Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/2020 E. 2022/414 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2020
KARAR NO: 2022/414
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI: 2013/164 Esas – 2017/759 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının uzun süre müvekkili firmada teknik eleman olarak çalışan davalının müvekkili firmanın ticari sırlarının önemli kısımını öğrendiğini, davalının iş yerinden kendilerinden ayrılması sonrası … isimli iş yerini açtığını, burayı açtıktan sonra müvekkili firmanın kendisine bazı işleri sipariş ettiğini, kendisine iş yaptırıldığı zaman gizlilik sözleşmesi imzalandığını, davalının ayrıca müşterilerinin özelliklerini tanıması ayrıca müvekkilinin projelerini rızası ve bilgisi dışında kullanarak kendisine ciddi menfaatler temin ederken müvekkili firmaya ciddi zarar verdiğini ve rekabet yasağını açıkça çiğnediğini, davalının müvekkili firmaya ait bir imalatın resmini kullanarak aynı ebat ve ölçülerde olmak üzere peçete makinesı katlama valsi imal ederek … A.Ş ye pazarladığının öğrenildiğini, bu durumun Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/103 d.iş talimat sayılı dosyası ile tespit edildiğini, davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının kesin olarak tespit edilmesinden sonra ihtarname keşide edilerek, bilirkişi raporunda belirlenen imalatı teslim etmesinin istendiğini, ayrıca sözleşmeden kaynaklanan 100.000-USD cezai şartın ödenmesinin istendiğini, ancak davalının ihtara uymadığını, bu nedenle haksız rekabetten kaynaklanan gelir kaybı 5.000-TL ve 5.000-TL cezai şart olmak üzere toplam 10.000-TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının iddialarına dayanak gösterdiği sözleşmenin iş sözleşmesi sona erdikten sonra “gizlilik sözleşmesi” adı altında 2.1.2009 tarihinde imzalandığını, davalının 1998-2008 yılları arasında torna tesfiye elemanı olarak çalıştığını, davacı şirketin aldığı karar ile müvekkilinin iş sözleşmesinin sona erdirildiğini ve davacı şirketin teşviki ile müvekkilinin … isimli firmasını kurduğunu, bu firmada faaliyetine devam ederken davacı şirkete de iş yaptığını,bu sözleşme sırasında gizlilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu gizlilik sözleşmesini ihlalinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin ileri sürdüğü imalatın herkes tarafından yapılabilecek ve ulaşabilecek bir husus olduğunu,davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; davalının bir süre davacının elemanı olarak çalıştığı, taraflar arasında rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesi imzalandığı, 29/03/2017 tarihli raporun oluşa uygun ve yeterli olduğu, dava konusu peçete makinasının gerek internet ortamında kolayca ulaşılabilen bir makine olması, gerekse piyasada birçok firma tarafından imal edilmesi nedeniyle bir üretim sırrı ihtiva etmediği, dolayısıyla rekabet yasağına aykırılık olmadığı,gizlilik sözleşmesi ile ilgili olarak teknik bilirkişinin, dava konusu peçete katlama valsi ünitesinin kağıt peçete katlama işlemini yapan bir ekipman olduğu, çalışma şekli ve genel mekanizma benzerliği göz önüne alındığında söz konusu makinenin davacıdan elde edilen bilgiler doğrultusunda davalı tarafından gizlilik sözleşmesine aykırı olarak imalatının yapıldığı, davalının 07/11/2008 tarihinde işe başladığı, gizlilik sözleşmesinin 02/01/2009 tarihinde imzalandığı ve 22/04/2010 tarihinde davanın açıldığı, gizlilik sözleşmesinin imzalandığı ay ile davanın açıldığı aydan önceki 15 aylık ciro ve karı değerlendirildiğinde davacının 2008 yılına göre cirosu ve karında bariz bir azalma olmakla birlikte davalının ciro ve karında olağanüstü bir değişiklik olmadığı,davalının gizlilik sözleşmesini ihlal ederek peçete katlama valsi ekipmanı yaptığı ancak davacının karında bir düşüş olduğu ancak davalıya yansımadığı anlaşılmakla gelir kaybına ilişkin tazminat davasının reddine, davalının gizlilik sözleşmesini ihlal ettiği, davalı tarafından gizlilik sözleşmesinin ihlali halinde ödeyeceği cezai şartın belirlendiği, davacının cezai şart olarak 5.000-TL talep ettiği, talep edilen cezai şart miktarının davalının mahvına neden olmayacağı nazara alınarak 5.000,00-TL cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; davalının müvekkile ait bulunan proje üzerinden yapmış bulunduğu çalışmaya, satış ve ticaret yüzünden müvekkili firmanın ciddi zarara uğradığını,verilen kararın hatalı olduğunu, cezai şarta ilişkin tazminat talepleri kabul edilirken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasının hatalı olduğunu, bu hususta yaptıkları tavzih başvurusunun reddedildiğini,kararın ve ek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili;davaya konu edilen imalatın sözleşmenin gizlilik ihlalinin istisna hallerinden olduğunu, bu hususun değerlendirilmediğini, gizlilik sözleşmesinin ve ceza-i şartın geçerli olup olmadığını tartışmadığını,bilirkişi raporunun eksik olduğunu, eksik ve hatalı rapora itibar edilerek verilen kararında hatalı olduğunu, cezai şartı düzenleyen madde aslında tek tarafı bağlayan bir taahhütname olduğunu, davaya konu katlama valsi ekipmanının bilirkişilerin tespitine göre gizlilik sözleşmesi kapsamında olması hususu; katlama valsi ekipmanının anonim ve herkesçe bilinebilir olması gerçeğini ortadan kaldırmayacağını, anonimlik halinin sözleşmede istisna haller kapsamına alındığını, eğer bu istisna hali sözleşmeye dahil edilmeseydi o zaman ceza-i bir şartın ortaya çıkıp çıkmadığının tartışılabileceğini, ancak bu durumun gözden kaçtığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davalının davacı nezdinde belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığı dönemde rekabet yasağına aykırılık halinde ödemeyi taahhüt ettiği 100.000-usd cezai şart alacağının, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle 5.000-TL’lik kısmının ve yine iş akdinden sonra imzalanan gizlilik sözleşmesine aykırılık nedeniyle işlendiği iddia olunan haksız rekabet nedeniyle oluştuğu iddia olunan 5.000-TL gelir kaybı zarar tazminatının, davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde ; cezai şart alacağının 100.000-USD olduğunun belirlendiği ancak dava dilekçesi ile ”…şimdilik 5.000-TL cezai şart…” ibaresi kullanılarak kısmi dava açıldığı anlaşılmakla,dava konusunun kısmen talep edilen 5.000-TL cezai şarta özgülendiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK m.109/3 uyarınca dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmemekle davacının fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının karara yazılmadığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı, davacı şirket bünyesinde torna tesviye teknik elemanı olarak 01.10.1998- 31.10.2008 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmıştır. Tarafların kabulünde olduğu üzere iş sözleşmesi devam ederken imzalandığı anlaşılan taahhütname ile davalı ”Gerek … Ltd. Şti’ndeki çalışmalarım süresince, gerekse herhangi bir nedenle kendi isteğimle işten ayrılmam yahut iş akdimin her ne suretle olursa olsun işverenim … tarafından sona erdirilmesinden sonra, mesleki aktivitelerim sırasında ve / veya mesleki aktivitelerim haricinde öğrenmiş olduğum her türlü teknik ve idari bilgi ve belgeleri kimselere vermeyeceğimi, kimselerle paylaşmayacağımı, bilgi ve belge sızdırdığım, izinsiz belge, cd, disket, teknik resim aldığım, bunların 3. şahıslara bila bedel veya para karşılığından verdiğim yahut ileride kullanılmak üzere arşiv oluşturduğumun tespiti halinde işverenim … Ltd. Şti’ne 100.000-USD tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ederim. Yine işten ayrıldıktan sonra 5 yıl süre ile işverenim …’nin iştigal konuları ile aynı nitelikte faaliyette bulunan, temizlik makineleri veya temizlik kağıdı üretimi yahut baskı makineleri üreten başka bir firmada çalışmayacağımı, böyle bir durumun tespiti halinde de 100.000-USD tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ederim.” şeklinde cezai şart ödemeyi taahhüt etmiştir. Rekabet yasağının ihlal edildiği iddia olunan tarih ve dava tarihi itibariyle rekabet yasağına aykırılık nedeni ile 818 sayılı BK’nın 348 vd. Maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir. Rekabet yasağı sözleşmesinin amacı, işçinin işletmede öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikteri sonra işverenin aleyhine onunla rekabet edecek şekilde kullanmasını engellemektir.Kanun koyucu işçinin korunmasını sağlamak amacıyla, sözleşme özgürlüğü ilkesini sınırlandırarak rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi için işçinin müşterileri tanımasından veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinmesinden dolayı işverene önemli bir zarar vermesi ihtimalinin olması, sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve sözleşmenin yapıldığı sırada işçinin fiil ehliyetine sahip olmasıdır.Sözleşmede öngörülen rekabet yasağı; ancak işçinin iktisadi geleceğinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, yer ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise geçerlidir. 818 sayılı BK’nın 349. maddesi uyarınca rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermemesi halinde rekabet yasağı hükmü geçerli olmayacaktır. Taraflar arasındaki davaya konu hizmet sözleşmesine bağlı cezai şart taahhüdüne ilişkin sözleşmede coğrafi alan sınırlamasının bulunmaması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürecek niteliktedir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen taahhüt sözleşmesinde bir coğrafi alan sınırlaması bulunmaması işçinin iktisaden mahvına sebep olacak mahiyette olup çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olan haksız rekabete ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Bu nedenle rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin batıl sayılması gerektiği, buna bağlı olarak da cezai şartın oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Rekabet yasağına aykırılık nedeni ile cezai şart alacağı talebi yönünden davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmekle davanın kabulüne ilişkin karar isabetli bulunmamıştır. İş sözleşmesi sona erdikten sonra, 02.01.2009 tarihinde imzalanan gizlilik sözleşmesi ile ” … ile karşılıklı anlaşma sonucu yapacağınız projelerde aşağıdaki hüküm ve şartlar tarafınızca kabul edilir: 1- Gizli bilgilerin önem ve hassasiyetini göz önünde bulundurarak gizliliği korumak için ciddi bir çaba göstermekle yükümlüsünüz. Gizli bilgiler sadece … çıkarları doğrultusunda kullanılacaktır. Gizli bilgiler … özel izni olmadan herhangi bir şekilde veya durumda doğrudan sizin veya … ‘ın çalıştırmadığı 3. taraflar ile kesinlikle paylaşılmayacaktır. Aşağıdaki koşullarda gizli bilgiler ve gizlilik anlaşması hükümleri geçersizdir: (1) … size gizli bilgileri sağlamadan veya açıklamadan önce, firmanız tarafından bilinen bilgiler veya (2) … ile doğrudan veya dolaylı yoldan gizli bilgi ve gizlilik anlaşması konusunda bağımlı olmayan şahıslar tarafından sağlanmış veya açıklanmış bilgiler veya (3) şimdi veya daha sonra, sizin her hangi bir hatanız olmaksızın, gizliliğini kaybetmiş olup herkes tarafından kullanabilir, faydalanabilir, veya bilinir duruma gelmiş bilgiler. 2- karşılıklı anlaşma sonucu yapmakta olduğunuz projeler tamamlandığında, veya diğer sebeplerden ötürü durdurulduğunda tüm teknik çizimler projeler akım şemaları, spesifikasyonları, malzeme listeleri, ekipman işletme, kullanım veya bakım prosedürleri, genel şartlar ve yapılan işle ilgili yazılı dökümanlar, modeller, numuneler ve buna benzer … tarafından size verilmiş, veya sizin geliştirdiğiniz veya sizin … verdiğiniz yapılan iş ile ilgili bilgiler ye iade edilecektir. 3-..” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki davada haksız rekabete konu eylem; peçete makinası katlama valsi emtiasının davalı tarafından davacıdan öğrenilen bilgiler dahilinde imaline, davacıdan öğrenilen müşteri çevresine dava dışı şirkete, davacı şirket izni olmaksızın satıldığı iddiasına ilişkindir. Daha önceden yurt içinde piyasaya sunulan ve Türkiye’de herhangi bir kişi adına tescilli tasarım niteliğinde olmayan tescilsiz tasarımlar kural olarak herkesin serbestçe kullanımına açıktır. Emtianın tescilli tasarım/ imalat olmadığı özel bir üretim bilgisi gerektirmediği bilirkişi raporunda tesbit edilmiştir. 6762 sayılı TTKnın 56. madde de ,Haksız rekabet ,aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.”denilmiştir. 57.maddenin 8.bendinde ise,hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde ettiği veya öğrendiği imalat veya ticaret sırlarından haksız yere faydalanmak veya onları başkalarına yaymak ,hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareket olarak sayılmıştır. Dosya kapsamında hükme esas alınan 29.03.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; iş sırrından söz edebilmek için öncelikle sırrın işletmeyle ilgili olması gerektiği; sırrın işletmeyle ilgili olmasından kastın, sırrın ticari, teknik veya personele ilişkin olması olduğu, işletmeyle ilgili iş sırlarına örnek olarak, işletmenin işleyiş biçimi, fiyat tarifeleri, müşteri veya abone listeleri, işletmenin herkes tarafından bilinmeyen organizasyonu, üretim teknolojisi, özellikle kimya ve makine sanayisinde rastlanan özel üretim biçimleri, bir ticari işletmenin şifre sistemi, telgraf anahtarı, bankalarla kredi anlaşmaları, yazışmalar, bilgisayar programları, pazar planları, tüketici alanları, hammadde kaynakları, kredi olanakları, işletmenin muhasebe kayıtları, rekabet şansı, işverene ait olan işçi buluşları, personel planlaması gibi konulardaki bilgiler verilebileceği; iş sırları kavramının işletmeyle ilgili olan her şeyi kapsamına alacak şekilde geniş bir çerçevede değerlendirme yapılması gerektiği; bir hususun sır teşkil edebilmesi için diğer bir koşulun, bu bilginin sınırlı bir çevre tarafından bilinmesi olduğu; bu çevredekilerin sayısının da nispi olduğu; yani bir kişi olabileceği gibi bir grup da olabileceği; herkes tarafından bilinen şeylerin sır teşkil etmeyeceği; örneğin, bir işletmenin dünyada birkaç firma tarafından bilinen üretim teknolojisinin, sadece sınırlı bir çevre tarafından bilindiği için, rekabet yasağı anlamında iş sırrı teşkil edeceği; ancak işçinin sınırlı bir çevre tarafından bilinen söz konusu sırlar hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, işverenin bu bilgileri üçüncü kişilere açıklamışsa artık bu bilgilerin iş sırrı kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bilginin açıklanmasının dolayısıyla işverenin zarar görme olasılığını da ortadan kaldırmış olacağı; iş sırrından söz edebilmek için üçüncü koşulun, kolaylıkla öğrenilemeyecek olan bir bilginin sır olarak saklanması hususunda işverenin iradesinin olması; öncelikle, bir bilginin kolaylıkla öğrenilemeyecek nitelikteyse sır teşkil edeceği; örneğin, bir gazetede yayımlanmış bir buluş ya da üretim usulü sır teşkil etmeyeceği; herkes tarafından bilinmeyen bilginin üçüncü kişilere açıklanmaması hususunda işverenin iradesi olması gerektiği; nitekim her gizlilik veya sırrın ancak sır sahibinin bunun korunmasını istediği takdirde hukuken korunacağı; bu koruma için ayrıca sır sahibinin bilginin saklı kalmasında haklı bir menfaati olması gerektiği, yani, bilginin açıklanması halinde işverenin, önemli bir zarara uğrayacak olması olarak değerlendirilmiş,davalı tarafından imal edilen makinenin gerek internet ortamında kolayca ulaşılabilen bir makine olması, gerekse piyasada birçok firma tarafından imal edilmesi nedeniyle bir üretim sırrını ihtiva etmediği ve bu nedenle somut olayda bir üretim ve iş sırrından bahsedilmesi mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafından yapılan imalatın üretim sırrı ihtiva etmediği belirlenmiş olmakla ,her şeyden ötesi davalı üretim bilgisini hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde etmemiştir.Davalının 10 yılı aşkın süre davacı şirkette torna tesfiye elemanı olarak çalıştığı mesleki olarak üretim bilgilerine zaten sahiptir.Yapılan imalatın davacı firmayla özdeşleşmiş bir ürün olmadığı,gizlilik sözleşmesinin 1.maddesinde “… size gizli bilgileri sağlamadan veya açıklamadan önce, firmanız tarafından bilinen bilgiler”in gizlilik sözleşmesi kapsamında olmadığının kabul edilmesi karşısında davalının yaptığı imalatın haksız rekabet teşkil etmediği ,davacının davalıdan kar kaybı veya cezai şart talep edemeyeceği sonucuna varılmakla davanın tümüyle reddine karar verilmek gerekirken ,davalının gizlilik sözleşmesini ihlali nedeniyle cezai şart ile yükümlü tutulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hata/ eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden kararın kaldırılarak; yeniden hüküm verilmesine ,yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne;Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 09/11/2017 Tarih 2013/164 Esas- 2017/759 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde görülmeyen davanın reddine İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL harcın, peşin yatırılan 171-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 90,30‬-TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 85,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacıdan alınması gereken 80,70- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/03/2022