Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1997 E. 2019/1378 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1997
KARAR NO : 2019/1378
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2016/286 Esas – 2019/434 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 21/05/2008 tarihinde bir akaryakıt bayilik ilişkisi kurulduğunu, işbu ilişki kapsamında müvekkilinin, akaryakıt istasyonu işletmeciliği yapmaya başladığını, yalnızca davalıdan akaryakıt alındığını, sözleşmelere aykırı olarak 2011-2015 yıllarına ilişkin davalı tarafından haksız tahsilatlar yapıldığını, yapılan bu tahsilatların ağırlıklı olarak otomasyon komisyon bedeli olarak tahsil edildiğini, ancak bu otomasyon sisteminin tamamen davalının yükümlülüğünde olduğunu, davalı tarafından otomasyon komisyon bedeli olarak müvekkilinden tahsil edilen tutar toplamının 754.673,90.-TL, diğer yandan yakıt kart komisyon bedeli, yakıtpuan, iletişim hizmet bedeli, tuvalet temizlik bedeli ve sair ad altında 94.144,08.-TL olmak üzere davalı tarafından 2011-2015 yıllarında yapılan haksız tahsilat tutarı toplamının ise 848.817,98.-TL olduğunu, bu tahsilatların doğrudan borçlandırma sistemi ile müvekkilinin kredili banka hesabından tahsil edildiğini, fazla tahsilatların davalıdan ihtarname ile talep edilmesine rağmen ödenmediğini beyanla davalarının kabulü ile; fazlaya ilişkin hak ve alacaklarını saklı tutarak davalının 2011 yılı ile 2015 yılını kapsayan (5 yıllık) dönemlerdeki bayilik sözleşmelerine ve EPDK kararlarına, mevzuata ve hakkaniyete aykırı olarak müvekkilinden tahsil ettiği 848.817,98.-TL tutarındaki otomasyon komisyon bedelleri başta olmak üzere tam komisyon vb diğer bedellerin tahsil tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davanın istirdat davası olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini bu yönden davanın reddi gerektiğini, davacının, huzurdaki davaya konu ettiği fatura bedellerini, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin başlangıcından itibaren itirazsız olarak ödediğini, EPDK tarafından vaz edilen 1240 sayılı kararda anılan otomasyon sistemi’nin müvekkili tarafından kurularak ariyeten davacıya teslim edildiğini, davacının davaya konu yaptığı faturaların, taraflar arasında imzalanan tüm sözleşmelere uygun olduğunu, davacının kurumsal müşterilerinin davacıya oluşturduğu toplam maliyetin ortalama %50 hesabıyla taraflar arasında paylaşıldığını ve komisyon faturalaması yapıldığını, bu uygulamanın ticari ilişkinin başlangıcından beri süregeldiğini ve davacı tarafından da kabul gördüğünü beyan ederek; öncelikle davanın zamanaşımı ve 1 yıllık hak düşürücü süre yönünden reddine ve aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmelerde dava konusu ödemelerin davalı tarafından davacıdan talep ve tahsil edilemeyeceğine dair açık bir hüküm yer almadığı, ancak davacı kayıtlarına göre davacının haberdar olduğu ve makul süre içerisinde bir itiraz ileri sürülmediği, sözleşmenin sona ermesinden sonra yapılan davacı talebinin TMK 2.maddesine aykırı olduğu, sektörel uygulama gereği dava konusu edilen kalemlerin bayilerin katlanması gereken yükümlülüklerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; hukuka, kanuna, içtihatlara ve dosya münderecatına aykırı kararın istinafen incelenerek ve kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden karar verilmesini, ayrıntılı istinaf dilekçesini gerekçeli kararın tebliğinden sonra sunacağını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de gerekçeli kararın tebliğinden itibaren istinaf sebeblerini içeren dilekçe sunulmamıştır.
GEREKÇE :İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından; gerekçeli kararın tarafına tebliğine müteakiben ek dilekçe ile başvuru sebeplerini detaylandıracağını bildirerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.HMK 352.maddesinde; Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda başvurunun sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalarda öncelikle gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.İstinaf başvurusunun sebeplerinin ve gerekçesinin açıkça gösterilmesi dosyanın incelemeye alınmasının ön şartıdır. Eldeki davada davacı vekili gerekçeli istinaf dilekçesini sunacağını belirtmişse de; gerekçeli kararın 17/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, buna rağmen gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı dosya içeriğinden anlaşılmıştır. HMK 352. maddesi uyarınca başvuru sebep ve gerekçelerinin istinaf başvuru dilekçesinde gösterilmesi zorunludur. HMK 355/1 maddesi gereğince istinaf başvuru yolunda kamu düzenine aykırı bir yön olup olmadığı resen incelenir. Somut olayda mahkemece sözleşmelerde dava konusu ödemelerin davalı tarafından davacıdan talep ve tahsil edilemeyeceğine dair açık bir hüküm yer almadığı, ancak davacı kayıtlarına göre davacının haberdar olduğu ve makul süre içerisinde bir itiraz ileri sürülmediği, sözleşmenin sona ermesinden sonra yapılan davacı talebinin TMK 2.maddesine aykırı olduğu, sektörel uygulama gereği dava konusu edilen kalemlerin bayilerin katlanması gereken yükümlülüklerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin hükümde kamu düzenine aykırılık görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 352, 355 ve 353/1-b-1 maddeleri uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2019