Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2186 E. 2022/346 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2186
KARAR NO: 2022/346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2017/1281 Esas – 2018/1097 Karar
DAVA: İpoteğin Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin İst. Üsküdar İlçesi … Mah. … Ada … parsel sayılı taşınmazda yer alan … ve … nolu dairelerin sahibi olan …’in eşi olduğunu, müvekkilininin muvafakati ve bilgisi olmadan bugün itibariyle öğrendiği üzere taşınmazlara davalı banka tarafından ipotek konulduğunu, müvekkilinin eşinin kefaletinden de habersiz olduğunu, ayrıca müvekkilinin bilgisi ve onayı alınmadan kendisi adına bankada imza atıldığını ve bu imzaların kendisine ait olmadığını öğrendiğini, müvekkilinin hazır bulunmadığı ve kimin attığı belli olmayan imza ile kefil durumuna getirilip muvafakat alınmış gibi gösterilerek eşinin taşınmazına ipotek konulduğunu, bu durumun TBK’nın 584/1. maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin yapılan işleme ilişkin rızasının bulunmadığını, eş rızası alınmaksızın ve sahte imza ile oluşturulan ipoteğin kaldırılması gerektiğini belirterek, dava konusu bağımsız bölümler üzerine konulan ipoteklerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili; davacı tarafın aile konutu iddiasına dayalı olarak dava açması nedeniyle davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait olduğunu, ipoteğin tesis edildiği tarihte taşınmazların kaba inşaat halinde ve boş olması nedeniyle aile konutu olmasının mümkün olmadığını, müvekkili bankanın davacının eşi üzerine kayıtlı olan taşınmazlar üzerine kullandıracağı kredinin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis ettiğini ve ipotek güvencesine dayalı olarak davadışı borçlu …Şti’ne kredi kullandırdığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi için icra takibi yapıldığını, davacının, eşinin borçlu şirket ile iş ilişkisini ve organik bağını çok iyi bilmesine ve esasen kredi kullandırılması için ipotek tesisine en baştan beri muvafakat etmesine rağmen sırf alacağın tahsilini geciktirme amaçlı olarak kötüniyetli dava açtığını, tapu siciline güvenerek iyi niyetle aynî hak iktisap eden müvekkili bankanın bu hakkı muteber olup yasanın koruduğu ipotek hakkının terkinine karar verilemeyeceğini, ipotek tesis edilirken tapu kaydında taşınmazların aile konutu olduğuna dair bir şerh bulunmadığını, müvekkili bankanın bu durumu araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …Şirketi ile davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 31/12/2015 tarihli muvafakatname başlıklı yazının kredi kullanan şirket ya da ipotek veren davalı … tarafından diğer belgelerle birlikte davalı bankaya teslim edildiği, kefalete ya da aile konutunun ipotek verilmesine ilişkin muvafakatnamenin işlem sırasında veya resmi memur önünde beyan edilmesi zorunluluğu bulunmadığı, bununla birlikte lehine ipotek tesis edilen bankanın kendisine sunulan muvafakatname altındaki imzanın rızası gereken eşe ait olup olmadığını araştırma yükümlülüğü de bulunmadığı, dava konusu bağımsız bölümlerin ipoteğin tesis edildiği tarihte aile konutu olmadıkları, kaba inşaat halinde bulundukları, muvafakatnamenin banka yetkilisinin el ve iş birliği ile sahte olarak düzenlendiği veya banka yetkilisinin bilgisi dahilinde ilgilisine ait olmayan imza kullanıldığı iddiasının ispatlanmadığı sürece bankanın gerekli özeni göstermiş olduğunu kabul etmek gerektiği, banka dışındaki davalıların ipotek tesis edilen sıfatına sahip olmadığı, pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davalı banka yönünden davanın esastan, diğer davalılar yönünden ise pasif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; İpoteğe ilişkin eş muvafakatinin birebir müvekkilinden alınması gerektiği halde muvafakatnamenin işlem sırasında veya resmi memur önünde beyan edilmesi zorunluluğu bulunmadığı gerekçesiyle bankanın sorumluluğun olmadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, muvafakatnamenin müvekkili tarafından imzalanmadığını, mahkemece imzaya ilişkin itirazların dikkate alınmadığını ve imza incelemesi yaptırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı yan,davalı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine dayanak ipotek aktinde muvafakatinin bulunmadığını, ipoteğin geçersiz olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise ipotekli taşınmazın aile konutu olmadığını, ipotek tesisi için eş rızasının aranmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda aile konutu olmayan taşınmaz üzerinde ipotek tesisi sırasında eş rızasının aranmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı … adına kayıtlı İst.Üsküdar İlçesi … Mah. … Ada … parsel sayılı taşınmazda yer alan … ve … nolu daireler üzerinde 31/12/2015 tarihinde davalı banka lehine davalı …Ltd Şti şirketinin borçlarının teminatını oluşturmak üzere 500.000-TL limit ile ipotek tesis edildiği, ipotek akit tablosunda eş rızasının bulunmadığı dosya içeriğiyle sabittir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra takip dosyası ile alacaklı davalı banka tarafından toplam 619.247-TL alacağın tahsili talebi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılmıştır. Taraflar arasında davacının eşi olan davalı … adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı şirketin borçlarının teminatı olmak üzere davalı banka yararına ipotek tesis edildiği, davalı bankanın anılan şirketlerden genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle icra takibi başlattığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ipotek tesisi sırasında eş rızasının aranıp aranmayacağı, davacı eşin rızasının bulunmaması nedeniyle ipoteğin geçersiz olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, TMK’nun 194. maddesindeki özel düzenleme uyarınca ancak ipotek edilen taşınmazın aile konutu olması halinde eşin rızasının alınması gerekmektedir. Dosya içerisinde yer alan tapu kaydından ipoteğe konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı yan iş bu davada dava konusu ipotekli taşınmazın aile konutu olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ileri sürmeden ipotek tesis aşamasında eş rızasının alınmaması nedeniyle ipoteğin geçersiz olduğu iddiasına dayanmıştır. 4721 sayılı TMK. madde 881; “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” hükmünü amirdir. TBK’nun 603. Maddesi “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” hükmünü içermektedir. İpotek ile verilen teminat ise kişisel bir teminat olmayıp ayni bir teminattır. Bir başka anlatımla ipotek TBK’nun 603. Maddesi kapsamında olmadığından eş rızasının alınmasına gerek yoktur. Bu itibarla ipotek tesisi için düzenlenen muvafakatnamedeki imzanın davacının el ürünü olup olmadığının araştırılması da sonuca etkili olmayacaktır. Açıklanan nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı gider avansından karşılanan 24,38-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.03/03/2022