Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2150 E. 2022/307 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2150
KARAR NO: 2022/307
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2014/1344 Esas 2019/83 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ:24/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 11/04/2011 tarihinde imzalanan sözleşme hükümleri gereğince davacı şirketin, davalının uygun bulmuş olduğu yerde, açacağı market ile içinde davalıya ait ürünleri satacağını, müvekkilinin davalı yetkililerinin verdiği tadilat projesi doğrultusunda gerekli tadilatları yaptırdığını, yine davalıya 3.000-Euro isim hakkı ve onların gönderdikleri özel yazar kasa bedeli olan 15.000-TL’nin nakit olarak ödendiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 2012 Eylül ayına kadar sürdüğünü, bu tarihte davalı yetkililerinin sözleşmenin süresinin sona ermesine rağmen davacı şirketin rızası dışında sözleşmeyi yenilediklerini, yeni sözleşmenin bir nüshasını müvekkili şirkete vermediklerini, 2012 yılında davalı şirketin kapanacağının söylenerek müvekkiline ibraname imzalatmak istediklerini, davalının kendisinden hiçbir hak ve alacak talep edilmemesi şartı ile kasa bedelleri, isim hakkı bedelleri ve bir kısım mal iadesini kabul edeceklerini bildirdiğini, müvekkili şirketin birçok hak kaybına uğrayacağı ve mağdur olacağı için ibranameyi imzalamadığını, davalı tarafından 03/01/2013 tarihinde Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname ve içeriğinin gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin sözleşmedeki tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiği gibi davalı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, ancak davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak mal gönderiminin durdurulması suretiyle fiili olarak davacı şirketin sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek 3.000-Euro isim hakkı bedeli, 15.000-TL yazar kasa bedeli, fazlaya dair haklar saklı kalmak suretiyle 10.000-TL tadilat bedeli, 10.000-TL elinde kalan malları satamaması sebebiyle uğramış olduğu zarar, 10.000-TL sözleşmenin feshinden dolayı mahrum kaldığı karı olmak üzere şimdilik toplam 52.340 TL.nin sözleşmenin haksız olarak feshedildği tarihten beri işleyecek banka reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında Franchise hizmeti için 11/04/2011 tarihli Alt İmtiyaz (Franchise) anlaşması imzalandığını, davacının haksız, ticari örf ve adet ile bağdaşmayan, hukuki dayanaktan yoksun davranışları üzerine müvekkili tarafından Beşiktaş … Noterliği’nin 03/01/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 25.070,52-TL’lik borcun ödenmesinin davacı muhataba ihtar edildiğini, davacı şirketin cevabi ihtarname keşide ederek, sözleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirkete teslim edilen teminat mektubunun bozdurulmasını ve ticari ilişkiye devam edilmesini talep ettiğini, bahse konu teminat mektubunun taraflar arasında münakit Alt İmtiyaz anlaşmasının 5.13 maddesi uyarınca yalnızca borç karşılığı olarak alınmamış olup, borcun yanısıra imtiyaz sahibi davalıya ait işaretlerin ve yine sözleşme hükümleri çerçevesinde düzenlenen rekabet yasağına aykırı davranılmamasının garantisi olarak da alındığını, müvekkilinin teminat mektubunu bozdurmak yerine iyiniyetli olarak ihtarname keşide ederek borcun ödenmesini ihtar ettiğini, ancak buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine Beşiktaş … Noterliğinin 25/01/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedilmek zorunda kalındığını, isim hakkı olarak alınan 3.000-Euro’nun sözleşmenin feshi halinde iade edileceğine dair herhangi bir sözleşme hükmü bulunmadığını, yazar kasa bedelinin davacı şirkete satılmasından kaynaklandığını, mülkiyetinin davacıya ait olduğunu, ayrıca sözleşmede sözleşme sona erdiği takdirde yazar kasaların davalı tarafından iade alınacağına dair hüküm bulunmadığını, istenen tadilat bedelinin de haksız olup davacı şirketin bu tadilatı işyerine bir takım demirbaşlar ekleyerek yaptığını, kendi gayrimenkulüne değer kattığını, sözleşmede bu hususta da bir hüküm bulunmadığını, sigorta talebiyle ilgili davalı şirketin davacı şirkete sözlü ya da yazılı olarak hiçbir talebi olmadığını, sözleşmenin yenilendiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, sözleşme tarihinin 11/04/2011 ve fesih tarihinin 25/01/2013 olduğunu, davacı ile 3 yıl süre ile imzalanan geçerli bir sözleşme varken davacı şirketin yenilenen bir sözleşmesinin bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, feshin haklı olduğunu, davalı şirketin davacıya olan borcunu ödemediğini ve sözleşmenin 8.maddesi uyarınca feshedildiğini, davacının elinde kalan mallar için talep ettiği 10.000-TL.nin de haksız olduğunu, sözleşmede davalının mahrum kalınan kardan sorumlu olacağına dair hiçbir hüküm olmadığı gibi, feshe neden olan tarafın daha sonra tazminat talep etmesinin dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflarca 11/04/2011-11/04/2014 tarihleri arasını kapsar şekilde 3 yıllık Alt İmtiyaz (Franchise) anlaşması imzalandığı, sözleşme gereğince davacı tarafın, davalı taraf adına Franchise mağazası olarak faaliyet göstermeyi üstlendiği, sözleşmenin temerrüt ve fesih başlıklı 8. maddesinde uyarınca, imtiyaz sahibinin herhangi bir neden göstermeksizin 10 gün öncesinden yazılı olarak bildirmek kaydıyla sözleşmeyi istediği zaman fesih edebileceğinin hüküm altına alındığı, davalı tarafın 25/01/2013 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi önceden bildirimde bulunmaksızın ve davacı taraftan 31.842,81-TL tutarında alacaklı olduğunu iddia ederek fesh ettiği, 07/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kısa süre içerisinde önce ihtar gönderilip sonrasında derhal fesih hakkının kullanılmasının, muaccel hale geldiği belirtilen borç miktarı yönünden muacceliyet tarihleri konusunda net ve kesin bir süre verilmemiş olması, hangi borç için hangi tarihte muacceliyetinin gerçekleştiğinin açıklanmaması, ilgili bölgede çekilen ihtarlar akabinde süpermarketlerin kapatılması karşısında iyiniyetli tutum olarak değerlendirilemeyeceği, davalı tarafın fesih iradesinin TMK.2.maddesi hükmünü ihlal ettiği, açıklanan tüm bu hususlardan dolayı, davalı tarafın fesih iradesinin haksız olduğu, davacının ibraz olunan vergi beyannamalerine göre mahrum kalınan karın 18.353,91-TL olduğu, öte yandan davacının talep ettiği isim hakkı bedel talebinin taraflar arasındaki sözleşmenin ikinci maddesinde imtiyaz sahibine hiçbir şekilde iade edilmemek üzere ödenmesinin kararlaştırıldığı, yazar kasa bedelinin de yine sözleşmenin beşinci maddesinde düzenlendiği ve netice itibarıyla yazar kasanın davacıda kaldığından dolayı, davacının yazar kasa talebinde bulunmasının yasal olarak imkanının bulunmadığı, yine tadilat bedel talebinin ise sözleşmenin beşinci maddelerinde düzenlendiği, davacının kendisine ait işyeri için yaptığı iyileştirmelerden kaynaklı masrafları talep etmesinin sözleşme hükümleri çerçevesinde mümkün olmadığı, elinde kalan mallara yönelik talebinin ise, söz konusu malların davacıda kaldığı, davacının malları istediği gibi kullanma ya da yararlanma imkanının bulunduğu, elinde kalan mallara yönelik talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığı gerekçesiyle mahrum kalınan kar tazminatı talebinin 10.000-TL.sinin 25/03/2013 tarihinden, 8.353,91-TL.sinin ise ıslah tarihi olan 26/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin sabit olduğunu, bunun dışında bilirkişiler tarafından tespit edildiği üzere diğer talep reddinin doğru olmadığını, tadilat masrafları yönünden keşif taleplerinin olmasına rağmen mahkemece bu yönde inceleme yapılmadığını, elde kalan malların satılamamasından kaynaklanan talep yönünden ise; talimat yoluyla defter incelemesine tüm defter ve belgelerin ibraz edilmesine, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde sipariş ve cari hesapların da karşılaştırılmasının istenmesine rağmen bilirkişilerce hiç bir değerlendirme yapılmadığını, eksik inceleme ile bu taleplerin reddine karar verilmesinin de doğru olmadığını, ayrıca yoksun kalınan karın hesaplanmasında yıllık ortalama % 1,75 net karlılık oranının esas alındığını, oysa müvekkili şirketin yıllık karlılığının bu oranın çok üzerinde olduğunu, bu nedenle müvekkilinin mahrum kaldığı kararın çok daha yüksek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacı tarafından her biri ayrı davalara konu olabilecek talepler nedeniyle açılan davada reddine karar verilen her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken mahkemece aksi yönde yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiği, davacının sözleşme hükümlerine riayet etmediğini, sözleşmede müvekkiline 10 gün öncesinden yazılı olarak bildirmek kaydıyla fesih yetkisinin tanındığını, müvekkili tarafından davacıya 03/01/2013 tarihinde borcun ödenmesi için 10 günlük süre verildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle ise sözleşmenin 25/01/2013 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, yaklaşık bir aylık sürenin kısa bir süre olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, borcun bizatihi davacı tarafından da ikrar edildiğini, mahkemece feshin kötüniyetli veya iyiniyet kurallarına aykırı bir şekilde yapıldığının kabul edilmesinin doğru olmadığını, bu yönüyle mahrum kalınan kar tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, franchising sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında 11/04/2011 tarihinde 3 yıl süreli Alt İmtiyaz (Franchise) anlaşması imzalandığı, sözleşme gereğince davacı tarafın, davalı taraf adına Franchise mağazası olarak faaliyet göstermeyi üstlendiği, sözleşmenin 25/01/2013 tarihinde davalı tarafından feshedildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalının sözleşmeyi feshinde haklı olup olmadığı, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi nedeniyle davacının kar kaybı ile yazar kasa bedeli, imtiyaz bedeli, tadilat masrafları ve elde kalan ürünler nedeniyle maddi zararının bulunup bulunmadığı ve davalıdan tazminini isteyip isteyemeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin temerrüt ve fesih başlıklı 8. maddesi uyarınca, imtiyaz sahibinin herhangi bir neden göstermeksizin 10 gün öncesinden yazılı olarak bildirmek kaydıyla sözleşmeyi istediği zaman sona erdirebileceği, yine 8.1.b hükmünde sözleşme şartlarından herhangi birinin ihlal edilmesi halinde ihlalin düzeltilmesi için 10 iş günü süre tanınacağı, bu süre içerisinde düzeltilmemesi halinde sözleşmenin imtiyaz sahibi tarafından feshedilebileceği öngörülmüştür. Davalı vekili, davacıdan olan alacağın ödenmesi için davacıya 03/01/2013 tarihli ihtarname ile 10 günlük süre verildiğini, bu süre içerisinde alacağının ödenmemesi nedeniyle 25/01/2013 tarihinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürmektedir. Davacı ise vadesi gelip de ödenmemiş borçlarının bulunmadığını, 35.000-TL bedelli teminat mektubunun mevcut olduğunu belirterek feshin haklı olmadığını savunmaktadır. 03/01/2013 tarihli ihtarname ile davalı tarafından davacıdan alacak talebinde bulunulmuş ise de bahsi geçen tarihte davalının davacıdan vadesi gelen alacağının bulunup bulunmadığı hususunda inceleme yaptırılmamıştır. Diğer taraftan sözleşmenin 5.13 maddesinde teminat mektubunun; alt imtiyaz sahibinin imtiyaz sahibine olan borcunun, imtiyaz sahibine ait işaretlerin değerinin, 1 yıl için geçerli olan fesih sonrası başka bir ticari kuruluşla ticari ilişkide bulunmasının garantisi olarak alınacağı düzenlenmiştir. Bu sözleşme hükmüne göre teminat mektubu sadece imtiyaz sahibine olan borçların teminatı için değil, bunun dışında imtiyaz sahibine ait işaretlerin değeri ve fesih sonrası başka bir ticari kuruluşla ticari ilişkide bulunmasının garantisi da olarak alınmıştır. Bu nedenle davalının davacıdan olan alacağının tahsili için teminat mektubunu nakde çevirmek zorunda değildir. Bu durumda 03/01/2013 tarihi itibariyle davacının davalıdan vadesi gelmiş alacağının bulunup bulunmadığı araştırılıp davalının sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken mahkemece kararda yazılı gerekçe ile davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğin kabul edilmesi doğru olmamıştır. Davacının yazar kasa bedeli ile ilgili talebi bakımından ise; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı tarafından davacıya 15.000-TL bedel karşılığında sağlanan yazar kasanın mülkiyeti davacıya geçmiştir. Fakat yazar kasanın sistemsel olarak davalıya bağlı olup olmadığı, sözleşmenin sona ermesinden sonra davacının başka işlerinde kullanılıp kullanılamayacağı anlaşılamamaktadır. Bahse konu yazar kasanın sözleşmenin sona ermesinden sonra davacının başka işlerinde kullanılıp kullanılamayacağı da açıklığa kavuşturulması, davacının feshe bağlı diğer taleplerinin de değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle hükme tesir edecek derecede delillerin toplanıp değerlendirilmediği sonucuna varılmakla, taraf vekillerinin istinaf sebebleri yerinde olduğundan kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2019 Tarih 2014/1344 Esas 2019/83 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 44,40-TL davalı 313,45-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022