Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1906
KARAR NO: 2022/298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2016/559 Esas 2019/432 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davalının davacı tarafndan yapılan “…” projesin de yer alan … numaralı ofis nitelikli taşınmazın satışı için görüşmeler devam ederken taraflar arasında yapılan ön protokolün 31/03/2015 tarihinde müvekkili tarafından imzalandığını davalı şirketin taşınmazın satışını mali kayıtlarına 2014 yılında aktarmak istemesi sebebiyle müvekkili tarafından … irsaliye numaralı 28/10/2014 tarihli net 410.000-TL’nin %18 KDV’si 73.800-TL olmak üzere toplam 483.800-TL bedelli fatura tanzim edilerek davalıya teslim edilmesine rağmen aradan geçen süre zarfında davalı tarafından taşınmaz bedelinin kendilerine ödenmediğini,satıştan vaz geçtiğini ancak düzenlenen fatura nedeniyle KDV ödemek zorunda kalıp zarara uğradığını, bu hususta kendilerine Beyoğlu … Noterliği’nin 13/04/2015 tarihli … yevmiye no’lu ihtarnamenin tebliğine rağmen sonuç alınamaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 2015/34845 Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını beyanla itirazın iptaline vaki huzurdaki davayı ikame etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; müvekkili şirketi davacıya herhangi bir borcu olmadığı gibi tam tersine davacının kendi üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini ve halen dahi müvekkiline satışını yaptığı gayrimenkulu teslim etmediğini, söz konusu taşınmazın satışı için tapu işlemlerine başlandığı ve müvekkili adına tapu harçlarının yatırıldığı ancak tapuda imza öncesinde tapu kaydı kontrol edildiğinde 32,55 m2 olduğunun görüldüğünü, oysa taraflar arasında imzalanan 31/03/2015 tarihli sözleşmede satışa konu bölümün brüt 72,85 m2 net m2’sinin ise 50,24- olduğunun yazıldığını, davacının daha erken bir tarihte KDV ödemesinin müvekkiliyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyanla davanın reddini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasındaki alt ilişki nazarında davalı KDV indiriminden faydalanmışken davacı satış işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle fazladan KDV ödemesi yapmak durumunda kaldığı, o halde davacıyı icra takibi yapmaya iten sebebin haklı olduğunun kabulü ile dava esnasında davalı tarafından iade faturası düzenlenerek davacı tarafından yersiz ödenen KDV asıl alacak bedeline yönelik uyuşmazlığın esasının ortadan kalktığı, davacı tarafça takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de davalı adına tanzim edilen ihtarnamede davalının KDV yükü altında olduğu beyan edilmekle birlikte ödeme yapıldığından bahsedilmediği takip öncesi işleyen faiz istemi yerinde görülmediği, davalının faturayı kendi ticari defterlerine işlemiş olmakla fatura bedeli ve KDV miktarından haberdar olduğu, likit olduğunun kabulü gerekeceği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına vaki itirazının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, işlemiş faiz talebinin reddine, konusuz kalan asıl alacak bedeli üzerinden hesaplanan 14.760-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; davanın açılmasına bizzat davalı yanın haksız tutumunun sebebiyet verdiğini, davalının 28/10/2017 tarihli 483.800-TL bedelli faturayı kayıtlarına almasına rağmen sözleşme bedelini ödemediğini ve dava konusu taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini,davalı yanın iade faturası kesmesinin kusurlu olduğunun ikrarı anlamına geldiğini, davalı şirketin faturayı ticari defterlerine kaydederek KDV avantajı sağladığını, müvekkilinin de bu tutar kadar faiz kaybına uğradığını, temerrüt olgusunun gerçekleştiğini, davalı tarafın davanın bizzat açılmasına sebebiyet verdiğinden işlemiş faizin reddi sebebiyle lehine yargı gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın bu yönüyle bozulmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili;tapuda imza öncesinde tapu kaydı kontrol edildiğinde 21 nolu bağımsız bölümün 32,55 m2 olduğunun görüldüğünü,sözleşmede satışa konu bağımsız bölümün 50,24 m2 olduğunun yazılı olduğunu, yani davacı şirketin yapılan protokolde belirlenenin çok daha küçük metrekaresindeki bir yeri satmak istediğini, muhatabın daha erken tarihte KDV ödemesinin müvekkiliyle herhangi bir ilgisi olmadığını, icra takibinin başlatılmasında davacının haklı olduğu yönünde verilen kararın hatalı olduğunu kötü niyet tazminatı talepleri hakkında bir karar verilmediğini belirterek kararın “asıl alacak ile ilgili esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ve “işlemiş faiz talebinin reddine” ilişkin kısımları dışında kalan kısımlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Uyuşmazlık ,taraflar arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince davacı tarafından davalı adına düzenlenen 28.10.2014 tarihli 483.800-TL bedelli faturanın, satışın gerçekleşmemesi neticesinde davalı tarafından iade faturası düzenlenmemesi nedeniyle davacının Vergi Dairesine ödemek durumunda kaldığı 73.800-TL KDV bedelinin davalıdan iadesi istemiyle başlattığı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 26.04.2014 tarihli 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği” ile yersiz ödenen KDV’nin iadesi prosedürü sonucunda gerekli düzeltmenin davalı tarafından dava açıldıktan sonra 20.06.2018 tarihli iade faturası düzenlenerek ve Vergi Dairesine taraflarca bildirilerek yapıldığı anlaşılmakla asıl alacak yönünden davanın konusu kalmamış olup; davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm taraflarca istinafa konu edilmemiştir. Taşınmazın tapuda satışının davacının kusuruyla gerçekleşmediği ,sözleşmede yazılı taşınmazdan daha küçük bir taşınmazın satışına çalıştığı davalı tarafından savunulmakta ise de tarafların gayrımenkul satım vaadi sözleşmesinden vazgeçtikleri ,tapuda satışın gerçekleşmediği hususunda bir ihtilaf yoktur.Hangi tarafın kusuru nedeniyle satışın yapılmadığı hususunun eldeki davanın çözümünde bir etkisi de bulunmamaktadır. Tapuda satış gerçekleşmeden faturanın düzenlendiği ,satıştan vazgeçildiği hususunda da taraflar mutabıktır.Sözleşmeden dönme ile sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar birbirlerine ifa ettikleri edimlerin iadesini talep edebilecektir. Satış gerçekleşmediği,sözleşmeden dönüldüğü halde halde davalı tarafından iade faturası düzenlenmediğinden düzenlenen fatura nedeniyle davacı gerekmediği halde vergi ödeme yükümlülüğü altına girmiş,davacı tarafından ödenen vergiden davalı ödeyeceği kdv lerden mahsup suretiyle yararlanmıştır.Davalının mahsup ettiği vergi tutarı kadar davacı aleyhine zenginleştiğinden KDV tutarını davacıya iade yükümlülüğü altında olduğundan davacı icra takibi başlatmakta ve eldeki davayı açmakta haklı bulunmaktadır. Sonuçta yargılama sırasında iade faturası düzenlenerek gerekli bildirimler yapılarak asıl alacak bakımından dava konusuz kalmıştır. Davacı tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 13.04.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile , 483.800-TL bedelli faturanın iadesi işleminin yapılması davalıdan talep edilmiştir.İhtarname ile davalıya ödeme istemini içeren bir talep yöneltilmediğine göre takibe konu tutar bakımından temerrüde esas alınmamasında isabetsizlik yoktur,temerrüdün takip ile başladığının kabulü gerekir. Davacı vekili,işlemiş faiz isteminin reddi ile karşı yan lehine hükmedilen vekalet ücreti ile sınırlı olarak hükmü istinaf etmiş ise de ;davacının kısmen haksız çıktığı bu kısım bakımından davalı yararına yargı gideri vekalet ücretine hükmedilmesi HMK 326 gereğidir. İİK m. 67/2 gereği, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red olunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.Dava konusu itirazın iptali talep olunan asıl alacağa yönelik davalı itirazının haksız olduğu, alacağın likit olduğu gözetildiğinde, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı vekili kötüniyet tazminatı taleplerinin karara bağlanmadığını ileri sürmekte ise de ;davacının işlemiş faiz alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de davacının kötü niyetli olarak davalı aleyhine takip yaptığı kanıtlanamadığı,esasen asıl alacak bakımından davacı taraf haklı görülerek lehine icra inkar tazminatı ve yargı giderine hükmedildiğinden davalı vekilinin kötüniyet tazminatı hakkında hüküm verilmediğine yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davalıdan alınması 80,70-TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin yatırılan 1.260,32-TL peşin harçdan mahsubu ile fazla olan 1.179,62-TL harcın davalıya talebi halinde iadesine ,Davacı ve davalı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022