Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1862 E. 2022/854 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1862
KARAR NO: 2022/854
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2015/101 Esas – 2019/584 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/06/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı tarafından davacı tarafından keşide edilmiş 31.01.2014 tanzim ve 17.02.2014 vade tarihli ve 250.000-USD tutarındaki kambiyo senedine dayalı olarak İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla davacı aleyhine 199.800-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, davalı ile müvekkili arasında bir ticari alışveriş olmadığı gibi, söz konusu kambiyo ilişkisinin hukuki temelini oluşturan geçerli bir sebep de bulunmadığını, davalının, davacının ilaç ve diğer tıbbi malzeme satın almakta olduğu … Ecza Deposunda satış sorumlusu olarak çalışmakta olup davacı ile kişisel bir ticari ilşkisinin bulunmadığını, davacının ödeme güçlüğü içerisinde olduğunu bilen davalı ve davalının arkadaşı olup davacının yanında çalışan …’ün kardeşi olan …’ün davacıya mal temin edebileceklerini belirterek bunun karşılığında 500.000-USD tutarında teminat senedi istediklerini, davacının kabulü ile davacıya eczane protokolü imzalatarak iki adet lehdarı, tanzim ve vade tarihleri olmayan senet aldıklarını, ancak müvekkiline mal tedarik edilmediğini, davalının senedin boş kısımlarını doldurarak takibe koyduğunu belirterek, senedin iadesi ile dava açılana kadar ödenen bedelin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili ile davacı arkadaş olup davacının arkadaşlık ilişkilerine dayalı olarak müvekkilinden sürekli borç para aldığını, aldığı bu borçlara dayalı olarak da senet verdiğini, bu paraları ödeyemediği için son çare olarak davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, mali olarak zor durumda olan davacının müvekkilinden aldığı paralarla eczanesinde iş yapabildiğini, tüm ilaç depolarına borçlu olan davacının, müvekkilinin yardımıyla … Ecza Deposundan mal aldığını, davacının iddia ettiği hususları yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinden borç alıp protokole bağlayan davacının, müvekkilinin yaptığı ilk takibe itiraz etmeden borcunu ödediğini, davaya konu takipte de borcun önemli kısmını itirazsız ödediğini, davacı ile dava dışı …’ün eczaneye ortak olduklarını öğrenen müvekkilinin, parasını alamama kaygısıyla bu işe ortak olmayı kabul ederek alacakları karşılığında davacıdan bono aldığını ve eczaneye sermaye olarak para yatırmaya devam ettiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı, davalı ile arasında herhangi bir alacak ilişkisinin mevcut bulunmadığını, kandırılarak elinden alınan senedin lehdar kısmına davalının kendi ismini yazarak senedi icra takibine koyduğunu iddia etmiş ise de, bu iddianın kanıtlanamadığı, İstanbul 23 Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/199 esas sayılı dosyasında da kambiyo senedinden kaynaklanan borcun bulunup bulunmadığının kanıtlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkili tarafından dava dışı …’e teslim edilmek üzere davalıya verilen bononun davalı tarafından kötü niyetli olarak doldurularak takibe konulduğunu, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari alışveriş ve kambiyo ilişkisinin hukuki temelini oluşturan bir sebep bulunmadığını, müvekkilinin protokolü … ile imzaladığını, davalının soruşturma dosyasındaki ifadesinde dava konusu senedin teminat senedi olduğunu kabul ettiğini, mahkemece davalının bu kabulü dikkate alınmadan, ilaç tesliminin sağlanıp sağlanmadığı araştırılmadan, ilgili fatura ve banka kayıtları ispat edilmeden karar verildiğini, davalının İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/436 esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından yapılan şikayet üzerine tefecilik suçundan sanık olarak yargılandığını, ancak mahkemece bu dosyanın sonucu beklenmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yine bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın karar verilmesinin de hatalı olduğunu, davalı delili olarak gösterilen İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/199 esas sayılı dosyasının dosya ile ilgisinin bulunmadığını, dava konusu olay ile bağlantısı olmayan dosyaların gerekçeli karara konu edilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı; davalının, davacının ilaç ve diğer tıbbi malzeme satın aldığı … Ecza Deposunda satış sorulusu olarak çalıştığını, … Ecza Deposuna ödeme yapamadığını, bunun üzerine deponun kendisine vadeli mal vermeyi durdurduğunu, işyerinin çalışmaz hale geldiğini, …’ün, davacıya depodan mal temin edeceklerini, bunun karşılığında 500.000-USD bedelli teminat senedi istediklerini, protokolde senetlerin teminat senetleri olduğunun yazılı olduğunu, ecza deposundan mal tedarik edemediği gibi, senedin boş kısımları doldurularak icraya konulup takibin kesinleştiğini, kambiyo taahhüdünün temelinde geçerli bir sebep bulunmadığını, alacağın talep edilmesi sebepsiz zenginleşmeye yol açacağından, davacının kambiyo taahhüdünü yerine getirme zorunluluğu olmadığını, kandırılarak elinden alınan senedin, arada hukuki ilişki bulunmadığından davalının sebepsiz yere zenginleşmesine neden olacağını ileri sürerek, menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı ise; tarafların 12 yıldır arkadaş olduğunu, ilişkileri nedeniyle davacının müvekkilinden sürekli borç para aldığını, aldığı borçlara karşılık senet verdiğini, davacının ilaç depolarına olan borçlarının ödemeyerek sürekli borç para aldığını, sürekli icra takibine uğradığı, bu derece borçlanarak icra takibine uğrayan davacıya yardım ettiğini, davacının faaliyetine bu şekilde devam ettiğini, … Ecza Deposundan mal verilmesini sağladığını, buraya da borçlarını ödemeyen davacının borçlarının ipotek karşılığı yapılandırıldığını, davacının bu yapılandırma karşılığı senet verildiği iddiasının asılsız olduğunu, davacının senedin bedelsiz olduğunu yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, davacının parasını dolandırıcılara kaptırması nedeniyle endişeye düşen müvekkilinin, bu gelişmelerden haberdar olduktan sonra kaygılandığını ve senet aldığını, ecza depolarına olan borçları sebebiyle müvekkilinden devamlı borç alan davacının, aldığı paralarla işini idare ettirerek eczanesini çalıştırdığını, davacının …’ü eczanesine ortak edeceği beyanı üzerine, …’la görüşerek parasını kurtarmak isteyen müvekkilinin, …’ın ortak olma teklifini kabul ederek alacakları karşılığında davacıdan bono aldığını, eczaneye para yatırmaya devam ettiğini, hiç bir zaman çalıştığı ecza deposunu kallanmadığını savunmuştur. Davacı tarafından sunulan, davacı ile dava dışı … arasında imzalanan işletmecilik protokolünde; eczanenin finansmanının … tarafından karşılanacağı, davacıya da eczanede çalışması karşılığında maaş verileceği, davacı tarafından toplam 500.000-USD bedelli iki adet senet verileceği yazılıdır. Davacının şikayeti üzerine, İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/436 esas sayılı dosyasında açılan kamu davasında davalının, aylık 5.000-TL faiz karşılığı 95.000-TL borç para verdiği, aldığı 25.000-TL ve 27.000-TL borç için 25.000-TL faiz ödediğini beyan ettiği, bilirkişi raporunda 2012, 2013 yıllarında davacının … Ecza Deposundan devamlı mal aldığı, ecza deposuna bakiye bulunmadığı, 15.02.2013 tarihinde davalı tarafından banka aracılığıyla 69.000-TL davacıya borç para gönderildiği (borç kaydı ile), davacının da borç iadesi olarak 17.800-TL ödeme yaptığının tespit edildiği, maaşı ile mütenasip olmayacak şekilde,davalının akrabalık bağı olmayan birine borç verilmesinin olağan bir durum olmadığının kanaat olarak belirtildiği gerekçesiyle, davalı hakkında tefecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın henüz istinaf aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Davalı 03.04.2015 tarihli ifadesinde ise; davalıya 95.000-TL borç verdiğini, daha sonra 40.000-TL verdiğini, sonra … ile birlikte eczaneyi protokol ile devir alarak davacıyı maaşlı olarak çalıştırmaya başladığını, eczaneyi fiilen işleten …’e verdiği paralar nedeniyle, bonoların ilaç teslim edilmesi, satılması dolayısıyla teminat olarak alındığını beyan etmiştir. Davacı vekili … Ecza Deposuna keşide ettiği 21.01.2015 tarihli ihtarnamesi ile “müvekkilini depoları ile çalışmaya teşvik eden …’nın vadeli mal vereceğini söyleyerek müvekkilinden 250.000-USD teminat senedi aldığı, ancak 1.400.000-USD gayrımenkul ipotek teminatı olduğu halde vadeli mal verilmediği, tam tersine çalışanı …’dan faizle para almaya yönlendirildiği ve bunların sonunda elinden teminat olarak alınan 250.000-USD bedelli senedin icraya konularak SGK alacaklarına haciz konulduğu, firmaya olan 675.000-TL borcun 2015 Nisan ayında SGK hakedişlerine konulan haczin kalkması ile ödenebileceği” bildirilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre tarafların beyanları, ceza dosyası kapsamı, sunulan protokoller, yazılan ihtar içeriği bir arada değerlendirildiğinde; davacının borçları nedeniyle eczanesine ilaç alamaz duruma düştüğü, davacının kendi beyanına göre aylık 90.000-TL tutarında ilaç alımı yaptığı, ecza depoları peşin satış yaptığından davacının davalıdan aldığı bedellerle eczanesini işlettiği, davacının bütün beyanlarının bu şekilde olduğu, davalının elindeki kambiyo senedinin borç ikrarı mahiyetinde olduğu, aksinin yazılı delille ispatının gerektiği, davacı, eldeki senedin bedelsiz temelsiz olduğunu ileri sürmüş ise de, dosya kapsamı deliller ile bu hususun ispatlanamadığı, davacının yemin deliline dayanmadığı, dayanmış olsa dahi TBK’nın 158. maddesi gereği suç teşkil ettiğinden yemin deliline başvurulamayacağı anlaşılmakla, senedin davacının aldığı borca karşılık verildiğinin kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; bedelsiz olduğu usulünce kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 06/06/2022