Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2284 E. 2022/773 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2284
KARAR NO: 2022/773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2018/785 Esas – 2019/785 Karar
DAVA: Tazminat (Rekabet Yasağından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin motor üretimi alanında faaliyet gösterdiğini ,davalının iş sözleşmesi gereğince davalının 11/05/2015 tarihinde “Test ve Validasyon Müdürü” olarak çalışmakta iken 19/01/2017 tarihinde istifa etmesi nedeniyle iş akdinin 27/01/2017 tarihinde sona erdiğini, iş sözleşmesinin 2.2. maddesine göre işçinin kendi isteği ile işten ayrılması veya işverenin farklı nedenle feshi halinde işverenin önemli bir zarar uğraması ihtimali bulunduğundan 2 yıl süre ile Marmara Bölgesinde iş tanımına uyan işlerde ve motor geliştirme alanlarındaki tüm işlerde hiçbir işletmede faaliyet gösteremeyeceği, 10. maddesinde de feshi izleyen 12 ay boyunca Marmara Bölgesinde herhangi bir ticari işletmede çalışmayacağı, aksi halde son brüt ücretin 12 aylık tutarında cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını,sözleşmeye aykırı şekilde davalının aynı alanda faaliyet gösteren … Tic A.Ş de benzer görevi alması nedeniyle sözleşmeyi ihlal ettiğini, Savunma Sanayi İcra Komitesince müvekkili ile olan sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra 28/10/2016 tarihinde … A.Ş ile yeni nesil hafif zırhlı araçta paletli konfigrasyonda kullanılması planlanan güç grubunun tasarımı, geliştirilmesi, prototip üretimi konusunda sözleşme imzalandığını, davacının rekabet yasağından kurtulmak için şirketin İzmir’deki iş yerinde çalışmaya başlamasına rağmen mesaisini İstanbul- Esenler’de bulunan iş yerinde sürdürdüğünü ileri sürerek şimdilik 30.000-TL cezai şart bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle müvekkilinin cezai şarttan sorumlu tutulamayacağını, rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapılabilmesi için müvekkilinin davacının müşteri çevresi ticari veya üretim sırlarına vakıf olması ve bu sırları kullanılması halinde önemli bir zararın meydana gelmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya ait ticari sırlara ulaşabilecek bir pozisyonda çalışmadığını, bütçe veya genel kurul toplantılarına katılmadığını, eğitim almadığını, davacının müvekkilinin uzmanlığından yararlanmak için işe aldığını, davacının projeyi gerçekleştirmemesi nedeniyle projenin iptal edildiğini, kaldı ki yeni işinde çalıştığı şirketin davacı ile aynı alanda çalışmadığını yeni şirketin savunma sanayi alanında faaliyet gösterirken davacının tarım makineleri alanında çalıştığını, zararın ispatlanma ması halinde işçiden cezai şart talep edilmeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının önceki iş vereni davacı ile sonraki iş vereni şirketin faaliyet alanlarının aynı olduğu, özellikle savunma sanayi alanında Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından bir kısım üretim ve ARGE işinin davacıya verilmesi daha sonra sözleşmenin fesih edilerek dava dışı … A.Ş. ile sözleşme yapılması ve davalının her iki işletmede aynı işleri yapması nedeniyle davacının cezai şart alacağının bulunduğu ve rekabet yasağı sözleşmesinin makul olup geçerli olduğu, sözleşmede haksız rekabet halinde son brüt ücretinin 12 katı kadar ceza öngörülmüş ise de, cezanın fahiş olması halinde Hakim tarafından re’sen değerlendirme yapılarak cezai şartın makul bir seviyeye indirilmesinin zorunlu olduğu, TBK’nın 182. maddesi gereğince Hakimin aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indireceği, somut olayda tarafların ekonomik ve sosyal durumu, sözleşme ile sınırlandırılan hakkın Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan çalışma özgürlüğüne ve çalışma hakkı birlikte değerlendirilerek davacı tarafından talep edilen miktarın fahiş olduğu gerekçesi ile takdiren 15.000-TL üzerinden davanın kabulüne bu miktar alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline fazla istemin reddine, tenkis nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti ve yargı gideri takdirine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olup davalı tarafından ihlal edildiğini, davalının 11.05.2015 tarihinde başladığı işden, 19.01.2017 tarihinde istifa ettiğini, davalının 13.02.2017 tarihinde …C Şirketi’nde işe başladığını,her iki şirketin SSM ihalelerine teklif verdiğini, çalışmalarını İstanbul’da gerçekleştirerek rekabet yasağına aykırı davrandığını, davalının müvekkili şirketten aldığı son brüt ücretin 15.198,69-TL olduğunu, SSM ihalesinde edindiği bilgiler sayesinde rakip şirkette çalışma imkanı bulduğunu, rekabet yasağını ve cezai şart bedelini ödeyeceğini bilerek rakip şirkette işe başladığını, söz konusu ihaleyi rakip şirketin kazanmasıyla müvekkili şirketin milyonlar kaybettiğini,kararın kaldırılarak, davanın kabulünü,aksi halde tüm alacak miktarı üzerinden tenkis yapılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; mahkemenin sözleşmelerin hukuki geçerliliğini incelemeden hüküm verdiğini, rekabet yasağı kaydının müvekkilinin çalışma hürriyetini kısıtladığını, müvekkilinin özel uzmanlık çalışma alanlarına konu işyerlerinin sadece Marmara bölgesinde yer aldığını,müvekkilinin davacı şirkete ait ticari sırlara ulaşabilecek bir pozisyonda çalışmadığını, hiçbir bütçe ya da genel kurul toplantısına katılmadığını, davacı şirketin müvekkilini yetiştirmediğini ve hiçbir eğitim vermediğini, müvekkilinin zaten ‘Kıdemli Uzman Mühendis’ olduğunu, davacının Savunma Sanayi Müsteşarlığıyla imzaladığı … Projesi’nin iptal edildiğini, bu sebeple müvekkilinin projeye ilişkin tasarım ve geliştirme faaliyetinde bulunmadığını, müvekkilinin proje bazlı çalıştığını, proje hangi şirkette olursa olsun çalışabileceğini, davacı şirketten proje sona erdiği için ayrıldığını, davacının müvekkilini istifaya zorlamak için iş alanına girmeyen işlerde görevlendirdiğini,her iki firmanın kazandığı ihalelerin teknik detaylarının farklı olduğunu,kararın kaldırılarak, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 444 ve devamı maddelerindeki düzenleme uyarınca; fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterli görülmektedir. Somut olayda; makine mühendisi davalının 11.05.2015 tarihli iş sözleşmesi ile davacı şirkette “Test ve Validasyon Müdürü” olarak çalışmaya başladığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin IX. özel şartlar kısmının 10. maddesinde, “Çalışan, iş sözleşmesinin feshini izleyen 12 (on iki) ay boyunca Marmara bölgesinde bulunan il sınırları içinde işverenin faaliyet sahasında çalışan her hangi bir ticari işletmede/ şirkette görev almamayı kabul ve taahhüt eder.”hükmünü haizdir.Davalının 19.01.2017 tarihli istifa dilekçesiyle 27.01.2017 tarihi itibarı ile İş Kanunu m.25 gereği işten ayrıldığı, akabinde davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı … firmasında çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede belirlenen 12 aylık sürenin makul olduğu taktir edilmekle, sözleşmede; “… Marmara bölgesi… ” denilmek suretiyle yasağın uygulanacağı coğrafi alan bakımından bir belirsizlik bulunduğu ve yasağın geniş çevre için belirlendiği anlaşılmakta ise de, davalının davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı şirket yine İstanbul ilinde faaliyet gösterdiğinden aynı ilde rekabet yasağının geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Davalı vekili, TBK’nın 420. maddesi gereğince; hizmet sözleşmelerinde taraflardan sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu hükmünün geçersiz olduğunu ileri sürmüşse de, somut olaya emsal sayılabilecek Yargıtay 11.HD kararında “somut olayda, davacı “hizmet sözleşmesine” dayanarak değil TBK’nın 444. maddesi ve devamında düzenlenen “rekabet yasağı sözleşmesine/ şartına” dayalı olarak talepte bulunmaktadır. Yerleşik Daire kararları gereğince iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı sözleşmelerinde kararlaştırılan ceza koşulunun karşılıklı olması gerekmemektedir.(Yargıtay 11.HD’nin 2019/4833 Esas- 2020/3179 Karar sayılı 24.06.2020 tarihli ilamı) Yargı uygulamasında bu görüş genel olarak kabul gördüğünden ayrıksı emsal karara itibar edilmemiştir. TBK’nın 444/2. maddesi gereğince; rekabet yasağı kaydı ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Tanık beyanları ve dosya kapsamından; davalının, davacıya ait iş yerinde makine mühendisi Test ve Validasyon Müdürü olarak çalıştığı, bu kapsamda davacı şirketin motor geliştirme alanına erişim imkanı bulunduğu,yeni işyerinde de aynı işi yaptığı anlaşılmaktadır.Davalının önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanması, davacı işverene önemli zarar verebilme ihtimalini taşımakta olup, zarar ihtimalinin varlığı cezai şart talebi için yeterlidir. Bu sebeple cezai şart koşullarının mevcut olmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. TBK’nın 182/3. fıkrasına göre hakim, fahiş gördüğü cezai şarttan re’sen indirim yapabilir. Cezai şartın fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınacak ceza miktarını belirlerken hak, adalet ve nesafet kuralları dikkate alınmalıdır. Davalı işten ayrıldığında SGK kayıtlarına göre aylık 12.918,47-TL ücret aldığı geçimini sağladığı ücretinden 2,5 aylık ücretine tekabül eden 30.000-TL cezai şart isteği fahiş sayılmalıdır. Davacı tarafça sözleşmedeki cezai şart tutarının tamamı talep edilmemiş olup, eldeki dava kısmi dava olarak açılmış olup ;kararlaştırılan cezai şart tutarının tamamı talep edilmemiş olsa da kısmi davada talep olunan miktarda fahiş bulunarak tenkis yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davacı vekilinin toplam miktar üzerinden tenkis yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle,taraf vekillerinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 301,40‬-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 220,70-TL harcın davacıya iadesine, Davalıdan alınması gereken 1.024,65‬-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 301,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 723,25‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Taraflarca sarf edilen istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2022