Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1933 E. 2022/239 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1933
KARAR NO: 2022/239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2019
NUMARASI: 2018/136 Esas – 2019/698 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili: davalıların haziran 2015 tarihinde şirket ortaklığını ve müdürlüğünü devir ettiğini, iş bu devir sırasında şirket tarafından ödenmesi gereken borçların şirket bilançosunda gösterilmeyerek hem şirketin hem de diğer ortakların zarara uğramasına neden olduklarını, davalıların borçlarını bilançoda göstermeyerek şirketi bu borçlar ile devir ettiğini, sonradan bu borçların ortaya çıkmasıyla şirketin ödeme güçlüğü içine düştüğünü, Çatalca Belediyesi’ne ¨279.431,26-TL emlak vergisi, Bakırköy …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında ilama dayalı ¨ 109.082,26-TL tazminat, şirket gayrımenkulünün kiracısından depozito alındığını bu depozitonun davalılar tarafından zimmetlerine geçirildiğini, şimdilik toplam¨ 388.513,32-TL borcun şirketi devralan yeni ortakların ödemek zorunda kaldığını, davalılara Bakırköy … Noterliği’nin 20/02/2016 gün ve … yevmiye sayılı ihtar ile bu borçtan paylarına düşen ¨194.256,66-TL ‘nin ödenmesi istenmiş ise de davalıların ödemediklerini,bu miktardan şimdilik ¨ 20.000-TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili 13.05.2019 tarihli dilekçesi ile; dava değeri olan 20.000-TL’nin 10.000-TL’sinin şirket kayıtlarını usule uygun tutmayan davalı …’dan, 10.000-TL’sini haksız menfaat elde eden davalı …’dan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; dava dilekçesinde davacı tarafın Çatalca Belediye Başkanlığına, Bakırköy İcra Müdürlüğü’ne ve kiracıdan alınan depozito olmak üzere ¨388.513,32-TL zarar beyan ettiğini, şirketin zarar ettiğinden bahsedilerek dava açıldığını, davacı … ve …’ın şirketin zararı nedeniyle alacak davası açma hakkı bulunmadığını, davayı şirketin açmak zorunda olduğunu, gerçek kişilerin aktif dava ehliyeti olmadığını, eski ortak …’ın davacıların her ikisinin babası olduğunu, ancak davacılardan biri gerçekte …’ın oğlu olduğu halde, müvekkillerin adına nüfusta kayıtlı olduğunu,…’ın ise davacıların amcasının eşi olduğunu, davacılardan birisinin nüfusta oğlu gözüktüğünü, bu iki payın davacılara devir edildiğini, devirden önce de fiilen şirketi yönetenlerin davacılar olduğunu,davacıların paylarını noterde satın aldığını,02/06/2015 tarihli devir sözleşmeleri geldiğinde, müvekkili …’ın devir sözleşmesi ile ¨ 750.000-TL değerindeki payı devir ettiğinin görüleceğini, davacıların bu payı alırken bile bir bedel ödemediğini,davacıların pay devri sebebi ile müvekkilini ibra ettiklerini,şirket müdürünün ancak şirketi olmayan bir şey için borçlandırması halinde sorumlu tutulabileceğini, gayrimenkul sebebi ile ödenen vergiden veya mahkeme kararı ile ödenen bedelden şirket müdürünün veya ortağın sorumlu olmasının mümkün olmadığını beyanla davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı … yönünden; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davacı şirket, davalı eski müdürün görevde olduğu dönemde ödemesi gereken vergi borcunu şirketin maddi imkânı bulunmasına rağmen ödemeyerek katlanılan gecikme zammı ve vergi ziyaından (41.923,80) ile şirket kasasında bulunması gereken 15.000- USD depozitonun şirket hesabında bulundurmamaktan sorumlu olduğu, davalı müdürün vergi kanunlarının kendisine yüklediği yükümlülüğü kusuru ile yerine getirmediği gibi şirket adına alınan depozitoyu da şirket defterlerine işlemeyerek zimmetinde tuttuğu,katlanılan gecikme zammı ve vergi ziyaı ile birlikte şirket adına aldığı depozitoyu şirket kayıtlarında göstermediği belirlendiğinden davacı şirket tarafından açılan davanın kabulüne 10.000-TL’nin bu davalıdan tahsiliyle şirkete ödenmesine , Davacılar … ve … yönünden ise; hisse devir sözleşmesi ile davacı şirketi devraldıklarını ancak sonradan bilançoda gözükmeyen şirkete ait borçların çıktığı, hisse devir sözleşmesi ile yeni hissedarların şirketi şirket kayıtlarına işlenmeyen borçlar haricinde devraldıkları, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına konu şirket borcunun şirket kayıtlarına işlenmemiş olup bu borçtan dolayı eski ortak …’ın sorumluluğunun söz konusu olduğu, yine davalının ortak olduğu döneme ait vergi borcu aslından da eski hissedar olan davalı …’ın hissesi oranında sorumlu olduğu, bu davalı aleyhine açılan davanın da kabulü ile 10.000-TL’nin davalıdan tahsili ile borçları şirket adına ödeyen gerçek kişi davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili; davacı asil gerçek kişilerin dava açma ehliyetleri bulunmadığını , Mahkemece aynı zamanda dava şartı olan bu itirazın göz ardı edildiğini ve davacı asiller lehine alacağa hükmedildiğini,müvekkili … aleyhine verilen hükmün davacı asillerin aktif dava ehliyetlerinin bulunmaması hem de şirket kayıt ve bilançolarında açıkça görülen borçlardan sorumlu tutulması yönleriyle hatalı olduğunu, dava dilekçesinde depozito bedelinin müvekkiller tarafından zimmete geçirildiği iddia edildiğini, ancak hem bilirkişi raporunda hem de dava dosyası içerisinde yer alan davacı şirkete ait kayıt ve defterlerde depozito bedelinin müvekkiller tarafından zimmete geçirildiğine dair delil bulunmadığını, 6102 sayılı TTK’nın 573/2 maddesinde “Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.” şeklinde hüküm yer aldığını, mahkemece davacı şirketin eski ortağı olan müvekkil …’ın, üstelik davacı şirket yerine şirketin ortakları olan davacı asillere sorumlu tutulamayacağı bir ödeme yapmasına karar verilmesinin bu maddeye aykırılık gösterdiğini,kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı gerçek kişi ortakların, davalı eski ortak …’dan ortak olduğu döneme ilişkin tahakkuk eden vergi borcu,iş kazası nedeniyle şirket çalışanına ödenen tazminat, kiracıdan alınan depozito nedeniyle elde ettiği haksız menfaatin hissesi oranında 10.000-TL tahsiline ilişkin rücu istemine,davalı eski şirket müdürü …’a yöneltilen dava ise ;davacı şirketin, şirket eski müdürü davalı …’dan yönetici- temsilci sorumluluğuna dayanan aynı nedenlere dayalı olarak 10.000-TL tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davalı eski ortak … davacı …’a ”şirket resmi kayıtlarına işlenmemiş şirket bilançosunda gözükmeyen borçlar haricinde şirketin aktifi ve pasifine ilişkin tüm haklarını ve borçlarını” içerir şekilde % 50 hissesini 02.06.2015 tarihinde devretmiş, dava dışı eski ortak … davacı …’a ”şirket resmi kayıtlarına işlenmemiş şirket bilançosunda gözükmeyen borçlar haricinde şirketin aktifi ve pasifine ilişkin tüm haklarını ve borçlarını” içerir şekilde % 50 hissesini 02.06.2015 tarihinde devretmiştir. Davalı … 16.02.2010- 02.06.2015 tarihleri arasında davacı şirketin müdürüdür. Limited şirketlerde ortaklar şirkete karşı taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlı sorumludurlar. Kural olarak kişisel sorumlukları yoktur. Ancak bu kuralın tek istisnası 6183 Sayılı AATUHK m. 35 kamu borçlarıdır. Buna göre vergi vb. kamu borçları limited şirketten tahsil edilemezse, şirketin yasal temsilcisi müdür tamamen ve sınırsız sorumlu olmak üzere müdürden tahsil edilir, ondan da tahsil edilemezse şirketteki sermaye payı oranı ile sınırlı olmak kaydı ile ortaktan şahsen tahsil edilir. Payını devrederek ayrılan eski ortağın devir tarihinden önce doğan kamu borçlarından sorumluluğu devam eder. Limited şirket müdürünün devredilmez ve vazgeçilmez nitelikteki görev ve yetkileri ”şirketin üst düzeyde yönetilmesi ve yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi, kanun ve şirket sözleşmesi çerçevesinde şirket yönetim örgütünün belirlenmesi, şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması,genel kurul toplantısının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi, şirketin borca batık olması hâlinde durumun mahkemeye bildirilmesi,” dir. Davacılar, şirketin eski müdürü olan davalı …’ın ticari kayıtları ve defterleri usulüne uygun tutmadığını,Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı ilamlı takip neticesi davacı şirketin işçisine 109.082,26-TL ödendiğini, 15.000-USD kira depozito alacağı,vergi borcu bulunduğunu ileri sürerek kısmi dava açmışlar ;davacı şirket bakımından vergi gecikme cezası ve depozito alacağı nedeniyle şirket müdürü sorumlu tutulmuş,diğer alacak istemleri ise yerinde görülmemiştir.Davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulmadığından davalılar aleyhine verilen hüküm ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerekmektedir. Davacılar tarafından davacı şirketin 279.431,06-TL vergi borcunun bulunduğu, 225.217,41-TL vergi ödemesinde bulunulduğu ileri sürülmüştür.Vergi borcunun yükümlüsü davacı şirket olup ,AATUHK gereği ödeme gücü olmayan vergi yükümlüsünün borcundan yukarıda yazılı olduğu üzere davalı şirket ortağına amme alacaklısının başvuru hakkı saklıdır.Ancak davacı şirketin ödeme gücü olduğu halde vergi bildirimine ilişkin gecikmeler ve ceza sabit olmakla davacı şirketin eski müdürü olan davalı …’ın sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmediği,davacı şirketin zararına sebeb olduğu ,davacı şirketin vergi gecikme cezası ödediği belirlendiğinden ,yöneticinin sorumluluğu kapsamında vergi gecikme cezası ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir.Yine davalı …’ın şirket müdürü olduğu gözetilerek şirkete gelir kaydı gereken kiracıdan alınan depozitonun şirketin ticari defterlerinde kaydı bulunmadığı,yapılan kira sözleşmesi nedeniyle alınan depozitonun davalı müdürün zimmetinde sayılması gerektiği sonucuna varıldığından ilk derece mahkemesinin vergi gecikme cezası ve depozito nedeniyle davacı şirkete karşı sorumlu olduğunun kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ,davalı … vekilinin vergi cezası ve depozito nedeniyle sorumlu olmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı …’ın 02.06.2015 tarihinde hisse devrine kadar limited şirket eski ortağı olduğu , iç ilişkide hissesini devralana- şirkete ve ortaklara karşı hisse devri şartları ile sorumlu olduğu ;şirketi temsil yetkisi bulunmadığından vergi borcunun zamanında ödenmemesinden, iş kazası nedeniyle şirket tarafından ödenen tazminatın şirket ticari defterlerine şirket borcu olarak kaydedilmemesi nedeniyle, ayrıca depozitonun da şirket müdürünün sorumluluğunda olduğu gözetildiğinde şirket borcundan şahsi mal varlığı ile sorumlu tutulamayacağı ve bu isteklerden menfaat elde ettiğine dair delil sunulmadığından davacı yeni şirket ortaklarına karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır.Şirket bilançosunda gösterilmeyen şirket borçlarından davalının bir ödeme taahhüdü de bulunmadığı anlaşılmakla davalı … hakkında ki davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ,yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından yeniden hüküm verilmesine davalı … bakımından davanın kabulüne,… bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2019 Tarih 2018/136 Esas 2019/698 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacı şirketin davalı eski yönetici … aleyhine açtığı davanın kabulüne; ¨10.000-nin davalı …’dan tahsili ile davacı şirkete verilmesine, Davalı … hakkındaki davanın yerinde olmadığından reddine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; “Davalı …’dan alınması gereken 683,10-TL karar ve ilam harcından,yatırılan 341,55-TLpeşin harcın mahsubu ile bakiye 341,55-TL’nin davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 379,35-TL peşin harcın davalı …’dan alınarak davacı şirkete verillmesine, Davacılar tarafından ödenen 2.000-TL bilirkişi ücreti ile 159,55-TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.159,55-TL yargı giderinin davacılar tarafından eşit yapıldığı kabul edilerek 1/3 oranda hesaplanan 720-TL sinin davalı …’dan alınarak davacı şirkete ödenmesine, Kalan giderin … ve … üzerinde bırakılmasına, Davacı şirket vekili için takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı şirkete ödenmesine, Davalı … vekili için takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’dan alınarak davalı …’a ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 341,55-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Davalılar tarafından yapılan 105,80-TL istinaf yargı giderinin yarı oranında hesaplanan 53-TL sinin davacılar … ve …’dan alınarak davalı …’a verilmesine,Kalanın … üzerinde bırakılmasına ,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022