Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2279 E. 2022/571 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2279
KARAR NO: 2022/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2017/1438 Esas 2019/901 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; tarafların 01.01.2017 tarihinde bayilik sözleşmesi akdettiklerini, sözleşme kapsamında … markası altında …’nın belirlediği ürünlerin satış ve pazarlamasının yapılması, sözleşme kurulmasına aracılık edilmesi konusunda anlaşıldığını, sözleşmenin ilk aylarında tarafların edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının Kartal … Noterliği’nin 28.09.2017 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşmeyi 2 ay sonra feshedeceğini ihtar ettiğini, hiç bir neden yokken sözleşmeyi fesheden davalının fesih hakkını kötüye kullandığını, davalının gücünü kullanarak sözleşme şartlarını tek taraflı olarak belirlediğini, sözleşme imzalandıktan sonra işin kurulması için gereken tüm masrafları davacının yaptığını, sözleşme haksız bir şekilde feshedildiğinden davacının sözleşmeden kaynaklanan zararlarını talep etme hakkının doğduğunu, bayilik sözleşmesinin 13.4 maddesinde, taraflardan birinin sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın ya da usule aykırı olarak feshetmesi halinde, her bir ihlal için 50.000-TL ceza bedelini diğer tarafa ödemekle yükümlü olacağının kabul edildiğini, sözleşme haksız olarak feshedildiğinden müvekkilinin cezai şart talep hakkının doğduğunu belirterek, toplam 5.000-TL maddi tazminat ile 50.000-TL cezai şart alacağının fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 01/01/2017 tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, belirsiz süreli olan sözleşmenin herhangi bir yerinde işin uzun süreceğine dair bir garanti bulunmadığı, tam aksine sözleşmenin 13.1. maddesi uyarınca her iki tarafın sözleşmeyi 2 ay önceden bildirmek suretiyle sona erdirme hakkına sahip olduğunu, davacının sözleşmenin uzun yıllar süreceğine ilişkin inancı olmuş olsaydı 13.1 maddenin bulunduğu bir sözleşmeyi imzalamaması gerektiğini, sözleşmenin davalı tarafından sözleşenin 13.1 maddesine uygun olarak feshedildiğini,sözleşmenin 4. maddesinde geçen “… bayilik sözleşmesinin performans, prim, ücret gibi değişken unsurlar içermesi ve değişen mevzuat ve/veya ticari hayatın gereksinimleri sebebiyle ticari/hukuki durumlarda değişiklik meydana gelmesi halinde sözleşmede revizyon ihtiyacı doğabileceğini, bayinin bu gereksinimin işin bir parçası olduğunu bildiğini ve ticari risklerini değerlendirerek bayilik sistemine dahil olduğunu, beyanla sözleşmeye taraf olduğu” hükmü ile davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğinin vurgulandığını,davacının sözleşmeden doğan tüm masrafların kendisi tarafından arşılanması gerektiğini bildiğini, bu hususun sözleşmenin 7.5 maddesinde düzenlendiğini, davacının talep ettiği işyeri kuruluş masraflarının davalıya yükletilmesi olanağının bulunmadığını, fesih işleminin sözleşmeye uygun olması nedeni ile cezai şart talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı tarafından davacıya gönderilen 28.09.2017 tarihli ihtarname ile taraflar arasında imzalanan 01.01.2017 tarihli bayilik sözlemesinin herhangi bir sebep gösterilmeksizin, sözleşmenin 13.1 maddesine göre 2 ay önceden bildirimde bulunmak suretiyle feshedildiği, davalı tarafça ihtarnamede fesih nedeni bildirilmemiş ise de, yargılama aşamasında sunulan cevap dilekçesi ile davacının belirlenen performans kriterlerini karşılamaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, taraflar arasında düzenlenen 01.01.2017 tarihli sözleşmenin 9.1 maddesinde; davacı bayinin, sözleşme kapsamında taraflarca belirlenen performans kriterlerine uymakla ve bunları yerine getirmekle olduğu hususunun düzenlendiği, sözleşmenin 13.3.e bendinde, belirlenen satış hedeflerinin aynı takvim yılı içinde arka arkaya iki defa veya toplamda üç defa gerçekleştirilememesi veya 200 ceza puanına ulaşılması halinde davacının sözleşmeyi tek taraflı fesih beyanıyla sözleşmeyi derhal feshetme hakkına sahip olduğunun düzenlendiği, davalı tarafça sunulan ve davacı tarafça da itiraz edilmeyen performans değerlendirme tablosuna göre, davacının belirlenen satış hedeflerini aynı takvim yılı içerisinde arka arkaya 2 defa ve yine aynı takvim yılı içerisinde toplamda üç defa gerçekleştiremediği dikkate alındığında, davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, sözleşmenin 6.5 ve 7.5 maddelerinde, sözleşme kapsamında yapılan tüm malzeme, ekipman ve işyeri giderlerinden davacının sorumlu olduğunun kararlaştırıldığı, bu nedenlerle davacının menfi ve müspet zararına ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı; sözleşmenin 13.4 maddesine göre sözleşmenin haklı nedenle feshi veya sözleşmenin feshine sebebiyet veren tarafın diğer tarafa 50.000-TL ceza bedelini ödemekle yükümlü olduğu, sözleşmede talep edilen cezai şartın talep edilebilmesi için her şeyden önce sözleşme ile yüklenilen edimlerin gereği gibi yerine getirilerek alacaklı konuma geçilmesi gerektiği, ancak davacının sözlemeden kaynaklanan edimlerini gereği gibi yerine getirmediği, davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, bu nedenle davacı tarafın cezai şart isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalı tarafın sözleşmeyi sözleşmenin 13/1 maddesi uyarınca hiçbir gerekçe sunmadan feshettiğini, davalının, cevap dilekçesinde sözleşmenin 13/1 madde gereğince feshedildiğini belirttiğini, düplik dilekçesinde ise davacının satış hedeflerini tutturamaması sebebiyle feshedildiğini ve bu sebeple feshin haklı olduğunu savunduğunu, satış hedeflerinin bazı aylar tutturulamamış olmasının sözleşmenin feshi için haklı neden olamayacağını, Mayıs ve Haziran ayları hedefin altında kalmış olmasına rağmen sonraki dört ayda hedeflerin tutturulduğunu, davalının belirlediği satış hedefleri için hiçbir zaman mutabakat alınmadığını, davacının tutturamayacağını bildiği halde bile bile hedefler konulduğunu, bu nedenle davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinin kabulü gerektiğini, bilirkişi tarafından, ispatlayacak belge bulunmadığı için maddi zarar hesaplanamadığının belirtildiğini, oysa müvekkilinin maddi zararına ilişkin tüm faturaların dosyaya sunulduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshi nedeniyle cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin fesih nedeniyle uğranılan zarar ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında 01.01.2017 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin davalı tarafından keşide edilen 28.09.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 13.1 maddesindeki fesih hakkına dayalı olarak gerekçe gösterilmeksizin feshedildiği, davalı tarafça sunulan 2. cevap dilekçesinde ise HMK’nın 141. maddesine uygun olarak savunmanın değiştirilmesi suretiyle, sözleşmenin, 13.3.e bendindeki “bayiye verilen satış hedeflerinin aynı takvim yılı içinde arka arkaya iki defa veya toplamda üç defa gerçekleştirilememesi” gerekçesiyle feshedildiğinin ileri sürülmüştür. Sözleşmenin 13.3. maddesinde …’ya sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkı veren sözleşmeye aykırılık halleri arasında “bayiye verilen satış hedeflerinin aynı takvim yılı içinde arka arkaya iki defa veya toplamda üç defa gerçekleştirilememesi” fesih nedeni olarak gösterilmiştir. Dosyaya sunulu performans değerlendirme tablosuna göre; serbest tüketici limitini aşan müşterilere yapılacak satış hedeflerinde Şubat, Mayıs, Haziran ve Kasım aylarında, şarta bağlı satış sözleşmesi hedeflerinde ise ocak, şubat, mayıs, haziran ve kasım ayları itibariyle davacı bayinin satışlarının belirlenen hedeflerin altında kaldığı, dolayısıyla davalı bakımından sözleşmede öngörülen haklı nedenle fesih koşullarının gerçekleştiği tespit edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunda davacının 11 aylık satış yüzdesi ortalamasına göre performansının yeterli olduğu belirtilmişse de, sözleşmenin 13.3.e bendindeki “satış hedeflerinin aynı takvim yılı içinde arka arkaya iki defa veya toplamda üç defa gerçekleştirilememesi” açıkça fesih nedeni kabul edilmiş olmakla, rapordaki bu tespit yerinde görülmemiştir. Bu durumda davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği sonucuna varılmış olmakla, davacının sözleşmenin feshinden kaynaklanan maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi isabetlidir. Dayanak sözleşmenin 13.4 maddesinde; “sözleşmenin taraflardan biri tarafından haklı nedenle feshi veya taraflardan birinin haklı bir sebep olmaksızın veya usule aykırı olarak sözleşmeyi feshetmesi halinde, sözleşmenin feshine sebep olan veya sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın fesheden taraf, diğer tarafın karşılaştığı doğrudan ve dolaylı tüm zararları ile bu zararlardan bağımsız olarak her bir ihlal için 50.000-TL ceza bedelini diğer tarafa ödemekle yükümlü olacaktır ..” TBK’nın 179/1. maddesine göre “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” 179/2. maddesine göre ise “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nın 179/2. maddesi değil, 179/1. maddesi hükmü uygulanacaktır. Zira kanun 179/2. maddede bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. Bu durumda somut uyuşmazlığa konu sözleşmenin 13.4 maddesinde hüküm altına alınan cezai şart, niteliği itibariyle TBK’nın 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart niteliğindedir. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle feshi sonucunda, davacının davalıdan cezai şart isteme hakkı bulunmamaktadır. Davacı tarafça, davalının belirlediği satış hedefleri için hiçbir zaman mutabakat alınmadığı ileri sürülmüşse de; sözleşmenin 9.1 maddesinde, bayinin sözleşme kapsamında taraflarca belirlenen performans kriterlerine uymak, bunları eksiksiz olarak ve zamanında gerçekleştirmekle yükümlü olduğu; 3. maddesinde ise sisteme girişin, bayinin sözleşme koşullarını ayrıntılı olarak incelemesi, ticari risk ve avantajları değerlendirerek katılım formunu doldurması, şartları kabul ettiğini açıkça beyan etmesi üzerine gerçekleşeceği hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle davacının basiretli bir tacir olarak imza attığı sözleşme koşullarıyla bağlı olacağı açık olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.14/04/2022