Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2084 E. 2022/990 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA N : 2019/2084
KARAR NO : 2022/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2019
NUMARASI: 2016/1174 Esas 2019/696 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin müvekkili ve kardeşi …’a ait aile şirketinin2010 yılında müvekkilinin hisselerini oğluna, diğer ortağın hisselerini oğlu ve üçüncü kişilere devrettiğini, müvekkili tarafından üretilen şarapların konsinye irsaliyeler ile davalıya teslim edildiğini ve satış yapıldıkça satış faturalarının dönemsel olarak düzenlendiğini, ancak şirket merkezinde ortak tutulan muhasebedeki irsaliye koçanları ele geçirilerek davalı şirkete teslim edilen konsinye ürünlerin müvekkili tarafından iade alınmış gibi eski tarihli irsaliyeler düzenlenmesi için talimat verildiğini, çalışan … tarafından ürünlerin iadesine dair irsaliye düzenlendiğinin müvekkili tarafından fark edilmesi üzerine söz konusu irsaliyelerin iptal edilmesinin sağlandığını, bu durum üzerine davalı yedinde bulunan yaklaşık 214.000 şişe konsinye şarabın iadesi için müvekkili tarafından Gaziosmanpaşa Noterliğinin 27.10.2014 tarihi ile davalıya ihtarname çekildiğini, ancak davalı tarafından konsinye ilişkisinin inkar edildiğini, çalınan envanter kayıtları ile ilgili olarak davalı şirket yetkilisi …ın Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1525 esas sayılı dosyasında yargılanmakta olduğunu, çalınan irsaliyelerle ilgili zayi davasının da İstanbul 9. ATMnin 2015/153 esas sayılı dosyasında devam ettiğini, çalınan irsaliyelerle ilgili olarak İstanbul 14. ATM nin 2015/455 Esas sayılı dosyası ile davalı şirket tarafından açılan bir kısım fatura ve irsaliyelerle ilgili zayi davasının devam ettiğini, davalı yedinde olup 214.000 adet şişe şarabın TAPDK tarafından verilen bandrol ve davalı şirket çalışanlarının el yazısı listeler ve fiktif irsaliye içerikleriyle de sabit olduğunu, davalının iade edilmemiş ürünler nedeniyle oluşan zarar ile birlikte müvekkilinin stoklarında görülen bandrollü ürünler nedeniyle ödemesi gereken güncel KDV ve ÖTV bedellerinden de sorumlu olduğunu belirterek, 90.000-TL davalı yedindeki 214.000 şişe şarap bedeli ile 10.000-TL KDV ve ÖTV bedeli olmak üzere toplam 100.000-TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 11.10.2017 tarihinde dava değerini 90.000-TL şarap bedeli ile 10.000-TL KDV ve ÖTV bedeli olmak üzere 100.000-TL artırarak dava değerini 200.000-TL ye çıkartmıştır.
CEVAP: Davalı vekili; davacının talepleri sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmakta olup davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesindeki 214.000 şişe şarabın müvekkiline konsinye olarak verildiği iddiasını ispata yarar hiçbir somut delil ortaya koyamadığını, müvekkili şirkete davacı tarafindan herhangi bir konsinye mal teslim edilmediği gibi taraflar arasında konsinye ilişkisinin de bulunmadığını, davacının sunduğu belgelerin hiç birinde imza bulunmadığını, böyle bir teslim kaydının davacının defterlerinde de yer almadığını, müvekkili şirketin 2014 yılı defterlerinin davacının oğlu olan davalı şirket müdürü…tarafından alıkonulduğunu, davacının, kendi defterlerinde böyle bir kayıt bulunmadığından kayıtlarını ibrazdan kaçınarak zayi davaları açtığını, zayi belgesi verilmesinin ise davacıya hiçbir hak bahşetmeyeceğini, davacının kendi mülkiyetindeki ve yedindeki mallar için müvekkili yedindeymiş gibi bir hukuki görünüm yaratmak istediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından iddia edilen konsinye ilişkisinin davalı tarafından inkar edildiği, çalınan irsaliyelerle ilgili olarak davalı şirket yetkilisi …’ın Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1525 esas sayılı dosyası ile yargılanmaya devam edildiği, bu irsaliyelerle ilgili zayi davasının da İstanbul 9. ATM nin 2015/153 esas sayılı dosyasında devam ettiği, çalınan irsaliyelerle ilgili olarak İstanbul 14. ATM nin 2015/455 esas sayılı dosyası ile davalı şirket tarafından açılan bir kısım fatura ve irsaliyelerle ilgili zayi davasının devam ettiği, davalı yedinde olduğu bahisle dava konusu edilen 214.000 adet şişe şarabın TAPDK tarafından verilen bandrol ve davalı şirket çalışanlarının el yazısı listeler ve fiktif irsaliye içerikleriyle de sabit olduğu beyan edilerek bu davanın açıldığı, taraflarca ihtara rağmen ticari defter kayıtlarının ibraz edilmediği, taraflarca davalı kayıtlarına yansıtılmayan bir işlem sebebiyle talep ve beyanlarda bulunulma ihtimali dikkate alınarak, her iki tarafça dosyaya sunularak veya bilirkişiye ibraz edilerek belgelendirilmeyen kayıt dışı muhtemel bir işlemin varlığı halinde ise bu konuda bilirkişice bir tespit veya değerlendirme yapma imkânı bulunmadığı, bu durumda davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu döneme ait ticari defter ve kayıtları çalınmış olup, bu konudaki şikayetleri üzerine Gaziosmanpaşa C. Başsavcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile ilgili olarak İstanbul 9 ATM nin 2015/153 esas ve İstanbul 3. ATM nin 2015/974 esas sayılı dosyalarından verilmiş zayi kararları olduğu gibi, bilahare yangın sebebiyle İstanbul 7. ATMnin 2017/823 esas sayılı dosyası ile verilmiş zayi kararı bulunduğunu, geçmiş dönemde taraflar arasında uygulanmış konsinye ilişkisi neticesinde düzenlenmiş pek çok satış faturasının davalı kayıtlarında yer aldığını, davalı şirket yedindeki yaklaşık 214.000 şişe konsinye ürünün müvekkilince TAPDK’dan almış olduğu üretici izin ve belgeleri doğrultusunda bandrol temin edilerek üretildiğini, dava konusu edilen 214.000 şişe şarabın, TAPDK tarafından verilen toplam bandrol sayısı ve müvekkili tarafından yapılan üretim faturası ile de tespit edildiği gibi, bizzat davalı şirket çalışanlarının stok sayımları sırasında el yazılarıyla düzenlenmiş listeler ile de sabit olduğunu, tarafların aynı çatı altında faaliyette bulunmalarından istifade ile bizzat davalı şirket çalışanlarının el yazılarıyla uhdesindeki konsinye ürünlerin müvekkili şirket tarafından iade alındığı anlamında fiktif irsaliyeler tanzim edilmiş ise de, bu irsaliyelerin iptal edildiğini, bizzat davalı şirket çalışanlarının isim ve imzaları ile müvekkili şirkete ait konsinye ürün olduğundan bahisle dökümü yapılan listeler ve iş bu listelere konu konsinye ürünlerin yine müvekkili tarafından iade alındığına yönelik olarak davalı şirket çalışanları tarafından fiktif olarak oluşturulmuş irsaliyelerin hiçbir şekilde göz önüne alınmadığını, bu listelerde isim ve imzaları bulunan şahısların davalı çalışanları olup olmadığının araştırılmadığını belirterek, kararın kaldırılarak yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, konsinye satışa konu ürünlerin bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı, ticari ilişkiyi ve konsinye mal satışını, dolayısıyla borcun varlığını inkar etmektedir.
Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi ispat etmesi gerekir.Eldeki davada davalı sözleşmesel ilişkiyi, konsinye mal teslimini ve dolayısıyla borcu inkar etmektedir. Bu durumda sözleşmesel ilişkiyi; konsinye satışa konu malların davalıya teslim edildiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır. Somut olayda; davacı tarafından konsinye satış kapsamında davalıya teslim edilen 214.000 şişe şarabın davalı yedinde olup iade edilmediği, ürünler iade edilmiş gibi fiktif kayıt ve irsaliyeler düzenlendiği iddia edilmiştir. Her iki taraf ticari defter ve kayıtlarının zayi edildiği iddiasıyla taraflarca davalar açıldığı, davacının envanter kayıtlarının davalı şirket ortağı … tarafından çalındığı iddiasıyla Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1525 esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde ise davacı defterlerinin ibraz edilmediği, sunulan davalı defter kayıtlarında ise konsinye satış ve mal teslimine dair bir kayda rastlanmadığı tespit edilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı tarafça; delil olarak sevk irsaliyeleri ile davalı çalışanlarınca düzenlendiği iddia edilen depo sayım kayıtları ile şarapların listelendiği el yazılı belge ve tanık beyanlarına dayanılmıştır. HMK’nın 202. maddesine göre; senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı; iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. Sevk irsaliyesi ise; satılmış veya satılacak bir mal nakledilirken, nakil konusu malın konusu, birimi ve kime ait olduğunun kayıt altına alındığı belgedir. Konsinye teslim ettiği malların davalı şirket tarafından iade edilmek istenilmesi halinde sevk irsaliyesinin davalı şirket tarafından düzenlenmesi gerekir.Davacı ise ; davalı taraf personeli … tarafından düzenlenen ve kendisi tarafından fark edilmesi üzerine iptal edildiğini ileri sürdüğü sevk irsaliyesi ise davacı işletmesine aittir.Davacı bu sevk irsaliyelerine dayalı olarak konsinye malların kendisine iade edilmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını ileri sürmektedir.Sevk irsaliyelerinde iptal kaydı bulunmakla birlikte bakıldığında çeşitli (örneğin Bodrum,Muğla gibi depolarda bulunan konsinye ürünlerin iadesi) yazılı olduğu ,davacıya ait iptal edilen irsaliyelerin ise davalıdan sadır olan bir belge olarak kabulü de mümkün görülmemiştir. Depo sayım listelerinde ise konsinye teslimin varlığını kabule yarar bir bilgi bulunmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ,davacı tarafça davalıya konsinye mal satışı yapıldığı ve malların halen davalı uhdesinde bulunduğu kanıtlanamamıştır.İstinaf nedeni yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 25-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.30/06/2022