Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2097 E. 2022/470 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA N: 2019/2097
KARAR NO: 2022/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/1158 Esas 2019/698 Karar
DAVA: Tazminat(İnternet Bankacılığından kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin işletmesiyle ilgili olarak işlemleri yapabilmek amacıyla davalı bankanın Erzincan şubesinde … numaralı hesabı açtığını, 26.03.2018 tarihinde müvekkilinin hesabından internet bankacılığı yolu ile herhangi bir akdi bağ ve münasebet içinde olmadığı… isimli şahsa 19.900-TL , aynı dakika içerisinde yine…isimli şahsın hesabına 20.000-TL gönderildiğini, bu işlemlerin müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında gerçekleştiğini,bu işlemlerden dolayı müvekkilinin cep telefonuna herhangi bir SMS gelmediği gibi havalenin yapıldığı hesapların müvekkilinin internet bankacılığı sisteminde kayıtlı hesaplardan da olmadığını, müvekkilinin dolandırıldığını belirterek, davalı bankaya ait belirtilen müvekkilinin hesabından haksız ve hukuka aykırı şekilde çekilen 39.900-TL’nin olay tarihinen itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; davacı müşterinin müşteri numarası, parolası girilerek internet şubesine giriş yapıldığını ve sözkonusu işlemlerin müşterinin telefonuna SMS ile gönderilen tek kullanımlık şifrenin internet şubesine girilmesi ile gerçekleştirilen güvenli elektronik bankacılık işlemleri olduğunun tespit edildiğini, şifre – parola vb. bilgilerin banka ile ilgili bulunmayan cep telefonundan teknolojik yada başka bir yöntemle ele geçirilmesinden dolayı bankanın herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek davanın öncelikle husumet,aksi halde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, uyuşmazlıkta simkart kopyalanması olmamasına rağmen simkart çalıştırdığı telefon numarası dolandırıcılara yönlendirilerek hesaptan izinsiz para transferleri yapıldığı, davalı bankanın BDDK tarafından 14.09.2007 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak 01.01.2010 tarihinde yürürlüğe giren Bankalarda Bilgi SistemleriYönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ’in internet bankacılığı bölümünde kimlik doğrulama başlığı altında düzenlenen 27. maddesinin 4. fıkrasında uymayarak ve güvenlik önlemi almayarak olayın meydana gelişinde ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 39.900-TL’nin işlemlerin gerçekleştirildiği tarih olan 26.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davaya konu işlemlerin davacı tarafın korumakla yükümlü olduğu parola ve şifre bilgileri kullanılarak yapıldığını, davacı tarafa gelen (…) güvenlik şifresini paylaştığını, müvekkil bankanın bu konuda herhangi bir yükümlüğü bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kusur yönünden hatalı tespitler içerdiğini, hükme esas alınmasının doğru olmadığını, olayda davacının kusurlu davrandığını, bankanın güvenlik sistemlerinden kaynaklanan bir hata/ kusur olmadığını, mahkemece esasa ilişkin incelemenin eksik ve hatalı yapıldığını ileri sürerek kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının davalı banka hesabında bulunan parasının rızası dışında EFT yoluyla üçüncü kişilerin hesabına havale edilmesi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’nın 386. (818 sayılı BK 306) maddesi uyarınca, ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nın 570. maddesi uyarınca usulsuz tevdide paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Hesap sahibinin zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır.İnternet ve mobil bankacılık sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Bu sorumluluk, olağan sebep sorumluluğu mahiyetinde olmakla, banka gerekli özeni göstermiş olsa bile zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi halinde, sorumluluktan kurtulabilir. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır (Yargıtay 11. HD 10/01/2018 tarihli 2016/8635 esas – 2018/179 karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren bankaların, kendilerine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapıyı sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır.İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat, bankanın kontrol ve sorumluluğundadır. Yapılan bilirkişi incelemesine göre bankanın bilgi işlem merkezinde yapılan incelemede bankanın fiziki olarak güvenlik tedbirlerini aldığı ve yapılan sahteciliğin davalı bankanın internet güvenlik duvarlarının aşılması ile yani sistemine ait şifrelerin kırılması ile gerçekleştirilmediği, ancak , davacının cep telefonu numarasının dolandırıcıların yönlendirdiği veya klonladığı tüm şifrelerin dolandırıcıların eline geçtiği ,davalı bankanın “Bankalarda Bilgi Sistemleri Yönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ”in kimlik doğrulama başlıklı 27/4.maddesi nin iki faktörlü dorulamayı ifade ettiği ,davacının klonlama nedeniyle şifreleri dolandırıcıların eline geçtiği için tüm bilgilerinin kullanılarak sözkonusu işlemlerin yapıldığı,davacının teknik olarak alabileceği bir önlem olmadığı,ek güvenlik önlemleri almayan davalı bankanın kusurlu olduğu belirlenmiştir. Somut davada, davacının davalı banka şubesi nezdindeki hesabından 26.03.2018 tarihinde saat 14:00:51’de EFT işlemi yapılarak 20.000-TL yine hemen akabinde saat 14:01:53’de EFT işlemi yapılarak 19.900-TL dava dışı üçüncü kişilerin hesabına gönderildiği,para transferleri hususunda davalı tarafından davacıya bilgi verilmediği ,tebliğe uygun olarak geliştirilen dolandırıcılık yöntemlerine karşı ek güvenlik tedbirleri almayan davalı bankanın oluşan zarar nedeniyle sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Buna karşılık zararın oluşumunda davacının müterafık kusurunun varlığı ise kanıtlanamamıştır. Davalı bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu gözetildiğinde davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.725,56-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 682-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.043,56‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 20,70-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2022