Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1960 E. 2022/268 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1960
KARAR NO: 2022/268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2018/182 Esas 2019/579 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin … ve …’un kullanacağı krediler için genel kredi sözleşmesi kapsamında kefil olduğunu, bu kapsamda dava dışı …’un 22/11/2011 tarihli 45.000-TL tutarlı genel kredisi sözleşmesi için kefaletname imzaladığını, daha sonra 26/11/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi için 55.000-TL tutarlı kefaletnameyi imzaladığını, dava dışı …’un bu kredileri 2015 yılına kadar ödediğini, ancak davalı bankanın dava dışı …’a yeniden nakit kredi ve kredi kartı temin ettiğini ve bu teminlerden müvekkilinin bilgisinin bulunmadığını, …’un 2015 yılında kullandığı kredi kartı borcunu ödeyemediğini ve müvekkilinden 66.614,73-TL’nin zorla tahsil edildiğini, müvekkilinin 27/06/2014 tarih 30.000-TL’lik kredi için de dava dışı …’a kefaletname imzalayarak kefil olduğunu,bankanın dava dışı bu kişinin 76.550,43-TL borcunun ihtarname ile kendisinden talep edildiğini, müvekkilinin her iki kişi için sadece bir seferlik kefil olduğunu,müvekkilinin 29/11/2016 tarihinde davalı bankaya noter onaylı istifaname göndererek kefaletten döndüğünü, müvekkili tarafından imzalanan 22/11/2011, 26/11/2012 ve 27/06/2014 tarihli kefaletnamelerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; azami miktarı 45.000-TL olan 22.11.2011 tarihli ve azami miktarı 55.000-TL olan 26.11.2012 tarihli davacının müteselsil kefil olduğu kefaletname sözleşmeleri imzalandığını, davacının eşi … tarafından da 26.11.2012 tarihli kefalet sözleşmesine istinaden 26.11.2012 tarihli muvafakatname imzalandığını, yine davacının …’un imzaladığı 27.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmesine de kefil olduğunu ve eşinin rızasının alındığını, davacının haksız şart iddiasının yerinde olmadığını, kefalet sözleşmelerinin içerik ve şekil bakımından hukuka uygun olduğunu, davacının kefalet sözleşmelerinde, kredi alanın kullandığı ve kullanacağı kredilerden kaynaklanan tüm borçlardan sorumlu olduğunu kabul ettiğini, davacı müteselsil kefil olduğundan müvekkilinin davacıyı doğrudan takip etme hakkının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının her iki kredi lehdarı için toplam 130.000-TL limitli, sözleşmeden kaynaklanan kefalet sorumluluğunun bulunduğu, davacının tarafı olduğu kefalet sözleşmelerinin; 22.11.2011 tarihli kefalet sözleşmesinden dolayı sözleşme tarihinden itibaren süresiz, ya da yeni TBK’ya göre azami 10 yıl süreli olarak, 26.11.2012 ve 27.06.2014 tarihli kefalet sözleşmelerinden dolayı ise sözleşme tarihlerinden itibaren azami 10 yıl süreli olarak ya da kredi lehdarlarının kredi ilişkileri ile risklerinin sona ermesine kadar devam edeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin, kefil olduğu kişilerin daha sonradan söz konusu bankaya borçlanacaklarını öngöremeyeceğini, bankanın hazırladığı sözleşmelerin hukuka aykırı olduğunu, davalı banka tarafından sonradan temin edilen kredi ve kredi kartının müvekkilinin bilgisi haricinde imzası alınmadan verildiğini, Yargıtay kararları ile sabit olduğu üzere kefilin, sadece imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, kefilin kefil olduğu sözleşme dışında başkaca bir borçtan sorumlu tutulamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmeleri uyarınca kefaleti bulunan kefilin, kredi lehtarlarına kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava İstanbul 9. Tüketici Mahkemesi’nde açılmış olup davacının tüketici olduğundan bahisle harç yatırılmadığı, mahkemece verilen görevsizlik kararı doğrultusunda davaya bakan İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesince harç alınmaksızın görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı üzerine istinafa konu hükmü veren İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince de harç alınmadığı, davacının iptalini istediği kefaletnamelerin toplam limitinin 130.000-TL olduğu, mahkemece harç tamamlatılmadan yargılamaya devamla esasa ilişkin karar verildiği anlaşılmaktadır. Davanın açılması harca tabi usuli bir işlemdir. HMK’nın 120(1) maddesine göre davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde ise ne gibi işlemler yapılacağını 30 ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır. Dava niteliği itibarıyla nispi harca tabi olup, öncelikle dava değeri üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılması gerekmektedir. Mahkemece, eksik harç tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceğinden, eksik harcın tamamlattırılması, bu eksikliğin tamamlanmaması halinde ise HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Harç eksikliği re’sen incelenmek suretiyle eksiklik giderilmek üzere hüküm ve istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/182 Esas 2019/579 Karar sayılı ve 18/06/2019 tarihli hükmünün HMK.’nın 353(1)a-4 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Harç tamamlandıktan sonra yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile, HMK.’nun 353(1)a maddesi gereğince kesin olmak üzere karar verildi. 18/02/2022