Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1857 E. 2022/216 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1857
KARAR NO: 2022/216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2018/476 Esas – 2019/724 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişki neticesinde müvekkilinin satmış olduğu mallar karşılığında davalıdan 2.963.162,84-TL alacağının doğduğunu, davalının 2.123.134,60-TL ödeme yaptığını ve bakiye 840.028,24-TL alacağın ise ödenmediğini, bu borcun tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, para borcunun alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, davalının fatura karşılığı malları teslim aldığını, faturaların içeriğine süresinde itiraz etmediğini, alacağın tarafların ticari defter kayıtları ve BA-BS formlarıyla sabit olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;müvekkilinin iç piyasadan ürün tedarikine ilişkin süreci yöneterek ihale tekliflerini değerlendirerek şirket yetkililerine sunan müvekkilinin eski çalışanı …’in, davacının da içerisinde bulunduğu firmalar ile birlikte hareket ederek müvekkili şirketin bağlı olduğu grup şirketleri tarafından açılan ihalelere yapay teklifler vererek ihaleleri istedikleri firma üzerine bıraktıklarını, bu şekilde 2009-2017 arasında ihalelerdeki yolsuzluklar nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın şimdilik 7.690.028-USD olduğunu, dava konusu faturalara ilişkin ihalelerde de diğer şirketlerin daha yüksek teklifler vererek ihalenin davacı üzerinde kalmasını sağladıklarını, bu konuda Beykoz C.Başsavcılığında başlatılan 2018/1236 sayılı soruşturmanın devam ettiğini, bu nedenle soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının suç teşkil eden eylemleri neticesinde müvekkilinin zarara uğratılması nedeniyle icra inkar tazminatı istenemeyeceğini, davacının takipte kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TBK’nın 89/1 maddesi hükmü uyarınca bir miktar para alacağının tahsili için alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde de icra takibi yapılabileceğinden, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı ile aynı gerekçeyle mahkemenin yetkisine yönelik itirazının reddedildiği, Beykoz C.Başsavcılığının 2018/1236 sayılı soruşturma dosyasında davalının, dava dışı şirketlerin davacı ile birlikte hareket edip ihaleye yüksek fiyat vererek ihalenin davacı şirkette kalmasını sağlayıp, davacı şirket eski çalışanı ile birlikte hareket etmek suretiyle şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürdüğü, soruşturmanın devam ettiği, tarafların ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapıldığı, davacının kendi defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle davalıdan 840.028,24-TL alacaklı göründüğü, aynı miktarın davalı taraf ticari defter kayıtlarında da takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcu olarak kayıtlı olduğu, her iki tarafın defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği,soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesinin gerekli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; davacı hakkında başlatılan soruşturmanın neticesi beklenmeden karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, uyuşmazlık kapsamında ticari defterler dışında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçu yönünden de inceleme yapılmasının gerektiğini, davacının, müvekkili şirket tarafından yapılan ihaleye, şirketin eski çalışanı ile organize biçimde hareket ederek fesat karıştırdığını, davacının da aralarında olduğu bir kısım şirketlerin müvekkili şirketin iç piyasadan ürün tedarikine ilişkin süreci yöneten ve ihalelerde ihaleye katılan şirketler tarafından verilen teklifleri değerlendirerek aldığı teklifleri bir dosya halinde şirket yetkililerine sunan eski çalışan … ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek gerçek dışı teklifler sebebiyle ihalelerin sadece bu şirketlerde kalmasını sağladıklarını, müvekkilinin uğradığı zararın 7.690.028-USD olduğunu, bu hususta Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1236 soruşturma sayılı dosyasındaki soruşturmanın sürdüğünü, dava konusu faturalara ilişkin ihalelerin de bu kapsamda bulunduğunu, dolayısıyla davacının da içerisinde bulunduğu bu firmaların müvekkili şirketin eski çalışanı … ile birlikte hareket ederek, müvekkili şirket tarafından açılan ihalelerde yapay teklifler vererek ihaleleri istedikleri firma üzerine bıraktıklarını, davacının, müvekkili şirketi suç teşkil eden hileli davranışlarla aldatarak fahiş fiyatlarla kablo satımı gerçekleştirdiğini, bu nedenle soruşturmanın sonucu beklenmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece delilleri toplanmadığı gibi bildirilen tanıkların beyanlarının da alınmadığını, bu nedenle kararın eksik incelemeye dayandığını, tanık delillerinin yanı sıra sundukları dava konusu faturalara ilişkin hileli ihale evraklarının da mahkeme ve bilirkişi tarafından incelenmediğini, davacının nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçuna uyan eylemler gerçekleştirerek müvekkilini hileli davranışlarla aldatması sebebiyle müvekkilinin takibe itirazının haklı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı şirketin ihtiyaç duyduğu ürünlerin tedariki maksadıyla açtığı ihalelerden bir kısmına en uygun fiyatı teklif ederek ihaleyi alan davacı tarafından dava ve takip konusu faturalarda geçen ürünlerin davalıya satışının yapılarak teslim edildiği, davalının kısmi ödemeleri sonrasında bakiye alacağın tahsili bakımından icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıdan 840.028,24-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defter kayıtlarında davacıya bakiye 840.028,35-TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, davacının dayanak tüm faturalarının da davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu kapsamda taraf ticari defterlerinin birbirini doğruladığı, davacının işbu faturalarının davalı tarafından düzenlenen BA formlarıyla vergi dairesine bildiriminin de yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı vekili tarafından; müvekkilinin eski çalışanı …’in şirketin iç piyasadan ürün tedarikine ilişkin süreci yöneterek yapılan ihalelerde ihaleye katılan şirketler tarafından verilen teklifleri değerlendirerek aldığı teklifleri bir dosya halinde şirket yetkililerine sunmakta olduğu, davacı ile dava dışı bir kısım firmaların müvekkilinin eski çalışanı ile organize biçimde hareket ederek ihalelere fesat karıştırdığı, davacının da aralarında olduğu bu şirketlerin, müvekkili şirketin iç piyasadan ürün tedarikine ilişkin süreci yöneten ve teklifleri şirket yetkililerine sunan eski çalışan … ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek, gerçek dışı teklifler vermek suretiyle ihalelerin sadece bu şirketlerde kalmasını sağladıkları ve bu suretle fahiş fiyatlarla satış yaparak müvekkilini zarara uğrattıkları ileri sürülmüştür. Bu kapsamda davalının şikayeti üzerine Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1236 soruşturma sayılı dosyasında davacı şirket yetkilisi …’un da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında başlatılan soruşturma sonucunda; ihaleyi yapan firmanın ticari şirket vasfı nedeniyle satın aldığı ürünlerin fiyatının yüksek olup olmadığını bilmesinin gerektiği, …’in tek başına onay yetkisi bulunmayıp işlemlerin birçok şirket çalışanının onayına tabi olduğu, …’in diğer şüphelilerle iş birliği içerisinde müştekiyi dolandırdığı ve sahte belge kullandığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle, şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Davacı tarafından düzenlenmiş olan takibe dayanak faturalar davalı şirket tarafından benimsenerek ticari defterlerine kaydedilmiş olup, davalının faturalara yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. Davalı tarafça şirketin eski çalışanı ile birlikte hareket eden davacı ve dava dışı bir kısım firmaların, davacının açtığı ihalelere yüksek teklifler vererek ihalenin belli bir şirkette kalmasını sağladıkları, bu suretle davacının fahiş fiyatlarla alım yaparak zarara uğramasına neden oldukları ileri sürülmüştür. Ancak davalı tacir olup, basiretli bir tacir olarak piyasadan satın almak istediği ürünlerin fiyatlarını tespit ederek bilebilecek durumdadır. Bu nedenle ihale sonucu oluşan fiyatların fahiş olup olmadığını tespit etmesi, buna dayalı olarak ihaleyi iptal etmesi mümkündür. Davacının da dava dilekçesinde kabul ettiği üzere eski çalışanı … ihaleler konusunda karar verici konumunda olmayıp, yaptığı işlemler ve ihale süreci diğer şirket çalışan ve yöneticilerinin denetim ve onayından geçmektedir.Bu nedenle davacının almış olduğu ihalelere başka firmalarca olması gerekenden yüksek teklif verilmesi veya davalı çalışanının sahte teklif oluşturması davacıyı bağlayıcı değildir. Yapılan soruşturma da istinaf aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın da kesinleştiği gözetildiğinde ihale evrakları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması , tanık dinlenilmesinin de sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 57.380,40-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 14.345,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 43.035,30-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 41,40-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/02/2022