Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2066 E. 2022/472 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2066
KARAR NO : 2022/472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : Menfi Tespit ve İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacılar vekili; davalı banka tarafından İst. 14. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında müvekkilleri aleyhine 2.000.000- USD bedelli kambiyo senedine dayanılarak 1.137.505.28-usd tutarında icra takibi başlatıldığını, İst. 10. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketle dava dışı … Yapı..A.Ş. arasında Zorlu Center Projesi- “AVM mekanik odalardaki eksik mekanik tesisat imalatların tamamlanması işçiliği” konulu 11.10.2012 tarihli sözleşme ve yine aynı projede “Faz-1 eksik mekanik tesisat imalatların tamamlanması” konulu 27.02.2013 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, müvekkili şirket tarafından, davalı banka tarafından düzenlenen avans teminat mektuplarının verildiğini,iş sahibinin avans ödemelerinin hak edişler karşılığında geri ödendiğini,müvekkil şirketin toplamda 17.770.983.26- TL fatura kestiğini, 5 numaralı hak edişle birlikte kestiği fatura neticesinde nakit avans kesintisinin sonlandığını, alınan ilk işin bitmiş olması, diğer işin de geçici kabul aşamasına gelmiş olmasına karşın iş sahibinin 13.09.2014 tarih ve 845 sayılı ihtarname ile sözleşmenin haksız olarak fesh ettiğini,davalı bankaya verilen 16.01.2014 tarihli dilekçeyle avans teminat mektuplarının hükümsüz kaldığını, talep halinde ödenmemesine dair kesin delil niteliğindeki belgelerle bildirim yapıldığını, ancak 17.01.2014 tarihinde mektuplar paraya çevrilerek ödeme yapıldığını, davalının 03.03.2014 tarih ve … yev. Nolu ihtarname ile borcun ödenmesini talep ettiğini,15.04.2014 tarih ve 5972 yev. nolu ihtar ile talebini tekrarladığını, akabinde kambiyo senedine dayanarak ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını,avans mektupların kesin teminat mektubu niteliğinde olmadığını ve kesin teminat mektupları gibi tazmininin istenemeyeceğini (Yargıtay 15.HD. E. 1988/2318, K.1988/2412 T.23.06.1988 tarihli kararı),tazmin talebi halinde talep edenin öncelikle avansın ödenmediği hususunda bankaya bilgi vermesi gerektiğini, mektup metninin bankaya, avansın ödenmemiş olması halinde araştırma yapmadan tazmin zorunluluğu getirdiğini, davalı bankanın avansın ödenip ödenmediği konusunda araştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini,takibe konu kambiyo senedinde şirket dışındaki davacıların avalist olarak yer aldıklarını, müvekkili şirketin hesabından teminat mektubu ödemesi için 400.026,69- TL tahsil edildiğini, bu bedelin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, müvekkilleri aleyhine başlatılan takipler nedeniyle davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili;icra takibine konu bononun, kambiyo senedi niteliğinde olduğunu, davacı şirket lehine, muhatap … Yapı. A.Ş.’ye olan borçlarına karşılık 3 adet teminat mektubu verildiğini, teminat mektupları metninden de anlaşılacağı üzere, borcun doğması halinde bankanın, lehtar ile muhatap arasındaki ihtilaflar ve bunun kanuni neticelerini dikkate almadan ödeme yükümlülüğü bulunduğunu,mektuplardan ikisinin avans, 06.03.2013 tarih ve 401495 sayılı mektubun kesin teminat mektubu olduğunu, avans teminat mektuplarında bankanın sorumluluğunun ödenen avansın geri ödenmesi riskini garanti ile sınırlı olduğunu, muhatap tarafından gönderilen 17.01.2014 tarihli tazmin talebinde “avansın geri ödemesi yapılmadığı” denildiğini, dolayısıyla her 3 teminat mektubu için de, müvekkil banka açısından usulüne uygun tazmin talebi doğrultusunda tazmin yükümlülüğü doğduğunu, lehtar ile muhatap arasındaki ihtilafın kanuni neticeleri müvekkili bankanın ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, davacı tarafından kesin delil niteliğindeki belgelerle başvuru yapılmadığını,davacının ihtiyati tedbir başvurusunun İstanbul 4. ATMnin 2014/20 Değ.İş sayılı ihtiyati tedbir dosyasında red edildiğinden bahsetmediğini,teminat mektuplarının tazmin edilmemesine ilişkin mahkeme kararı veya ihtiyati tedbir kararı ibraz edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : Mahkemece;davacı şirket her ne kadar 16.01.2014 tarihinde davalı banka şubesine başvurarak teminat mektuplarına konu avans ödemelerinin hak edişlerle ödendiğini bildirmiş ise de, lehdarın bu talebi teminat mektupları tazminini engelleyecek nitelikte olmadığından lehtar ile muhatap arasındaki ihtilaf davalı bankayı bağlamayacağından lehdarın davacı şirket tarafından davalı bankaya tazmini durduracak bir mahkeme kararı ibraz edilmekçe davalı bankanın teminat mektubunu elinde bulunduran kişiye ödeme yapmakla yükümlü bulunduğu, davalı bankaya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı davacı şirketin alınan avansların ödendiğini ileri sürerek muhataba ödeme yapan bankaya karşı borçlu olmadığı tespitini istemesinin yerinde olmadığı, gerekçesiyle menfi tesbit ve istirdat taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; takiplere konu bononun dayanağı davalı bankanın kusuruyla dava dışı muhatap şirkete yapılan ödeme olduğunu, avans teminat mektuplarına ilişkin müvekkillerinin sorumluluğu, avans bedelinin ödenmiş olması ve ödemenin yapıldığına dair kesin delil niteliğindeki belgelerle davalı bankanın uyarılması ile sona erdiğini, sunulan hukuki mütalaa da davalı bankanın haksız ödeme yaptığını ortaya koyduğunu, avans teminat mektuplarının haksız yere paraya çevrildiğini, davalı bankanın kredi sözleşmesi gereğince verilen teminatlardan biri olan senetle, müvekkilleri aleyhine takip başlatması hukuka aykırı olduğunu,davacı gerçek kişilerin avalist olarak nitelendirildiğini, takibe konu bono kambiyo vasfında olmadığından müvekkillerinin avalist olarak nitelendirilemeyeceğini, kefil oldukları iddia olunan borcun da ödendiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; davalı bankanın kusuruyla tazmin ettiği teminat mektupları nedeniyle doğan borcun tahsili için davacılar hakkında başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine ve mevduat hesabından tahsil olunan paranın istirdadına ilişkindir.Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak 6102 sayılı TTK’nın 702/2 maddesi uyarınca, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerli olup, şekle ait noksanlıklar dışında itirazda bulunulması mümkün değildir. Somut davada keşideci davacı şirket bonodan asıl borçlu olarak sorumlu olup gerçek kişi diğer davacılar aval veren niteliğinde olup, şekle ilişkin bir noksanlık da ileri sürülmediğine göre, davacıların kefil ve avalistler olarak senedin teminat senedi olduğu iddiasını ileri sürmesi olanaksızdır. İstanbul 14. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe konulu senetten dolayı davacıların borçlu bulunmadıklarının tespiti talebi yerinde değildir. Davacılar, dava dışı işverenden alınan avansların geri ödendiğinin hakedişleriyle belli olduğunu ,tazmin talebini yerine getirmemesi gereken bankanın tazmin talebini yerine getirerek kusurlu davrandığını ileri sürerek tazmin tutarları kadar borçlu bulunmadıklarının tesbitini talep etmiştir.Davalı banka;yüklenici ile iş sahibi arasında ki ihtilafdan bağımsız olarak avans ödeme borcunu garanti etmiş,muhatap da avans ödemesi yapılmadığını davalı bankaya bildirmiştir.Bu sebeble usulüne uygun bir tazmin talebi üzerine davalı banka tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.Bankanın teminat mektubunu tazmin ettiği ve borç miktarı üzerinde ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 45. maddesi uyarınca; rehin ile temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak poliçe ve emre muharrer senetler ile çekler hakkındaki 167. madde hükmü saklıdır. İİK’nın 167. maddesinde alacağı, çek poliçe veya emre muharrer senedin müstenit olan alacaklının alacak rehin ile temin edilmiş olsa bile haciz yoluyla veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yoluyla takipte bulunabileceği düzenlendiğinden tahsilde tekerrür olmamak üzere kambiyo senedine dayalı ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yoluna başvurulması yasal olarak mümkün bulunmaktadır.Eldeki davada,lehtar ile muhatap arasındaki ihtilafın kanuni neticelerinin bankanın ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı,davacının davalıya verdiği dilekçenin avansın ödendiğine dair kesin delil niteliğinde belge olarak kabulünün mümkün olmadığı,muhatap tarafından avansın ödenmediğinin bankaya bildirildiği bu nedenle avans teminat mektupları ile ilgili tazmin yükümlülüğünün doğduğu tespit edilmiş olmakla davalı bankaya rehinli bulunan hesaplardan davalı banka tarafından mevcudun tahsil edilmesinde davalı bankaya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından davacıların menfi tesbit ve istirdat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ;usulüne uygun yapılan tazmin talebi üzerine davalı banka tarafından ödeme yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik hükme ilişkin ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiş,davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacılardan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40- TL nin mahsubu ile bakiye 36,30- TLnin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/03/2022