Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2214 E. 2022/827 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2214
KARAR NO: 2022/827
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2019
NUMARASI: 2015/66 Esas – 2019/575 Karar
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Davanın davalı şirket bakımından kısmen kabulüne,davalı … varisleri bakımından reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 19.09.2003 tarihli 5 yıl süreli … istasyonlu bayilik protokolü akdedildiğini, davalı …’in maliki olduğu İstanbul Maltepe İlçesi, tapuda … Ada, … Parselde kayıtlı ve daha önce üzerinde istasyonlu akaryakıt bayilik faaliyeti yapılmamış taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonu kurulması ve kurulacak olan akaryakıt istasyonunun 15 yıl süre ile … akaryakıt istasyonu olarak işletilmesi hususunda 25.09.2003 tarihinde intifa hakkı tesis edildiğini yine davalı …’in 25.09.2003 tarih ve … yevmiye no.lu ipotek senedi ile taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine fekki bildirilinceye kadar 400.000-TL bedelli, birinci derece ve sırada ipotek tesis edildiğini, Rekabet Kurulu’nun 05.03.2009 tarih ve 09-09/187-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararına istinaden 12.03.2009 tarihinde Rekabet Kurumu’nun Internet sayfasında yayımlanan duyuru kapsamında; taşınmaz üzerindeki intifa hakkının müvekkili şirketçe tapudan terkin edildiğini, aynı taşınmazda davalı … ile 01.09.2010 başlangıç tarihli süreli kira sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket ile 18.09.2010 tarihli ve 5 yıl süreli … A.Ş. istasyonlu bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket ile akdedilen Protokolde belirtildiği üzere akaryakıt istasyonun yatırımının tamamının müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini, davalı … ile müvekkili şirket arasında akdedilen kira sözleşmesi’nin “Özel Koşullar” başlıklı bölümün (g) bendinin “İşbu sözleşmenin yürürlüğe girmesinden önce ve/veya yürürlükte olduğu sırada mecurda kiracıya ait bulunan akaryakıt pompaları ile sair malzeme ve teçhizat varsa bunlar işbu sözleşmenin yürürlükte bulunduğu süre zarfında olduğu gibi sona ermesi halinde de yine kiracının mülkiyetinde kalacaktır.” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin 29.06.2010 tarihinde 5073 sayı ile Rekabet Kurumu’nun kayıtlarına intikal eden başvurusu ile davalılarla akdettiği dikey anlaşmaya bireysel muafiyet tanınmasını talep ettiğini, Rekabet Kurulunun 27.10.2011 tarih ve 11-54/1391-499 Karar sayılı Kararı ile bayilik anlaşmasına on yıla kadar bireysel muafiyet tanınmasına karar verdiğini, ancak İBB tarafından akaryakıt istasyonu için davalı şirket adına düzenlenen İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nın iptal edilmesi sonucunda,EPDK- Petrol Piyasası Daire Başkanlığının 05/12/2011 tarihli ve B.62.0.PPD.13-130.01.01.-(22703)-13597 sayılı yazısı ile müvekkili şirkete bildirdiği üzere, davalı şirketin bayilik lisansını Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 17. maddesi (e) bendi gereği, yani lisans için aranan bir belgenin sonradan geçerliliğini yitirdiği gerekçesiyle iptal ettiğini, davalı şirketin bayilik lisansının 30.11.2011 tarihi İtibariyle iptal edildiğinin EPDK’nun elektronik ortamda yayımlanan lisans veri tabanında ilan edildiğini, bunun neticesinde, davalı şirketin bayilik faaliyetini sürdürmesinin olanaksızlaştığını, bu kapsamda bayilik sözleşmesinin,şirketin bayilik lisansının iptal edildiği tarih olan 30.11.2011 tarihi itibarıyla uygulanamaz hale geldiğini, taraflar arasında münakît İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi’nin “Fesih” başlıklı 31. maddesinin (b) bendi ile lisansın iptal edilmesi bayilik sözleşmesinin feshi için haklı sebep olarak düzenlenmişse de, bayilik lisansı iptal edilen şirketin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu gereği akaryakıt bayilik faaliyetlerini icra etmesi mümkün olamayacağından, sözleşmenin kendiliğinden sona erme hali teşkil ettiğini, nitekim müvekkili şirketin buna bağlı olarak ayrıca davalı …’e gönderdiği ve Beyoğlu … Noterliği’nce 05.01.2012 tarih ve … yevmiye ile onaylı ihtarname ile kira sözleşmesi’nin “Özel Koşullar” başlıklı 3. maddesinin (j) bendi kapsamında feshettiğini davalıya bildirdiğini, anılan düzenlemenin “…Taraflar, ihtiyarları dışında,…mecurun istasyon olarak işletilmesine fiilen olanak kalmazsa kiracı işbu sözleşmeyi süresinden önce tek taraflı olarak derhal feshedebilir. Bu takdirde kiracı kiraya verene peşin olarak ödemiş ise mecurun kalan süreye tekabül eden kısmını ve mecurda kendisi tarafından yapılan her türlü yatırımın aynen iadesini kiraya verenden talep edebilir….” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin, bayilik ilişkisinin ve kira sözleşmesi’nin sona ermesine rağmen, davaya konu akaryakıt satış istasyonu için yaptığı yatırımın dikey ilişkinin kalan süresine tekabül eden bedelini ve istasyonda bulunan bir kısım malzeme ve teçhizatını (amortisman sonrası kalan tutarlarını) iade alamadığını, oysa taraflar arasında münakit 19.09.2003 tarihli protokol’ün “feshin sonuçları” başlıklı 13. maddesinin (cc) bendinin “… Bayi Adayı, satiş yerinde … tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizatı ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve teçhizatı aynen iade etmeyi, iade etmiyorsa, … tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa, … tarafından yapılan sabit yatırımların (bina, kanopi, saha betonu gibi), ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi… beyan, kabul ve taahhüt etmişlerdir…” şeklinde olduğunu, İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi’nin “Fesih” başlıklı 31. maddesinde öngörüldüğü üzere müvekkili Şirketin ruhsat iptali gibi nedenlerle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesinin haklı fesih olarak kabul edilmiş olup İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi’nin “Feshin Sonuçları” başlıklı 32. maddesinin (b) bendi bayi adayının, yani davalı şirketin, kendisine ariyet olarak teslim edilen tüm malzeme ve teçhizatı bu durumda derhal ve aldığı şekli ile iade etmesi gerektiğini, aksi takdirde bunların fesih tarihindeki rayiç değerlerinin %20 fazlasını ödemek zorunda olduğunu düzenlediğini, müvekkili şirket ile davalı … arasında akdedilen kira sözleşmesi’nin “Özel Koşullar” başlıklı bölümünün 3. maddesinin (j) bendinde de sözleşmenin feshi halinde müvekkili şirketin mecurda yaptığı her türlü yatırımın aynen iadesininin kiraya verenden talep edebileceğini açıkça düzenlendiğini, bu doğrultuda müvekkili şirketin, istasyona yaptığı sabit nitelikteki yatırımların ve kendisine iade edilmeyen ariyet menkul malların amortisman uygulanmış bedellerini 14.11-2012 tarih ve … no.lu sabit kıymet satış faturası ile davalı şirkete fatura ederek, davalılardan talep ettiğini, faturanın ekinde yer alan envanter dökümünde müvekkili şirketçe davalıdan (amortisman uygulandıktan sonra kalan) bedelleri talep edilen yatırımların nelerden ibaret olduğunun listelendiğini, müvekkili şirketçe işbu dava ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, ilk aşamada faturaya konu ve toplamı 236.214,57-TL olan yatırımların bedellerinin talep edildiğini, müvekkili şirketçe davaya konu taşınmazda akaryakıt satış ve servis istasyonun inşaası işinin, yüklenici firma … Tic. A.Ş. ye 375.000-TL + KDV bedelle yaptırıldığını, müvekkili şirketin 14.11.2012 tarih ve … no.lu sabit satış faturasına konu yatırımlardan işbu davaya konu edilmeyen ve müvekkili şirketin davalılara ariyeten teslim ettiği market tefrişatı, hava su saati, akaryakıt tankları ile kanopi kaplama ve aydınlatma armatürleri gibi ekipmanın amortisman sonrası kalan bedellerinin fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 24.181,17-TL olduğunu, davalıların müvekkili şirketçe düzenlenen 14.11.2012 tarih ve … no.lu faturayı ödemediklerini, buna karşılık davalı …’in, müvekkili şirkete karşı herhangi bir borcu bulunmadığını ve müvekkili şirketin buna rağmen taşınmaz üzerindeki ipoteği fekketmediğini iddia ile, müvekkili şirkete karşı İstanbul Anadolu Asliye 15. Hukuk Mahkemesi nezdinde 2012/848 Esas sayısı ile görülmekte olan davayı ikame ederek ipoteğin fekkini talep ettiğini, belirtilen davada mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi raporunda ve ek raporda müvekkili şirketin ödenmemiş alacağı olduğu tesbit edilerek ipoteğin fekki şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirdiğini ileri sürerek müvekkili şirketin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 236.214,57-TL tutarındaki alacağın, dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, davacı ile müvekkili … arasında görülmekte olan İst.Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/848 esas sayılı dosyasındaki ipoteğin fekki davasında da sabit olduğu üzere müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıya gönderdiği Kadıköy … Noterliği’nin 13/11/2012 gün ve … Yevmiye numaralı ihtar ile bir borcun bulunmadığını açık bir şekilde davacıya bildirildiğini, zeyil name adı verilen ve davacı … (…) ile yeni şirket … LPG (yeni ortaklar … ve …) arasında yapılan bir takım anlaşmaların müvekkili …’i bağlamadığını, …’in hissedarları değişen … LPG şirketi için davacı …’ye verdiği hiçbir güvence (ipotek) bulunmadığını, 2010 yılında değişen koşullar ve hukuki duruma göre; malik …’in tapuya …(…) lehine kira şerhini tescil ettirdiğini, … LPG’nin hisselerinin devri hukuki durumuna göre istasyonun davacı …’ya kiralandığını, eski hissedarların sahibi olduğu … LPG Ltd şirketinin … ya doğmuş ve doğacak herhangi bir borcu kalmaması durumunda davacı … Ofisinin ipoteği iki ay içinde fek edeceklerini 26.07.2010 günlü bir taahhütname ile malik …’e bildirdiğini, eski hissedarların sahip olduğu … LPG Ltd’nin davacı …’ya herhangi bir borcu bulunmadığının saptanarak tapuda intifa hakkını kaldırdıkları halde ipoteği kaldırmadığını, bu nedenle müvekkili davalı …’in İst.Anadolu 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/848 esas sayılı dosyası ile ipoteğin fekkini istediği, sözleşmelerden yeni şirket ve eski şirket ayrımının kolayca yapılabildiğini, verilen taahhüde rağmen ipoteğin kaldırılmamasının nedeninin yeni hissedarların borçları olduğunu, diğer davalı şirketin davacıya olan herhangi bir borcu var ise bu borcun ipotekten alınmasının mümkün olmadığını, eski hissedarların bulunduğu taraflar arasında akdedilen 19.09.2003 tarihli protokol ve ekli tüm sözleşmelerin hükümsüz kaldığını, malik ile davacı … arasında yapılan kira sözleşmesinin tüm taraflar arasındaki yeni hukuki durumun çatısını oluşturduğunu, bu yeni hukuki düzenleme ile; davacı …’nun kiracı, müvekkili davalı malik …’in kiraya veren durumuna gelirken yeni yapılan 18.09.2010 günlü “… A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” ile özellikle Ariyet sözleşmesi ile yeni ortaklardan müteşekkil … LPG Ltd. şirketinin ise işletici (bayi) durumuna geldiğini, 18.09.2010 tarihinde yapılan Ariyet sözleşmesinde ariyet alanın (yeni hissedarlı … LPG Ltd.) yükümlülüklerinin …’ya karşı olduğunu ve fakat bu yükümlülüklerin hükümsüz kalan üçlü protokoldeki ipotek tarafından güvence altına alındığına dair bir hükmü kapsamadığını, …’in ipotek ile olan yükümlülüğünün kaldırılacağının zaten davacı … tarafından yeni hissedarlara devir yapılırken taahhütname ile belirlendiğini, yine davacının 01.09.2010 günlü kira sözleşmesi ile yatırım yaptığı akaryakıt satış istasyonunda kendisinin kiracı olarak bu yatırımları 15 ay kullandıktan sonra kendisi tahliye ederken aynen(misli ile) alabileceği yatırımları eğer almadığını iddia ediyorsa almayarak ve intifa hakkını kaldırarak ve ipoteği kaldıracağına dair taahhüt vererek bu talebinden vazgeçtiğinin anlaşıldığını, müvekkili davalının yerin maliki olarak böyle bir engelleme yapmadığı gibi kendisinden davacının bu yönde hiçbir istemi olmadığını, bu durumda davacının müvekkili davalıdan hatta yeni ortaklı … LPG karşısında herhangi bir alacağı bulunmadığını, kendisinin bu yatırımları söküp alabilecek (iade alabilecek) konumda olduğunu, 19.09.2003 günlü üçlü protokolün 10. maddesinde ki “Teminat” başlıklı bölümde ki “ipotek” in hükümsüz kaldığını, yeni anlaşmalarda ipotekden hiç bahsedilmediği veya atıf yapılmadığı gibi “ariyet” yeniden düzenlendiğini, “Teminat” maddelerinde ise sadece banka teminat mektuplarından bahsedildiğini, banka teminat mektuplarının bayii tarafından verileceğini ayrıca 01.09.2010 günlü kira sözleşmesinin 3 g ve j maddeleri incelendiğinde kiraya veren malikden sadece sökülerek aynen iadesinin istenebileceğini, yatırımın bedelinin istenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … Ltd.Şti davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, bilirkişi kök ve ek raporları çerçevesinde; davacının bayiliğinin bulunduğu, davalı … mirasçılarına ait taşınmaz üzerinde davacı lehine ipoteğin İst.Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/848 esas 2015/209 karar sayılı kesinleşen kararı ile fek edildiği, davacının sabit yatırımlarının akaryakıt tesisatı, kanopi, satış binası ve saha yapım işlerinin olduğu, istasyonun farklı şirket bayisi olarak faal olduğunun keşif ile tespit edildiği, davacı ile davalı gerçek kişi ve eski hissedarların olduğu davalı şirket arasındaki sözleşmelerin sona erdiği, gerek Yargıtay içtihatları gerekse de taraflar arasındaki sözleşmelerin hükümleri uyarınca mevcut ve faal olan akaryakıt tesisatı, kanopi, satış binası ve saha işlerinin zarar verilmeksizin aynen iadesinin mümkün olmadığı ve bunlara ilişkin hesaplanan bedelin davalı şirketten tazmin edilebileceği, dava konusu yerdeki davaya konu sabit yatırımların 12.06.2006 tarihinde KDV hariç toplam 356.250-TL bedelle yaptırıldığının saptandığı, dava konusu sabit yatırımların yapıldığı 12.06.2006 tarihinden, amortismanına bağlı olarak 20.01.2015 dava tarihine çekilmiş amortismanlı değerlerinin ise, takriben toplam KDV hariç 194.649-TL olduğu, davacı tarafın sabit yatırımların amortisman uygulanan değerinin fatura tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği yönündeki itirazının yerinde olmadığı, davacı tarafından davalı …’e verilen taahhütname ve 01.09.2010 günlü kira sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi ile davacı, davalı …’in verdiği ipoteği kaldırmayı taahhüt ettiği gibi ondan akaryakıt tesisini, kaponiyi, satış binasının bedellerini istemeyeceği, … Tic. Ltd. Şti’ndeki …’in çocuklarına ait şirket hisselerinin devredildiği, davacı tarafından davalı …’e verilen taahhüt ile hisselerin devri karşılığı ipoteğin iki ay içinde kaldırılacağının açık şekilde taahhüt edildiği ancak ipoteğin kaldırılmaması üzerine davalı … tarafından açılan ipoteğin fekki davası neticesinde ipoteğin hükmen kaldırıldığı, bu durumda yatırımlara ilişkin borcun davalı şirkete ait olduğu gerekçesi ile davalı … mirasçıları hakkındaki davanın reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 194.649-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine ,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalılar arasındaki sözleşmelerin hükümleri uyarınca mevcut ve faal olan akaryakıt tesisatı, kanopi, satış binası ve saha işlerinin zarar verilmeksizin aynen iadesinin mümkün olmadığı ve bunlara ilişkin hesaplanan bedelin davalılardan tazmin edilebileceğine yönelik tespitin isabetli olduğunu, ancak davalı … mirasçıları bakımından reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin hangi gerekçeye, hangi delile, hangi beyana dayalı olarak davalıdan böyle bir talepte bulunmayacağı yönünde bir kanaate vardığını anlayabilmenin mümkün olmadığını, davalıya verilen taahhütnameden ve 01/09/2010 tarihli kira sözleşmesinden bahsedilmiş ise de, bu belgelerin hiçbirinde müvekkilinin davalı …’e karşı talep ileri sürmeyeceğine ilişkin beyan yer almadığını, müvekkilinin davalı şirketden alacaklı olduğuna yönelik kurulan hükmün isabetli olduğunu, ancak tutar bakımından hatalı değerlendirme yapıldığını, müvekkili şirketin istasyona yaptığı sabit nitelikteki yatırımların amortisman uygulanan bedellerini 14/11/2012 tarihli sabit kıymet satış faturası ile talep ettiğini, faturada bu yatırımların fatura tarihi itibariyle amortisman süreleri dikkate alınarak güncel değerinin toplam KDV hariç 200.181,84-TL (KDV dahil 236.214,57-TL) olarak hesaplandığını, mahkemece dava tarihi olan 20/01/2015 tarihinden itibaren hesaplandığını, 2 yılı aşkın sürenin hesaplama dışında bırakıldığını, bu hesaplamanın davalıların sabit yatırımları karşılıksız kullanmasına, bu tutarda haksız zenginleşmesine yol açacak bir hesaplama olduğunu, kararın aleyhe kısımlarının kaldırılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davalı … mirasçıları vekili; davacı ile davalı … ile arasındaki kira sözleşmesi incelendiğinde …’in davacıya akaryakıt istasyonuna ait yatırım kalemlerinden hiç bir borcunun bulunmadığının belli olduğunu, Rekabet Kurulunun düzenlemeleri ile taraflar arasındaki sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi gündeme geldiğinde mal sahibi … ve … Lpg Ltd. şirketi kendilerinin bayiliğe devam etmeyeceğini bildirince; davacı, yeri kendi adına …’den kiralamak ve ipoteği kaldırmak ve … LPG Ltd.şirketinin akaryakıt ruhsatını (işyeri ruhsatı … LPG Ltd Şti adınadır) kullanabilmek için bu şirketin hisselerininde kendi kontrolü altındaki şahıslara satışını organize ettiğini, davacının davalı …’e verdiği taahhütle de hisselerin devri karşılığı ipoteğin iki ay içinde kaldırılacağının açık şekilde ifade edildiğini, intifa hakkı kaldırıldığı halde ipoteğin kaldırılmadığını, eldeki davanın açılmasının ipoteğin fekki davası görülürken alınan bilirkişi raporları sonrası gerçekleştiğini, kira sözleşmesinin 3/j maddesi karşısında sökülerek aynen iade deyiminin yoruma kapalı olduğunu, istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davalı …’in (müteveffa) taşınmazı üzerinde kain olan davalı … Ltd Şti tarafından işletilen davacı … AŞ istasyonlu bayiliğinin lisansının EPDK tarafından 30.11.2011 tarihinde iptal edilmesi sonucu işletilmesinin hukuken imkansız hale gelmesiyle bayilik sözleşmesi süresinden önce sona erdiğinden, davacının istasyon için sarf ettiği sabit yatırımlarına 14.11.2012 fatura tarihi itibarı ile belirlediği amortisman uygulanan (saha yapımı işleri 34.090,92-TL+ akaryakıt tesisatı 35.795,46-TL + kanopi 35.795,46-TL + bina 94.500-TL + % 18 KDV’si olmak üzere) toplam 236.214,57-TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile davalı şirket arasında 19.09.2003 tarihli 5 yıl süreli istasyonlu bayilik anlaşmasının, 12.03.2009 tarihli Rekabet Kurulu duyurusu ile davalı şirket içi hisse devirleri sonrasında davacı ile davalı şirket arasında 18.09.2010 tarihli 5 yıl süreli istasyonlu bayilik sözleşmesinin yapıldığı, 27.10.2011 tarihinde RK’ndan 10 yıl süreli bireysel muafiyet alındığı, akaryakıt istasyonunun bulunduğu davalı …’e ait taşınmaz üzerinde 25.09.2003 tarihinde 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği , ancak 12.03.2009 tarihli Rekabet Kurulu duyurusu ve RKHK 4. Madde gereği intifanın kaldırıldığı, 25.09.2003 tarihinde aynı taşınmazda ipotek tesis edildiği ancak İst. Anadolu 15. AHM 2012/848 Esas-2015/209 Karar sayılı ipoteğin fekki kararının 04.03.3019 tarihinde kesinleştiği ve ipoteğin hükmen kaldırıldığı anlaşılmaktadır.İstasyon üzerinde yatırım yapan davacı, malikin paydaş olduğu şirket vasıtasıyla istasyonda bayisi aracılığıyla faaliyette bulunurken , taşınmaz malikinin paydaş olduğu şirketin işletmeden çekilmek istemesi üzerine bu kez taşınmaz maliki davalı … ile davacı şirket arasında bir 1.9.2010 tarihli kira sözleşmesi akdedilmiştir.Davacı …, 6 yıl 4 ay süreli kira sözleşmesi ile aylık 18.000-usd kira bedeli ödeyerek taşınmazda kiracı olmuştur.Kira sözleşmesi tapuya şerh edilmiş,sözleşmenin herhangibir sebeble uygulanamaz hale gelmesi halinde kiralayana peşin ödenen kira bedelinin iadesinin kullanılmayan süreye isabet eden kısmının ve yapılacak yatırımın sökülerek alınacağı kararlaştırılmıştır. Sabit yatırımlara ilişkin başkaca bir hüküm bulunmamaktadır.Buna göre yatırım tarihinden sonra 6 yıl süreyle sözleşme ihtilafsız devam ettikten sonra Rekabet Kurulu kararı ile tapuya şerh edilen kira sözleşmesi ile istasyondan istifade imkanı var iken fesih yoluna giden davacının yaptığı yatırım bedellerini malikten talep hakkından vazgeçtiğinin kabulü gerekir. Zira ,kiralayandan herhangibir sebeble alacağı bulunan kiracının 6 yıl 4 ay süre için aylık 18.000-usd kira ödeyerek kira sözleşmesi imzalaması düşünülemez. Rekabet Kurulu kararından sonra tarafların hak ve yükümlülüklerini kira sözleşmesi ile yeniden belirlediği ,sökülüp alınabilecek yatırımın sökülüp alınacağı ,peşin ödenen kira bedelinin iade edileceği kararlaştırıldığı anlaşılmakla kiraya verenin başkaca bir yükümlülüğü olmadığının kabulü gerekir.Nitekim ,davalı savunması uyarınca malik tarafından İst.Anadolu 15.Asliye Hukuk Mahkemesince de taşınmaz malikinin davacıya karşı herhangibir sorumluluğu olmadığını tesbit ederek ipoteğin fekkine hüküm verilmiş, hüküm Yargıtay’ca onanmak suretiyle kesinleşmiştir.Bu aşamadan sonra taşınmaz malikinin kalan yatırımlardan sorumlu tutulması kesinleşen hüküm nedeniyle de mümkün bulunmamaktadır.Süreçte ; taşınmazdaki şirkete ait işletme ruhsatının İBB tarafından iptal edildiği akabinde EPDK’nın kararı ile 30.11.2011 tarihi itibarı ile şirketin bayilik lisansının sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davalı müteveffa …’in maliki olduğu taşınmaz üzerinde davacı lehine verdiği intifa hakkı Rekabet Kurulu kararı nedeniyle davacı tarafından sona erdirilmiş, aynı taşınmazdaki ayni teminat olan ipotek mahkeme hükmü ile fek edilmiştir. İpoteğin temin ettiği borç sona erince ipoteğin fekkinden bahsedilebileceğinden, kesinleşen hüküm ile bu husus belirlenmekle, davalı taşınmaz malikinin davacıya karşı yatırımdan dolayı bir borcunun kalmadığının kabulü gerekir.Yine davacının basiretli tacir olarak, ilişki tasfiyesi sürecinde hakları ve borçları belirlemesi esas olup kurulan kira sözleşmesinde davalı taşınmaz maliki- kiraya verenin davacıya karşı taşınmazdaki kalıcı yatırımların sökülüp alınabilecekler dışında sorumluluğu olduğuna ilişkin açık bir düzenleme yapılmaması,fiilen imkan varken yatırım bedelinin mahsubunun yapılmadan kiraların ödenmeye devam edilmesi,bayii şirketin payların eş zamanlı olarak üçüncü şahıslara devir edilmesi ve davacının şirket ile ticari ilişkisine devam etmesi karşısında davalı müteveffa …’in mirasçılarının davacıya karşı sorumlu olmadığına ilişkin hüküm yerinde görülmüştür. Sabit yatırımların yapım yılının 12.06.2006 olduğu, imkansızlık nedeni ile sona ermenin 30.11.2011 olduğu, bayilik sözleşmesi devam etseydi sözleşmenin18.09.2015 tarihinde sona ereceği, sözleşmenin 3 yıl 9 ay 18 gün erken sona erdiği, yapım yılı ile fiili sona erme arasındaki süreçte tarafların sözleşmesel menfaatlerinin gerçekleştiği, bu durumda davacının şirketçe yapılan yatırım harcamasının kalan süreye tekabül eden karşılığı olarak sabit yatırımların geçersiz kalan bakiye 3 yıl 9 ay 18 günlük süreye isabet eden kısmının dava tarihi itibariyle amortisman uygulanarak güncellenmiş olan değerlerinin talep edilebileceği gözetilerek bilirkişi kurulu tarafından hesaplanan 194.649-TL yatırım bedelinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Açılanan nedenlerle, davacı vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiş istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TLharcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı … mirasçıları tarafından sarf edilen 50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalı mirasçılara verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022