Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1919 E. 2022/297 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1919
KARAR NO: 2022/297
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2019
NUMARASI: 2018/88 Esas 2019/170 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; Müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 07/05/2014 tarihli, taksitli ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşmeye istinaden borçluya kredi kullandırıldığı, ancak sözleşme yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeyen borçluya karşı İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığı, ancak davalı borca ve yetkiye itiraz ettiğinden takibin durduğunu belirterek borçlunun yetki itirazının kabul edilerek Küçükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe devam edildiğini, davalının yetkili yerde ikame edilen takibe de itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ,itiraza konu icra takibi her ne kadar 39.381,33 TL üzerinden ikame edilmiş ise de davalı kefilin sorumlu olduğu tutar 25.180,08- TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; ancak icra takibinden sonra yasal faiz oranı esas alınarak faiz alacağı istenebileceğini, ödeme emrinde yazılı masraf ve diğer ferilere de tümüyle itiraz ettiklerini, takibe konu kredi sözleşmesinde bulunan kefaletin Türk Borçlar Kanununda düzenlenen şekil şartlarına uygun olmadığını, müvekkilinin kefaletinde, müvekkilinin eşinin rızasının alınmadığını, dolayısıyla davaya konu takibe dayanak teşkil eden Kefalet Sözleşmesi, kanunun öngördüğü şekil şartlarına uymadığından, geçersiz olduğunu ,davanın reddine karar verilerek davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 07/05/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında … Ltd. Şti.nin ticari kredi kullandığı ,bu kredi sözleşmesini davalının 25.180,08- TL üst limit dahilinde davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı, davalının imza inkarında bulunmadığı, ancak eşinin rızasının bulunmadığı, şekil şartına uymadığı, asıl borçluya başvurmadan ve rehne başvurulmadan kendisine başvurulama yacağını iddia etmiş ise de; el yazısı ile doldurulması gereken kefalet tarihi, azami kefalet tutarı ,müteselsil (kefil türü) ibarelerinin davalının kendi el yazısı ile yazıldığı, davalının sözleşme tarihinde evli olduğu ancak eş rızasına ilişkin dosyada delil yer almamakla; ticari kredilere müteselsil kefalette eş rızası aranmayacağından davalının ödemekle sorumlu olduğu asıl alacak 19.791,27-TL üzerinden itirazın iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; sözleşmenin TBK nun583. maddesinde sayılan “kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına” uygun olmadığını, yazıların davalı müvekkile ait olmadığı anlaşılıyor ise de el yazıları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılması gerektiğini, bu konuda inceleme yapılmadığını, sözleşmenin TBK nun 584. maddeye de aykırı olduğunu, tüm delillerin toplanmadan, ödemeler mahsup edilmeden verilen kararın hukuken eksik olduğunu, müvekkiline %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edildiğini,alacağın likit olmadığını ,kararın kaldırılarak davanın reddine karar karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için müteselsil kefil davalı hakkında başlatılan Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin … esas sayılı ilamsız takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 584/1.maddesinin “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce yada en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” şeklindeki hükmü ile eşlerden birinin kefaletinin muteber olması için diğer eşin yazılı rızasının gerektiği öngörülmüş ise de 6098 sayılı TBK’nun 584.maddesine 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı kanunun 77.maddesiyle “Ticaret siciline kayıtlı, ticari işletmenin sahibi veya ticari şirketin ortak yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler… için eşin rızası aranmaz” şeklindeki ek fıkra eklenmiştir. Bunun sonucunda ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya şirketin ortak yöneticisi tarafından işletme veya şirket için kullanılacak kredilerde ek fıkranın 11/04/2013 olan yürürlük tarihinden itibaren eşin rızasına gerek bulunmayacaktır. Akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde, kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz bulunduğundan, bu yönün mahkemece kendiliğinden incelenmesi gereklidir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 12.4.1944 tarih 14-13 sayılı kararı). Bu doğrultuda davalı tarafından ilk derece Mahkemesindeki yargılama aşamasında ileri sürülen/ savunulan bu husus her ne kadar istinaf nedeni yapılmamış ise de eş rızası yönünden sözleşmenin geçerliliği Dairemizce re’sen incelenmiştir. Somut olayda; davalının nüfus kayıt örneğinden 04.03.1994 tarihinde evlendiği ve halen evli olduğu, davalının kefalet sözleşmesini 07.05.2014 tarihinde imzaladığı, asıl borçlu şirketin ticaret sicil kaydından davalının asıl borçlu şirketin sahibi veya ortak yöneticisi olmadığı ,davalının eşinin rızasına dair belge bulunmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin ,ticari kredilerde eş rızası gerekmediğine ilişki gerekçesi kanuna uygun değildir. Kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan davanın reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 Tarih 2018/88 Esas 2019/170 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılan 233,11-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 152,41-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 337,98-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 47,90-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022