Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2135 E. 2022/541 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA N: 2019/2135
KARAR NO: 2022/541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2019
NUMARASI: 2014/785 Esas 2019/566 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin ITM seyahat acentesi işletme ile seyahat acenteliği yaptığını ve Alman tur operatörü…’nin acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı …’un ise davacı şirketin eski müdürü olup davalının Antalya şube yetkilisi olduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin … ile olan sözleşmesini iptal ettirmek için …ile görüşmeler yaptığını ve müvekkilinin sözleşmesinin feshini sağlayarak … ile anlaştığını, ayrıca müvekkilinin çalışanlarını ikna ederek kendi işine transfer ettiğini, davalı …’in de sır saklama ve rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, müvekkiline ait iş ürünleri, knowhow ve ticari sırlarını davalı şirkete aktararak haksız rekabet yarattığını, davalıların dürüstlük kuralına aykırı davranarak haksız rekabet yarattıklarını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, davalıların haksız rekabet eylemlerinin; sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltmek, iş şartlarına uymamak ve işletme personelinin ayartılması niteliğinde olduğunu belirterek, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile 1.000-TL maddi ve 10.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili …’un, davacı şirketin … ile olan sözleşmesi sonlandıktan sonra şirket yöneticisi … tarafından muhatap alınmadığını, mobbinge uğradığını, bu nedenle istifa etmek zorunda kaldığını, sonrasında ise 04.08.2012 tarihinden itibaren müvekkili şirkette çalışmaya başladığını, … ile davacının sözleşmesinin, davacının sözleşmedeki tek yetkilik maddesine aykırı davranışları nedeniyle feshedildiğini, davacının … şirketinin yöneticisi .. ile birlikte hareket ederek ve haksız kazanç sağlayarak bu şirketi zarara uğrattığını, bu nedenle …tarafından… aleyhine Almanya’da dava açıldığını, ayrıca davacının yetkilisi …tarafından Berlin’de … unvanlı bir şirket kurarak iş yaptığını, bu nedenle sözleşmenin davacı şirketin kusuruyla sonlandırıldığını, üç firmanın teklifleri sonucunda…’nin müvekkili ile çalışmaya karar verdiğini, müvekkili …’in rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranışı bulunmadığı gibi,bu konuda bir sözleşme de bulunmadığını, müvekkilinin davacının çalışanlarını ayartmadığını, haksız rekabet koşulları oluşmadığı gibi davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin dayanağının da bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın 54/1 maddesinde haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olarak açıklandığı, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışların haksız ve hukuka aykırı olarak nitelendirildiği, haksız rekabetin varlığı için tarafların rakip olmasına gerek olmadığı gibi, failin yarar sağlaması ve eylemi yapanın kusurlu olmasının da arandığı, davacının; TTK 55/l-b uyarınca sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltmek, 55/l-e uyarınca olağan iş şartlarına uymayan dürüstlüğe aykırı davranmak, 55/b-2 uyarınca işletme personelinin ayartılması konularında davalıların haksız rekabet yasağına aykırı davrandıklarını beyan ettiği, dosyada TBK m.444/1 uyarına düzenlenmiş, davalı … ile davacı şirket arasında akdedilmiş, iş ilişkisinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına ilişkin sözleşme bulunmadığı, işçinin rekabet etmemeyi üstlenmesi için kanunun yazılı anlaşmayı geçerlilik şartı saydığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalı …’un 2010 yılında müvekkili şirkette genel müdür olarak işe başladığı sırada sahip olduğu yetki ile şirketin yönetim, personel aktif faaliyetleri konusunda izlediği stratejileri öğrendiğini, ancak mahkemece davalının bu durumu ve özelliği göz önüne alınmaksızın yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini, işçinin işverene yükletilemeyecek herhangi bir sebeple istifası halinde rekabet yasağının da devam edeceğini, bu nedenle davalı …’un davalı şirkette çalışmaya başlaması ve haksız feshi nedeni ile müvekkili şirketten ayrılması karşısında, rekabet yasağının sona ermediğini, davalı …’un işe başladığı davalı şirket ile birlikte müvekkilinden öğrenmiş olduğu know-how ve ticari sırlarını içeren bilgi birikimini, … ile gerçekleştirdikleri iş ilişkisinde kullandığını, …’nin münhasırlık içeren hükümler uyarınca sözleşmeyi feshinin haklı bir fesih olmadığını, davalıların, daha düşük reklam giderleri ve müvekkilinin müşteri portföyünü kullanarak, müvekkilinin Almanya ekibini de ikna ederek … ile yeni bir sözleşmesel ilişki kurmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının, bütün sistemi öğrenerek müvekkilinin müşterilerini arayarak yeni kurduğu iş ortamına çektiğini, davalının kötü niyetli olarak müvekkili şirketin bilgilerini kendi ve diğer davalı şirket lehine kullandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı tarafça ileri sürülen maddi olguların büyük bir kısmı, 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girdiği 0l.07.2012 tarihinden önce, bir kısmı ise bu tarihten sonra gerçekleştirilmiştir. 6103 sayılı yasanın 2/1-(a) maddesi uyarınca Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu nedenle uyuşmazlıkta 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Haksız rekabet, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 56 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar ise TTK’nın 57. maddesinde sayılmıştır. 6762 sayılı TTK’nın 58. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, BK’nın 49. (TBK’nın 58.) maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.Davacı tarafça haksız rekabet nedeni olarak; davalıların müvekkilinin … ile sözleşmesinin feshine neden olmak, davalı …’in müvekkili firmada çalışırken elde ettiği ticari sırları ve iş ürünlerini davalı şirket lehine kullanmak ve müvekkili çalışanlarını ayartmak suretiyle “sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltmek, iş şartlarına uymamak ve işletme personelinin ayartılması” nedenleri ileri sürülmüştür. Somut olayda; davacı şirket ile dava dışı … arasında 01.09.2010 başlangıç tarihli, 10.06.2014 bitiş tarihli acentelik sözleşmesi ve eki protokollerin akdedildiği, sözleşmenin 02.08.2012 tarihinde dava dışı … tarafından fesih edildiği, fesih sonrasında … firmasının aynı konuda davalı şirket ile 01.08.2012 tarihli acentelik sözleşmesinin akdedildiği, davacı şirkette 17.09.2010 tarihinde genel müdür olarak işe başlayan …’un 31.07.2012 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, sonrasında 04.08.2012 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.Davacı ile dava dışı … arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde; tarafların tüm kaynak pazarlar için müstesnalık kuralı üzerinde anlaştıkları, bu kuralın ihlali halinde diğer tarafın sözleşmeyi fesih hakkının doğacağı hüküm altına alınmıştır. İşbu sözleşme, … tarafından 02.08.2012 tarihinde “davacının müstesnalık hükmünü ihlal ederek başka seyahat şirketleriyle işbirliği halinde olduğu” gerekçesiyle feshedilmiştir. Bu kapsamda davacı şirket yetkilisi … tarafından Almanya’da aynı alanda faaliyet göstermek üzere 17.08.2010 tarihinde … unvanlı şirket kurulmuş olduğu, bu şirketin varlığının dava dışı … tarafından sonradan tespit edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu hususlarda davacı şirket ile … arasında yazışmalar yapıldığı sunulan e-posta kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davalıların davacı şirketin… ile olan sözleşmesinin feshine neden olduklarının kabulü mümkün görülmemiştir.Davacı şirkette genel müdür olarak çalışmakta olan davalı …, 31.07.2012 tarihinde istifa ederek işten ayrılmasını müteakip 04.08.2012 tarihinden itibaren davalı şirkette çalışmaya başlamıştır. Davacı ile davalı … arasında rekabet yasağı kaydını içeren bir sözleşme bulunmamaktadır. İşçinin bir şirketteki işinden ayrılarak aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlaması, çalışarak elde ettiği bilgi birikimini bu işte kullanması, başlı başına haksız rekabet olarak nitelendirilemez. Aksinin kabulü, Anayasa’da güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün ihlali anlamına gelmektedir. Davalının bu kapsamda elde ettiği ticari sırları davacı şirket zararına olarak kullandığına yönelik olarak somut bir delil de ileri sürülmemiştir. Diğer yandan davacı tarafça, çalışanlarının davalılar tarafından ayartıldığı ileri sürülmüşse de kural olarak personel transferi başlıbaşına haksız rekabet teşkil etmez ; davalıların, davacı şirket çalışanlarını ayartarak ve yönlendirerek iş akitlerinin feshini ve davalı şirkette çalışmaya başlamalarını sağladığı yönünde de somut delil ileri sürülmemiştir. Bu kapsamda tanık olarak beyanı alınan kişiler ise; profesyonel tur rehberi olduklarını, sigortalı çalışan olmadıklarını beyan etmişlerdir. Bu tespitler doğrultusunda davacının haksız rekabet iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de, mahkemece sadece rekabet yasağına aykırılık gerekçesine dayanılması isabetsizdir. Ancak belirtilen hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın gerekçe yönünden kaldırılarak yeniden hüküm verilerek “davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/785 Esas – 2019/566 Karar sayılı 10/06/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL harcın, yatırılan 187,90-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 107,20-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar tarafından yapılan 554,40- TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, Davalılar lehine takdir edilen 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022