Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/227 E. 2021/262 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/227
KARAR NO : 2021/262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI : 2017/416 Esas 2018/1153 Karar
BİRLEŞEN DOSYA: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/422 Esas 2018/8 Karar sayılı dosyası
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; müvekkil banka ile davalı firma arasında 15.12.2014 tarihinde … projesine özel destek hizmeti alımına ilişkin protokol imzalandığını, böylece davalı firma aracılığıyla satışı yapılan ürünlerden satın almak isteyen müşterilere, müvekkili banka tarafından ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, söz konusu kredi tahsisinin, davalı … bayiinin müvekkili bankaya ilettiği bilgi ve belgelere istinaden yapıldığını, … adına 02.03.2016 tarihinde davalı AKON bayii kanalıyla 36 ay vadeli, 4.000-TL meblağlı … ihtiyaç kredisi kullanıldığını, … kredinin bilgisi dışında kullanıldığını belirterek konuyla ilgili suç duyurusunda bulunarak müvekkili bankaya şikayet dilekçesi ibraz ettiğini, bunun üzerine konu ile ilgili müvekkili bankaca düzenlenen teftiş kurulu raporunda da ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere, AKON ihtiyaç kredisi başvurusunun 02.03.2016 tarihinde … nolu hat ile SMS gönderilerek gerçekleştirildiğini, ilgili numaraya kredinin ön onay aldığı ve kesinleştiğine dair mesajlar gönderildiğini, kredi başvurusun ön onay almasından sonra şahsın 02.03.2016 tarihinde davalı firmaya başvurduğunu, firma ekranından kredi başvurusunun tamamlanmasının akabinde kredinin aynı gün içerisinde kesin olarak onaylandığını, davalı firmanın kredi kullandırım öncesinde ilgili şahıstan temin ettiği kimlik belgesini ve şahsın imzaladığı kredi evraklarını AKON sistemi üzerinden müvekkili bankaya gönderdiğini, kredi evraklarının tam ve imzalı olması neticesinde 02.03.2016 tarihinde kredi tutarının müşteri hesabına geçtiğini ve otomatik olarak davalı firmanın hesabına havale yapıldığını, ancak kredi kullandırımı öncesinde davalı firma tarafından temin edilen kredi evrakları üzerindeki imzalar ile … bankaya yaptığı itiraz ve şikayet dilekçesindeki imzanın birbirine benzemediğinin ve kimlik üzerindeki imzalar ile fotoğrafın farklı olduğunun tespit edildiğini, bu suretle …’ün kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredinin usulüne ve amacına aykırı olarak kullanıldığını, müvekkili bankanın uğradığı bu maddi zarardan ise davalının imzalamış olduğu sözleşmenin 12. ve 21. maddesi hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu belirterek, müvekkili bankanın uğramış olduğu 4.000-TL maddi zararın, kredinin akdedildiği 02.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin tüketici finansman kuruluşu olarak davacı ile anlaşarak çalışmaya başladığını, davacı şirketin bu sisteme bilgilerin girilmesi, imzaların alınması, sözleşmenin usule uygun yapılması ve kendilerine iletilmesine ilişkin aşamalarının hiç birisinin eksik veya sözleşmeye aykırı yapıldığını iddia etmediğini, müvekkili şirketin tasarrufu altında olan ve kontrol ve dikkati ile engel olabileceği tüm aşamaların müvekkili şirketçe doğru şekilde yapıldığını kabul ettiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olup, davacı bankaca müvekkili şirkete hukuka ve sözleşmeye aykırı yükümlülüklerin yüklenerek mutlak şekilde sorumlu kabul edilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin bir kişinin kimlik belgesi üzerinde yer alan mühür ve onaylayan kişinin imzasının kime ait olduğu, gerçek olup olmadığı şeklinde bir araştırmaya girmesi, bu bilgileri teyit etmesinin beklenilmesinin mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi böyle bir yükümlülüğün de bulunmadığını, kimliğinin başkaları tarafından sahte olarak kullanıldığı iddiasıyla müvekkili hakkında savcılığa yapılan şikayet hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTENBUL 4. ATM’NİN 2017/422 ESAS-2018/8 KARAR SAYILI DAVA : Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 15.12.2014 tarihinde AKON projesine özel destek hizmet alımına ilişkin protokol imzalandığını, protokol gereğince davalı firma aracılığıyla satışı yapılan ürünlerden satın almak isteyen müşterilere müvekkili banka tarfından ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, kullandırılan kredinin AKON bayisinin müvekkili bankaya ilettiği bilgi ve belgelere istinaden yapıldığını, bu kapsamda dava dışı … adına 02.03.2016 davalı AKON bayii kanalıyla 36 ay vadeli 4.000-TL ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, ancak … söz konusu kredinin ilgisi dışında kullanıldığını belirterek müvekkili bankaya şikayet dilekçesi ibraz ettiğini, şikayet üzerine müvekkili banka tarafından inceleme yapılarak teftiş kurulu oluşturulduğunu, davalı şirketin, kredi kullandırım öncesinde ilgili şahıstan temin ettiği kimlik belgesini ve şahsın imzaladığı kredi evraklarını AKON sistemi üzerinden müvekkili bankanın operasyon merkezine gönderdiğini, kredi evraklarının tam ve imzalı olması neticesinde 02.03.2016 tarihinde kredi tutarının müşteri hesabına geçtiğini ve davalı firmanın hesabına havale edildiğini, ancak kredi kullandırımı öncesinde davalı firma tarafından temin edilen kredi evrakları üzerindeki imzalar ile … müvekkili bankaya yaptığı itiraz ve şikayet dilekçesindeki imzaların birbirine benzemediğinin tespit edildiğini, kimliğin sahte olduğunu, … kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredinin usulüne ve amacına aykırı kullanıldığını, sahte evrak ve belge düzenlemek suretiyle kredi kullanarak haksız kazanç temin edildiğini ve müvekkili bankanın uğradığı maddi zararlardan ise davalının imzalamış olduğu sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu belirterek, müvekkili bankanın uğradığı 4.000-TL maddi zararın, kredinin kullandırıldığı 02.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP: Davalı vekili; tüketicinin almak istediği ürün için müvekkiline kredi çekerek almak istediğini belirtiğinde, müvekkili şirketin öncelikle tüketicinin nufus cüzdanını kontrol ederek herhangi bir sahtelik veya kuşku uyandıracak bir durumun olmadığının tespiti yapıldıktan sonra, davacının müvekkili şirkete verdiği ve müvekkili şirketi tanımayan kod ve şifreleri davacı bankanın internet sayfasında yer alan sistemine girdikten sonra sözleşmeye göre tüketici hakkında doldurulması gereken tüm bilgileri ve alınması gereken tüm evrakları doldurup davacıya gönderilerek onayının beklendiğini, davacı bankanın ise kendi veri tabanında yapmış olduğu araştırmalar sonucunda söz konusu başvuruyu uygun bulması sonrasında gönderilen onay mesajından sonra tüketiciye ürünü teslim ettiklerini, davacı şirketin bu sisteme bilgilerin girilmesi, imzaların alınması, sözleşmenin usule uygun yapılması ve kendilerine iletilmesine ilişkin aşamalarının hiç birisinin eksik veya sözleşmeye aykırı yapıldığını iddia etmediğini, müvekkili şirketin tasarrufu altında olan ve kontrol ve dikkati ile engel olabileceği tüm aşamaların müvekkili şirketçe doğru şekilde yapıldığını kabul ettiğini, bu nedenle müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine gitirdiğini, kimliğin başkaları tarafından sahte olarak kullanıldığı iddiasıyla müvekkili şirket hakkında savcılığa yapılan şikayet hakkında da takipsizlik kararı verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının akdedilen sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirdiği, çıplak gözle görülebilecek tüm incelemeleri yaptığı, daha geniş imkanlara sahip bankanın tespit edemediği sahteliği, davalının tespit etmesinin beklenemeyeceği, bu suretle davalı tarafa bir kusur atfedilemeyeceğinden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; asıl davada … bilgisi dışında kredi kullandırıldığı iddiası üzerine, kişinin itiraz dilekçesindeki imzası ile kredi evrakları üzerindeki imzanın farklı olduğunun, nüfus cüzdanının da sahte olduğunun tespit edildiğini; birleşen davada ise aynı şekilde … imzası farklı olduğu gibi nüfus cüzdanının da sahte olduğunun anlaşıldığını, bu kişilerin kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle sahte belgelerle krediler kullandırılarak haksız kazanç temin edildiğini, müvekkili ile davalı arasında imzalanan protokolün 12 ve 21. maddeleri gereğince davalının ibraz edilen kimlik belgelerinin sıhhatinden sorumlu olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak her iki davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki protokol kapsamında davalı şirket müşterisine sahte kimlik kullanılarak tahsis edilen kredi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. AKON ihtiyaç kredisi, müşteriye mağaza içinde iken mağaza personeli tarafından kullandırılan, müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olarak, kredi başvurularının tümünün şube dışı kanallardan gerçekleştirildiği bir kredi çeşididir. Somut olayda; davalı şirketten ürün alımında kullanmak üzere dava dışı… adına SMS yoluyla 01.03.2016 tarihinde, … adına ise 24.02.2016 tarihinde kredi başvurusunda bulunulduğu, başvuruların SMS ile onaylanması üzerine … ve … adına 02.03.2016 tarihinde davalıya başvurularak firma yetkilisine kimlik belgesi ibraz edilmesi ve davalının AKON sistemi üzerinde müşterilerin kredi başvurusunu görünteleyerek kredi başvurusunu tamamladığı, kredilerin kesinleşmesi üzerine başvuran kişilerden ihtiyaç kredi sözleşmesi, ödeme planı, nüfus cüzdanı, bireysel bankacılık hizmetleri ve bankacılık hizmet sözleşmesi, ihtiyaç kredisi bilgi ve talep formu ve havale talimatı temin edilerek taranıp davacı bankaya gönderildiği, kredi tutarlarının aynı tarihte müşteriler hesabına geçirilerek davalı bayinin hesabına virman yapılmak suretiyle kullandırıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanmış olan “Destek Hizmeti Alımına İlişkin Protokol”ün 12. maddesine göre, … bankanın kredi kullandırımı öncesinde müşteriden talep ettiği belgelerin doldurtulması ve imzalatılması mağazanın sorumluluğundadır. Protokolün 16. maddesinde davalının kullandırılan kredilere ilişkin belgeleri 5 günlük süre içerisinde davacı bankaya teslimi ve bunun sonuçları düzenlenmiş olup, davalı, maddede öngörülen sürede kredi kullanımına ilişkin gerekli belgeleri davacı banka şubesine teslim etmiştir. Müşteri adına ibraz edilen kimlik belgesinin sahte olması, bu madde kapsamında davalı bayinin sorumluluğunu gerektirmeyecektir. Protokolün 21. maddesinde ise; bankanın zararının, kredi başvuru bilgileri ile orijinal belgelerdeki bilgi uyumsuzluğu, metin veya imzalardaki tahrifat, sıhhatsizlik ve sahtecilik bulunması ve orijinal belgelerdeki tarihlerin hatalı olması sonucunda oluşması halinde, zararın bayi tarafından giderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, kredi başvuru evrakları ile birlikte şubeye teslim edilen dayanak belgeler arasındaki uyumsuzluğu ve belgeler üzerindeki tahrifat ve sahteciliği yaptırıma bağlanmıştır. Somut olayda ise müşterinin davalıya sunduğu belgeler ile davalının bankaya teslim ettiği belgeler arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Sahte kimlik belgesi kullanılması bu madde kapsamında kalmadığından, sahte kimlik belgesi kullanılması sonucunda tahsis edilen krediden kaynaklanan zarar nedeniyle, bu düzenleme uyarınca davalının sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. Somut olayda her iki davaya konu zarar, sahte kimlik kullanımından dolayı ortaya çıkmış ve olay adlarına kredi kullanılan kişilerin bankaya şikayeti üzerine fark edilmiştir. Davalı, protokolün 12 . maddesi uyarınca kredi kullanımı için gerekli belgeler üzerindeki bilgilerin doğruluğuna, uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Zararın, davalının bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması neticesinde gerçekleştiği hususunu davacı tarafından usulüne uygun delliler ile kanıtlanamadığı gibi, zarar dava dışı kimliği belirsiz üçüncü kişilerin sahte kimlik ibrazı sonucu, dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasını gerektirecek şekilde ağır kusurlu, hileli eyleminden kaynaklandığından, davalı gerekli dikkat ve özeni gösterse dahi zararın oluşumunu engelleyemeyecektir. Zarar, sistemin açığından kaynaklanmakla, davacı banka gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı önleyici güvenlik tedbirlerini almak ve sağlamak zorundadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Asıl dava yönünden alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Birleşen dava yönünden alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/02/2021