Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/218 E. 2021/308 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/218
KARAR NO: 2021/308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2016/1242 Esas 2018/1077 Karar
DAVA: Anonim Şirket Hisse Devri İşleminin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalılardan …’un davalı şirketin kuruluş aşamasında yaptıkları görüşme neticesinde davalı şirkette ortak olma hususunda mutabakata varıldığını, bu kapsamda 20/03/2015 tarihinde …’a EFT yoluyla 18.300,00 TL ödeme gönderildiğini, şirket kuruluşunun gerçekleştirildiğini, kuruluş sonrasında müvekkiline B grubundan 4118 hisse verildiğini, işlemin pay defterine işlendiğini, şirketin yönetim kurulu üyeleri olan …, … ile … tarafından bankalar, resmi kurumlar ve BBDK’da yapılacak işlemlerde kullanılmak üzere müvekkilinden vekaletname düzenlenerek gönderilmesinin istendiğini, ancak müvekkilinin gerçek iradesi tüm hisselerin satışı olmamasına rağmen davalı …’un vekaletnameyi kötüye kullanarak müvekkilinin tüm hisselerini diğer davalı …’e sattığını, davalıların müvekkilini şirket dışına çıkarmak için hileli işlemler yaptıklarını, hisse bedelinin de müvekkilinin hesabına iade edildiğini belirterek, hisse devir işleminin iptali ile hisselerin bedeli karşılığında müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; devir işleminin tarafı olmaması nedeniyle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, diğer davalı …’in ise hukuken geçerli bir vekaletnameye dayalı olarak iyi niyetle hisse satın aldığından bu davalıya karşı da dava açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket adına izin başvurusu yapılan BDDK tarafından davacı gibi B grubu pay sahiplerinin de yönetmelik gereği belirtilen belgeleri göndermesinin istenildiğini, davacının da gerekli şartları taşımaması ve istenen belgeleri hazır etmemesi nedeniyle davacının … ile görüşerek hisselerini satmak istediğini, diğer davalı …’in de hisseleri almak istemesi üzerine davacıdan bu konuda vekaletname istendiğini, davacının vekalet göndermesi üzerine de bilgisi ve rızası dahilinde sahibi bulunduğu hisselerin …’e satışının gerçekleştirildiğini, davacının da dava dilekçesinde pay senetlerinin satışı için vekaletname verdiğini açıkça ikrar ettiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından davacının hisse devri sonrasında sermaye artırımı yapıldığını, bu nedenle kabul etmemekle birlikte davacının haklı olduğu düşünülse bile davacının eski hissesiyle aynı oranda hisse sahibi olmasının mümkün olmadığını, davacının 6493 sayılı yasa gereği müvekkili şirkete ortak olma vasfının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının dilediği gibi vekalet yetkisini belirleme yetkisi varken, vekaletnamenin herhangi bir şarta ve yetki kısıtlamasına bağlı olmaksızın hisselerin devri için verildiği, hisse bedelinin davacıya aktarılması sonrası BDDK’nın dosyaya gönderdiği yazıda, davacı hakkında olumsuz tespitlerin yapılmış olduğu, davalı şirketin diğer ortaklarının davacıyla organik bağlarının bulunmadığının anlaşılması üzerine faaliyet izninin verildiği, davalı şirketin 31 kişiyle kurulması ve daha sonra 4 ortaklı bir şirket haline geldiği anlaşılmakla, davalıların faaliyet izninin verilebilmesi için BDDK’nın izninin gerektiği, BDDK’nın şirket ortaklarını dikkate alarak faaliyet izni verdiği, davacının da aralarında bulunduğu bir çok ortağın mevzuatın öngördüğü şartları taşımadığı, gerekli şartları taşımayan ortakların hisselerini satarak şirketten ayrıldığı ve şirketin dört ortaklı bir şirket haline geldiği, davacının da bu nedenle hisselerini devrettiği yönündeki iddiaların haklı olduğu, vekalet yetkisinin kötüye kullanılmadığına yönelik yapılan tespitler ve davacının 14/04/2015 tarihinde hisse devri için, 29/04/2015 tarihinde toplantılara katılmak amacıyla, 10/09/2015 tarihinde de hisse devretmek amacıyla vekalet verdiği, davacının 10/09/2015 tarihli vermiş olduğu vekaletnameye dayanılarak hisselerin devredildiği, devredilen hisselerin bedellerinin tam olarak davacının hesabına yatırıldığı, davacının herhangi bir şarta ve yetki kısıtlamasına bağlı olmaksızın hisselerin devri için yetki vermiş olması ve hisse bedelinin de davacıya ödenmiş olması nedeniyle devir işleminin geçerli olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından bankalar, resmi kurumlar ve BBDK’da yapılacak işlemlerde kullanılmak üzere müvekkilinden vekaletname düzenlenerek gönderilmesinin istendiğini, ancak müvekkilinin gerçek iradesi tüm hisselerin satışı olmamasına rağmen davalı …’un vekaletnameyi kötüye kullanarak müvekkilinin tüm hisselerini diğer davalı …’e sattığını, vekilin özen yükümlülüğü kapsamında tüm hisselerin satılacağının söylenmediğini, mahkemece BDDK’ya yazılan yazıda belirtilen hususlara yanıt verilmediğini, kaldı ki BDDK’ın idari soruşturma yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin sakınca taşıdığına dair bir soruşturma veya yargı kararı bulunmadığını, davalıların BDDK sürecini bahane ederek aldıkları yetkileri kötüye kullandıklarını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak anonim şirket hisse devri işleminin iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacının, 6493 sayılı yasa kapsamında ödeme kuruluşu niteliğinde bulunan davalı şirketin B grubu 4118 adet hissesini 18.300-TL bedelle satın alarak şirkete ortak olduğu, davalı şirketin 6493 sayılı yasa ve bu yasa doğrultusunda yayımlanan yönetmelik doğrultusunda BDDK tarafından verilecek faaliyet iznine tabi olduğu, BDDK tarafından düzenlenen yazı içeriğinden de anlaşılacağı üzere, davacının da aralarında bulunduğu B grubu hisse sahiplerinin, imtiyazlı pay sahibi ortaklarda bulunması gereken niteliklere sahip olması ve bu ortaklardan istenen bilgi ve belgeleri de göndermelerinin zorunlu olduğu, BDDK tarafından alınan bilgi ve belgeler kapsamında davacı hakkında olumsuz tespitlerin yer aldığının tespit edildiği, daha sonra yapılan araştırmada ise diğer ortakların davacı ile organik bağının bulunmadığının tespiti üzerine davalı şirkete ödeme kuruluşu olarak faaliyet izni verildiği, BDDK tespitleri sonrasında davacı tarafından davalı şirket hisselerinin devri konusunda yetki içeren 10.09.2015 tarihli vekaletnamenin düzenlendiği, söz konusu vekaletname doğrultusunda davacının davalı şirket hisselerinin devri yapılarak şirket pay defterine işlendiği, davacının hisse alım bedeli olarak ödediği tutarın da aynen davacıya iade edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddia edilmişse de, bu hususta bir delil bulunmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere davacının “ödeme kuruluşu” ortaklarında bulunması gereken koşulları taşımadığı BDDK tarafından tespit edilmiştir. Bu doğrultuda davacı tarafından sırf hisse devri için söz konusu vekaletname tanzim edilmiştir. Davacının belirli hisse miktarı yönünden vekaleti sınırlaması imkanı varken, herhangi bir şart veya kısıtlama içermeyen sırf hisse devri için vekalet vermiş olması, davacının hisse devir bedelinin aynen kendisine iade edilmesi ve davacı hakkında BDDK’nın şirket ortaklığına ilişkin olumsuz değerlendirmesi birlikte dikkate alındığında, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/03/2021