Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2034 E. 2022/368 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2034
KARAR NO: 2022/368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/692 Esas – 2019/734 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/03/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin müşterilerinden olan alacaklarına karşılık olarak düzenlenen dava konusu çekin de aralarında olduğu çeklerin, müvekkili şirketin eski çalışanlarından olan … tarafından müvekkilinin bilgisi dışında şirkete teslim edilmeyerek 3. kişilere verildiğinin tespit edildiğini, söz konusu şahıs hakkında İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/589 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, çalındıktan sonra 3. kişilerce tahsil amacıyla bankaya ibraz edilen çekler incelendiğinde, çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının görüldüğünü, davaya konu çek ile ilgili olarak müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1069 esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, çekin hırsızlık mahsulü olmasının yanında müvekkilinden çeki aldığı iddia edilen davalı şirketin müvekkilinden alacağının bulunmadığını, çek üzerindeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, arasındaki ticari ilişkide alacaklı olan tarafın müvekkili olduğunu, bu nedenle alacaklı durumda iken müvekkili tarafından davalıya çek verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu çekin 01/02/2016 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini,müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile, davalıya bir bedel ödenmesi halinde bu bedelin ve dava konusu çekin istirdadı ile müvekkili şirkete iadesine,karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki mevcut olup, davacının müvekkilinden araç kiraladığını, araçların sigortalarının da davacı tarafından yapıldığını, bu nedenle dönem dönem müvekkilinin alacaklı veya borçlu olduğunu, davaya konu edilen çekin de bu ticari ilişki neticesinde müvekkiline verildiğini, diğer yandan davacı tarafından iddia edilen hırsızlık olaylarına ilişkin olarak İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/589 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı ve müvekkili şirket yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak müvekkili şirket yetkilileri hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığını, çek kendisine verildiğinde müvekkilinin çekteki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olup olmadığını anlama imkanının bulunmadığını, çeklerin çalınması ile ilgili olarak müvekkili şirket yetkililerinin işbirliği içerisinde olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davaya konu edilen çekin de içinde bulunduğu birtakım çeklerin davacı şirketin eski çalışanlarından olan … tarafından çalınarak, davacının bilgisi dışında 3. kişilere verildiği davacı tarafından bildirildiğinden, davacının kendi çalışanın sorumluluğunu yüklenmek zorunda olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; mahkemece deliller değerlendirilmeden gerekçesiz olarak davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin eski çalışanı …’ın, borçları sebebiyle … firmasını kurdurduğunu, … Sigortanın müşteri çeklerini bu şirkete teslim ettiğini, işvereninin haberi olmaksızın bu çekler arkasındaki … Sigorta kaşesini kendisinin imzaladığını beyan ettiğini, davalı şirketin iyi niyetli üçüncü kişi olmayıp müvekkili çalışanı sanık …’ın da kabul ettiği üzere çekleri tahsil etmek amacıyla kurduğu paravan bir şirket olduğunu, …’ın müvekkilinin müşterisi olan şirketlerden müvekkiline olan borçlarına karşılık aldığı çekleri deftere işlemeden kendi kurduğu … şirketine cirolayarak tahsil etmeye çalıştığını, bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere davacının davalıya çek ciro etmesini gerektirecek bir borcu olmadığı gibi 512.729,84- TL alacaklı olduğunu, İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/589 esas sayılı dosyası kapsamında sanık …’ın cezalandırılmasına karar verildiğini, müvekkilince borcun varlığının inkar edilmesi nedeniyle ispat külfetinin davalı alacaklıda olduğunu, sahtecilik ve hırsızlık iddiası mutlak defi olduğundan 3. kişilere karşı da ileri sürülebileceğini, bu kapsamda imza incelemesi yapılması yönünde taleplerinin dikkate alınmadığını, çekteki … Sigorta kaşesi üzerindeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, …’ın ifadeleri doğrultusunda çekin müvekkili şirketin rızası hilafına elinden çıktığını, davalı aleyhine açılan farklı çeklere ilişkin olmakla birlikte benzer nitelikte olan birçok davada davanın kabulüne karar verildiğini, davalı şirketin, bir kısım müvekkili şirket çalışanlarıyla organize hareket eden kötü niyetli 3. kişilerce sahte imzalarla müvekkili şirkete ait çekleri tahsil etmek amacıyla kurulan bir şirket olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rıza dışı elden çıkan çekin istirdatı ile çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” TTK’nın 790. maddesinde ise, “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Çek istirdatı davalarında davacının; çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Somut olayda; dava konusu … Bankası Bayrampaşa Ticari/İstanbul Şubesine ait, keşidecisi … İnşaat … olan 30.11.2015 keşide tarihli, … çek numaralı, 30.000-TL bedelli çekin davacı lehine keşide edildiği, cirantaların ise sırasıyla davacı …, davalı … Oto Kiralama ve … olduğu, çekin davacı şirket eski çalışanı … tarafından keşideciden alınarak davacı şirket defterlerine kaydedilmeden davacının rızası dışında üçüncü kişilere verildiği, davacı tarafından açılan zayi nedeniyle iptal davasında İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1069 esas sayılı dosyasında ödeme yasağı kararı verildiği, çekin … tarafından ibrazında ödeme yasağı nedeniyle bankaca ödeme yapılmaması üzerine bu kez davalı tarafından çeke dayalı olarak İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğu, davacının imzaya itirazı üzerine İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/97 esas sayılı dosyasında ciranta imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı tespit edilerek takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın istinaf yolundan geçerek kesinleştiği, İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/589 esas sayılı dosyasında ise sanık …’ın davacı şirketin alacaklı olduğu çekleri alarak muhasebe kayıtlarına girmediği, çekleri davacı şirketin rızası dışında başkalarına vererek kullandığı tespit edilerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın İstanbul BAM 21. Ceza Dairesinin 2019/3858-1492 sayılı ilamıyla, hükümden sonra yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İspat yükü üzerinde bulunan davacı, öncelikle çekte yetkili hamil olup çekin rızası dışında elinden çıktığını, sonrasında ise davalının çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu kapsamda çekin davacı firmaya keşide edildikten sonra çeki alan davacı eski çalışanı … tarafından şirket muhasebe kayıtlarına girilmeden davalı şirkete ciro edilerek verildiği, mahkemece davacının ciranta imzası üzerinde imza incelemesi yaptırılmamış olsa da, …’ın el yazılı beyanında ciro imzasının kendisi tarafından atıldığını ve çekin davalı firmaya kendisi tarafından verildiğini kabul ettiği, İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/97 esas sayılı dosyasında yaptırılan imza incelemesinde de ciranta imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığının tespit edildiği görülmekle, davacının yetkili hamil olduğu ve çekin rızası dışında elinden çıktığı hususları kanıtlanmıştır. Çekte bulunan davacı firmaya atfen atılmış olan ciranta imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmadığı yukarıda belirtilen İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile tespit edilmiştir. Ayrıca davacı şirket, kural olarak kendi çalışanının eylemlerinden sorumlu olsa da, şirketin eski çalışanı olan …’ın davacı şirketin alacaklı olduğu çekleri alarak muhasebe kayıtlarına girmediği, davalı ile işbirliği içerisinde çekleri davacı şirketin rızası dışında başkalarına ve bu arada davalıya vererek kullanmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullandığına yönelik ceza mahkemesinin tespiti de dikkate alındığında, davalı şirketin dava konusu çeki iktisapta kötü niyetli olduğu sonucuna varılmaktadır.Bu nedenle mahkemece çekin istirdatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde değildir. Diğer yandan mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacının defter kayıtlarına göre 30.09.2015 itibariyle davalıdan 512.729,84-TL alacaklı olduğu, çekin davacının ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekiline inceleme günü ticari defterlerini inceleme için ibrazı hususunda usulüne uygun olarak tebligat yapılmışsa da davalı tarafça ticari defterleri ibraz edilmemiştir. Çekteki ciranta imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığının İcra Hukuk Mahkemesince tespiti, ayrıca çekin davacının eski çalışanının suç teşkil eden eylemi sonucunda davacının rızası dışında elinden çıkmış olması karşısında, davacının menfi tespit isteminin de kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, istinaf nedenleri yerinde görülen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilerek “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 Tarih 2018/692 Esas 2019/734 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE, Dava konusu … Bankası Bayrampaşa Ticari/İstanbul Şubesine ait, keşidecisi … AŞ -… olan 30.11.2015 keşide tarihli, … çek numaralı, 30.000-TL bedelli çekin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Aynı çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.049,30-TL karar harcından, peşin yatırılan 512,33-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 541,53-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 700-TL bilirkişi ücreti, 217-TL posta ücreti olmak üzere toplam 917-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 60,53-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022