Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2128 E. 2022/540 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2128
KARAR NO: 2022/540
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2019
NUMARASI: 2016/659 Esas – 2019/681 Karar
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalı …’e ait fan motoru emtiasının Çin’den Türkiye’ye sevki esnasında davalıların sorumluluğunu gerektirecek şekilde hasarlandığını, ekspertiz raporuna göre, davalıların taşıma esnasında dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle dava konusu hasarın meydana geldiğinin kesinlik kazandığını, müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarına müteakip yapılan inceleme sonucu müvekkili şirketçe sigortalısına sigorta tazminatı ödendiğini, işbu hasar nedeniyle davalıların taşıma hukuku gereğince objektif/kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, davalıların taşıyan sıfatıyla emtiayı teslim aldığı andan, teslim edeceği ana kadar meydana gelecek tüm zarar ve ziyandan sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, ayrıca münhasıran ödeme yaparak temlik alacaklısı sıfatıyla dava hakkı kazandığını belirterek, 2.207-USD’nin fiili ödeme günündeki döviz kuru karşılığının ödeme tarihi olan 22.03.2016 tarihinden itibaren işeyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Lojistik vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın müvekkiline 3 ay içinde ihbar edilmemesi nedeniyle TTK 855/3’e göre rücu için ihbar şartının yerine getirilmediğini, 02/10/2015 tarihli hasar tespit tutanağında imzası bulunan şoför …’ın müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, davalı …’un asıl, müvekkilinin alt taşımacı, dava dışı …’ın da fiili taşıyıcı olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, hasarın, gümrükte kontrol amaçlı ambalajı açıldıktan sonra yeniden ambalajlanırken palet üstündeki kutunun plastik şeritle bağlanmamış olmasından kaynaklandığını, bu nedenle hasardan yükleyenin sorumlu olduğunu, ayrıca hasarın poliçe kapsamında olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (eski unvan …) vekili; taşımanın deniz yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle mahkeme görevsiz olup görevli mahkemenin denizcilik ihtisas mahkemesi olduğunu, yine konşimentodaki yetki şartı nedeniyle Paris Ticaret Mahkemesi yetkili olduğundan, mahkemenin yetkisiz olduğunu, husumetin yükü konteyner içerisinde bilfiil yükleyen, istifleyen ve kapatarak mühürlü bir şekilde taşıyıcıya teslim eden yükleyici firmaya yönlendirilmesi gerektiğini, konşimentodaki “said to contain” kaydı çerçevesinde yükün ambalajlanmasından, istifinden, konteynere yüklenmesinden, lashing işlemlerinin yapılmasından ve mühürlenmesinden yükleyicinin sorumlu olduğunu, yine konşimentonun ön yüzündeki liman konteyner yükleme ambarından-liman konteyner boşaltma ambarına kadar” anlamına gelen “CFS/CFS” kaydının bu şekilde gönderen tarafından yüklenen ve istiflenen konteynerin, yükleme limanında/konteyner liman sahasından, taşıyan/donatan tarafından kapalı/mühürlü şekilde teslim alındığını gösterdiğini, bu durumda taşıyıcının istife nezaret borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporunda; uyuşmazlığa konu davada TTK hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, ulusal taşıma ile ilgili davalı … AŞ’nin taşımada asıl taşıyıcı, davalı … Lojistik’in alt taşıyıcı sıfatına haiz olduğu, taşımayı dava dışı fiili taşıyıcı …’a bıraktığı, meydana gelen hasarın fiili taşıyıcı …’ın adamı olan sürücüsünün hata ve kusurundan kaynaklandığı, TTK 888/3 uyarınca asıl ve alt taşımacının birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, davaya konu 2.207-USD toplam hasar tazminatının olay tarihi itibariyle rayiç piyasa değerine denk ve dolayısıyla gerçek zarar olduğunun belirlenlendiği, davalılardan … Lojistik sürücüsünün alt, davalı … Lojistik’in asıl taşıyıcı olduğu ve müteselsilen her iki davalının da sorumlu olduğu, hasara ilişkin tutulan tutanak ile hasarın kara taşıması sırasında meydana geldiğinin sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı … Lojistik vekili; taşıma işini üstlenen asıl ve alt taşımacıya karşı aynı anda dava açılamayacağını, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödeme yaptıktan sonra 3 ay içinde rücu için ihbar şartını yerine getirmediğini, gümrük memurlarının kontrol amaçlı açtığı emtiayı orjinaline uygun olarak bağlamaması ile müvekkili ile zarar arasındaki illiyet bağının kesildiğini, TTK’nın 863. maddesine göre; eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyma, istifleme, bağlama, sabitleme, yükleme ve aynı şekilde boşaltmanın gönderenin yükümlülüğü olduğunu, taşıyıcının sorumluluğunun malın teslim alınması ile başlayacağını, TTK’nın 878. maddesi gereğince müvekkilinin sorumluluktan kurtulduğunu, davacı şirketin sigortalısına ait emtianın yurt dışından Aliağa Gümrük Müdürlüğü’ne getirildiğini, burada Gümrük Müdürlüğü tarafından depoda kontrol amaçlı olarak ambalajının açıldığını, daha sonrasında naylon ile karton kutu ambalajına sarılarak nakliye aracına teslim edildiğini ve aracın olağan sarsıntısı ile emtianın aracın kasasına saçıldığını, olayda emtiayı kontrol amaçlı açan gümrük memurlarının emtiayı paketlerken yeniden orijinaline uygun olarak bağlamaması göz ardı edilerek taşıyıcıya kusur verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, zarara uğradığı tespit olunan 1 palet 1056 adet ürünün kilogram miktarı belli olmadığı için sorumluluk sınırının da tespit edilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili; müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, bu hususta konşimento kayıtlarının dikkate alınmadığını, konşimentodaki said to contain kaydı nedeniyle yükün ambalajlanması, konteynere yüklenmesi, istifi ve mühürlenmesinden yükleyicinin sorumlu olduğunu, bu işlemlerin müvekkili tarafından ifa edilmediğini, yine konşimentonun ön yüzünde bulunan “CFS/CFS” kaydının da bu şekilde gönderen tarafından yüklenen ve istiflenen konteynerin, yükleme limanında/konteyner liman sahasından, taşıyan/donatan tarafından kapalı/mühürlü şekilde teslim alındığını gösterdiğini, deniz nakliyesinde konteyner taşımacılığında, konteynerin yükleten tarafından istifi halinde, taşıyanın istife nezaret borcunun bulunmadığını, TTK’nın 1182. maddesi gereğince yükletenin veya yükün sahibiyle acentesinin veya mümessilinin hareket veya ihmallerinden ve/veya ambalajlamadan ileri gelen zararlardan taşıyanın mesul olmayacağı hükmü çerçevesinde, davanın haksız olduğunu, müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, deniz taşımasının başlangıcında konteyner içi emtianın kifayetli yüklenmesi ve istiflenmesinin esasa etkili olduğunu, bu nedenle sadece kara taşımasının değerlendirilmesinin hatalı ve eksik olduğunu, deniz ticaretine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğinden görevli mahkemenin deniz ihtisas mahkemesi olduğunu, bu itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, yine konşimentodaki yetki şartı nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, ayrıca emtianın emniyet ve istifi dava dışı yükleyici firma tarafından sağlandığından, müvekkiline tam kusur izafe edilmesinin haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat abonman sigortası kapsamında taşıma sırasında oluşan hasar nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı akdi taşıyıcı … firması emtianın hem deniz hem de karayolu ile taşınmasını üstlenmiş olup, deniz taşımasından sonra yük boşaltılarak kara aracına yüklenmiş, dolayısıyla deniz taşıması sona ermiştir. Hasar da kara taşıması aşamasında meydana gelmiş olduğundan, CMR’nin 2. maddesi uyarınca, uyuşmazlıkta CMR hükümlerinin uygulanması mümkün olmayıp, 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6102 sayılı TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa, bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. 6102 sayılı TTK.nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. TTK.nın 876. maddesi uyarınca ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Yine TTK’nın 888. maddesinde, taşımanın fiili taşıyıcı tarafından gerçekleştirilmesi halinde, fiili taşıyıcının eşyanın zayi veya hasarı gibi kendisi tarafından yapılan taşıma sırasında ortaya çıkan zararlardan asıl taşıyıcı gibi sorumlu olduğu belirtilmiştir. Somut olayda; davacının nakliyat abonman sigorta poliçesiyle sigortaladığı dava dışı … firmasına ait 1.634 kg fan motoru emtiasının, Çin’den Manisa’ya taşınması işinin akdi taşıyıcı olarak davalı … tarafından üstlenildiği, Aliağa/İzmir limanına 01.10.2015 tarihinde deniz yoluyla taşınan emtianın kara yoluyla taşınmasının alt taşıyıcı … Lojistik tarafından üstlenildiği, fiili taşıma işinin ise dava dışı … tarafından gerçekleştirildiği, dört kap/palet emtianın bir paletinin liman sahasında gümrük görevlilerince kontrol amaçlı açılarak tekrar araca yüklendiği, fiili taşıyıcının sürücüsünün imzalı beyanı ile 02.10.2015 tarihli ve taşıyıcının sürücüsünün imzasını içeren tutanaktan da anlaşılacağı üzere hasarın, gümrükte kontrol amaçlı açılıp tekrar yüklenen bir kap 1056 adet fan motorunun taşımaya uygun olarak ambalajlanmaması nedeniyle aracın seyri esnasında araç içerisine dağılması sonucunda oluştuğu, davacı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalısına 22.03.2016 tarihinde 2.207-USD ödeme yapıldığı, davacı tarafından akdi taşıyıcı davalı … firmasına hasarın 06.10.2015 tarihinde keşide edilen ihtarname ile ihbar edildiği gibi hasara ilişkin fiili taşıyıcının sürücüsünün imzasın taşıyan hasar tutanağı da dikkate alındığında davacı tarafından ihbar şartının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Taşıma hem deniz, hem de kara yolu taşımasını içermektedir. Somut olayda deniz taşıması tamamlanmış olup, hasarın da kara taşıması sırasında meydana geldiği anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın çözümünde TTK’nın eşya taşıma hükümlerinin uygulanması gerekmekle, mahkeme görevli olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yine taşımanın bu niteliği itibariyle, deniz yoluyla yapılan taşımalarda uygulanabilecek olan konşimentodaki milletlerarası yetki şartının somut olayda uygulanması mümkün olmadığından, bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. 6102 sayılı TTK’nun 855. maddesine göre somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi bir yıl olup, bu süre ise rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda hasar tespiti 02.10.2015 tarihinde yapılmış ve hasar taşıyıcıya 06.10.2015 tarihinde ihbar edilmiş ve işbu dava da 24.06.2016 tarihinde açılmış olmakla, davalı vekilinin zamanaşımı defi yerinde değildir. Uyuşmazlık konusu olayda emtianın deniz yoluyla taşınması esnasında hasarlandığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Gümrük sahasında gümrük görevlilerince yapılan kontrolde de hasara dair bir tespit yapılmamıştır. Bu nedenle emtianın deniz taşımasının hasarsız olarak sonlandığı kabul edilmelidir. Hasarın kara taşıması sırasında meydana geldiği; hükme esas alınan bilirkişi raporu, ekspertiz raporu ile hasara dair araç sürücüsünün yazılı beyanı ve sürücünün imzasını içeren hasar tutanağından anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin, hasardan deniz taşıması öncesi yüklemeyi yapan firmanın sorumlu olduğuna dair istinaf sebebi yerinde değildir. Diğer yandan emtianın hasara uğramasına davalıların kasten veya pervasızca bir davranışının neden olduğu hususu davacı tarafından kanıtlanamadığından, olayda TTK’nın 886. maddesinin uygulama yeri bulunmamakta olup, davalıların sorumluluğu bakımından TTK’nın 882. maddesinde düzenlenen sınırlı sorumluluk ilkesine göre hesaplama yapılmalıdır. Bu kapsamda emtia 4 kap 1634 kg olup, bir kap emtianın hasarlanması nedeniyle sınırlı sorumluluk hesabında (1634/4) 408,5 kg üzerinden hesaplama yapılması gerekmektedir.Karar tarihi SDR kuruna göre bilirkişi kurulunca tespit edilen 2.207-USD hasar bedeli her durumda sorumluluk sınırının altındadır. Ancak hasara uğrayan emtia bedeli, sovtaj indirimi sonucunda 1.924,02-USD olup, davacı tarafından sigorta sözleşmesi gereği ödenmiş olan %10 oranında 283,01-USD tutarında ilave bedel de eklenerek mahkemece 2.207-USD tazminata hükmedilmiştir. Oysa davada ancak gerçek zarar talep edilebilecek olup, sigortalı ile sigortacı arasındaki sigorta akdi hükümleri gereği uygulanan %10 ilave bedel tutarı olan 283,01-USD’nin de davalılardan tahsiline hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; gerçek hasar bedeli ile birlikte %10 ilave bedele de hükmedilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilerek “davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/659 Esas 2019/681 Karar sayılı 08/07/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, 1.924,02-USD hasar bedelinin, ödeme tarihi olan 22.03.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca USD ile açılmış bulunan 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Fazlaya dair istemin reddine” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 379,18-TL nispi karar ve ilam harcından yatırılan 108,74-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 270,44-TL’nin davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 137,94‬-TL peşin harçların davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.400-TL bilirkişi ücreti ve 300-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.700-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.485-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalılar tarafından yapılan 82,60-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 11-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalılar lehine taktir olunan 816,43-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 153,15‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davalı … Ltd. Şti. tarafından yatırılan 108,74‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalılar tarafından yapılan 121,80-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 16-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022