Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2075 E. 2019/1512 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2075
KARAR NO : 2019/1512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI : 2018/554 Esas 2018/1401 Karar
DAVA: İtirazın İptali (ticari nitelikteki hizmet sözleşmesi kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/11/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 25/12/2001 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, davalı – borçlu şirketin takibe konu bedeldeki malı müvekkili şirketten farklı dönemlerde satın aldığını, müvekkilince karşılığında faturalar düzenlendiğini, davalının son dönemde fatura borcunu ödemediğini, müvekkilinin 114.660,87 euro ödenmemiş alacağı bulunduğunu, söz konusu ticari ilişkinin müvekkili şirketin tek taraflı fesih bildirim tarihi olan 10/06/2014 tarihine kadar sürdüğünü , ödenmemiş alacağın tahsili için ilamsız takip başlattıklarını, davalı tarafın borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan karşılıklı fesih anlaşmasında tahkim şartı bulunduğunu, tahkim ilk itirazı neticesinde davanın usulden reddi gerektiğini,ayrıca 11/09/2014 tarihli fesih anlaşmasının 6.maddesinde doğabilecek uyuşmazlıklarla ilgili İsviçre Hukukunun uygulanacağının kararlaştırıldığını ve İsviçre Cenevre Mahkemelerinin yetkili kılındığını bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yetkisine sahip olmadığını savunarak , davanın usulden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 2014 tarihli fesih anlaşmasının 6.maddesi incelendiğinde Cenevre, İsviçre’deki ilgili mahkemenin yetkilendirildiğini, taraflar arasında imzalanan 2014 tarihli fesih sözleşmesinde Türk Mahkemelerinde dava açılamayacağı, yabancı mahkemeyi yetkili kılan yetki sözleşmesinin münhasıran bir yetki sözleşmesi niteliğinde olduğu davalınında süresinde davanın Milletlerarası yetkisine itiraz ettiği, Türk Mahkemesinin Milletlerarası yetkisinin somut olayda bulunmadığı (MÖHUK 40 ,47 HMK 18.maddeleri ) Türk Mahkemesinin yargı hakkı bulunmasınında dava şartı olup her aşamada ele alınabileceği dikkate alınarak mahkemenin Milletlerarası yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davalının yabancı mahkemenin yetkili olduğu itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davalının kendi ikametgah mahkemesinde kendisini daha iyi savunabileceğini, yetki anlaşmasına dayanan itirazının TMK 2.maddesi hükmüne aykırı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını,davanın yeniden görülmek üzere mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Uyuşmazlık taraflar arasında aktedilen distribütörlük sözleşmesinin feshinden sonra ticari ilişkiden kaynaklanan borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan takibe yapılan vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen 2014 tarihli fesih anlaşmasının 6.maddesinde “bu anlaşma İsviçre Hukukuna tabi olacaktır bu anlaşmadan doğan yada bu anlaşma ile ilgili olan bütün ihtilaflar Cenevre, İsviçre’deki ilgili mahkeme tarafından çözümlenecektir ” hükmü gereği yetki itirazı kabul edilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk Mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemenin HMK 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır.Taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmakla birlikte yetki itirazında bulunan davalının Türk uyruklu bulunduğu ,ülkesinde ikametgahı mahkemesinde kendisini daha iyi savunabileceği halde ,yabancı bir mahkemenin yetkili olduğu yolunda ki itirazı MK 2.ye de aykırı bulunmaktadır. İlk derece mahkemesince yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken kabulune karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde olduğundan ;hükmün HMK 353/1-a-4 kapsamında kaldığı, mahkemenin milletlerarası yetkisi bulunmadığından usulden reddine ilişkin kararının kaldırılarak ,davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerektiğinden hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/554 Esas-2018/1401 Karar sayılı ve 27/12/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/11/2019