Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/213 E. 2021/328 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/213
KARAR NO : 2021/328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 05/07/2018
NUMARASI: 2016/937Esas-2018/687 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı … AŞ. vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasındaki acentelik sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin davalının acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı … şirketinin yükümlülüklerini karşılayamayacak duruma düşmesi nedeni ile poliçe üretim yetkisi kaldırıldığını ve mevcut poliçelerin de iptal edildiğini, şirketin yönetiminin de Güvence Hesabı’na devredildiğini, davalıdan olan alacaklarının tahsili için icra takibi başlatıldığını, borca itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin davalıdan komisyon alacağı ve nakit teminat olmak üzere toplam 23.556,07-TL alacaklı olduğunu belirterek, davalının itirazının 23.556,07 TL üzerinden iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiş, davalı vekili yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında tanzim olunun 02/01/2013 düzenleme tarihli acentelik sözleşmesine göre davacı acentenin prim tahsil yetkisinin bulunduğu ve sözleşme süresi bakımından da tarafların sona erdirme arzusunu ihbar etmemeleri halinde sözleşmenin kendiliğinden birer yıllık sürelerle uzayacağının hüküm altına alındığı ve davacının acentelik teminatını da yatırdığı, davalı … şirketi hakkında Hazine Müsteşarlığının 07/08/2015 tarihli kararı ile sigortacılık faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiği, davacının acentelik teminatı olan 2.400-TL’yi 04/11/2016 tarihinde banka havalesiyle davacı şirket hesabına ödediği, ayrıca acentenin poliçe üretim-iptal listeleri ile komisyon gider belgeleri ve tüm partaj kayıtları incelendiğinde acentenin münhasıran trafik poliçe düzenleme ve prim tahsil yetkisinin bulunduğu, 31/12/2014-24/07/2015 tarihleri arasında acente zimmentinde kalan sekiz adet trafik poliçesi karşılığı olarak 2.400-TL acente teminatının bloke edildiği, ancak bu teminatın acenteye iade edildiği, davalı şirketin faaliyetinin durdurulduğu 07/08/2015 tarihine kadar ve 02/01/2013 tarihli, 14/01/2015 tarihinde de revize edilen acentelik sözleşmesi ile üretime devam ettiği, davacı acentenin poliçe istihsal kayıtlarına göre 07/2015-2016 dönemi nihai komisyon alacağının 21.156,07 TL ve poliçe bazından hareketle de davalı kayıtlarına göre alacak miktarı 22.997,94 TL olup, teminat iadesi 2.400-TL’nin tenzili sonrasında bakiye komisyon alacağının 20.597,94 TL olacağı, ancak icra takibinden sonra 04/11/2016 tarihinde davacı şirket hesabına ödendiği anlaşılan 2.400-TL miktarlı teminat iadesinin de infazda dikkate alınması gerektiği ve buna göre takibin 22.997,94 TL üzerinden devamına karar verilmesi suretiyle ayrıca alacağın likit itirazın haksız olması karşısında davacı yararına %20 oranında icra inkar tazminatı tayini gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; müvekkilinin ruhsatının iptali nedeniyle 07.08.2015 tarihinden itibaren poliçe üretimi yapılmadığını, yürürlükteki bir kısım poliçelerin müşteri talebi üzerine iptal edildiğini, bir kısmının vadelerinin ise 07.08.2016 tarihinde sona erdiğini, mahkemece davacının ticari defterleri esas alınarak karar verildiğini, ancak sözleşmenin 25. maddesine göre sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda müvekkilinin ticari defter kayıtlarının geçerli olacağının kararlaştırıldığını, iptallerden kaynaklanan komisyon iadelerinin mahsup edilmediğini, müvekkilinin kayıtlarına göre poliçe iptallerinden kaynaklanan 12.865,17-TL iade komisyonu gerçekleştiğini, müvekkilinin kayıtlarında 8.593,15 TL tutarlı sigortalıya prim iadesi yapılması gereken prim tutarları mevcut olup bu tutarın da bilirkişi tarafından komisyon alacağı olarak acente alacağına yazıldığını, oysa sigortalılara iade edilecek bu tutarın acentenin cari hesabında bekletilmekte olup sigortalı tarafından IBAN bilgisi verildiğinde primi sigortalıya aktarılıp acentenin prim iptal iade komisyonunun geri alındığını, Temmuz 2015 tarihinde talep zamanaşımı süresinin sona ermesi nedeniyle bu tutarın 5.673,53-TL’sinin Güvence Hesabı fonuna aktarıldığını, bu aktarımdan sonra acentenin cari hesabında sigortalılara ait 2.919,62-TL kaldığını, aktarılan bu tutar mahsup edilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca yargılamayı gerektiren bir tutar nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu gibi reddedilen kısım nedeniyle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan komisyon alacağına ilişkin takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında imzalanan 02.01.2013 ve 14.01.2015 tarihli acentelik sözleşmelerinin tarihleri dikkate alındığında; uyuşmazlığın çözümünde 6102 sayılı TTK.nın 102 vd. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. TTK’nun 102 ve devamı maddelerinde acentelik sözleşmesinden doğan hak ve borçlar düzenlenmiş olup, acentenin borçlarından birisi müvekkiline ait olan paranın gönderilmesi, müvekkilinin borcu ise acentenin istemeye hak kazandığı ücreti zamanında ödemektir. Somut olayda; taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmeleri kapsamında davacı tarafından davalıya hizmet verildiği, davalının tüm branşlardaki ruhsatlarının 07.08.2015 tarihinde iptal edildiği, davacı tarafından takibe konu edilen komisyon alacağının 2.400-TL teminat tutarıyla birlikte 22.997,94 TL olduğu, bu tutarın davalı şirketin dosyaya sunulan ticari defter kayıtlarıyla da aynen doğrulandığı, 2.400-TL teminat bedelinin ise takip ve dava tarihi sonrasında 04.11.2016 tarihinde davacıya iade edildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça istinaf başvurusunda belirtildiği üzere, sözleşmenin delil anlaşması başlıklı 25. maddesinde, uyuşmazlık halinde sigorta şirketi kayıtlarının esas alınacağı kararlaştırılmış ise de, davalı davaya cevap vermediği gibi yasal süresinde delil de bildirmemiş olmakla, artık delil olarak kendi ticari defterler kayıtlarına dayanması mümkün değildir. Ayrıca davalı vekilince istinaf başvurusunda poliçe iptallerinden kaynaklanan 12.865,17 TL tutarın borçtan düşülmesi gerektiği ileri sürmüşse de, bu konuda gerek ilk derece mahkemesinde, gerekse istinaf aşamasında hiçbir yazılı delil sunulmamıştır. Yine davalı vekilince, poliçesi iptal edilen ve prim tahakkuku doğan, sigortalılara iade edilecek 8.593,15 TL’lik tutarın da alacaktan mahsubunun gerektiği, bu tutarın 5.673,53 TL’lik kısmının ise talep zamanaşımının dolması nedeniyle Güvence Hesabı fonuna aktarıldığı iddia edilmiştir. Ancak bu hususta da hiç bir delil ibraz edilmemiştir. Kaldı ki HMK’nın 357/1. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu savunmanın istinaf aşamasında ileri sürülmesi de olanaksızdır. Ayrıca dava ve takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde değildir.Öte yandan dava 23.556,07 TL dava değeri üzerinden açılmış olup, mahkemece 22.997,94 TL üzerinden dava kısmen kabul edilmişken, davanın tam kabulüne karar verilmiş olması HMK’nın 297. maddesine aykırı olduğu gibi, reddedilen kısım yönünden davalı vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2018 Tarih 2016/937 Esas 2018/687 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE,Davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe yönelik itirazının kısmen iptali ile takibin 22.997,94 TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren alacaklının takipteki talebi aşılmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, Dava tarihi sonrasında 04.11.2016 tarihinde davalı tarafından yapılan 2.400-TL ödemenin icra dairesince infazda dikkate alınmasına, Kabul edilen alacağın %20’si oranında 4.599,59 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Davalıdan alınması gereken 1.570,98-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından icra ve mahkeme veznesine peşin yatırılan 569,37‬-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.001,61‬-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan 634,67‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 1.250-TL bilirkişi ücreti, 165,3‬0-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.415,30-TL yargı giderinin, davanın kabulü oranında hesaplanan 1.381,76 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 2.759,75-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için takdir olunan 558,13-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 393-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabul ve red oranı nazara alınarak 1,33-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 42-TL istinaf yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 41-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 09/03/2021