Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1982 E. 2022/184 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1982
KARAR NO: 2022/184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2018/117 Esas – 2019/51 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin varlık yönetim şirketi olup davalının müvekkili şirkette bireysel tahsilat temsilcisi olarak 2014 yılında işe başladığı, müvekkili şirketin kurduğu sistem ve tanımlanan dosyalardan takip prosedürü yanında borçlular ile görüşmeler yaptığını, şirketin faaliyet amacı ve sektör gözetildiğinde şirkete ait iş sırlarına vakıf olduğunu, müvekkili şirketten 22.2.2016 tarihinde kendi isteği ile ayrıldığını, ancak sözleşmede taahhüt ettiği yasak süre içerisinde rakip firmada çalışmaya başladığını, davacının iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı 7.h. maddesi hükmünü ihlal ettiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1 yıllık brüt ücreti olan 21.600-TL cezai şart tutarının şimdilik 5.000-TL’lik kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin ticari sırra vakıf olabilecekbir görevi olmadığını, bu alandaki rekabete etki edip davacı … zarara uğratmasının çalıştığı konumu ve şahsi nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda mümkün olmadığını, kanunun amir hükümlerine ve yerleşik yargı uygulamasına aykırı olan rekabet yasağının geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının, davacı şirketin işletmesine ait standart ve rutin operasyonel işleyişi ile ilgili görev ve işlerde çalıştığı, davalının davacı … zarara uğratacak yahut sektördeki rekabet şansını azaltacak bir yetkisinin bulunmadığı, davacının iş ve üretim sırlarına davalı işçinin iş yerinde yapmış olduğu çalışma sırasında vakıf olduğu hususunun ispat edilmediği, davalının, eski işvereni olan davacıyı önemli bir zarara uğratma ihtimalinin bulunmadığı, bu nedenle rekabet yasağına aykırı davranış dolayısıyla cezai şart ödeme borcu doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; TBK’nun ilgili maddeleri uyarınca, müvekkili işveren ile davalı arasında,rekabet yasağı sözleşmesi yapıldığını, Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’nin 7.h. maddesi “Çalışan, iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl için İşveren’e rakip şirketlerde Marmara Bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde bir yıllık brüt ücreti tutarında cezai şart olarak ödemeyi kabul eder.” hükmünü içerdiğini,30.11.2015 tarihinde çıkışı yapılan davalı, İstanbul’da faaliyet gösteren rakip varlık yönetim şirketinde, aynı pozisyonda çalışmaya başladığını, tanık dinlenmesi ve mahallinde keşif yapılması taleplerinin gözardı edildiğini, davalının, müvekkili şirkette çalıştığı süre zarfında elde ettiği iş sırrı niteliğine haiz bilgiler nedeniyle rakip varlık yönetim şirketlerinden biri tarafından tercih edilerek istihdam edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Taraflar arasında 06/01/2014 tarihinde belirsiz süreli hizmet akdi yapılmış olup, bu sözleşmenin rekabet yasağının düzenlendiği 7/h maddesi; “…Çalışan, iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl için İşveren’e rakip şirketlerde Marmara Bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde İşveren’e bir yıllık brüt ücreti tutarında nakdi tazminatı ayrıca bir ihtara lüzum kalmaksızın cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşveren’in uğrayacağı zararlardan dolayı kanuni hakları saklıdır…” hükmünü haizdir. Somut olayda, davalının davacıya ait iş yerinden kendi iradesi ile 22.02.2016 tarihinde ayrıldığı, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı … A.Ş.’de 01/03/2016 tarihinde işe başladığı belirlenmiştir. Davalı, davacı şirketteki işinden ayrılışına kadar “Çağrı Merkezi Görevlisi” olarak çalıştığı, tahsilat ekibi içinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalının, davacı şirket organizasyondaki pozisyonunun hiyerarşik seviyesi dikkate alındığında işletme standart uygulamaların yürütülmesi ve takip aşamasında görev aldığı, davalı ile birlikte aynı pozisyonda 201 personelin çalıştığı, bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere davalının görev tanımı kapsamında yaptığı işlerin davacı şirketin işletmesine ait standart ve rutin operasyonel işleyişi ile ilgili görev ve işler olduğu, davalının, davacı … zarara uğratacak yahut sektördeki rekabet şansını azaltacak bir yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla somut olay için TBK m.444’de düzenlenen koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Her ne kadar davacı vekilince tanık dinlenmesi ve yerinde keşif inceleme talepleri göz ardı edildiği ileri sürülmüşse de, uyuşmazlık konusu itibariyle keşif yapılmasına gerek bulunmadığı, tanıklarının mahkemece usule uygun şekilde dinlendikleri anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/02/2022