Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2120 E. 2022/465 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2120
KARAR NO: 2022/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2016/652 Esas – 2018/463 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin hakim hissedarı olan … Holding’in hissedarı olan Türk ve Hollanda mahreçli şirketlerde %74 hisse sahibi olup Nisan 2011 tarihinde imzalanan sözleşme ile %26 hisseyi devrettiğini, ancak holding şirkete bağlı şirketlerce işletilen hastanelerin kontrolü bu yönetime teslim edildikten sonra grup şirketlerinin kötü yönetim sonucunda iflasın eşiğine geldiğini, İstanbul 12. ATM nin 2016/443 esas sayılı dosyasında, şirket zararına hareket eden yönetimin temsil ve idari yetkilerinin kaldırılması, şirketlere kayyım atanması talebi ile dava açıldığını, davalı şirketin 11.04.2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, davalı şirketin hissedarı olduğu … firmasının bina sahibi bulunduğu tek işletmesi olan … Hastanesi’nin ruhsatı ile … AŞ’ye devrine olanak sağlayacak genel kurul kararlarının alındığını, bu işlemin şirketi ve alacaklılarını zarara sokacağını, toplantıya katılarak muhalefet şerhi konulma taleplerinin yönetim kurulu başkanı … tarafından engellendiğini, hastane binası üzerindeki tüm hakların arsa sahibi … Vakfı’na hibe edilmesi sonucunu hasıl edecek genel kurul kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, davalı şirketin 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının davalı şirkette 25-TL nominal bedelli pay sahibi olup pay yüzdesinin %0,2 olduğunu, toplantıda davacının iddia ettiği gibi bir karar alınmadığını, katılımın müvekkili tarafından engellenmediğini, davacı vekilinin vekaletname ibraz edemediğinden toplantıya katılamadığını, toplantıda davacının iddia ettiği gibi gündem dışı bir karar alınmadığını, gündeme uygun şekilde şirket iştiraklerinden … Ltd. Şti’nin 11.04.2016 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısında şirketi temsil edecek kişinin belirlendiğini, davacıya toplantı bildiriminin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacı vekillerinin toplantıya geldiklerini ancak herhangi bir vekaletname ibraz etmediklerinden toplantıya katılmalarının uygun görülmeyerek bu durumun kendilerine bildirildiğini, dolayısıyla davacının, toplantıya katılmalarının engellendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu nedenle toplantıda olumsuz oy verip muhalefetini tutanağa geçirtmiş bir pay sahibi olmadığını, ayrıca davacının şirketteki payı binde iki olup toplantı nisabının ise %99,6 olduğunu, dolayısıyla toplantı nisabı sağlanmış olup davacının toplantıya katılmamış olmasının sonuca bir etkisinin olmayacağını, kararların şirket ortaklarını ve alacaklılarını zarara sokacağı iddiasının doğru olmadığını, davacının davaya dayanak gösterdiği tahliye talepli İstanbul Anadolu 8. SHM’nin 2014/607 esas sayılı dosyasında davacının tahliye talebinin kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz aşamasında olduğunu, vakfa ait arazi üzerinde inşa edilmiş binanın malikinin dava dışı … Ltd. Şti. olmadığını, yine vakıf olduğunu, tahliye davasının da vakıf lehine sonuçlandığını, ayrıca her ne kadar müvekkili şirket tarafından dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde alınmış bir karar mevcut değil ise de, dava dışı firmanın sahibi olduğu hastane ruhsatının devrinin, davacı yanın iddialarının aksine şirketin ve alacaklılarının menfaatini korumak amaçlı bir karar olduğunu, zira dava dışı firma tarafından sahibi olduğu hastane ruhsatının … A.Ş. ve/veya bir başka yatırımcıya devri kararının, devir bedelinden şirketin borçlarının kısmen de olsa ödenmesini sağlayacağını, böyle bir durumun ise şirketin ve şirket alacaklılarının menfaatine olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 11/04/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında, davacı … vekili Av. … ve Av. …’ın toplantıya geldiği, toplantıya katılmak ve beyanda bulunmak istedikleri, ancak vekaletname ibraz etmediklerinden toplantıya katılmalarının uygun görülmediğinin bildirildiği, davacının davalı şirkette iki adet nominal bedelli B grubu pay sahibi olması nedeniyle davalı şirket hissedarı olduğu, toplantıya katılan avukatların davacı vekili olduğunun daha önceki toplantılar nedeniyle bilinmesine rağmen vekalet ibraz edilmediği gerekçesiyle katılıma izin verilmemesinin hayatın olağan akışına ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, bu nedenle davacının TTK.446/1-B maddesi gereğince dava açma hakkının bulunduğu, incelenen 11/04/2016 tarihli olağan üstü genel kurul toplantı tutanağında şirket iştiraklarından … Ltd. Şti.’nin 11/04/2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısında şirketi temsilen …’in katılmasına ve toplantının gündeminden yer alan … Hastanesi ruhsatının satışı ve kira sözleşmesinin feshi konusunda olumlu oy kullanması yönünden oy birliğiyle karar verildiği, olağanüstü genel kurul toplantısında iptali istenen kararın, alınan bilirkişi raporu ile kanuna, şirket ana sözleşmesine, örf ve adete, dürüstlük kuralına aykırı olmadığının tespit edildiği, davacı vekili 26/04/2018 tarihli dilekçesi ile … A.Ş’ye bağlı grup şirket olan davalı şirketin bu karar ile grubun sahibi olduğu … Hastanesi’nin ruhsat hakkının ederinin altında satılacağı endişesi olduğunu açıklamış ise de; aynı dilekçe ile hastanenin üzerinde bulunduğu arazinin sahibi olan … Vakfına karşı TMK 724-726 gereğince üst hakkı sahibi olarak dava açıldığını açıkladığı, bu halde davacının duyduğu endişelerle açtığı davada, davalı şirket ve grup şirketlerince aleyhe bir işlem yapılmadığının açıklığa kavuştuğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; toplantıya vekaleten katılan …’in vekaletnamesinin “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 21/1 maddesindeki şartları taşımadığının İstanbul 18. ATM’nin 2017/730 esas sayılı dosyasında tespit edildiğini, Yönetmeliğin 21/1 maddesine göre vekâletnamede; şirketin ünvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya ünvanı ve imzasının bulunması şart olup, bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan vekâletnamelerin geçersiz olduğunu, … tarafından kullanılan vekâletnamede toplantı tarihi bulunmadığından, şirket sermayesinin %99’unun geçerli bir vekâletnameye dayanılarak temsil edilmediğini ve bu suretle TTK. 418/1 maddesi uyarınca toplantı nisabının oluşmadığını, bu sebeple toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunu, hastane ruhsatının satılması yerine … Hastanesinin arazisinin ruhsat sahibi adına tescili veya bina bedelinin ödenmesi talepli dava açılması gerektiğini, davalı tarafça İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/132 esas sayılı dosyasında bu istemle dava açılmakla, işbu davada haklılıklarının ortaya çıktığını, şirketi zarara sokacak ve kamu alacakları dahil on milyonlarca Dolar borcu bulunan şirketin inşa ettiği hastane binasının sadece ruhsat bedeli karşılığında elden çıkartılması sonucunu hasıl edecek hatalı bir girişimin kendilerince engellendiğini, bu nedenle davanın kabulü yerine reddinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda; davalı şirketin toplam 12.500-TL itibari değerli pay adedinin 500 olduğu, 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin %99,6 oranında 498 payının vekaleten … tarafından temsil edildiği, davacıya vekaleten Av. … ile Av. …’ın gelerek toplantıya katılmak istedikleri, ancak herhangi bir vekaletname ibraz edemedikleri gerekçesiyle toplantıya katılmalarının uygun görülmeyerek bu durumun kendilerine bildirildiği, gündeme bağlı olarak alınan iki numaralı karar ile davalı şirketin iştiraklerinden …’nin 11.04.2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısında davalı şirketi temsilen …’in katılarak … Hastanesi ruhsatının satışı ve mevcut kira sözleşmesinin feshi konusunda olumlu oy kullanması yönünde toplantıya katılan 498 payın olumlu oyu ile karar alındığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; toplantıya vekaleten katılan …’in vekaletnamesinin “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 21/1 maddesindeki şartları taşımadığı, vekâletnamede toplantı tarihinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 357/1 maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen gözönünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Somut olayda davacı tarafça yargılamanın hiçbir aşamasında vekaletnamenin geçersizliği iddiası ileri sürülmemiştir. Bu nedenle bu iddianın istinaf aşamasında dinlenme olanağı bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki davacı tarafça başka bir grup şirketi aleyhine aynı tarihli ve aynı konudaki genel kurul kararının iptali istemiyle açılan davada verilen kararın istinafı üzerine Dairemizin 2019/1874 esas sayılı dosyasında yapılan incelemede, … Holding tarafından …’e verilen vekaletnamenin yönetmelik hükmüne uygun olarak düzenlendiği de tespit edilmiştir. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 21/1 maddesine göre; genel kurul toplantılarında vekaleten pay sahiplerini temsil etmek üzere düzenlenmesi gereken vekaletnamede, oy kullanılacak şirketin unvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarih ve saati, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile ve unvanı ve imzasının bulunması şarttır. Oysa somut olayda davacıyı temsilen toplantıya katılanlar tarafından herhangi bir vekaletname ibraz edilmediği sabittir. Bu nedenle davacı vekillerinin toplantıya katılmaları ve oy kullanmaları mümkün değildir. Ayrıca davacının pay oranı %0,2 olup, etki prensibi gereğince toplantıya katılıp oy kullanması halinde de karar sonucunun değişmeyeceği açıktır. Toplantıda davalı şirkete ait 500 hisseden 498’inin temsil edildiği, kararın da toplantıda temsil edilen tüm hisselerin olumlu oyuyla alındığı, bu haliyle toplantı ve karar nisabının sağlandığı anlaşılmaktadır. Alınan karar, davalı şirketin iştiraklerinden …’nin 11.04.2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısına davalı şirketi temsilen …’in katılarak … Hastanesi ruhsatının satışı ve mevcut kira sözleşmesinin feshi konusunda olumlu oy kullanmasına ilişkin olup, bu haliyle kararın kanun, esas sözleşme hükümleri veya dürüstlük kuralına aykırılık da taşımadığı kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022