Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1885
KARAR NO: 2022/89
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2017/146 Esas 2018/1199 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket nezdinde sigortalı dava dışı … A.Ş.’nin makine kırılması sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı firmanın davalı firmada kiralık olarak çalışan …’a ait makinenin arıza hasar tespitinde hasar gördüğünün ve yapılan ekspertiz incelemesinde makinanın bazı bölgelerinde onarım izleriyle sonradan boya yapıldığına dair bulgulara ulaşıldığını, davalının söz konusu makinanın hasar görmesinde ve onarımının düzgün bir şekilde yapılmamasına sebebiyet vermesi nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu beyanla sigortalıya ödenen 17.074,86-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; hasara uğradığı iddia edilen makinenin müvekkili şirketin Sakarya’da bulunan fabrikasında kullanılması nedeniyle yetki itirazlarının bulunduğunu, müvekkili tarafından makineye herhangi bir zarar verilmediğini ve davacının müvekkili nezdinde herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacı tarafça müvekkile herhangi bir başvuruda bulunulmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının sigortalısı dava dışı … firmasına ait inşaat sahasında kullanılmak üzere “paletli platform yükseltici makinenin” eksiksiz ve çalışır vaziyette davalıya teslim edildiği, makine sahibi olan sigortalı firma tarafından geri alındıktan sonra kiralık olarak çalıştırıldığı yerde hasara uğradığı, bu durumun Tuzla’da bulunan yetkili teknik servis tarafından hazırlanan hasar tespit formu ve ekspertiz raporuyla açıkça ortaya konulduğu, ekspertiz raporunda yetkisiz serviste yapılan müdahalelerden hangi parçaların hasarlandığının açıkça tespit edildiği, raporun Sigortacılık Kanunu 21. Maddesi dahilinde düzenlendiğinin ifade edilmekle delil vasfı taşıyacağı, fotoğraflar ve ekspertiz raporu dahilinde hasarın meydana gelen zararla keza yapılan fiyatlandırmanın piyasa rayiciyle uyumlu olduğu, onarım bedelinin sigorta poliçesi teminatı altında kaldığı, makinenin davalı kiralayanın kullanımındayken devrildiğinden tam kusurlu olduğu, zararın tümünden davalının sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davacının sigortalısına ödediği 17.046,86-TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 08/08/2016’dan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde davanın ihbarının talep edilmesine rağmen davanın ihbar edilmediğini, mahkemece sözlü yargılama için duruşma gün ve saati takdir edilmeksizin karar verildiğini, rizikonun gerçekleştiği yerin Sakarya olup, olayda özel yetkinin söz konusu olduğunu, mahkemece yetki itirazının değerlendirilmediğini, ekspertiz raporuna itiraz edildiğini, müvekkili şirket tarafından makineye zarar verilmediğini, bilirkişi raporlarına olan itirazların değerlendirilmediğini, itirazlar karşılanmadan ek rapor alınmadan karar verildiğini, müvekkili şirketin gıyabında hazırlanan ekspertiz raporunun delil olarak değerlendirilemeyeceğini, iş makinesindeki hasar olduğu belirtilen hususların daha önceden meydana gelip gelmediği noktasında bir açıklık bulunmadığını, hasarın poliçenin kapsamında kaldığı belirtilmesine rağmen hangi maddesi kapsamında kaldığı hususunda açıklama yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, makine kırılması sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebileceği hüküm altına alınmıştır. Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinde ise dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, sigortalı … A.Ş. tarafından davalı şirkete kiralanan personel yükseltici makinenin davalı kiracının elinde iken hasarlanması sebebiyle meydana gelen zarar sigortacı tarafından sigortalıya ödenmiş olup ödenen tazminatın makinenin kiracısı davalı şirketten tahsili talep edilmiştir. Dava dışı sigortalı … A.Ş. kiralayan; davalı şirket ise kiracısıdır. Bu nedenle dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Taraflar arasında uyuşmazlık kira ilişkisinden doğduğuna göre; davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesindedir. Bu nedenle sigortacı tarafından halefiyet yoluyla açılan davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince iş bu davada sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup istinaf konusu edilmemiş olsa da re’sen incelenmesi gerekeceğinden, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına dosyanın görevli bulunan İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/146 Esas – 2018/1199 Karar sayılı 08/11/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince USULDEN REDDİNE, 6100 sayılı HMK. 20.maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, 6100 sayılı HMK.’nın 20.maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına” Dairemiz gerekçeli kararının taraflara tebliği sağlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 292-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/01/2022