Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1883 E. 2021/1971 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1883
KARAR NO: 2021/1971
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2015/980 Esas – 2018/1257 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından davalı tarafa satışı yapılan mallar ile ilgili olarak 02/05/2015 tarihli 8.942,40-TL ve 12/05/2015 tarihli 2.038,77-TL fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, başlatılan işbu icra takibine davalı borçlu tarafından hiçbir borçlarının bulunmadığı ve takip konusu fatura içeriği malların kendilerine teslim edilmediği beyan edilerek borca anaparaya faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, dava konusu 02/05/2015 tarihli 8.942,40-TL bedelli fatura içeriği mallar ile 12/05/2015 tarihli 2.038,77-TL bedelli fatura içeriği malların davalı borçlu şirket çalışanı ve temsilcisi …’e teslim edildiğini belirterek itirazın iptaline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile müvekkili şirket arasında hiçbir fiili veya ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının hiçbir mal teslimatı yapmadığı halde delil oluşturmaya çalışarak müvekkilini borçlandırma çabası içinde olduğunu, davacının mal teslim ettiğine ilişkin tüm evrakların uydurma olduğu gibi iki adet fatura içeriğinin de gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin merkezinin İstanbul’da olup Uzunköprü’de sadece yurt işlettiğini, ayrıca bu kadar çeşitte ve yüksek miktarda günlük kullanılan sebze meyve ihtiyacının olmadığını, davacının olmayan teslimatları var gibi göstermek istediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı firma çalışanı …’in davacı firmanın Uzunköprü İlçesi’nde işlettiği okul kantininin işletme yetkilisi olduğu, gerek davalı firma işletmesinin yetkilisi …’nün, gerekse davacı firma yetkilisi dava dışı …’nın savcılık ve mahkeme aşamasında verdikleri ifadelerde takip konusu edilen faturaların, öncesinde alımı yapıldığı beyan edilen yaş meyve sebzeye istinaden düzenlendiğinin, fatura ve teslim fişlerinin düzenlendikleri an itibariyle fatura içeriği malların teslim edilmemiş olduğunun beyan edildiği, yurt çalışanları tarafından davalının davacı firmadan aralıklarla mal aldığına dair beyanların hukuk yargılamasında ispata yeterli olmadığı, yargılamaya konu hadisede iddianın ispatının yani teslim olgusunun yazılı delillerle ortaya konulması gerektiği, ancak somut olay dahilinde her iki firma yetkilisinin ikrar niteliği sayılması gereken beyanları dahilinde takip konusu faturaların ve 12/05/2015 tarihli mal teslim fişinin sonradan doldurulduğu, bu nedenle fatura içeriği malların miktar ve içerik itibariyle davalıya teslim edildiği olgusunun sabit nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; Taraflar arasındaki ilişkinin veresiye şeklinde gerçekleştiğini, fatura içeriği malların davalı tarafa teslim edildiğinin davalı şirket temsilcisinin beyanı ile sabit olduğunu, davalı şirketin vekili olarak atanan …’in savcılık ifadesinde hem teslim olgusunu kabul ettiğini hem de 10 adet veresiye makbuzu sunduğunu, mahkeme aşamasında da aynı yönde beyanda bulunduğunu, kantin işletmesinin bulunduğu yurdun müdürü olan tanık …’in ceza dosyasındaki ifadesinde iddialarının doğrulandığını, yine savcılık aşamasında davalı şirket çalışanlarının ifadelerinde davalı firmanın bahse konu kantindeki tüm sebze ve meyve ihtiyacını müvekkili şirketten karşıladığını beyan ettiklerini, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturalar nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı 02/05/2015 tarihli 8.942,40-TL bedelli ve 12/05/2015 tarihli 2.038-77-TL bedelli fatura içeriği malların davalıya teslim edilmesine rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek icra takibi başlatmış , davalı ise mal teslim olgusunu inkar ederek davanın reddini savunmuştur. Davacı şirket yetkilisi … ve dava dışı …, yapılan ceza soruşturması ve mahkeme aşamalarındaki savunmalarda bahse konu teslim belgesinin düzenlendiği an itibariyle mal teslimi yapılmadığı, fatura ve teslim fişlerinin alacağın dayanağını oluşturan daha önceki mal teslimleri ile ilgili olduğu yönünde beyanları nedeniyle mahkemece faturaların ve teslim fişlerinin sonradan düzenlendiği, bu nedenle teslim olgusunun usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle fatura, sözleşmenin kurulması ile ilgili bir belge olmayıp, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgilidir. Bu nedenle faturanın sonradan düzenlenmiş olması sözleşme ilişkisi ve alacağın bulunmadığı,faturanın geçersiz olduğu anlamına gelmez. Faturanın geç düzenlenmiş olması vergisel yükümlülüğü ilgilendirir. Diğer taraftan, TBK’nın 551. maddesine göre, ticari vekil aksi kararlaştırılmadıkça işletmenin alışılmış bütün işlemlerini yapabilir. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez. Davacı, iddiasının ispatı bakımından bahse konu fatura içeriği malların davalıya teslimi ile ilgili 02/05/2015 ve 12/05/2015 tarihli iki adet mal teslim fişi, veresiye fişleri ve tanık beyanlarına dayanmaktadır. Uyuşmazlığa konu faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlı değil ise de uyuşmazlık konusu olmayan 2014 yılına ilişkin iki adet faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu göstermektedir. Yine, davacı şirket yetkili … ve dava dışı …’in uyuşmazlık konusu belgelerle ilgili özel belgede sahtecilik eylemi nedeniyle açılan kamu davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiş ise de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları kesinleşmiş mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığından hukuk hakimi bakımından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Ancak ceza davasında belirlenen maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlayacağından özellikle yurt müdürü ve yurt kantininde çalışanların beyanları dikkate alınmak durumundadır. Ceza dosyasındaki belirlemelere göre davalı şirketin yüksek öğrenim yurt kantini işlettiği ,2014 yılında yıllık 900 kg kıyma , 150 kg et, önemli miktarda bakliyat faturalarının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla ; dinlenen tüm tanıklar yaş sebze ve meyvenin davacı şirket tarafından getirildiğini ,başkaca bir tedarikçiden mal alınmadığını beyan etmeleri karşısında ,davalının dava konusu miktar kadar yaş meyve ve sebzeye ihtiyaç duymadığı savunmalarına itibar edilmemiş,sunulan fatura ve teslim belgelerinin daha evvel fiilen teslimi gerçekleşen ürüler için düzenlendiği ,teslim tarihi doğru olmasa da ürün teslimi gerçekleştikten sonra düzenlendikleri belirlenmektedir. Ayrıca 02/05/2015 ve 12/05/2015 tarihli mal teslim fişlerinde ismi ve imzası bulunan …, davalı şirketin Uzunköprü Kredi Yurtlar Kurumundaki işletmecisi olarak temsil ve ilzam için 16/09/2013 tarihinde ticari vekil olarak atanmıştır. Bahse konu teslim fişlerinin davalı şirketin ticari vekili tarafından imzalanması, teslim fişlerindeki yaş sebze ve meyvelerin peyderpey davalı şirkete teslim edildiğini kanıtlamaktadır. Bu nedenle davacının uyuşmazlık konusu faturalarda belirtilen mal teslimini ispatladığı, davacının davalıyı 11/06/2015 tarihinde temerrüte düşürdüğü, davacının fatura bedeli 10.981,17-TL ve 195,37-TL takip tarihine kadar işlemiş faize hak kazandığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamıştır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden kararın kaldırılarak; davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına dair yeniden hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2018 Tarih 2015/980 Esas 2018/1257 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalının itirazının İPTALİNE, 11.176,54-TL üzerinden 10.981,17-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, %20 oranında hesaplanan 2.196,23-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 763,46-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 134,99-TL harcın mahsubu ile bakiye 628,47-TL’nin davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 139,09-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından ödenen 1.200-TL bilirkişi ücreti ile 101,10-TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.301,10-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 47,80-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021