Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2191 E. 2022/1876 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2191
KARAR NO: 2022/1876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2018/499 Esas – 2019/747 Karar
DAVA: Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı)
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin dava konusu İstanbul ili, Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … mevkii … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde malik ile 23.01.2013 tarihli ve – kira şerhinin tapuya tescil tarihinden başlamak üzere – 7 yıl süreli kira sözleşmesini akdettiğini, işbu kira sözleşmesinin 12.02.2013 tarih ve … yevmiye sayılı işlemle tapuya şerh edildiğini, müvekkili şirketin kiralamış olduğu taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunu … markası altında işletmek üzere davalı ile 09.04.2013 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından Üsküdar … Noterliğinin 04.04.2018 tarih ve … yevmiye numarası ile feshedildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 09.04.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile davaya konu istasyonun kullanım hakkının taşınmaz maliki ile akdedilen tapuya şerh edilmiş kira sözleşmesi ile münhasıran …’e ait olduğunun, bayilik sözleşmesinin feshi ile halihazırda davalının işgalci konumunda olduğunun, taraflar arasında akdedilen çerçeve protokolde de bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshedilmesi halinde istasyonu ve müştemilatını tahliye etmeyi ve anılan istasyona ilişkin adına tanzim olunan işyeri açma ve çalışma ruhsatının müvekkili şirkete devretmeyi taahhüt ettiğinin, bu nedenle istasyona ait GSM ruhsatı ile birlikte istasyonun ve tüm demirbaşların müvekkil …’e tesliminin ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen dava konusu taşınmazın teslim edilmediğini, müvekkili şirketin malik ile akdettiği kira sözleşmesi ile dava konusu istasyonu malikten sınırlı bir süreliğine kiraladığını, bu istasyonda müvekkil şirket ürünlerinin satılması ve müvekkil şirket markası altında faaliyet gösterilmesi konusunda bayilik sözleşmesinin yapıldığını, dava konusu istasyonda müvekkili şirkete ait olan ancak davalıya ariyet olarak verilmiş malzemeler ve kurumsal kimlik bulunduğunu, bayilik sözleşmesinin feshi ile davalının istasyonda işgalci konumuna düştüğünü, davalının başka bir dağıtıcı firmanın ürünlerini satarak haksız kazanç elde ettiğini, açıklanan nedenlerle davalı şirketin dava konusu istasyona yapmış olduğu haksız müdahalenin önlenmesi, akaryakıt istasyonunun dava sonuna kadar tedbiren işletilmek işlettirmek üzere kendilerine (…’e) yed-i emin olarak teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişdir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının davasını görevsiz mahkemede açtığını, müvekkili ile davacı şirket arasında 15.03.2013 tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığını dolayısıyla Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili firmanın müdahalenin önlenmesi istenilen taşınmazda kiracı sıfatıyla ticari faaliyet sürdürdüğünü, işgalci olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde mahkemeyi yanıltıp tedbir kararı almak amacıyla sadece taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinden bahsettiğini, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinden bahsetmediğini, müvekkilinin 15.03.2013 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı kiraladığını ve kira parasının her ay ödendiğini, müvekkilinin davaya konu edilen taşınmazı kullanımı tarafların ortak iradeleri ile akdedilen 15.03.2013 tarihli kira sözleşmesine dayandığından müvekkilin bu taşınmazda işgalci olduğunu iddia etmenin kötü niyetli olduğunu ve yalan beyan olduğunu, uyuşmazlıkla ilgili olarak uyuşmazlığı çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuken mümkün olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında 3 adet bayilik sözleşmesi, 2 adet kira sözleşmesi bulunduğunu, davaya konu edilen taşınmazda müvekkili tarafından 200.000- USD civarında faydalı ve zorunlu gider yapıldığını, bayiilik sözleşmesinin haklı nedenlerle fesih edildiğini, müvekkilinin sözleşmeyi imzaladıktan sonra harabe şeklinde olan istasyonu iyileşmesi ve faaliyete geçmesi için tespit edebildikleri kadarıyla 200.000-USD masraf yaptığını, davacı şirketin, müvekkilini istasyonu alıp işletmesi için aşırı kar ettiğini ve edeceğini beyan ederek kandırdığını, faaliyete geçtikten sonra ise söylenenlerin aksine müvekkilinin zarar etmeye başladığını,diğer istasyonda olduğu gibi bu istasyonda da aşırı derecede kar ettiğini beyan ederek bu istasyonun da müvekkile kiralandığını, müvekkilinin her iki istasyonda da zara etmeye başladığını, bu durumun davacıya bildirildiğini, davacının ise kendilerine prim desteği sağlanacağını, LPG satışını ruhsata işletip gaz satımının sağlanacağını, yakıtı müvekkile daha ucuz temin edeceğini beyan ederek müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde 3 istasyon nedeniyle yaklaşık olarak 2.000.000-TL zarar ettiklerini, bu zararın tazmini için İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/855 E. Sayılı dosyası ile alacak davası açtıklarını ve davanın derdest olduğunu, davacının davaya konu taşınmaza yapılan masrafları ve sözleşmeden kaynaklı zararı karşılamadan huzurdaki davayı açmasının yasal dayanağı olmadığını belirtmek suretiyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın bayilik ve kira sözleşmesi nedeniyle davalının kullanımında olan istasyondan, davalının baylik sözleşmesini feshi sonucunda sözleşme ilişkisi kalmadığı nedeniyle haksız müdahalesinin önlemesine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinden kaynaklandığı ve iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirdiği gerekçesi ile sulh hukuk mahkemesinin görevli olmadığı, ticaret mahkemesinin görevli olduğu, Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin fesih edildiğinin her iki tarafın kabulünde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinin fesih edilmesi nedeniyle davalının akaryakıt istasyonunu alt kira sözleşmesine dayanarak kullanmaya devam edip edemeyeceği noktasında toplandığı, Beyoğlu … Noterliği’nce düzenlenen 15.03.2013 tarih ve … yevmiye numaralı alt kira sözleşmesinin 6.maddesi ile ‘Kiracı ile kiralayan arasında akdedilen bayilik anlaşması ve eklerinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde kiracı; işbu mecuru herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın derhal tahliye etmek suretiyle kiralayana tüm ekipmanlar ve teferruatlarıyla birlikte teslim etmeyi, aksi halde teslimde gecikilen beher gün için 10.000- USD (onbinamerikandolar) cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir’ hükmü gereğince davalı her ne kadar alt kira sözleşmesine dayanarak dava konusu akaryakıt istasyonunu kullanmaya hakları olduğunu iddia etmiş ise de alt kira sözleşmesinin 6. maddesinde bayilik sözleşmesinin her ne sebeple olursa olsun fesih edilmesi halinde dava konusu yerin tahliye edileceğinin taahhüt edildiği gerekçesi ile dava konusu akaryakıt istasyonunun davacıya tahliye ve tesliminin gerektiğine bu nedenle davalı müdahalesinin önlenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemece sözlü yargılama için gün talep ettiklerini ayrıca süre verilmeden hüküm kurulduğunu, bu durumun HMK’ ya aykırı olduğundan kararın kaldırılması gerektiğini, davanın nitelik ve miktar itibariyle heyet tarafından görülmesi gereken bir dava olduğunu, mahkemece davanın yanlış olarak değerlendirildiğini, eksik harç ikmalinin yanlış harç üzerinden tamamlattırıldığını, müvekkil firmanın davaya konu taşınmazı davalı yapılan alt kira sözleşmesi ile kullandığını, davacıya her ay kira bedelini düzenli olarak ödediğini, reddi hakim talebinin gerekçeli kararda açıklandığının aksine davayı uzatmak için olmadığını, hakimin yanlış tedbir kararı vermesi üzerine HSK’ya şikayet edildiğini, mahkemenin hakimin tarafsız olmaması nedeniyle yapıldığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı akaryakıt dağıtım şirketi tarafından üçüncü şahıs taşınmaz malikinden kiraladığı,tapu kaydına konulan kira şerhi ile kiraladığı taşınmazda bulunan istasyondan ,bayilik sözleşmesinin eki protokol ile işletilmek üzere alt kira sözleşmesi akdettiği bayii tarafından bayilik sözleşmesinin feshi sonrası ; davalının kullanımında olan istasyondan, davalının baylik sözleşmesini feshi sonucunda sözleşme ilişkisi kalmadığı nedeniyle haksız müdahalesinin önlemesine ilişkindir. Dava, 26.04.2018 tarihinde açılmış olup 15.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7101 sayılı yasa m.61 ile değişik TTK m.4 gereğince basit yargılama usulüne tabidir. Eldeki dava ilk derece mahkemesince her ne kadar müdahalenin önlenmesi olarak nitelendirilmiş ise de kiralananın tahliyesi olarak değerlendirilerek Harçlar Kanunu m.17 gereği taşınmazın 1 yıllık kira bedeli toplamı olan 244.200-TL üzerinden harç ikmali ile basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak sonuçlandırılmıştır. Taşınmazın ,mülkiyetinin ihtilaf konusu olmadığı keza davacı şirketin de taşınmaz maliki olmadığı gözetildiğinde taşınmazın değeri kadar harç alınmasına yönelik istinaf nedeni yerinde değildir.Bu sebeble mahkemece ; kira akdine kıyasen taşınmazın davalı tarafça kira bedeli olarak kayıt düşülen ,davacı tarafça işletme bedeli olarak faturalandırılan 244.200-TL yıllık bedel karşılığı harç alınmasında ve dava değerine göre basit yargılama usulüne göre sonuçlandırılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin dava harcının eksik alındığına ve HMK 321(1)gereği sözlü yargılama için gün tayin edilmediğine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Taraflar arasında düzenlenen 9.4.2013 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli alt kira sözleşmesi ile istasyon … markası altında işletilmek üzere davalının kullanımına bırakılmış, davalı bayii tarafından sözleşmenin bitimine 5 gün kala 4.4.2018 tarihli ihtarname ile davalı tarafından fesih edilmiştir.Alt kira sözleşmesinin 6.maddesi ile “Kiracı ile kiralayan arasında akdedilen bayilik anlaşması ve eklerinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde kiracı; işbu mecuru herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın derhal tahliye etmek suretiyle kiralayana tüm ekipmanlar ve teferruatlarıyla birlikte teslim etmeyi, aksi halde teslimde gecikilen beher gün için 10.000-USD (onbinamerikandolar) cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.” denilmektedir. Bayilik sözleşmesinin sona ermesinden hemen evvel davalı tarafından 4.4.2018 tarihinde fesih bildirimi yapılmıştır. 9.4.2018 tarihinden itibaren davalı bayii haklı bir sebebi olmadan taahhüdüne aykırı şekilde istasyonu çalıştırdığı başka bir dağıtıcı şirketiyle anlaşarak taşınmazda haksız şekilde bulunmaktadır. Davacının markası ürünlerinin satışını sağlamak üzere kiraladığı taşınmazın alt kira sözleşmesine dayanılarak ,bağımsız kiracı konumunda olduğu,haksız işgalci olmadığının ileri sürülmesi ticari hayatın gereklerine uygun iyiniyetli olarak kabul edilemez. Davalı; ekonomik külfetine davacının katlandığı bir istasyonu bir başka şirketin dağıtıcılığını yaparak haksız kazanç elde etme yoluna gittiği anlaşılmaktadır.Bu sebeble ihtiyati tedbir kararının da kaldırılması sonucunda işletme hakkı olmayan taşınmazda ekonomik faaliyetlerine devam etmek üzere davanın sonuçlanmamasında menfaati bulunan davalının HMK 41.madde uyarınca reddi hakim talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunun kabulü ile geri çevrilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Somut olayda; sözleşme serbestisi çerçevesinde taraflar arasında imzalanan ve sona eren bayilik sözleşmesinin sona ermesi neticesinde bu sözleşmenin 13. maddesi uyarınca ve alt kira sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, sözleşmeye bağlı bayiliğin icra edildiği taşınmaza haksız müdahalenin önlenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın kabulüne ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 16,681,30-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 4.170,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.510,98‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 46,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2022