Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2235 E. 2022/774 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2235
KARAR NO: 2022/774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019 (Ek Karar) – 07/05/2019 (Gerekçeli Karar)
NUMARASI: 2017/840 Esas – 2019/524 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
İstinaf isteminin reddine ilişkin 08/10/2019 tarihli ek kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı … ile davalı şirketin davacıya ait hisselerinin devri hususunda anlaştıklarını, bu amaçla 09.04.2015 tarihinde “Anonim Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ve Devir Protokolü” isimli iki adet sözleşme imzaladıklarını, bu konudaki kararın B. Çekmece … Noterliği’nin 09.04.2017 tarih ve … yevmiye nolu işlemi ile tasdik edilerek şirket kayıtlarına işlendiğini, devir protokolüne göre; davalı …’ın, davacı hissesine tekabül eden şirketin doğmuş ve doğacak vergi, SGK borçlarını, şirket adına yapılan … Bankası Kredi borcunu, diğer banka kredilerini, İş Leasing kiralama sözleşmesini,… Bankası araç kredisini, … araç kredisini, şirket banka kredi kartlarını, malzeme ve hizmet alımı borçlarını, personel maaşlarını, SGK ve tazminat ödemelerini davacıdan devraldığını, aynı sözleşmeye göre davacının kendisi ve … tarafından çekilmiş şahsi ihtiyaç kredi borçları ile şirket ve hisselerini devreden davacı hakkında açılmış ve şirket adına açılacak davaların sorumlusu olmayı kabul ettiğini, … Bankası’na olan kredi borcu nedeniyle muhatap kalınan ihtarnameler sonucu 32.218,32-TL’nin bankaya ödendiğini, … Bankası’na olan kredi borcu nedeniyle 24.193,30-TL’nin ödendiğini, … bank A.Ş.’ye olan borcun yapılandırmak suretiyle 43.897,42-TL nin ödenmeye devam edildiğini, davacı aleyhine B. Çekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/790 Esas sayılı davasında 10.500-TL avukatlık ücreti ve diğer masraf harcaması olduğunu, sonuç olarak davacının ödediği ve ileride ödeme zorunda kalacağı bedellerden şimdilik 110,809.04-TL’lik alacağının ihtarın tebliğ tarihinedn itibaren avans faizleri ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1- Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilinin sadece şirketin borçlarından sorumlu olabileceğini, müvekkili şirket ile devir alan ve devir eden tarafların özgür iradesi ile yapılan devir sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu sebeple devir edenin şahsi kredilerinden ve davalarından sorumlu tutulamayacağını, davacının devir protokolünden sonra şirkete bildirimde bulunmadığını, sunulu evraklarda kredilerin şahsen alınmış tüketici kredileri olarak geçtiğini, Büyük Çekmece 10. Asliye Ceza Mahkeme’sinin 2016/790 Esas sayılı dosyasında davacının ödediğini iddia ettiği 10.500-TL’nin açıklanması gerektiğini, kaldı ki bu dava şirkete karşı olmadığından bu davaya ilişkin de taraflarına bildirim yapılmadığını, davacının dayandığı 09.04.2015 tarihli devir protokolünde “Devir alan, şirket ve devir eden adına devam etmekte olan davaları ve şirket adına açılacak olan davaların sorumlusu olmayı kabul ettiği” şeklinde yazdığını, davanın açılış tarihinin 20.12.2016 tarihi olduğunu, davacının sanık olduğunu, protokolün şirket ile ilgili özel olarak açılacak davaları da kapsama aldığı halde, devir alana yönelik protokol tarihinden sonra açılacak davaların kapsama alınmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. 2-Davalı … vekili, kredi sözleşmelerinin numaralarının dava dilekçesinde bildirilmediğini, davacının tüm bu kredilerin gerçekten şirket için kullanıldığını ispatlaması gerektiğini, sunulmuş olan tüketici kredilerinin şahsi olarak alındığını, davacı tarafından şahsi olarak alınmış kredilerin hangisinin kim için kullanıldığının bilmenin mümkün olmadığını aynca bu kredilerin bizzat davacı tarafından ödendiğinin ispatı gerektiğini, B. Çekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/790 Esas sayılı dosyasında davanın şirkete karşı olmadığını, 09.04.2015 tarihli devir protokolünün 11. maddesinde “Devir alan, şirket ve devir eden adına devam etmekte olan davaları ve şirket adına açılacak olan davaların sorumlusu olmayı kabul ettiği” yazdığını, davanın açılış tarihinin 20.12.2016 tarihi olduğunu, davacının sanık olduğunu, devir alana yönelik protokol tarihinden sonra açılacak davaların kapsam dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının banka kredilerini şirket adına değil şahsı adına aldığı, devir protokolünde şirkete ait banka kredilerinin devir alana ait olacağının belirtildiği, davacının 10.500-TL avukatlık ücreti talebine dayanak olan davanın da davalı şirket adına değil şahsı adına açıldığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 30.09.2019 tarihli istinaf dilekçesinde; müvekkili ve davalı …’ın davalı şirket hissesinin müvekkili tarafından devri hususunda yaptıkları anlaşma gereği müvekkilinin hissesini devrettiğini,devir protokolüne göre şirketin doğmuş ve doğacak tüm borç ve ödemelerini davalının devraldığını, davalı tarafın söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmediği için ihtarname gönderildiğini, ancak sonuç alınamadığını, mahkemenin bilirkişi raporuna bağlı kalarak hatalı bir karar verdiğini, bilirkişinin devir protokolünü yanlış yorumlayarak hatalı sonuca ulaştığını,müvekkilinin yaptığı ödemelerin, protokolden anlaşılacağını, ödemelerin davalı … şirketi adına yapıldığını, ancak davalı şirket kayıtlarında bu ödemelerin olmadığını,müvekkilinin hiçbir zaman kendi için kredi çekmediğini, çekilen tüm kredilerin şirket için kullanıldığını, davalılar arasında menfaat çatışması olduğu halde, her iki davalının da aynı vekille temsil edildiğini, bu durumun kamu düzenine aykırı olduğunu, kararın müvekkili lehine kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
EK KARAR: Mahkemece, davacı vekili tarafından gerekçeli kararın 21.06.2019 tarihinde tebliğ alındığı, kararın HMK m. 345 uyarınca 2 haftalık yasal süreden sonra 30.09.2019 tarihinde istinaf edildiği gerekçesi ile yasal süreden sonra verilen istinaf dilekçesinin HMK m.346 gereğince reddine karar verilmiştir.
EK KARARA YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; gerekçeli kararın tarafına usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediği, gerekçeli karardan 26.09.2019 tarihinde icra takip dosyasından gönderilen icra emri ekinde yer aldığı için haberdar oldukları, ertesi gün istinaf dilekçesini sundukları, karar tebliğinin 21.06.2019 tarihinde “…” isim ve imzasına yapıldığı, …’in büro sekreteri olduğu, o tarihte çalışmadığı, hastaneye gittiği ve tüm günü orada geçirdiği iddiası ile bu durumun sekreterin sevk fişinden anlaşılacağı, ne tarafına ne de sekreterine tebligatın ulaşmadığı, kendisinin niçin bulunmadığı hususu araştırılmadan tebliğ yapıldığından tebligatın geçersiz olduğu, davanın esasına ilişkin olarak önceki istinaf dilekçesini yineledikleri belirtilerek ek kararın kaldırılarak, istinaf taleplerinin kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; hisse devri nedeniyle yapılan protokol ile devir alan tarafça üstlenilen borçların devir eden davacı tarafından ödenmesi nedeniyle, ödenenlerin davalılardan istirdadına ilişkindir. Tebligat Kanunu’nun 20. maddesi “13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır.” hükmünü içermektedir. Gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğine ilişkin evrakta ”tebliğ evrakı,adreste evrak almaya yetkili … imzasına tebliğ edildi” ibaresiyle posta dağıtıcısı tarafından yazılan bir açıklama mevcut olmasına rağmen tebligatın yapılması gereken Avukat’ın belirtilen adreste olup olmadığı ve tebligatın niçin kendisine yapılmadığı, yapılamadığı açıklanmamıştır. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gidip gitmediği belirlenmeksizin sekreteri … imzasına tebligat evrakları teslim edilmiştir. Gerekçeli kararın tebliğine dair tebligat bu nedenle usulsüzdür. Her ne kadar davacı vekilinin tebligata esas adresine yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan şekilde usule uygun olarak gerekçeli kararın tebliği sağlanması gerekmekte ise de, davacı vekili gerekçeli kararı öğrendiğinin beyan ettiğinden, beyan edilen öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak esas alınarak gerekçeli kararın davacı vekiline 26.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 30.09.2019 tarihli istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekilinin gerekçeli karara ilişkin istinaf başvurusu süresinde olmakla istinaf başvurusunun süreden reddine ilişkin ek karar kaldırılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan incelenmiştir. Davacı, davalı …’a, %100 hisse sahibi olduğu davalı şirket nezdinde bulunan tüm hissesini 09.04.2015 tarihinde devretmiştir. Davalı …, 09.04.2015 tarihli hisse devri protokolünde, davalı şirket yanında devir eden ile ilgili bir kısım borçlarında ödeneceği taahhüt edilmiştir. Protokolün 10. maddesi uyarınca; devir alan, şirket ve devir eden ve … tarafından çekilmiş olan, …bank, …, … Bankası, … Bankası tarafından şahsi ihtiyaç kredilerinin borçlarını da devir almayı kabul etmiş, yine aynı protokolün 11. maddesi uyarınca; devir alan, şirket ve devir eden adına devam etmekte olan davaları ve şirket adına açılacak olan davaların da sorumlusu olmayı kabul etmiştir.Dava dilekçesinde de ,protokolün 10.maddesinde yazılı bankalardan davacı devir eden adına kullanılan şahsi ihtiyaç kredilerinin davacı tarafından ödendiği belirtilerek bu ödemelerin iadesi istenilmiştir. Yargılama sürecinde ;davacı tarafça sunulan kredi ödeme belgelerinin ilgili bankalardan bilgi istenilmemiş ,davacı tarafça bir kısım talebe dayanak gösterilen ceza dava dosyası da incelenmeden dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdii ile bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir. Alınan bilirkişi raporu ile protokol ile devir alan, devir edenin bankalardan kullandığı ihtiyaç kredilerinden sorumlu olduğunu kabul etmesine rağmen bu kredilerin şahsi ihtiyaç kredisi olduğu ,devir alanın sorumlu tutulamayacağına ilişkin görüş bildirilmesi üzerine bilirkişi raporu benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir. Protokol’ün 11.maddesinde ise devir alan devir eden ve şirket hakkında devam eden davaların ve şirket hakkında açılacak davaların sorumlusu olmayı kabul etmiştir. Davalı … vekili devir eden hakkındaki ceza davasının devirden sonra ki tarihte açıldığını ,davacının sanık olarak yargılandığını bu sebeble bu davadan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur. Anılan dosya mahkemece incelenmeden açılan davanın şirketle ilgili olup olmadığı,protokolden sonra dava açılmış olsa da ,protokolün imzası sırasında devam eden bir soruşturma bulunup bulunmadığı, protokolün 11.madde kapsamında olup olamayacağı hiç değerlendirilmeden hüküm verilmiştir. Tüm anlatılanlara göre davacının delilleri toplanmamış ve hükme tesir edecek derecede değerlendirilmemiştir. Dava dilekçesinde sunulan ödeme belgeleri ve kat ihtarlarına ilişkin olarak protokol tarihi itibariyle davacı devir edenin ne kadar ihtiyaç kredisi borcu bulunduğu ,protokol tarihinden sonra davacı adına ne miktar ödeme yapıldığı hususları belirlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.Yine ilgili ceza dosyasının incelenerek protokol kapsamında varsa sorumlu tutulabilecek miktarın belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden kararın kaldırılmasına, dosyada tüm deliller toplanarak değerlendirilmek üzere kararın kaldırılmasına ,belirtilen ilkeler doğrultusunda eksik tahkikat tamamlanarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/840 Esas 2019/524 Karar sayılı 08/10/2019 tarihli istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın HMK.’nın 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; ”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/05/2022