Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1899 E. 2019/1356 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1899
KARAR NO : 2019/1356
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2019
NUMARASI : 2019/298 E.-2019/822 K.
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2019
Mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalının keşidecisi olduğu bonolar nedeniyle alacaklı olduğunu, bonoların vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar ödenmediğini ileri sürerek toplam 16.650-TL bono bedelinin faizi ve komisyonu ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, mahkemenin görevine itiraz ettiklerini, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, zira dava konusu nama yazılı bonoların müvekkili ile dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. ile akdedilen Devremülk Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca verildiğini, ancak daha sonra cayma sözleşmesi imzalanarak bonoların geçerliliğinin kalmadığına dair belge imzalandığını, müvekkilinin tüketici sıfatını haiz olduğunu, nama yazılı senetlerde kişisel defilerin herkese karşı ileri sürülebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu bonoların nama yazılı olduğu,emre kaydının bulunmadığı ,ciro ile devrinin mümkün olmadığı ,alacağın temliki hükümlerine tabi olup def’ilerin 3 kişileri karşı ileri sürülebileceği,senedin lehtarı olan … Ltd Şti. ile davalı arasında satım vaadi sözleşmesi bulunduğu iddia edildiğinden bu ilişkide davalı tarafın tüketici konumunda bulunduğu , davalının itiraz ettiği işlemin tüketici sıfatından kaynaklandığı, bu nedenle mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, yasal sürede talep halinde dosyanın Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin görevsizlik kararının hatalı olduğunu, bu davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, zira müvekkilinin tüm iş ve işlemlerinin ticari iş niteliğinde olduğunu, ayrıca dava konusu senetlerin nama yazılı olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, zira menfi emre kaydı içermediğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil olması nedeniyle davalının kişisel defilerini müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bonodan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı, dava konusu bonoların dava dışı lehdar şirketle akdedilen Devremülk Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca düzenlenen nama yazılı bonolar olduğunu, ancak sözleşme iptal edildiği için bonoların geçersiz olduğunu savunmuştur. HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.Bunun yanında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/k maddesinde tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmış, “Temel İlkeler” başlıklı 4/5 m. ise “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda, davalı tarafça sunulan delillere göre dava konusu bonoların davalının tarafı olduğu Devremülk Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca düzenlenen sıralı nama yazılı bonolar olduğu tespit edilmiş olup, bu durumda davalı tüketici sıfatını haiz ve söz konusu işlem tüketici işlemi olduğundan, iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunun kabulü gerekmiştir. O halde ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 04/11/2019