Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2127 E. 2022/499 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2127
KARAR NO: 2022/499
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2018/984 Esas 2019/412 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı … arasında … adıyla bilinen projedeki … Blok, … kat, … numaralı bağımsız bölümün satışı için Beyoğlu … Noterliği’nin 16/02/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin ilk sayfasında satışa konu bağımsız bölümün satış bedelinin KDV hariç 381.356-TL olarak, gayrimenkulün %18’lik KDV oranına göre düzenlenmiş toplam satış bedelinin ise 450.000-TL olarak belirtildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirerek toplam satış bedelini davalı şirkete ödediğini, bunun üzerine davalı şirket tarafından müvekkiline 30.11.2016 tarihli faturanın gönderildiğini, söz konusu faturada bağımsız bölüm birim fiyatının sözleşmeye aykırı şekilde 416.666,67-TL, KDV tutarının ise 33.333,33-TL olarak belirtildiğini ve müvekkilinden fazla para tahsil edildiğini, bunun üzerine davalı şirkete Beyoğlu … Noterliği’nden 09.02.2018 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 35.310,73-TL’nin iadesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen davalının müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile taşınmazların KDV oranının %18’den %8’e düşürüldüğünü, ancak davalının düzenlediği faturada bağımsız bölüm birim fiyatının sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67-TL, KDV tutarının ise 33.333,33-TL olarak belirtildiğini, böylelikle müvekkilinden fazla para tahsil edildiğini, bu nedenle fazladan ödenen 35.310,73-TL’nin 16/02/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının imzaladığı konut teslim tutanağında müvekkili şirketi kesin olarak ibra ettiğini, sözleşmede konutun KDV hariç fiyatının yazılı olmadığını, 450.000-TL fiyata KDV’nin dahil olduğunu, KDV’nin hem sorumlusu hem de yükümlüsünün müvekkili şirket olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin tahakkuk tarihindeki KDV oranı ve tutarı ne kadar olursa olsun tahakkuk eden KDV’yi ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmenin tarafların iç ilişkisi niteliğinde olup yasanın emredici hükmüne etkili olmadığını, dava konusu olayda davacı ile müvekkili arasında anahtar teslim satış bedeli olarak kararlaştırılan tek ve nihai bedelin içinde KDV’nin de bulunduğunu, fakat oranı ve tutarının belli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmeye konu konutun satış bedelinin sözleşmede KDV dahil 450.000-TL olarak belirlendiği, satın alınan gayrimenkulün 09.11.2016 tarihinde “konut teslim tutanağı” başlıklı belge ile davacı şirkete teslim edildiği,davacı tarafın hiçbir hak ve alacağı kalmadığından mütevellit davalı tarafı “gayri kabili rücu, kesin, mali ve hukuki olarak, bila mazeret, bila talep” ibra ettiğine ilişkin tutanağın imza altına alındığı, 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 31.03.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) teslimi gerçekleştirilecek konutlarda yeni KDV oranının %8 olarak belirlenmesi nedeniyle fazladan ödendiği iddia edilen 35.310,73-TL bedelin iadesinin talep edildiği,davacı tarafın talebine dayanak Bakanlar Kurulu kararının 08.09.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiği, ancak gayrimenkulün 09.11.2016 tarihinde konut teslim tutanağı ile teslim edildiği ve aynı tutanak ile davacı tarafça davalı tarafın ibra edildiği; ibra, borcu sona erdiren hallerden biri olup, bir edimi yerine getirme yükümlülüğünü hukuken ortadan kaldıracağı,teslim ve ödeme anında davaya konu ettiği KDV tutarına ilişkin kısmı saklı tutmadığı ya da bu kısma ilişkin ihtirazi kayıt ileri sürmediğinden, davanın ibra nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; müvekkilinin satış bedeli olan 450.000-TL yi 16.02.2016 tarihinde ödediğini, 30.11.2016 tarihli faturada bağımsız bölüm birim fiyatının sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67-TL, KDV nin 33.333,33-TL olarak belirtilerek müvekkilinden fazla para tahsil edildiğini, 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 08.09.2016 tarihi ile 31.03.2017 tarihi dahil olmak üzere bu tarihler arasında yapılacak konut teslimlerinde KDV oranının %18 yerine %8 olarak uygulanacağının belirtildiğini, satış sözleşmesinde gayrimenkulün KDV hariç satış bedelinin açıkça 381.356-TL belirtildiğini, bu tutarın davalının düzenlediği fatura ile değiştirildiğini, davalının, dilekçesinde satış bedelinin 381.356-TL olarak düzenlendiğini ikrar ettiğini, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmede KDV oranının artması halinde bu tutarın alıcıdan tahsil edileceğinin belirtildiğini,davalı şirketin müvekkili tarafından kanuna uygun şekilde ibra edilmediğini, zira ibranın ancak varlığı tartışmasız olan borçlar için geçerli olduğunu, dava konusu alacağın ise ibra anında tutar ve mevcudiyet bakımından belirli olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki sözleşme ile satışı yapılan taşınmazın KDV oranının %18’den %8’e düşürülmesi sonucunda oluşan KDV farkının iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda; 16.02.2015 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince davalı tarafından davacıya taşınmaz satışının vaadedildiği, satış sözleşmesinde taşınmazın KDV hariç satış bedelinin 381.356-TL, %18 KDV dahil bedelin ise 450.000-TL olarak kararlaştırıldığı, satış bedelinin tamamen ödendiği, taşınmazın 09.11.2016 tarihli konut teslim tutanağı ile davacıya teslim edildiği, bu arada 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile konut için ödenmesi gereken %18 KDV oranının %8’e düşürüldüğü, taşınmazın KDV’siz bedeli sözleşmede 381.356-TL olarak belirlenmesine rağmen davacı tarafından düzenlenen 30.11.2016 tarihli faturada ise taşınmazın KDV’siz satış bedelinin sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67-TL olarak, %8 KDV tutarının da 33.333,33-TL olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Türk vergi sisteminde; katma değer vergisi mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisi olarak düzenlenerek satış işlemlerinde bu verginin alıcı tarafından ödenmesi öngörülmüştür. Buna göre alıcı, satış bedelini ve o bedel üzerinden devlete ödenmesi gereken katma değer vergisi tutarını satıcıya ödemekte, satıcı ise kendisine ait satış bedeliyle birlikte katma değer vergisini alıcıdan tahsil ederek katma değer vergisini Devlete ödeyerek bu yönde bir aracılık yapmaktadır. Bu durumda KDV yükümlüsü satıcıdır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, taşınmazın KVD dahil satış bedeli 450.000-TL olarak belirtilmişse de, KDV hariç tutar ise 381.356-TL olarak belirtilerek ayrıştırılmıştır. Sözleşmenin 2.2. maddesinde ise; sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ad altında olursa olsun alıcının ödemekle yükümlü olduğu yeni harç ve vergiler ihdas edildiği takdirde veya sözleşmede belirtilen harç ve vergi miktarlarının artırılması halinde, ihdas edilen bu yeni vergi ve harçların, alıcı tarafından satıcıya ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Konut teslimlerinde uygulanacak KDV oranlarını belirleyen 08.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile, daha önce %18 olarak belirlenen konutların 08.09.2016-31.03.2017 tarihleri arasında teslim edilmesi halinde, net alanı 150 metrekareye kadar olan konutlar bakımından bu oran %8’e indirilmiştir. Dava konusu taşınmaz da 09.11.2016 tarihinde teslim edilmiş olmakla, artık %8 KDV oranına tabi olup, davalı satıcı tarafından devlete ödenecek KDV oranı da bu oran üzerinden hesaplanacaktır. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede taşınmazın KDV hariç bedel 381.356-TL olarak kararlaştırılmasına rağmen, davalı tarafından düzenlenen faturada bu bedel sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67-TL olarak gösterilmiş, davalı tarafından %8 üzerinden KDV ödenecek olmasına rağmen, KDV indiriminde kaynaklanan tutar konutun satış bedeline eklenmek suretiyle davalı davacı aleyhine zenginleşmiştir. Bu durumda KDV indiriminden kaynaklanan farkın alıcı olan davacıya iadesi gerekmektedir.Buna göre ;davalı %10 bedele tekabül eden tutarı iade ile yükümlü olup ihtar ile verilen süre sonu olan 19.02.2018 tarihinde temerrüde düşmüş olmakla davacı talebiyle bağlı olarak yasal faize hükmedilmesi gerekir. Davacı tarafından imzalanan 09.11.2016 tarihli konut teslim tutanağının ibraya ilişkin 9. maddesi; alıcının satın aldığı bağımsız bölüm bakımından satıcının edimlerini tam olarak yerine getirdiği, taşınmazın muayene ve inceleme yapılarak, ayıpsız olarak teslim alındığı, alıcının, bağımsız bölümün ayıplı veya eksik teslim edilmesinden kaynaklanabilecek haklarından feragat ettiği ve bu konuda davalı satıcıyı ibra ettiğine ilişkindir.Ayrıca konut teslim tutanağı tarihinin 9.11.2016 ,davalı tarafından düzenlenen satış faturası ise 30.11.2016 tarihli olup ,ibraname tarihinde henüz fatura düzenlenmediğinden davalının iade etmediği kdv bedeli nedeniyle ibra edildiği kabul edilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulü gerekirken, davalının ibra edildiği gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir;Ancak yapılan hata ,eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilerek “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/984 Esas – 2019/412 Karar sayılı 22/05/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, 35.310,73-TL alacağın 19.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Davalıdan alınması gereken 2.412,07-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 603,02-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.809,05‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 638,92‬‬-TL peşin harçların davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 141,90-TL posta giderinden ibaret yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 5.296,61-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 85,60-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022