuni ihtiyat akçesi ayrılacağı ve kalandan itfa edilmemiş hisse senetlerinin bedelleri ödenen kısmına % 5 birinci temettü ayrılacağı, geri kalan kârın genel kurulun tespit edileceği şekil ve surette dağıtılacağı, kurucular ve yönetim kurulu üyeleri ile memur ve hizmetlilere ayrılacak miktarlarla ikinci temettü hissesi olarak hissedarlara dağıtılacak paradan TTK’nın 446/2 maddesinin 3. Bendi gereğince % 10 oranında ihtiyat akçesi ekleneceği düzenlenmiştir.Mali bilirkişi aracılığı ile davalı şirkete ait defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerine yaptırılan incelemede şirketin dönem kârının 51.530,23-TL olduğu, sermayesinin 312.500-TL lik kısmının ödendiği, şirketin geçmiş yıl zararının 82.355,79-TL, geçmiş yıl kârının 192.499,94-TL, şirket öz kaynağının ise 513.371,51-TL olduğu, şirketin kar payı dağıtımına engel bir durum mevcut bulunmadığı tespit edilmiştir. Somut olayda davalı şirketin geçmiş yıl zararı, geçmiş yıl karı ile karşılanması mümkün olduğundan, birinci temettüyü dağıtması gerekmektedir. Bu nedenle karın dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın iptaline karar verilmesi dosya kapsamına uygun bulunduğundan davalı vekilinin 6 nolu karar hakkında verilen iptal kararına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece 27.06.2016 tarihli olağan genel kurulda alınan 6 nolu karar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 23,2‬0-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022