Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1944 E. 2022/104 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1944
KARAR NO: 2022/104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2018/64 Esas -2019/387 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı tarafından müşterilerine gönderilen SMS ile; müvekkili şirketin posta gönderi ücretlerinde artış yaptığı belirtilerek, bu artışa bağlı olarak kredili mevduat hesabı ekstre gönderim ücretlerinin 31 Aralık tarihinden itibaren 1,94-TL olarak güncelleneceği bilgisi verildiğini, davalı tarafından ekstre gönderim ücretinde yapılan artışın gerekçesinin, müvekkili şirketi tarafından posta gönderi ücretlerine yapılan zam olduğu yönünde bilgilendirme yapıldığını, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun 3/1-dd bendinde yer alan temel ücret tanımında yurt içi en düşük ağırlıktaki gönderi ücretinin BTK tarafından belirleneceğinin hüküm altına alındığını,bahsedilen artışın da BTK kararına istinaden gerçekleştirildiğini, söz konusu kararda temel ücretin 2-TL olarak belirlenmesine rağmen, davalı tarafından bildirilen miktarın da 1,94-TL olarak temel ücret artışıyla yeknesaklık arz etmediğini, davalının, müvekkili şirket fiyatları hakkında yanıltıcı bilgi vererek dürüstlük kuralına aykırı bir ticari ileti göndererek haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin men’i ile ortaya konulan yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili banka tarafından müşterilerine iletilen 30/11-01/12/2017 tarihli SMS nedeniyle davacı tarafın müvekkili bankaya rahatsızlığını bildirmesi sonucunda müvekkilinin 05/12/2017 tarihinde SMS metnini güncelleyerek davacının adına yer vermediğini, müvekkili bankanın eyleminin, yasal yükümlülüğü gereği müşterilerine SMS ile bilgilendirme yapmaktan ibaret olduğunu, davacı tekel konumunda olduğundan dava konusu kredili mevduat hesabı ekstre gönderiminin de davacı aracılığıyla gerçekleştirmek zorunda olduğunu, davacının da faaliyette bulunduğu pazarda tekel konumu sabit olmakla PTT ifadesinin SMS metninde yer almasının haksız rekabet eylemi teşkil etmeyeceğini, müvekkili banka tarafından 3. kişilere yapılan ödemelerin müşterilerine yansıtılmasının mevzuat hükümlerinden kaynaklanan bir hak olduğunu, ücret değişikliklerinin bildirilmesinin de yasal yükümlülük olduğunu, müvekkili bankanın haksız rekabet teşkil eden, dürüstlük kuralına aykırı bir eylemi bulunmadığını, davacı ile müvekkili bankanın aynı sektörde faaliyet gösteren şirketler olmadığını, davacının kendi sektöründe temel konumunda olduğunu, bu nedenle rekabete aykırı eylemden söz edilemeyeceğini, davacının kötüleme eylemini kanıtlayamadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tarafların rakip olmadıkları, davacının fiyatlarında oluşan artışın gerçek olduğu, davalının göndermiş olduğu SMS’te davacının “iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarda kötülemek, gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak” gibi dürüstlük kuralına aykırı bir davranış bulunmadığı, davacının gönderilerde oluşan fiyat artışının (2-TL) altında (1,94-TL) bir artıştan bahsedildiği hususları dikkate alındığında, davalının fiyat artışının davacıdan kaynaklandığını belirten SMS nedeniyle haksız rekabet eyleminde bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; dava konusu SMS nedeniyle haksız rekabete ilişkin tüm iddiaları göz ardı edilerek haksız rekabet eyleminin bulunmadığı yönündeki bilirkişi raporuna dayanarak oluşturulan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davalının gerçeğe aykırı ve yanıltıcı mahiyetteki, müvekkili şirket hakkında olumsuz imaj ve algı yaratarak müşterilerine yollayacağı hesap ekstrelerine ilişkin posta ücretlerinin artışını PTT’ye mal etmesi,bilinçli olarak yanlış ve yanıltıcı davranarak PTT aleyhine olumsuz tavır sergilenmesiyle itibar kaybına yol açtığı tartışmasız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 54/(1) maddesinde haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olduğu belirtildikten sonra; 54/(2) maddesinde ise haksız rekabete ilişkin genel ilke “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre genel ilke belirlenirken haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması aranmamıştır. Failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır. TTK’nin 54. maddesinde haksız rekabetin amacı ve genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 55. maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır.Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 55. maddesinde sayılan hallerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hallerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hallerine tam olarak uymuyorsa veya bu hallerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki TTK’nin 54/2 maddesinin uygulanması mümkün olacaktır. TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesinde “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. “6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Yanlış açıklama (beyan), içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalardır. Yanıltıcı beyan, mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek açıklamalardır. Gereksiz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb. hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır.Gerçeğe uygun olmayan açıklamalar objektif olarak doğruluğu ve yanlışlığı tespit edilebilen açıklamalardır. Olaylar/olgular hakkındaki her türlü kötüleyici nitelikteki yanlış açıklamalar haksız rekabet olarak değerlendirilecektir. Açıklama gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemez. Yanıltıcı açıklamadan kastedilen ise açıklamanın takdim ediliş tarzının, seçilen sözcüklerin resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenim neticesinde açıklama konusunun olduğundan değişik ve olumsuz algılanmasıdır. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarını ifade etmektedir. Amacın aşılmasıyla birlikte gerçek dahi olsa açıklamalar, gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmektedir. Zira burada gerçek olmasına rağmen açıklama amacını aşan bir durum ortaya çıktığından bu açıklama (beyan) gereksiz yere incitici olmaktadır. Somut olayın özelliklerine göre genel olarak toplumda ve özellikle hedef alınan muhatabın algılama seviyesi dikkate alındığında gerçek dahi olsa teamülün kabul ettiği tolerans sınırı aşılması halinde açıklama;TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil edecektir. Bir açıklamanın “yanlış” olup olmadığı tespit edilirken yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı iken, “yanıltıcı” olup olmadığı veya “gereksiz yere incitici” olup olmadığı tespit edilirken kullanılacak ölçüt açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir.”(Yargıtay HGK nun 2017/2475 esas ,2021/246 karar sayılı 11.3.2021 tarihli emsal ilamı ) Haksız rekabet iddiasına konu davalı tarafından müşterilerine gönderilen SMS metni, “… PTT’nin posta gönderim ücretlerinde yaptığı artışa bağlı olarak kredili mevduat hesabı ekstre gönderi ücretleri 31 Aralık 2017’den itibaren 1,94-TL olarak güncellenecektir….” şeklindedir. PTT’nin yurt içi en düşük ağırlıktaki haberleşme gönderi ücretinin ise 2-TL olarak güncellendiği tarafların kabulündedir. Sonuçta davacı PTT tekel konumunda olup, gönderi ücretlerinin de artırıldığı açık olmakla, bu artışın mevzuat gereği BTK veya PTT’nin kararıyla uygulanmasının bir önemi yoktur. Davalı banka, müşterileri ile imzaladığı sözleşmeleri gereği, hizmet maliyetindeki artışı müşterilerine yansıtma hakkına sahip olduğu gibi,hizmet bedelinde yaptığı artışın sebebinin posta hizmetinde yapılan artışın neden olduğunu bildirdiği , ücretlerindeki artışın müşteriye bildirilmesi gereksiz yere incitici beyan olarak kabulü mümkün görülmemiştir.Söz konusu hizmetin temel maliyeti davacının gönderici ücreti olduğu ,davacının da tekel hakkı bulunduğu gözönüne alındığında SMS içeriğinin haksız rekabet teşkil etmediği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi.25/01/2022