Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1886 E. 2022/304 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1886
KARAR NO: 2022/304
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2017/193 Esas – 2019/513 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi gereğince davalı tarafa peynir sattığını, yoğun ticaret sebebiyle davalının düzenlediği tüm faturaların kendilerince kayıtlara işlendiğini, davalının hiçbir haklı sebep olmaksızın ve sözleşmeyle ilgisiz olarak müvekkili şirkete hizmet bedeli, denetim bedeli adları altında keyfi olarak faturalar düzenlediğini, akabinde kendilerince davalıya 3 adet 04/03/2014, 15/03/2014 ve 25/03/2014 tarihli iade faturaları düzenlendiğini, davalının bu faturalara süresinde itiraz etmediğini, yine bu şekilde 2013 yılında davalı tarafından haksız olarak düzenlemiş olduğu faturalara istinaden bizzat davalı yanca kendilerine 110.261,21.-TL’lik iade yapıldığını, yine bunun yanında İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/678 E. sayılı dosyasında davalının yetki itirazlarının hukuki mesnet taşımadığı gerekçesi ile red edildiğini ve alacaklarına hükmedildiğini, bu dava dosyasının Yargıtay onanmasından geçerek kesinleştiğini, davalı hakkında İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itiraz olarak edildiğini beyanla takibin devamına, itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; HMK uyarınca İzmir mahkemeleri ve icra dairelerinin münhasır yetkili olduğunu ve sadece sözleşmeyle belirlenen İzmir mahkeme ve icra daireleri işbu uyuşmazlığı çözümleyebileceğini, taraflar arasında akdedilen satış anlaşmasının muhasebe kayıtlarının delil olması başlıklı maddesi uyarınca davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının ve eki belgelerin tek delil olacağının taraflarca kesin olarak kabul edildiğini, davalı şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, 2010 yılında kayıtlarına aldığı faturaları aradan 5 yıl gibi bir süre geçtikten sonra kötüniyetli olarak iade faturası düzenlemek sureti ile bir nevi itiraz ederek kendi lehine haksız bir alacak kaydı oluşturmaya çalıştığını, hiçbir şekilde borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafından davalı şirketten %20 den az olmayacak oranda icra inkar tazminatı talep edilmesi açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine davacı şirketin takip tutarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı ile …A.Ş. arasında özel markalı ürün üretim sözleşmeleri ve iade opsiyonlu ürün anlaşmaları akdedildiği, anılan anlaşmalar çerçevesinde davacı satıcı tarafından davalı alıcıya mal satıldığı, taraflar arasında bu şekilde devam edegelen ticari ilişki bulunduğu, davalının 2007, 2008, 2009 yıllarında davacıya “Denetim bedeli, analiz bedeli, portföy muayenesi, sedeks denetimi.. vs.” gibi alt açıklaması olan faturalar kestiği, bu faturaların davacının ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalının davacıya kestiği bu faturalara karşılık olarak bilahare davacı tarafından 2014 yılında iade faturası olarak 11/03/2014 tarihli … numaralı 224.805,35.-TL tutarlı, 25/02/2014 tarihli … numaralı 25.575,08-TL, tutarlı ve 19.03.2014 tarihli … numaralı 117.057,40-TL tutarlı faturaların kesildiği, iş bu iade faturalarının davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından yasal süresinde itiraz edilmediği, anılan faturaların tahsili talebi ile davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sırasında ilâmsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu ve mahkememizde iş bu itirazın iptali davası açıldığı, somut olayın açıklanan özellikleri karşısında davalının 2007, 2008, 2009 yıllarında davacıya kestiği faturaların alt detaylarındaki “Aktivite destek bedeli, marj kaybı geliri, kota primi, promosyon iskonto farkı, kondisyon farkı, ürün analiz bedeli, yeni mağaza promosyon, eksik teslimat satış kaybı, özel aktivite.. vs.” şeklinde belirtilen faturanın içeriği hususların birim fiyat ve hesaplama şeklinin, iade açıklamalı faturaların ise iadeye konu mallar için düzenlenen tutanakların, analiz bedeli ise analiz yaptırılan firmanın kestiği faturaların vs. kesin deliller ile kanıtlaması gerektiği halde dosyaya bu hususta delil sunmadığı, bu durumda davalı tarafından kesilen faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olduğunun ispat edilemediği, davacı tarafından delil olarak bildirilen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/678-2015/716 E.K. Sayılı kararının da Yargıtay’da incelenmek suretiyle kesinleştiği, davalının takibe itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hüküm altına alınan asıl alacak miktarının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı vekili; İzmir mahkemelerinin münhasır yetkili olduğunu ve sadece sözleşmeyle belirlenen İzmir mahkeme ve icra daireleri işbu uyuşmazlığı çözümleyebileceğini, taraflar arasında 31/12/2012 tarihine kadar kısmı kapsayacak şekilde 20/02/2013 tarihinde mutabakat yapıldığını, mutabakatnameye göre bu tarihine kadar yapılan işlemlerinin geçerli olduğunun kabul edildiğini, bu mutabakatnameden sonra davacının 2014 yılında geçmişe dönük işlem yaparak 2007 – 2008 – 2009 yıllarına ilişkin işlemlerle ilgili iade faturası kestiğini, davacının 2007 – 2008 – 2009 yıllarında itiraz etmeyip kabul ettiği fatura bedellerinin yıllar sonra iade faturası ile talep edilmesinin hukuken korunamayacağını, davacının alacak talebinin temelinin taraflar arasında yıllardır devam eden ticari ilşikinin ve ticari ilişkiyi şekillendiren sözleşmelerde karşılıklı mutabakat ile belirlenen kesinti oranlarının geçersiz sayılmasına dayandığını, oysa müvekkili tarafından kesilen faturaların sözleşmeye uygun olduğunu, kaldı ki bilirkişi raporunda da bu hususun teyit edildiğini, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların sözleşmeye uygun olduğunun raporda da belirtildiğini, taraflar arasında akdedilen satış anlaşmasının muhasebe kayıtlarını delil olması başlıklı maddesi uyarınca davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının ve eki belgelerin tek delil olacağının taraflarca kesin olarak kabul edildiğini, mahkemece kararda belirtilen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/678-2015/716 E.K. Sayılı dosyasının sehven kesilen faturalarla ilgili olduğunu ve davada emsal teşkil etmediğini, ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede yer alan yetki şartında Bornova mahkemelerinin yetkili kılındığı, davalının usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığı anlaşılmakla davalının mahkemenin yetkisine ilk itirazı, icra dairesinin yetkisine itirazı yerinde olmadığından mahkemece davanın esasına girilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekili, müvekkili ile davalı ile arasındaki “Özel Markalı Ürün Sözleşmesi” ve “İade Opsiyonlu Ürün Anlaşması” kapsamında davalı yanca 2007, 2008 ve 2009 yıllarında “aktivite destek bedeli”, “marj kaybı geliri”, “promosyon iskonto farkı”, “kondisyon farkı”, “ürün analiz bedeli”, “yeni mağaza promosyon”, “eksik teslimat satış kaybı”, “özel aktivite” açıklamaları ile müvekkili adına faturalar düzenlediğini, bahse konu faturaların dayanaksız olması nedeniyle müvekkili tarafından davalıya 25/02/2014 tarihli 25.575,08-TL, 11/03/2014 tarihli 224.805,35-TL ve 19/03/2014 tarihli 117.057,40-TL bedelli iade faturalarının düzenlendiğini fakat iade faturalarına konu olan bedelin ödenmediğini belirterek bu faturalardan kaynaklı 367.440,79-TL alacağın davalıdan icra yoluyla tahsilini talep etmektedir.Davacı tarafından düzenlenen ve alacağa dayanak teşkil eden iade faturalarında, davalının sözleşmeye aykırı olarak düzenlediği belirtilen 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu hususu ihtilaf dışı olup; davalı, davacının “aktivite destek bedeli”, “marj kaybı geliri”, “kota primi”, “promosyon iskonto farkı”, “kondisyon farkı”, “ürün analiz bedeli”, “red olan ürünler”, “yeni mağaza promosyon”, “eksik teslimat satış kaybı”, “özel aktivite” açıklamaları ile düzenlenen fatura bedellerine hak kazanamadığını ileri sürmektedir. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır, fatura kesinleşir. Somut davada, davacının takibe dayanak yaptığı üç adet faturaya konu olan 2007, 2008 ve 2009 yıllarında davalı tarafından davacı yana düzenlenen faturaların davacı tarafından süresinde iade edilmeksizin defterle işlendiği, davalıya ödemelerde bulunulduğu ve kesinleştiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan taraflar arasındaki ticari ilişki ile ilgili 20/02/2013 tarihinde 31/12/2012 tarihine kadarki dönemi kapsayan mutabakatta da bu husus ileri sürülmemiştir. Bu durumda, davacının tek taraflı düzenlediği, davalının kayıtlarında yer almayan iade faturalarının davacıyı alacaklı hale getirmesi mümkün değildir. İade faturalarının davalı tarafından düzenlenen faturaların davacı tarafça tebliğ alınmasından itibaren 8 günlük yasal süresi içerisinde düzenlenmemesi nedeniyle davalı tarafından iade faturalarına itiraz edilmemiş olması davacının aleyhine sonuç doğurmayacaktır. Davacı tarafça ticari defterlerine kayıt edildiği beyan edilen, mahsup suretiyle bedellerini davalıya ödediği kesinleşen faturalardan bir kısım kalemlerin dayanağı olmadığı gerekçesi ile yaklaşık 5 ila 7 yıl sonrasında iade talebinin bir dayanağı bulunmamaktadır. Davacı dayanak olarak Yargıtay 19. HD tarafından onanmış İstanbul 11. ATM’nin 2014/678E sayılı- 2015/716 Karar sayılı kararın bulunduğunu belirtmiş ise de, açılan her dava mevcut deliller ile değerlendirilir. Kesinleşen karar farklı bir dönem, farklı bir iade faturasına ilişkin olup eldeki dava için kesin delil teşkil etmeyeceği de, bağlayıcı da olmadığı açıktır. Bu itibarla mahkemece davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı vekilinin koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2019 Tarih 2017/193 Esas 2019/513 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;””Davanın REDDİNE,Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine”İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4.357,08-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 53-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 34.170,86-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 6.275,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 47-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022