Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2231
KARAR NO : 2019/1605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2019
NUMARASI : 2018/434 Esas 2019/251 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkili şirket tarafından davalıdan yaklaşık bir yıl önce çeşitli tarihlerde 4 adet otobüs satın alındığını ve buna ilişkin olarak sözleşmeler imzalandığını, otobüslerin alındığı tarihte yabancı kur üzerinden sözleşmeler imzalanmış ise de o tarihte euro’nun 3,050- TL civarında olup şu aşamada 4,000- TL’ye ulaştığını, hal böyle olunca aylık ödenecek taksitler arasında büyük farklar meydana geldiğini, bu durumun sözleşmenin imzalandığını tarihte öngörülemeyeceğini, sözleşme tutarının günümüz koşullarına uyarlanması için davalı şirkete müracaat edilmesine rağmen ne taksitlerin ertelendiği nede sözleşmenin günün koşullarına uyarlanmadığını, bu durumun TBK.nun 138 maddesine aykırılık oluşturduğunu, alım-satım sözleşmesinde edimin şu haliyle ifasının dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu belirterek bahse konu sözleşmelerin günün koşullarına uyarlanmasına, bu mümkün değilse sözleşmelerin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde;davanın zamanaşımına uğradığını, kredi sözleşmesinin 6.2. hükmü gereğince uyarlama davasının açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının hiçbir çekince kaydı ve açıklamayı ihtiva etmeyen ödemeleri ile değişen ekonomik durum ve yeni döviz kurunu bu haliyle kabul ettiğini, davacı tarafından ifade edilen kur artışının ülke şartlarında olağandışı sayılamayacağını, aracın 2.el satış piyasasının da yine euro olduğu ve aracın 2.el değer kaybının söz konusu olmadığını davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın açılış tarihi itibariyle TBK nun 21.maddesi gereğince değerlendirme yapıldığı, davanın sözleşme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı; tarafların tacir olduğu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, kredi ilişkisi nedeniyle çekilen kredi miktarı ile ödenmesi gereken bedelde bir değişiklik olmadığı, davacının taksit geri ödemesini yapamaması nedeniyle temerrüde düştüğü uyarlama şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili; müvekkilinin öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumun neticesinde davalı tarafın müvekkilden ifanın istenmesinde dürüstlük kurallarına aykırı düşen derecede yaşanan euro kurunun 7-TL’ye yaklaşması ve kredi faizlerinin yüksek olması gerçeğini yadsıdığını, hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkelerinin de kabul edildiğini,Devletin para ve kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirler yanında, tüketicileri koruyucu tedbirleri de alacağının Anayasa tarafından düzenlendiğini, davalının iddiasının aksine yaşanan ekonomik kriz nedeniyle meydana gelen ekonomik dalgalanmaların öngörülmesinin güç ve imkansız olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : TBK’nın 138 nci maddesi ile düzenlenen aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.Dava konusu olayda davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı, bir başka deyişle serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle borçlanmak suretiyle davaya konu sözleşmeleri imzaladığı , işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı bu nedenle yukarıda belirtilen tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığı,ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan gerekçelerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 19/12/2019