Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2226 E. 2022/715 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2226
KARAR NO: 2022/715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2014/1140 Esas 2019/568 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı tarafından davalı borçlu hakkında Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 44.604-TL bedelli faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, müvekkilinin takibe konu faturada belirtilen malları davalıya satarak teslim ettiğini ancak davalı şirketin tebliğ edilen fatura bedelini ödemediğini belirterek itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dayanak faturanın müvekkiline gönderilmediğini ve teslim alınmadığını, icra takibiyle ilgili fatura içeriğine dair davacı ile herhangi bir sözleşme yapılmadığını, faturada geçen malzemenin hiçbir şekilde müvekkiline teslim edilmediğini, davacı ile 16/01/2014 tarihinde bir adet sözleşme yapıldığını, iş bedelinin 20.580-TL belirlendiğini, sözleşme uyarınca davacıya 10.000-TL bedelli çekin avans olarak teslim edilip ödendiğini,davacının sözleşme kapsamındaki işi tamamlamadığını, montaj işinin başka firma tarafından tamamlandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında inşaat malzemesi satışı ve montajına ilişkin olarak 15/11/2013, 16/12/2013, 17/01/2014 12/02/2014, tarihli sözleşmelerin düzenlendiği, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda faturalar ve ödemelerin tarafların ticari defter kayıtlarında eksik gösterildiği veya hiç gösterilmediği,uyuşmazlığın tarafların ticari defter kayıtları üzerinden çözümünün mümkün olmadığı, uyuşmazlığın davacı tarafından düzenlenen 03/06/2014 tarihli ve 44.604-TL bedelli faturadan kaynaklandığı, faturanın ise taraflar arasında düzenlenmiş olan 12/02/2014 tarihli sözleşmeye dayalı olarak tanzim edildiği, söz konusu sözleşmede 1.780 metre tülün 18-TL birim fiyat üzerinden satış ve montajının, bedelin ise 37.807-TL olarak kararlaştırıldığı, davalı şirket yetkilisinin huzurda alınan beyanında 1.900 metre tül malzemenin teslim edildiğini kabul ettiği,ayrıca teslim hususunda 19/02/2014 tarihli teslim tutanağı düzelendiği, davalı tarafça teslim tutanaklarında imzası bulunan … tarafından sahte belge düzenlendiği iddia edilmiş ise de, o dönem şantiye şefi olarak çalışan …’ın imzaladığı teslim tutanaklarına dayalı olarak davalı şirket tarafından yapılan çek ödemesinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davalı tarafça birim fiyatların fahiş olduğu iddia edilmiş ise de, dayanak sözleşmede yazılı birim fiyatın sözleşmede 18-TL olarak belirlendiği, teslim edilip montajının yapıldığı davalı tarafça da kabul edilen 1.900 metre tül köşebentin sözleşmede geçen 18-TL birim fiyat üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacının alacağının 34.200-TL olduğu ve davalı tarafından yasal süresinde ayıp iddia ve ihbarının yapılmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takibe vaki davalı itirazının 34.200-TL asıl alacak üzerinden itirazın kısmen iptaline ,fazla istemin reddine alacak likit olmadığından, miktarının tespiti yargılamayı gerektirmekle tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; taraflar arasında 16.01.2014 tarihli sözleşme imzalandığını, bundan başka bir sözleşme olmadığını, çalışanı …’ı İş Kanunu 29.madde gereği işten çıkardıklarını, bu kişinin imzaladığı sözleşmelerin kendilerini bağlamayacağını, faturanın 28.08.2014 tarihinde müvekkilinin kendi adresine değil de şirket şantiyesindeki bekçiye tebliğ edildiğini, faturaya itiraz haklarından men ettirmeye çalıştıklarını, taraflar arasında bu zamana kadar yapılan tüm ticari işlemlerin şirket merkezine tebliğ edildiğini, karşı tarafın ilgili fatura alacağını hileli şekilde kesinleştirmeye çalıştığını, bankadan inşaat kredisi kullanılarak tamamlanmaya çalışılan inşaatın, davacının sözleşmeye aykırı tutumu nedeni ile kredi ödeme ve daire satışlarının engellendiğini, müvekkilinin başka şirketle anlaşarak montaj tamamlama işlemlerine devam etmeye çalıştığını ancak yine de ayıplı montaj nedeni ile büyük zarara uğradığını,davacının başkası tarafından tamamlanan işlemleri kendi yapmış gibi göstererek sahte fatura düzenlediğini, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalar ile mahkemenin karar verdiği bedel arasında uyum olmadığını, taraflar arasında en son 16.01.2014 tarihinde sözleşme akdedildiğini,…’la 12.02.2014 tarihli yeni bir sözleşme imzalanmasının izahı olmadığını, birim fiyatın KDV dahil 10,50-TL/mtül olduğunu, 1.960 mtül malzemenin fiyatının da 20.850-TL olarak hesaplandığını,12.02.2014 tarihli sözleşmenin esas alınamayacağını, bilirkişi raporunun 16.01.2014 tarihli sözleşmenin esas alınması gerektiğini ortaya koyduğunu, davacının yaptığı imalatın hatalı olduğunun ilk bakışta anlaşılmasının mümkün olmayacağını, zamanla ortaya çıkan gizli ayıp olduğunu, bilirkişi tarafından bunun tespitinin yapıldığını, sözleşmede işin bedeli “KDV dahil” olarak kararlaştırılmasına rağmen kararda KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğunun belirtilmediğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı- alacaklının, davalı- borçluya L köşebent satış, montaj işleri için düzenlediği fatura bedelinin tahsili amacıyla başlattığı ilamsız takibine vaki davalı itirazının iptali istemine ilişkindir. Davalı, 17.01.2014 tarihli sözleşmeyi kabul etmektedir. Davalı, diğer sözleşmelerin davacı ile dava dışı kendi çalışanlarından şantiye şefi … arasında imzalandığını, …’ı 28.03.2014 tarihinde işten çıkardıklarını, diğer sözleşmelerin kendilerini bağlamayacağını savunmaktadır. Ayrıca, davalı şirket temsilcisi 08/12/2015 tarihli celsedeki beyanında, davacı tarafça düzenlenen 03/06/2014 tarihli faturadaki ürünün 1.900 metre tüllük kısmının şantiyede teslim alındığı, kalınlığının 2,5 mm altında olduğu, anlaştıkları birim fiyatın 10-TL olduğu, aldıkları ürünlerin tahminen %60 veya %70’inin montajının davacı tarafından yapıldığını, montajın kusurlu olduğunu, kalan kısmın montajının dava dışı bir firmaya yaptırıldığı savunulmuştur. Eldeki davada uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya düzenlenen 03/06/2014 tarihli ve kdv dahil 44.604-TL bedelli faturadan kaynaklanmakta olup faturanın dayanağı taraflar arasında düzenlenmiş olan 12/02/2014 tarihli sözleşme olduğu davacı tarafça ileri sürülmektedir. TBK’nın 551. maddesine göre ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez. Davalı tarafça 2013-2014 yıllarında imzalanan 4 adet sözleşmenin tamamı davalı adına … tarafından imzalanmıştır.Bu sözleşmelerden davalı tarafın kabulünde olan 17.1.2014 tarihli sürgülü doğrama işi için davalı 10.000-TL tutarlı çek vermiş bu çekin ödendiği davalı tarafça beyan edilmiştir.Yine davalı tarafından kabul edilmeyen sözleşmede ise elden 10.000-TL ödendiği belirtilmektedir.Daha sonraki bir tarihde ticari vekilin işine son verilmesi davalıya daha evvel imzalanan sözleşmelerin geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkı vermemektedir.Dosya kapsamı itibariyle …’in davacı ile imzalanan ihtilafsız sözleşmeleri de imzaladığı anlaşılmaktadır.İnşaatta taşeronlar ile yapılan sözleşmeleri imzalayan ve beyanına göre şirket adına çek düzenleyen ticari vekilin teslim tutanağı ile mal teslim almasında ,sözleşme tanzimine ,fatura teslim almaya yetkili olduğunun kabulü gerekir.Davacının ,ticari vekili ile işbirliği yaparak davalıya zarara uğrattığı iddiaları ise kanıtlanamamıştır.Eğer davalı çalışanının davalıya zararlandırıcı işlemi var ise bu husus adı geçenin sorumluluğunu gerektirir. Davalı şirket vekili köşebentlerin ebatlarına ve emtianın montajının yapılmasında kullanılan yapıştırıcı malzemeye ilişkin gizli ayıp iddiasında bulunmuş ise de, ileri sürdüğü ayıplara karşı süresinde ayıp ihbarinda bulunduğunu iddia ve ispat etmemiştir.Sözleşmede, 37.807-TL bedel ile 1.780 metre tül köşebentin 18-TL kdv dahil birim fiyat üzerinden davacı tarafından davalıya satışı ve montajı yapılacağı kararlaştırıldığı,dava dilekçesinde ihtilaflı işe ait bedel kdv dahil olmak üzere düzenlenen fatura bedelinin tahsili talep edilmiş,ancak mahkemece sözleşmede yazılı birim fiyata kdv dahil edilmeden hesaplama yapılarak fazla istem red edilmiş ,davacı aleyhine olan bu kısım bakımından hüküm istinaf edilmemiştir. KDV istemi red edilmiş ve bu kısım kesinleşmiştir.Davalı şirket tarafından teslim alındığı kabul edilen 1.900 metre tül köşebendin sözleşmede yazılı birim fiyattan hesaplanarak hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle İİK m. 67 gereği davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.336,20-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 585-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.751,2‬0-TL daha harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 17,60-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2022