Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1808 E. 2019/1446 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1808
KARAR NO : 2019/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/08/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2019/601 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/11/2019
İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin … adı altında konfeksiyon üretim ve perakende satışı ile … gibi markalara fason üretim yapan hazır giyim firması olduğunu, daha önceleri kumaş üretimi işi yapmadıklarını, bu işi en iyi şekilde yerine getirecek kişi olduklarına inandıkları .. adlı bir şirketin genel müdürlüğünü yapan davalı ile anlaştıklarını, bu konuda ortaklık sözleşmesi ve hisse rehni sözleşmesi imzaladıklarını, davalının ise yatırım anlaşmasına emek, deneyim ve uzmanlığını koyarak fabrikayı kurup kâra geçireceğini taahhüt ettiğini, yapılan sözleşmede gerek Mısır’da gerekse Türkiye’de kurulacak şirketlerin %15 hissesinin davalı …’a ait olacağının kararlaştırıldığını, aynı sözleşmede nihai masraf tutarından dış kaynaklardan temin edilen kredi düşüldükten sonra …’nun yapmış olduğu harcama tutarının davalının hissesine (%15) karşılık gelen kısmının davalının borcu olacağının, davalının bu borcu şirketteki hissesine düşecek kâr paylarından en geç 01/01/2015 tarihine kadar ödeyeceğinin, ancak borcun bu tarihte ödenmemesi halinde ödenmeyen kısma denk gelen hisselerinin tamamının davalı tarafından bila bedel olarak davacıya devredileceğinin açık ve net olarak kararlaştırıldığını, kararlaştırıldığı gibi Türkiye ve Mısır’da kurulan şirketlerde davalıya toplam %15 oranında hisse verildiğini, her iki şirkete ait sermaye borcunun tamamının ise müvekkilince ödendiğini, ancak davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle kurulan şirketlerin zarara uğradığını, şirketler kâr elde etmediği için kar payı dağıtılamadığını ve davalının 2015 yılına kadar ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılan borcunu ödemediğini, davalın hissesine (%15) karşılık gelen miktarın 6.883.029 USD olduğunu, bu nedenle hisselerinin tamamını bedelsiz olarak müvekkiline devretmekle yükümlü olduğunu, ayrıca ortaklık sözleşmesinde davalının borcunu ödeyene kadar şirket hisselerini 3.şahıslara devredemeyeceğinin/satamayacağının kararlaştırıldığını, devir halinde müvekkilinin telafisi imkansız zararlarının doğacağını ileri sürerek davalının sahip olduğu hisselerin üçüncü kişilere devredilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu hisselerin bila bedel müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 16.08.2019 tarihli ara kararı ile, davacının dosyaya sunduğu delillerin yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması, davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşme gereği borçlu olduğu ve borcunu ödemediğine yönelik davacı tarafından ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Somut olayda yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, zira sözleşmede açıkça 01.01.2015 tarihine kadar davalının borcunu ödememesi halinde ödenmeyen kısma denk gelen hisselerin davacıya bila bedel devredileceğinin kararlaştırıldığını, kurulan şirketlerde davalının %15 hissesine tekabül eden sermayenin ise müvekkilince ödendiğine dair delillerin sunulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, ayrıca Mısır’daki fabrikanın yıllar itibariyle üretim kapasitesinin sunulduğunu ve sözleşmedeki kapasitenin gerçekleşmediğinin ispatlandığını, keza şirketin bir süre kar payı dağıtım kararı almadığının hatta ilk yıllarda zarar ettiğinin bu nedenle de davalının borcunu ödeyemediğinin net bir şekilde ortaya konulduğunu, bu hususların dosyaya sunulan tablolar, vergi beyannameleri, bilançolar ve sicil kayıtları ile belli olduğunu, hisse bedelinin protokole uygun olarak ödendiği hususunda ispat yükünün ise davalıda olduğunu,2-”İddianın yargılamayı gerektirdiği” yönündeki gerekçenin doğru bir gerekçe olmadığını, zira her iddianın yargılamayı gerektireceğini,3-Yargılama sürecinde davalının elindeki hisseleri devri halinde davanın amacının ortadan kalkacağını, bu durumun da müvekkili açısından telafisi imkansız çok ciddi zararlara sebebiyet vereceğini belirterek ara kararın kaldırılmasını ve taleplerinin kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Talep, Ortaklık Sözleşmesi uyarınca bedeli ödenmeyen şirket hisselerinin iadesi istemiyle açılan davada, hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulması ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. 30.06.2009 tarihli “…/… Ortaklığı Genel Prensipleri” başlıklı sözleşme incelendiğinde, tarafların(… Ailesi ile davalının) ortaklık yapmaya karar verdikleri, bu kapsamda Mısır ve Türkiye’de kurulacak şirketin % 15 hissesinin davalıya ait olacağının, nihai masraf tutarından dış kaynaklardan temin edilen kredi düşüldükten sonra davacının yatırım için harcadığı bedelin, davalının şirketteki %15 hissesine karşılık gelen tutarının davalının davacıya borcu olacağının, davalının söz konusu borcu hissesine düşecek kâr paylarından ödeyeceğinin, ancak 01.01.2015 tarihine kadar davalının davacıya olan borcunu tamamen ödeyememesi halinde ödenmeyen kısma denk gelen şirket hisselerini bila bedel davacıya devredeceğinin, davalının davacıya olan borcunu ödeyene kadar şirket hisselerini davacı haricinde 3.kişilere devredemeyeceğinin/satamayacağının…., davalının davacıya olan borcu ödeyene kadar şirket ortaklığının herhangi bir nedenle sona ermesi halinde davalının davacıya ödediği kısım kadar şirkette hisse sahibi olacağının ve ödenmeyen kısma ait hisseler üzerindeki hak sahipliğinin bila bedel davacıya devredileceğinin, davacının herhangi bir haklı sebep olmaksızın ortaklığı sona erdirmesi halinde bu madde hükmünün uygulanmayacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Taraflarca Türkiye’de kurulan … San.ve Tic. A.Ş.’nin Anasözleşmesinin Sermaye başlıklı 6.maddesi “…Hisse senetlerinin tamamı nama yazılıdır. Sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı hisse senedi çıkarılamaz.Hisse senetlerinin değişik küpürler halinde basılmaısna yönetim kurulu yetkilidir. Hisse devirlerinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için devrin yazılı olarak şirkete bildirilmesi ve yönetim kurulu tarafından devrin onaylanarak pay defterine kayıt edilmesi gereklidir. Yönetim kurulu sebep gösterilmeksizin hisse devirlerini pay defterine kayıttan imtina etmek hakkına sahiptir. “ şeklinde düzenlenmiştir.O halde somut olayda yukarıda anılan sözleşme hükmü uyarınca davalı hissesinin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığının bu aşamada belirsiz oluşu, davacı tarafça yapılan ödemeler , temin edilen krediler ve harcama tutarları ile buna bağlı olarak davalının hisse bedelinin tutarının tespitinin bilirkişi incelemesini gerektirmesi, ayrıca anasözleşmenin 6.m. hükmü gözetildiğinde, dosyanın geldiği aşama itibariyle davacının iddiasının yaklaşık olarak ispatının sağlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 21/11/2019